Namibya, yeşil hidrojen projesi başlatacağını duyurdu

-
Aa
+
a
a
a

Projenin bölgeye istihdam ve yatırım sağlayacağı tahmin ediliyor.

Gezegenin Geleceği: 30 Aralık 2021
 

Gezegenin Geleceği: 30 Aralık 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

Namibya, küçük bir liman kasabası Lüderitz yakınlarında yeşil hidrojen projesi başlatacağını duyurdu. Söz konusu projenin bölgeye istihdam ve yatırım sağlayacağı tahmin ediliyor. Proje, daha önce Almanya, Belçika ve Hollanda ile imzalanan anlaşmalar sayesinde uluslararası olarak yürütülecek olsa da; Namibya, ilk projeye gerekli olan yaklaşık 9,4 milyar dolar için yeşil veya sürdürülebilir tahviller gibi seçenekleri araştırıyor. BBC Türkçe‘de yer alan habere göre, Belediye Meclisi Üyesi Philip Balhoa, ülkenin güneyindeki Lüderitz için “Sonunda haritadayız” dedi. Balhoa, önerilen yeşil hidrojen projesinin “Lüderitz’in üçüncü devrimi” olduğunu da kaydetti. Projenin yerel halkı eğitip istihdam edeceğini ve bu sayede kasabanın yüzde 55’lik işsizlik oranını düşüreceğini tahmin eden Philip Balhoa, “Son 10-15 yıldır, belki de daha fazla zamandır ekonomik olarak ciddi mücadeleler veren bu kasabanın sakinleri proje için çok heyecanlanıyor” dedi. Lüderitz, son dönemde yüksek işsizlik oranları ve eskiyen altyapı ile mücadele ediyordu. Proje, Tsau-Khaeb Ulusal Parkı‘ndaki kasabanın yakınında yer alacak ve yılda yaklaşık 300 bin ton yeşil hidrojen üretecek.

“The Cool Down” adlı imza kampanyasında, bir grup Avustralyalı spor yıldızı, ülkenin muhafazakar liderlerinden eylemlerini hızlandırmalarını ve daha iddialı karbon hedefleri benimsemelerini istedi. Yaklaşık üç yüz sporcudan oluşan grup, “Pek çok Avustralyalı gibi, iklim değişikliğinin etkilerini ilk elden deneyimledik” dedi. Açıklamada, “Eğer ki Olimpiyatlarda iklim eylemi kategorisi olsaydı, şu durumda Avustralya olarak altın kazanmıyoruz, hatta finallere de kalamıyoruz. Esasen kalifiye bile değiliz” denildi. Avustralya iklimde diskalifiye yani.

İran‘da küresel ısınmaya bağlı kuraklık nedeniyle uzayan su sıkıntısı her geçen gün başka bir sorunu ortaya çıkarıyor. Akut su krizi yüzünden “gando” olarak anılan İran timsahlarının yaşam alanı daraldı, yiyecek kaynakları azaldı. Aç kalan hayvanlar, bölgelerine yaklaşan ve av ya da kuruyan su kaynaklarına tehdit olarak gördükleri insanlara saldırmaya başladı.  BBC‘den Sarbas Nazari‘nin haberine göre, İran ve Hint altkıtasına yayılmış haldeki “gando”lar geniş burunlu timsahlar ve Uluslararası Doğa Koruma Birliği‘nin(IUCN) “tehdit altında” olarak sınıflandırdığı bir tür. Ülkede çoğu  Bahu-Kalat Nehri’nde olmak üzere, 400 kadar gandonun yaşadığı tahmin ediliyor. İran Çevre Kurumu, hem gandoların hem de bölgede yaşayanların korunması adına dengeyi bulmak için elinden geleni yaptığını söylüyor. İran hükümetinin herhangi bir önlem almaması üzerine gönüllülerin hayvanların susuzluklarını giderip karınlarını doyurarak, türü kurtarmak için harekete geçtiği bildiriliyor.  İran’da su kıtlığı Sistan-Belucistan‘a has değil. Ülkenin güneybatısındaki petrol zengini Huzistan eyaletinde geçen yaz yapılan protesto gösterileri sırasında çok sayıda kişi ölmüştü. Kasım sonunda da İsfahan’da, Zayende-Roud Nehri‘nin kuruyan yatağında toplanan eylemcilerin üzerine ateş açılmıştı. İran Meteoroloji Kurumu Kriz Yönetimi Ulusal Merkezi Başkanı Ahad Vazife de ülkede son yılların en kurak dönemlerinden birinin yaşandığını bildirmişti. 

Britanyalılar, politikacıların ikiyüzlülüğünün, halkın iklim kriziyle mücadele etmek adına davranışlarını değiştirme arzularını etkileyeceğinden endişe duyuyor. Yasal olarak bağlayıcı olmadıkça  COP26 taahhütlerinin yerine getirilip getirilmeyeceğinden emin değiller. Görüşler, Glasgow’daki COP26 iklim zirvesinden bu yana, kamuoyu görüşlerinin ilk derlemesi olan, net sıfır emisyon hedefine yönelik gelişen tutumları inceleme noktasında danışmanlık veren Britain Thinks şirketinin bir projesi olan Net Zero Diaries’deki en son bilgilerden geliyor. Araştırmacıların bulgularında, başlangıçta iklim sorunlarıyla daha az ilgilenenlerin, COP26’nın geniş kapsamda gösterilen büyük bir başarı olduğuna inanma eğiliminde olduğunu gösterdi. Ancak kendilerini çevreye büyük ilgi duyan kişiler olarak tanımlayanlar bile, kömür ve ormansızlaşma gibi konularda üzerinde anlaşmaya varılan hususlara ilişkin detaylı bilgiye sahip değildiler. Zengin ülkelerin üstlendikleri role yönelik önemli eleştiriler vardı. Sonuçlar, “gelişmiş dünya, gelişmekte olan dünyaya destek sözü vermesine rağmen önceki sözleri tutmadığından kötü niyetli” olaraknitelendirildi.

Tokat'ın Reşadiye ilçesinde bulunan ve Tabiat Parkı olan Zinav Gölü ve Kanyonu’nda taş ocağı için ruhsat verildi. Yolüstü Köyü yakınlarındaki Ertepesi mevkisi için verilen ruhsatı, daha önce hem mahkeme iptal kararı vermiş hem de Danıştay bu kararı onamıştı. 2014'teki iptal kararının verildiği aynı yere şimdi yeniden ruhsat verildi. Köylüler ve çevreciler bu duruma isyan etti. Yolüstü Köyü Derneği Başkanı Mustafa Altın, Yeşil Gazete’ye verdiği söyleşide, “Böyle bir güzelliğin üstüne leş gibi çökmüşler. Bizim doğal olarak bütün sularımız gitti, kayboldu. Köy bu sene susuzluktan kırıldı” dedi. Bölgede, 2011 yılında taş ocağı faaliyetleri için ruhsat alındığını, ancak mahkeme sürecinin ardından 2014 yılında ruhsatın iptal edildiğini hatırlatan Altın, ruhsat verilmesiyle ilgili rant  şüphelerini dile getirdi. Altın, Yörede çakıl ocağının açıldığı zaman belediye başkanı olan kişinin iltimas geçtiğine yönelik söylentiler olduğunu söyledi. Altın, bu söylentilerin ardından “Millet birbirine düştü” dedi.