Libya'da ölümcül sel baskınları

-
Aa
+
a
a
a

Libya'nın kuzeydoğusunda ölümcül sel baskınlarında ölü sayısı iki bini geçti.

Gezegenin Geleceği: 13 Eylül 2023
 

Gezegenin Geleceği: 13 Eylül 2023

podcast servisi: iTunes / RSS

The New York Times’dan Mohammed Abdusamee ve Isabella Kwai’nin haberine göre, Libya'nın kuzeydoğusunda ölümcül sel baskınları yaşandı ve bölgedeki üst düzey kurtarma ekipleri hayatta kalanları ararken ölü sayısı iki bini geçti. Gönüllüleri bölge sakinlerinin tahliyesine yardım eden Libya Kızılayı, Libya'nın doğusundaki liman kenti Derne'deki selde 300'den fazla kişinin öldüğünü söyledi. Associated Press'e göre, doğu Libya'yı kontrol eden Libya Ulusal Ordusu'nun bir sözcüsü, Derne üzerindeki barajların çökmesi sonucu kentte yaşanan sel nedeniyle beş bin ila altı binden fazla kişinin kaybolduğunu söyledi. Bölgedeki yetkililerin bir sözcüsü, yaptığı açıklamada devam eden arama çalışmaları nedeniyle ölümlerin ölçeğine ilişkin kesin rakamların zor olduğunu söyledi.

Sıfır karbon teknolojilerine dayalı yeni bir sanayi dönemi ortaya çıkıyor

Beş büyük ekonominin net sıfır geçiş politikalarını değerlendiren bir çalışma, bu politikaların rekabet gücünü, enerji güvenliğini ve gelecekteki ekonomik refahı önemli ölçüde güçlendirdiğini ortaya koydu. Net sıfır hedefleri, dünyanın iklim değişikliği hedeflerine ulaşmasında elinde önemli bir araç. Strategic Perspectives tarafından hazırlanan yeni rapor, beş büyük ekonominin temel karbonsuzlaşma teknolojilerindeki üretim, dağıtım ve yatırım performanslarını ilk kez karşılaştırdı. Rapor, Avrupa Yeşil Mutabakatı, Çin’in 14. Beş Yıllık Planı, Hindistan’ın Enerji Koruma Yasası, Japonya’nın Yeşil Büyüme Stratejisi ve son olarak ABD Enflasyon Azaltma Yasası (IRA) gibi ulusal geçiş planlarının nasıl endüstriyel büyümenin lokomotifleri haline geldiğini gösterdi. Strategic Perspectives İcra Direktörü Linda Kalcher, sıfır karbon teknolojilerine dayalı yeni bir sanayi döneminin ortaya çıktığını söyledi.

Eğirdir Gölü‘nde su, kritik seviye olan 914,74 metrenin altına düştü ama hala vahşi sulama yapılıyor

Isparta‘daki Eğirdir Gölü‘nde su, kritik seviye olan 914,74 metrenin altına düştü. Buna rağmen çevre arazilerde hala vahşi sulama yapılıyor. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, gölde su kodunun ‘bir damla dahi su alınamaz’ denilen seviyenin altına düştüğünü belirtip, “Buna rağmen havzanın bir kısım alanlarında hala vahşi sulama ile tarımsal faaliyetlerin sürdürülmesi, göl ve su ihtiyacı konusunda çok daha ciddi sorunların yaşanacağının göstergesi,” dedi. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli Kurulu üyesi olan Kesici, aşırı kuraklık yaşanan bir dönemde, göl çevresindeki elma bahçelerinde yapılan vahşi tarımsal sulamaya dikkat çekti. Kesici, Eğirdir Gölü’nün mevcut su kalitesinin korunması ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması amacıyla havzadaki faaliyetlerin düzenlenmesini öngören özel bir hükümde şu ifadeye dikkat çekti, “Genel Hükümlerin C maddesine göre, Eğirdir Gölü’nde su seviyesi 914,74 metrenin altına düşmemesi gerektiği ve bu seviyenin altında gölden su çekiminin kesinlikle yasaklandığı belirtildi.” Kesici, şunları söyledi, ”Buna rağmen havzanın bir kısım alanlarında hala vahşi sulama ile tarımsal faaliyetlerin sürdürülmesi, göl ve su ihtiyacı konusunda çok daha ciddi sorunların yaşanacağının göstergesi. Havza’nın birçok yerindeki kuyularda su kalmaması ve içme suyu sıkıntısının yanı sıra tarımsal sulamada su yetersizliği nedeniyle üretimde çok ciddi üretim kayıpları, kurumalar ve hastalıklar yaşanırken; belirli yerlerde salma sulamayla tarım yapılması düşündürücü.”

Yenilenebilir enerji kaynaklarındaki ilerlemenin hızı yeterli değil

Kirletici kömür, petrol ve doğalgazı terk edip, daha temiz enerji üretimi ile azaltım çalışmalarının güçlendirilmesi dünyanın ana iklim hedeflerinden biri. Global Energy Monitor tarafından hazırlanan yeni bir rapora göre de, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın Arapça konuşan ülkeleri yenilenebilir enerji kapasitesini %57 artırarak 19 GW’a yükseltti ve 2024’e kadar bu rakamın %50 artması bekleniyor. Ancak bölgenin mevcut gaz yakıtlı üretimin yerini alabilmesi için hâlâ bunun 20 katı yenilenebilir enerjiye ihtiyaç var. Fosil yakıtların merkezi için ileri bir adım olsa da, geçen yıl eklenen yenilenebilir enerji kapasitesi bölgenin emsallerine kıyasla nispeten iddiasız ve bölgedeki petrol ve gazın büyük rolü karşısında küçük kalıyor. Aynı dönemde, benzer nüfus büyüklüğüne ve gayri safi yurt içi hasılaya sahip bir bölge olan Güney Amerika’da dört kat daha fazla yenilenebilir enerji (32 GW) devreye alındı ve sadece Brezilya 14 GW’ın üzerinde büyük ölçekli güneş ve rüzgâr enerjisi ekledi. Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki 343 GW’lık gaz ve petrol santrallerindan elde edilen elektrik üretimini ikame etmek için yaklaşık 500 GW’lık güneş ve rüzgar kapasitesine ihtiyacı olduğu düşünüldüğünde, yenilenebilir enerji kaynaklarındaki ilerlemenin hızı yeterli değil ve endişe verici. Rapor, bölgedeki 23 ulus devletten ikisi hariç hepsinin geçtiğimiz yıl rüzgar ve güneş enerjisi planlarını artırdığını ve sekiz ülkenin 12 ay öncesine göre en az üç kat daha fazla potansiyel kapasiteye sahip olduğunu gösteriyor. Ancak, bu potansiyel kapasitenin yarısından fazlası yeşil hidrojen üretimi veya doğrudan ihracat için ayrıldı. Yeşil hidrojen, petrol ve doğalgaza bağımlı bu ülkeler için ekonomik çeşitlendirme için bir araç sunabilir. Ancak daha yüksek risk taşır ve yerel elektrik kullanımının karbonsuzlaştırılmasına katkıda bulunmaz.