İzmir’de uzun yıllar sonra ilk defa bir kurt görüntülendi

-
Aa
+
a
a
a

İzmir’in doğayla uyumlu Kadim Üretim Havzaları’nın tespit edilmesi için yürütülen çalışmalar kapsamında, İzmir’de bir kurt kayıt altına alındı.

Fotoğraf: Doğa Derneği
Gezegenin Geleceği: 17 Mayıs 2021
 

Gezegenin Geleceği: 17 Mayıs 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

İzmir’in doğayla uyumlu Kadim Üretim Havzaları’nın tespit edilmesi için yürütülen çalışmalar kapsamında, İzmir’de bir kurt kayıt altına alındı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleştirilen ve Doğa Derneği’nin İzmir Kalkınma Ajansı’yla birlikte yürüttüğü İzmir’in kent çeperindeki Kadim Üretim Havzaları’nın araştırılması ve izlenmesi amacıyla tarım ve mera alanlarına kurulan fotokapanlardan çıkan kurt görüntüsü heyecan yarattı. Uzmanlar bu önemli kaydın, bölge doğasının sağlıklı bir şekilde yaşamaya devam ettiğini ortaya koyması açısından oldukça önemli olduğunun altını çiziyor. Çalışma kapsamında elde edilen tüm görüntüler ise Doğa Koruma ve Milli Parklar İzmir Şube Müdürlüğü ile paylaşılıyor. Kurtun gözlenmesiyle Batı Anadolu’daki doğal nüfusunun tamamen yok olduğu düşünülen kurtlar, İzmir’de uzun yıllar sonra ilk defa görüntülenmiş oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin araç desteği ve ayni katkılarıyla gerçekleştirilen saha çalışmalarıyla, Doğa Derneği’nin İzmir Kalkınma Ajansı’yla birlikte yürüttüğü araştırmalar kapsamında görüntülenen kurt, İzmir’in Kadim Üretim Havzaları’ndaki biyolojik çeşitliliğin ortaya konması için büyük önem taşıyor.  Konu hakkında açıklama yapan Doğa Derneği Biyolojik Çeşitlilik Araştırmaları Koordinatörü Şafak Arslan, “Kurtlar ne yazık ki insan kaynaklı faktörler nedeniyle bütün Anadolu’da büyük bir tehditle karşı karşıya. İnsanlarla özellikle evcil hayvan yediklerinde çatışma yaşayan türün diyetinde aslında karaca, geyik, yaban domuzu gibi yabani otoburlar bulunuyor. Yabani otoburların doğada neredeyse tamamen yok olması sonrasında besin bulmakta güçlük çeken kurtlar, evcil hayvan sürülerine yönelebiliyor ve insan kurt çatışması bu noktada gündeme geliyor. Yani kurtlar, doğadaki denge bozulduğunda insanlarla daha sık etkileşime giriyor. Diğer yandan kurtlar yok olduğunda veya sayıları azaldığında, yaban domuzlarının popülasyonları çok hızlı bir şekilde artış gösteriyor. Oysa sağlıklı bir ekosistemin göstergelerinden birisi olan kurtların yaşadığı bölgelerde bu tür sorunlar çok daha az yaşanıyor. İzmir’de fotokapan görüntüleri sonucunda kayıt edilen kurt, ekosistem sağlığı açısından bize çok önemli veriler sunuyor.  Bu süreçten sonra kurtların bölgedeki varlığının korunması ve insanlarla çatışma içerisinde olmadan yaşaması için gerekli çalışmaların yürütülmesi gerekiyor. Türkiye doğası açısından umut verici bir kayıt olan İzmir’deki bu kurt görüntüsü hepimizi çok heyecanlandırdı. Kurtların bölgede insanlarla çatışma yaşamadan varlıklarını sürdürmeye devam edebilmesi için yetkili kurumların da desteğiyle çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.” dedi.

“İkizdere’de taş ocağı istemiyoruz”

Yeşil Gazete’de yer alan habere göre, Rize‘nin İkizdere İlçesi’nde bulunan Eskencidere Vadisi‘nde yapılmak istenen taş ocağına bölge halkının direnişi devam ederken, bin 713 Karadenizli de “İkizdere’de taş ocağı istemiyoruz” başlığıyla yayımlanan metne imza atarak bölgede yapılması planlanan taş ocağına karşı olduklarını duyurdu. Söz konusu metinde doğa katliamına sessiz kalınmadığının altı çizilirken, şirketlerin yaşam alanlarını terk etmeleri istendi: "İkizdere’de hukuka aykırı bir şekilde taş ocağının yapımına, doğanın geri dönüşü olmayacak tahribatına, yaban hayatın, suyun, yaşam alanlarının yok edilmek istenmesine, havanın toz bulutuna dönmesine, doğal yaşam dengesinin bozulmasına, yaşam alanlarının rant uğruna katledilmesine sessiz kalmıyoruz. Bugün İkizdere İşkencedere vadisi yarın başka bir Karadeniz toprağı…başka bir vatan toprağı… Karadenizliler olarak içinde yaşadığımız doğanın şirketlere verilerek katledilmesine izin vermiyoruz. Bu toprak; içerisinde yaşayan ayının, karacanın, balığın, arının, çam ve kestane ağaçlarının, kurdun, kuşun… sayamayacağımız türde canlının ve yöre halkının. Şirketlerin yaşam alanlarımızı terketmesini istiyoruz. Bu sese kulak veren herkesi de bu kampanyaya davet ediyoruz. Şirketler değil yaşam kazansın…” dediler.

Son 20 yılda Fransa kadar orman alanı yeniden büyüdü

Yeni bir analize göre Fransa büyüklüğünde bir orman alanı, son 20 yılda dünya çapında yeniden büyüdü. Bu durum, bazı yerlerde yenilenmenin işe yaradığını gösterdi. Araştırma, 2000 yılından bu yana yaklaşık 59 milyon hektarlık ormanın yeniden büyüdüğünü ve 5,9 gigaton karbondioksiti emmek ve depolamak için potansiyel sağladığını ortaya koydu. Bu miktar, tüm ABD’nin yıllık emisyonundan daha fazla. Düzinelerce ülkede uydu görüntüleme verileri ve yerinde incelemeler yoluyla yürütülen iki yıllık çalışma, Brezilya’daki Atlantik ormanında yeniden büyüme alanlarını belirledi. Bu alanda, Hollanda büyüklüğünde bir alan 2000 yılından bu yana koruma çabaları ve değişen endüstri uygulamaları ile toparlandı. Ancak, araştırmacılar, ormansızlaşmanın restorasyon planlarından çok daha hızlı gerçekleşmesiyle, dünyanın hâlâ “korkunç bir oranda” genel bir orman kaybı yaşadığı konusunda uyardı. Ama anlaşılan istersek koruyabiliriz de.

Bu arada şehirler sel, aşırı sıcaklıklar, su kıtlığı ve iklim değiştikçe daha sık yaşanan aşırı hava koşullarından altyapılarının zarar görmesi gibi sorunlarla karşı karşıya. Karbon Saydamlık Projesi (CDP) tarafından gerçekleştirilen 800 şehir üzerinde yapılan bir anket, geçen yıl 400 milyonluk birleşik nüfusu temsil eden şehirlerin yaklaşık %43’ünün iklim krizine uyum sağlamak için bir planlarının olmadığını ortaya koydu. Bütçe kısıtlamaları şehirlerin yaklaşık %25’i tarafından ana neden olarak gösterildi. Birçoğu, altyapılarını ve savunmasız nüfusu bu tehditlerden korumak için gereken finansman için ulusal hükümetlere güveniyor.