Gezegenin Geleceği: 20 Ağustos 2019

-
Aa
+
a
a
a

 Türkiye kömür kaynaklı kükürtdioksit emisyonlarında dünya genelinde 6. sırada yer alıyor. 

Fotoğraf: Yeşil Ekonomi
Gezegenin Geleceği: 20 Ağustos 2019
 

Gezegenin Geleceği: 20 Ağustos 2019

podcast servisi: iTunes / RSS

Temiz Hava Hakkı Platformu, tüm dünyadaki kükürtdioksit emisyonları ile ilgili çarpıcı veriler içeren bir rapor paylaştı. Greenpeace’in hazırladığı rapora göre Türkiye, 2018 yılında hava kirliliği dolayısıyla asit yağmurları ve erken ölümlere neden olan kükürtdioksit emisyonları en yüksek olan ilk 10 ülke arasında yer alıyor. Greenpeace Hindistan’ın NASA Ozon Görüntüleme Aracı görüntülerinden faydalanarak hazırladığı rapor, 2018 yılında Türkiye’nin insan faaliyetleri kaynaklı kükürtdioksit emisyonlarında dünyada 10. sırada bulunduğunu gösteriyor.  Türkiye’de kükürtdioksit emisyonlarının %90’ı kömür kaynaklı. Kömür kaynaklı kükürtdioksit emisyonlarının en yoğun olduğu bölge ise Kemerköy, Yeniköy ve Yatağan Termik Santralleri ile Muğla. Türkiye kömür kaynaklı kükürtdioksit emisyonlarında dünya genelinde 6. sırada yer alıyor. Raporda Türkiye’nin kükürtdioksit kaynaklı hava kirliliğinin önlenmesinde en önemli engel olarak enerji sektörünün kömür, petrol ve doğal gaza dayalı olması, düşük emisyon standartları ve uygulamadaki eksiklikler yer alıyor. Kömürlü termik santraller ve fosil yakıt kullanan sanayiler insan kaynaklı kükürtdioksit emisyonlarının üçte ikisinden sorumlu. Hava kirliliği yaratan kükürtdioksit, ölümlere ve hastalıklara yol açan maddeler arasında yer alıyor. Kükürtdioksit sadece kömürlü termik santrallerin bulunduğu bölgelerde yer almıyor, parçacıkları rüzgar yoluyla farklı bölgelere de taşınabiliyor. Küresel kükürtdioksit emisyon kaynaklarına ilişkin veriler, kömürlü termik santraller ve fosil yakıt sanayileri için daha yüksek emisyon standartlarının gerekliliğini ve fosil yakıtlardan bir an önce kurtulmanın önemini bir kez daha gösteriyor. Temiz Hava Hakkı Platformu bileşenlerinden Greenpeace Akdeniz’in İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Z. Gökhan Ersoy konuyu şu şekilde değerlendirdi: “Greenpeace’in son raporu, iklim adaleti mücadelesinin talep ettiği enerji dönüşümünün temiz hava hakkı için de kilit bir öneme sahip olduğunu hatırlatıyor. Türkiye’nin en fazla kükürtdioksit emisyonuna sahip ilk 10 ülke arasında yer almasına neden olan kömürlü termik santraller, yasal düzenlemelerle çevre koruma yatırımlarından muaf tutulmaya çalışılarak ve kapasite mekanizması gibi teşviklerle desteklenerek ayakta tutulmaya uğraşılıyor. Türkiye acilen güvenli, sürdürülebilir ve temiz enerji kaynaklarına yapılan yatırımları artırarak enerji dönüşümüne hizmet edecek politikalar geliştirmeli.” 

 

Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı kapsamında kamu binalarında gerçekleştirilecek enerji verimliliği çalışmalarına yönelik bir Cumhurbaşkanlığı Genelgesi yayınlandı. Resmi Gazete’nin yayınlanan 2019/18 sayılı genelgede kamu binalarında 2023 yılı sonuna kadar %15 oranında enerji tasarrufu sağlanmasının hedeflendiği bildirildi. Bununla birlikte genelgede hedefte hangi yılın baz alınacağı bilgisi yer almadı. Genelgede ayrıca Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı internet sitesinde, bakanlık tarafından hazırlanan Kamu Binalarında Tasarruf Hedefi ve Uygulama Rehberi’nin yayınlanacağı bildirildi. Yayınlanacak rehberin amacı olarak 2020-2023 yılları tasarruf hedefinin gerçekleştirilmesi, uygulanacak enerji verimliliği önemlerinin belirlenmesi ve bu doğrultuda kamu kurum ve kuruluşlarının uygulamaların takip edilerek azami tasarruf sağlanma hedefi gösterildi.

İngiltere’deki elektrikli araç sarj istasyonu sayısı Ağustos ayı ortası itibari ile 9 bin adedi geçti. Buna karşın ülkedeki benzin istasyonu sayısı ise 8.400 düzeyinde. Bu rakama 2020 yılı Ağustos ayında ulaşılması beklenirken, 1 yıl önceden ulaşılması elektrikli araçların toplumda kabul edilmesinin göstergesi kabul ediliyor. Londra’daki Aşırı Düşük Emisyon Bölgesi uygulaması ile yeni konut binalarında elektrikli araç şarj noktaları konulmasına yönelik yasa taslağının da bu hızlanmada etkili olduğu düşünülüyor. 2019 yılı Ağustos ayında İngiltere’de elektrikli araç satış rakamı, bir yıl öncenin aynı dönemine göre %158,1 oranında artış göstermiş ve elektrikli araçlar toplam satışın rakamının %1,4’ünü oluşturarak şimdiye kadarki en yüksek noktaya çıkmıştı.

CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın gündeme getirmesinin ardından Gökçeada’nın da dahil olduğu 1102 maden sahası ihalesi şimdilik iptal edildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, “156’ncı grupta ilan edilen 1102 adet sahanın ihalesi ileri bir tarihe ertelendi” denildi. İptal kararını Twitter hesabından paylaşan Tanal, “Basının ve duyarlı kamuoyunun da desteğiyle turizm cenneti Gökçeada’nın da dahil olduğu 1102 maden sahası ihalesinin iptalini sağladık. Yani küresel şirketler bedavadan madenlerimize konup doğamızı katletmemiş oldu. El ele verip Kaz Dağları’nı da kurtarabiliriz” ifadelerini kullandı.

 

Bu yıl beşinci kez düzenlenecek Kazdağı EkoFestivali, Darıdere Tabiat Parkı’nda 21-25 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirilecek. Bu yılki teması “gıda” olarak belirlenen festivalin sloganı ise “Ne yersek O’yuz.” Kazdağı Ekofestivali, Kazdağı ve yöresinin doğal ve kültürel varlıkları ile bu varlıklara yönelik tehditler konusunda çocukları, gençleri, yöre halkını ve ekolojiye duyarlı bireyleri bilgilendirmeyi, doğa koruma bilincini artırmayı, ekolojik yaşam bilgi ve deneyimlerini paylaşmayı amaçlıyor. Festivali organize eden Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan, şu çağrıyı yaptı: “Bir araya gelmeye, doğanın koynunda yan yana olmaya çok ihtiyacımız var. Çınar ağaçlarının, çamların altında uzanmaya, yorgun bedenlerimizi derenin serin sularına bırakmaya, geceleri yıldızları saymaya, ateşin başında türkü söylemeye, börtü böcekleri, çiçekleri, otları, ağaçları, taşları tanımaya, ekmeğimizi bölüşmeye, demli çaylarımızı dostlarımızla paylaşmaya, dere tepe düz gitmeye, doğal temizliği, doğal beslenmeyi, doğal hayatı yaşamaya, kendi dramamızı yaratmaya… Kazdağı ve değerlerini ve bu değerlere yönelen tehditleri uzmanlarından öğrenmeye… Gıda konusunda bildiklerimizi paylaşmaya, bilmediklerimizi öğrenmeye… Ve müziğin coşkusu ve doğanın ritmiyle dans etmeye… Havamıza, suyumuza, toprağımıza, gıdamıza sahip çıkmaya… İşte bu nedenle Ekofest’e tüm dostlarımızı bekliyoruz’’ dedi.