Bargilya Tuzlası yok olma tehlikesi altında

-
Aa
+
a
a
a

Bargilya Tuzlası, yanı başına kurulmak istenen “turizm kenti” projesi nedeniyle yok olmak ile karşı karşıya.

Gezegenin Geleceği: 26 Ekim 2021
 

Gezegenin Geleceği: 26 Ekim 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

Yeşil Gazete’de yer alan habere göre, Muğla Milas’ta, yüzlerce kuş türüne ev sahipliği yapan sulak alan Bargilya Tuzlası, yanı başına kurulmak istenen “turizm kenti” projesi nedeniyle yok olmak ile karşı karşıya. Hayata geçirilmesi planlanan proje içerisinde binlerce konut, alışveriş merkezleri, oteller ve golf sahaları yer alıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ise projenin ÇED raporuna “olumlu” kararı verdi. Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) ve TMMOB Muğla ise raporun bilimsel ve hukuki olarak hatalı olduğunu belirterek yürütmenin ivedilikle durdurulması için bu karara karşı dava açtı. MUÇEP tarafından yapılan açıklamada “Ülkemizde canlılığını sürdüren son lagünlerden olan Bargilya Tuzlası, göçmen onlarca kuş türüne barınma, beslenme, dinlenme için yuva olurken, yüzlerce kuş türünün de daimi yaşam alanı” ifadeleri kullanıldı. Açıklamada “Günümüzde de Güllük Körfezi’ndeki balık türlerinin varlığını destekleyen Bargilya Tuzlası aynı zamanda küresel iklim değişikliğine bağlı oluşan deniz seviyesi yükselmesi ile deniz suyunun iç kesimlere ilerleyerek Milas ve Bodrum’un içme, kullanma ve sulama sularının tuzlanmasını engelliyor” bilgileri paylaşıldı. Öte yandan Bargilya Tuzlası’nın önemli bir karbon yutak alanı olduğu ifade edilen açıklamada “Bargilya Tuzlası ve çevresindeki doğal yaşam ortamları, yeraltı sularının toplanmasını, kirli suların temizlenmesini, iklimin yumuşatılmasını da sağlıyor” denildi. Proje gerçekleşirse bölgenin doğal, kültürel, tarihsel ve dolayısıyla ekonomik kadim değerlerini geri dünüşsüz kaybedeceği belirtilen açıklamada projenin durdurulması çağrısı yapıldı.

Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri Gönüllü Avukatı İsmail Hakkı Atal, “Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Komitesi 2021raporundaki verilere göre hazırlanan projeksiyonda; 2030 yılında deniz suyu altında kalacak olan Akkuyu Nükleer Projesinden hemen şimdi acilen vazgeçilmeli. Akkuyu Nükleer Projesi, milli güvenlik sorunu ve 2030'da deniz seviyesi altında kalacak Akkuyu, Türkiye Cumhuriyeti halk sağlığını ve ekonomisini çöküşe götürür" açıklamasını yaptı. Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri Gönüllü Avukatı İsmail Hakkı Atal, yaptığı açıklamada; Mersin’deki Akkuyu Nükleer Santrali için verilen ÇED onayı karşısında açılan iptal davası kapsamında yapılan bilirkişi keşfinde; "Deniz seviyesinin yükseleceğinin ifade edildiğini” anımsattı. Atal açıklamasında şu değerlendirmeleri yaptı: "Deniz seviyesi yükselmesinin nelere yol açacağı, 2011'de teknoloji devi Japonya'nın dahi engelleyemediği tsunamiyle, gezegen tarihinin en büyük nükleer faciası Fukushima'da olduğunda ortaya çıkmış; yetişkinlerde tiroit kanseri 29 kat, lösemi 10,8 kat, göğüs kanseri 4.2 kat, beyin kanaması ve felç vakaları ise 3.52 kat, çocuklardaki tiroid kanseri ise Fukushima'da 500 kat artmıştır. Akkuyu projesinin halk sağlığı açısından bir yıkım projesi olmasının yanı sıra; Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomik olarak iflasına da neden olacak bir proje olduğunu; nükleer faciasının Japon Hükümeti tarafından açıklanan resmi maliyetinin 250 milyar dolar iken facianın dolaylı etkileriyle birlikte toplam maliyetinin 1 trilyon doları bulduğu belirlendi.  Atal, “Bugün gelinen noktada, evvelce belirlenmiş olan deprem, soğutma suyu sıcaklığı ve 56.000 ton nükleer reaktör ağırlığı binmeden çatlayan zemin betonu riskinin üstüne, 5.12.2016'da keşifte belirttiğimiz deniz seviyesi yükselmesi riski bilimsel olarak somutlaştı. Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Komitesi 2021 raporundaki verilere göre hazırlanan projeksiyonda; 2030 yılında deniz suyu altında kalacak olan Akkuyu Nükleer Projesinden hemen şimdi acilen vazgeçilmeli. Akkuyu Nükleer Projesi milli güvenlik sorunudur ve 2030'da deniz seviyesi altında kalacak Akkuyu, Türkiye Cumhuriyeti halk sağlığını ve ekonomisini çöküşe götürür." dedi.

Kırklareli merkez ilçeye bağlı Koruköy’de açılması planlanan kalker ocağı için bölgede ağaç kesilmesi planlanıyor. Gazete Duvar'dan Deniz Çil'in haberine göre; ocağın faaliyete başlamasıyla ilgili gerekli izinlerin verilmesi durumunda bölgede meşe ve karaçamdan oluşan 19 bin 526 ağacın kesileceği ifade ediliyor. Bölgede açılması planlanan ocağın 450 metre yakınında hayvan çiftlikleri olduğu görülüyor. Kalker sahasının ekonomik ömrünün 40 yıl olduğu ve mevcut sahada yıllık üretimin 1 milyon 750 bin ton olacağı belirtiliyor. Trakya Platformu Kırklareli Dönem Sözcüsü Göksal Çidem, bunun yaşanmaması için yasal süreç içinde gerekli itirazların yapıldığını kaydetti. Trakya Platformu’nun muhtarlıkların destekleriyle bölgede açılacak ocaklar konusunda gerekli itirazları yaptığını ve davaların açıldığını ifade eden Çidem, yasal çerçevede doğal yaşamı korumak için mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi. 

Sürdürülebilirlik Adımları Derneği’nin, Amaçlar için İletişim Projesi kapsamında hayata geçen Amaçlar için İletişim Sohbetleri’nin konuğu Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz olacak. Amaçlar için İletişim Sohbetleri'nin dokuzuncusu 27 Ekim Çarşamba günü, yani yarın 16:30'da gerçekleşecek. Özgür Gürbüz iklim krizi ile mücadelede gazeteciliğin önemini, iklim haberciliğinin ne olduğunu ve nasıl yapılması gerektiğini, Ekosfer Derneği olarak çalışmalarını anlatacak. Etkinliğe Sürdürülebilirlik Adımları Derneği YouTube kanalından erişilebilir.