Ayvalık'ta demir madeninin atık döküm sahası tekrar çöktü

-
Aa
+
a
a
a

Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde demir madeninin atık döküm sahası bir kez daha çöktü.

Gezegenin Geleceği: 15 Aralık 2021
 

Gezegenin Geleceği: 15 Aralık 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde demir madeninin atık döküm sahası bir kez daha çöktü. Geçtiğimiz pazar günü yaşanan yağışlar sonrası tekrar göçme meydana gelirken maden atıkları suya karıştı. Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin, belediye olarak Balıkesir Çevre İl Müdürlüğü'ne ihbarda bulunduklarını söyledi. Başkan Ergin, suya kimyevi madde bulaşıp bulaşmadığının kontrolünü yapmak üzere barajdan alınan numuneleri Balıkesir Çevre İl Müdürlüğü’ne gönderdiklerini belirterek, "Ayvalık Belediyesi olarak yasal yollar ile de konunun takipçisiyiz. Karaayıtlı hemşehrilerimizle dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz. Yakın zamanda yine bu madenciliğe ait atık/pasa depolama sahasında meydana gelen göçük nedeniyle tonlarca atık hemen yanı başındaki dereye taşmış, derenin taşıdığı bu zehirli atık Madra Barajı’na kadar taşındı. Sulama amaçlı olarak kullanılan bu barajdan da tarımsal ürünlere karışması ve bu ürünleri kullananların sağlığı için risk oluşturması söz konusudur" dedi. 

Duke Üniversitesi araştırmacıları öncülüğünde gerçekleştirilen yeni araştırma, iklim değişikliği nedeniyle ısı ve nem seviyelerinin yükselmesi sonucunda, açık havada gerçekleştirilen işlerin, günün daha serin saatlerine taşıma olasılığının önemli ölçüde azaldığını gösteriyor. Bu durum, dünya çapında önemli işgücü kayıplarına yol açıyor. Küresel ısınmanın günümüz sıcaklık ortalamalarına kıyasla 2°C’yi aşması durumunda, işgücü üretkenliğindeki düşüş nedeniyle oluşacak ekonomik kaybın 1,6 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Analiz, bu durumdan en olumsuz etkileneceklerin Asya, Orta Doğu, Afrika ve Batı Pasifik'te yer alan tropikal ve subtropikal bölgelerdeki işçilerin olacağını belirtiyor. Duke Üniversitesi Nicholas School of the Environment’de iklim değişikliği araştırmacısı ve makalenin baş yazarı Dr. Luke Parsons, “Ne yazık ki, günümüzde yaşanan ve gelecekte yaşanacak işgücü kayıplarından en çok etkilenen ülkelerin ve insanların çoğu, sera gazı emisyonlarının önemli bölümünden sorumlu değil” diyor. Parsons, “Tropik bölgelerde yaşayan birçok işçi, öğleden sonra havanın çok sıcak olması nedeniyle çalışmalarına ara veriyor. Neyse ki, bu nedenle yaşanan iş kayıpları, işgücünün yaklaşık %30'unun sabahın erken saatlerine taşınmasıyla geri kazanılabilir nitelikte. Ancak küresel ortalama sıcaklıklarda kaydedilecek her bir derecelik ek ısınma, günün en serin saat dilimlerinde dahi dış mekanlarda yürütülen iş kolları için hızla fazlasıyla sıcak hale gelmesi nedeniyle, işçilerin bu çalışma koşullarına uyum sağlama kapasitelerini hızla azaltıyor” diyor. Parsons, Küresel ortalama sıcaklıkların günümüze kıyasla 2°C’yi aşması durumunda, günün en serin saatlerinin yarısında yaşanan işgücü kaybının, günümüzde en sıcak saatlerin yarısında yaşanan işgücü kayıplarını aşacağını belirtiyor. Tarım ve inşaat gibi önemli sektörlerdeki işlerin, birçok yerde yaz aylarının öğlen saatlerinde güvenli şekilde gerçekleştirilmesi neredeyse olanaksız hale geliyor.

Sibirya‘nın Verkhoyansk kentinde geçen yıl 20 Haziran tarihinde sıcaklığın 38 dereceye kadar yükseldiği Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) tarafından doğrulandı. Ölçülen bu sıcaklık derecesi bölgenin haziran ayı ortalamasından 18 derece daha yüksek. WMO, Sibirya’da haziran ayındaki 38 derecelik sıcaklık için “Kutuptan çok Akdeniz’e uygun” dedi. Geçen yıl Sibirya’daki aşırı sıcaklar, bölgedeki orman yangınlarının yayılmasında ve salınan karbon oranının rekor düzeye çıkmasında etkili olmuştu. WMO’ya göre, Sibirya’daki yüksek sıcaklık, denizlerdeki buz oranında büyük düşüşe yol açtı ve 2020 yılının kayda geçen en sıcak üç yıldan biri olmasında rol oynadı. WMO’nun ilk kez aşırı hava koşullarına dair yaptığı açıklamalara, kutup bölgesini de eklemesi dikkatleri çekti. WMO Genel Sekreteri Petteri Taalasa, kuruluşun aşırı hava koşullarına ilişkin arşivine kutup dairesinde görülen bu sıcaklığın da eklendiğini söyledi. Arşivde bundan böyle kutup bölgesi için ayrı bir kategori olacak. Kuzey Kutup Dairesi, WMO’nun verilerine göre, küresel ortalamadan en az iki kat daha fazla ısınıyor.

Kuraklık ve iklim değişikliği bal üretimini her geçen yıl düşürüyor. İstanbul Bal Üreticileri Birliği Kurucu Başkanı Yalçın Sezer, 4 yıl önce yıllık 106 ton bal elde eden arıcıların bu yıl 60 ton ürün elde ettiğini söyledi. Arıcılar da, kış aylarının sıcak geçmesi nedeniyle arı ölümlerinin yaşandığını belirtti. 15 yıldır arıcılık yapan Fikret Aslan, bu yıl binlerce arısının öldüğünü belirtti. Yazın çöl sıcaklarını aratmayan sıcaklar, peşi sıra toprağı silip süpüren su baskınları kuraklığa neden oldu. Kuraklığın etkisi de arıcıları vurdu. Yıllar içerisinde azalan bal rekoltesi, bu yıl da yaklaşık %50 düştü. İstanbul Bal Üreticileri Birliği Kurucu Başkanı Yalçın Sezer, 20 yıl önce kovan başı verimin 25 kilogram olduğunu belirtirken, Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre ise şu an kovan başı verim 13 kilo olarak açıklandı. Arıcılar, her yıl yaşanan kayıplar nedeniyle ülkede bal üretiminin ciddi oranda azaldığını kaydetti. Son 4 yıldır yıllık 106 ton ürün elde eden arıcılar, bu yıl 60 ton ürün elde etti. Arıcılar, kış aylarının sıcak geçmesi nedeniyle arı ölümlerinin çok yaşandığını, düşük koloniyle birlikte verimin azaldığını söyledi.