Aliağa'ya planlanan yeni limana karşı yurttaşlar antik kenti savunuyor

-
Aa
+
a
a
a

İzmir‘in Aliağa ilçesi Çakmaklı Mahallesi‘nde yeni liman yapılması kararlaştırıldı.

Fotoğraf: Yeşil Gazete
Gezegenin Geleceği: 28 Nisan 2021
 

Gezegenin Geleceği: 28 Nisan 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

İzmir‘in Aliağa ilçesi Çakmaklı Mahallesi‘nde yeni liman yapılması kararlaştırıldı. Belirlenen liman sahasında Nemrut Körfezi yakınlarında yer alan 3 bin yıllık Kyme Antik Kenti‘nin bulunması bölge halkının tepkilerine neden oldu. Yurttaşlar, Kyme Antik Kenti’ni Yaşatma Girişimi adıyla bir platform kurarak kampanya başlattı. Kyme Antik Kenti’ni Yaşatma Girişimi’nden Osman Koçer, Birgün’den Aycan Karadağ’a yaptığı açıklamada bölgenin mutlak koruması gereken bir alan olduğunu belirtti. Bunun yanında Kyme’nin hemen yanında konumlanan Nemrut Körfezi‘nin deniz canlılarının ve pek çok balık türünün üreme alanı olduğunu belirten Koçer, “Özellikle içinde bulunduğumuz bahar aylarında bölgedeki ekolojik çeşitlilik en yüksek seviyede” ifadelerini kullandı. Kyme ve çevresinde yapılaşmaya ve liman faaliyetlerine izin vermenin büyük bir yıkıma neden olacağını belirten Koçer “Kyme, Hasankeyf olmasın. Doğamızın ve kültürel mirasımızı korumanın şirketlerin kar hırsından daha değerli olduğunu biliyoruz. Kyme’deki kültürel mirası ve bölgenin ekolojik değerlerini yaşatmak ellerimizde” dedi.

Küresel ısınma gelir kaybına da yol açacak

İsviçreli bir enstitüsü tarafından oluşturulan İklim Ekonomisi Endeksi, Paris Anlaşması’nda belirlenen hedeflere ulaşmak amacıyla kararlı adımların atılması durumunda küresel ekonomi üzerindeki baskının azalabileceğini gösteriyor. Bu senaryo, günümüzde sunulan taahhütlerin güçlendirilmesini gerektiriyor. Net sıfır emisyonlu ekonomiye geçişin hızlandırılmasında kamu kurumları ve özel sektörün önemli rol oynaması gerekiyor. Dört farklı sıcaklık artışı senaryosu uyarınca, 48 ülke ekonomisinin iklim değişikliğinin süregelen etkilerinden ne şekilde etkileneceğini değerlendirmek üzere stres testi yöntemini uygulanıyor. Küresel ısınma, hava koşullarına bağlı doğal afetlerin etkisini şiddetlendirdiği için, ciddi gelir ve verimlilik kayıplarına yol açabiliyor.   Küresel ısınmanın 3,2°C artış gösterdiği olumsuz senaryoda Çin’in, yüzyılın ortasına kadar GSYİH'sinin yaklaşık dörtte birini (%24) kaybetmesi öngörülüyor. ABD, Kanada ve İngiltere ekonomilerinin hepsinin ise yaklaşık %10'luk kayıp yaşaması bekleniyor. Isı artışından Avrupa biraz daha fazla etkileniyor (%11).  Finlandiya veya İsviçre gibi ülkelerin ekonomileri daha az etkilenirken (%6), Fransa veya Yunanistan gibi ülkelerin ekonomilerinde ise daha fazla (%13) etkili olacağı öne sürülüyor. Enstitünün Yönetim Kurulu Başkanı Thierry Léger, “İklim riskleri; toplumların, şirketlerin ve bireylerin tamamını olumsuz etkiliyor. 2050 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun, özellikle iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgelerde artış göstererek, yaklaşık 10 milyara ulaşması bekleniyor. Bu durum, risklerin azaltılması ve net sıfır hedefine ulaşılması amacıyla hemen harekete geçmemizi gerektiriyor." diyor.

36 yıllık değişim!

Türkiye'de son yıllarda artan kuraklık nedeniyle su varlığında ve göllerdeki su seviyesinde gözle görülür azalma yaşanıyor. Ülkede çoğu göldeki su seviyesi düşerken, bazıları ise tamamen kurudu. Bu değişim, son 36 yıllık uydu fotoğraflarıyla tespit edildi. Fotoğrafların Google Earth tarafından time lapse özelliğiyle birleştirilmesi sonucu ortaya çıkan videoda, 1984 ile 2020 yılları arasında göllerdeki su çekilmesi ve kurumalar görüldü. Akdeniz'de 'Göller Yöresi' olarak bilinen bölgedeki Burdur, Eber, Akşehir, Işıklı Gölü ve Acıgöl'de su çekilmesi, uydu fotoğraflarıyla belgelendi. 36 yıllık fotoğraflarda Burdur Gölü'nün bir bölümünün, Eber ve Işıklı Gölü'nün çevresinin, Acıgöl'ün ise kuruyan bölümlerin tarla olarak kullanıldığı görüldü. Akşehir Gölü'nün ise 36 yıl içinde neredeyse kuruma noktasına geldiği fotoğraflarla ortaya çıktı. Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan Merdun, su kaynaklarındaki değişimin ana nedeninin, kuraklık olduğunu söyledi: "Kuraklığın arkasındaki asıl neden ise küresel ısınma ve iklim değişikliği. Özellikle Akdeniz ülkelerinde küresel ısınma ve iklim değişikliğinin etkisinin çok daha ciddi olacağı dile getiriliyor. Bu durum elbette korkutucu. Türkiye su zengini bir ülke değil. Bir ülkenin su zengini olabilmesi için kişi başına en az 3 bin 600 metreküp su gerekiyor. Türkiye'de bu rakam 1000 metreküp civarında." Kuraklık nedeniyle göllerin kaybedilebileceğini de söyleyen Prof. Dr. Merdun, "Doğal iklimin etkilerinin yanında insan faktörü devreye girince çok ciddi sorunlara neden oluyor. Yüzey sularının çok hoyratça kullanılması, yer altı sularının çok düzensiz çekilmesi bunların başında yer alıyor. Dolayısıyla yer üstü ve yer altı sularının bilinçsizce kullanılması sonucu bu kuraklık çok daha hızlı ve şiddetli hale gelecek" diye konuştu.

Bu arada AA’nın haberine göre Kastamonu Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Sürdürülebilir Tarım ve Tabii Bitki Kaynakları Anabilim Dalı Başkanlığı, Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odası, Ankara Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, İhsangazi Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğü ve İhsangazi Belediyesi 2016’da çalışma başlattı. 2016’da siyez buğdayı hasat döneminde İhsangazi’den 40, Seydiler’den beş, Kastamonu merkezden dört ve Devrekani’den de bir çiftçi olmak üzere toplam 50 çiftçinin tarlasından siyez buğdayı başakları alındı. Toplanan başaklardan elde edilen tohumlar, 2016’dan beri her yıl Kastamonu’nun İhsangazi ilçesinde ve Ankara Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü deneme parsellerine ekildi. Çalışma sonunda da tohumlar tescilllendi.