Akbelen mücadelesi sürüyor

-
Aa
+
a
a
a

Akbelen Ormanı’nda kömür sahasını genişletmek için ağaç kesimine karşı bölge halkının mücadelesi sürüyor.

Fotoğraf: Asena Tunca/Birgün
Gezegenin Geleceği: 16 Ağustos 2023
 

Gezegenin Geleceği: 16 Ağustos 2023

podcast servisi: iTunes / RSS

Milas’a bağlı İkizköy’de bulunan Akbelen Ormanı’nda Yeniköy-Kemerköy Termik Santralı’nın kömür sahasını genişletmek için ağaç kesimine karşı bölge halkının mücadelesi sürüyor. 22 gündür ağaç kesimine karşı direniş sergileyen İkizköylü yurttaşlar, şirket sahipleri Nihat Özdemir, İbrahim Çeçen ve şirket CEO’su Serhat Dinç ile birlikte Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey ve eski Muğla Valisi Orhan Tavlı hakkında suç duyurusunda bulundu. Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’na verilen suç duyurusunda, Türkiye’nin ekonomisini ve halk sağlığını çökertme gerekçesi belirtilerek, ‘Devletin bağımsızlığını zayıflatmaya ve birliğini bozmaya çalışmak’ suçundan şikayet dilekçesi sunuldu. Dilekçede, “Yeniköy -Kemerköy Termik Santrallerini işlettikleri sürece termik santralin hasta ettiği, kanser ettiği, öldürdüğü insanlarımız nedeniyle ülkemize her yıl 44 milyar lira sağlık maliyeti yüklemekteyken, bu defa yıllık turizm geliri beş milyar dolar olan Bodrum'un içme suyunu yok edecek şekilde Akbelen Ormanı üzerinde kömür ocağı açmaya çalışmaktadırlar. Bilimsel raporlara göre şüphelilerin eylemi, ülkenin turizm gelirinin %10’unu sağlayan Bodrum’un içme suyunu bitirecek. Bunun doğal sonucu ise ekonomik kriz içinde olan ülkemizde krizin daha da derinleşeceği. Diğer yandan şüphelilerin termik santral için Akbelen Ormanı’nın ötesindeki 200 bin dönüm kömür ruhsat sahası içindeki 88 bin dönüm tarım arazisi ve 40 bin dönüm zeytinlik ile 80 bin dönüm çam ormanı kömür için yok edilmek istenilmekte,” denildi. Dilekçede şunlar belirtildi, “İklim krizi-gıda krizi çağında Türkiye'nin tarım ve gıda sorununu kasten derinleştiren termik santrali sahipleri, Vali ve Orman Genel Müdürü, şirketin yılda kazandığı 200 milyon lira için yılda Türkiye'ye 180 milyar lira toplumsal maliyet ve kamu zararına neden olmak suretiyle, Türkiye’yi ekonomik ve halk sağlığı yönünden çöküntüye uğratarak, Anayasanın 3. Maddesindeki devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmaya çalışmakta,” dendi.

İklim değişikliği Van Gölü'nü tehdit ediyor

Deutsche Welle’den(DW) Felat Bozarslan’ın haberine göre, küresel ısınmanın yarattığı iklim değişikliği dünyanın en büyük sodalı gölü, Türkiye'nin ise en büyük gölü olan Van Gölü'nü tehdit etmeye devam ediyor. Türkiye'nin doğusundaki Van Gölü Havzası'nda kirlilik, kuraklık, sıcaklıklar, yağış azlığı ve buharlaşma alarm seviyesine ulaştı. İlkbahar yağışlarıyla birlikte bir nebze iyileşen gölde sıcak hava dalgası ile yeniden çekilme yaşanıyor. Uzmanların yaptığı incelemede havzanın gittikçe kuraklaştığı, düşen yağışın hızla buharlaştığı ve Van Gölü'nün küçüldüğü tespitleri yer alıyor. Yağışların büyük ölçüde azaldığı, geçen üç yılda sıcak ve kurak bir sezon geçiren Van Gölü Havzası, bu yıl bahar aylarında %15 ila %20 oranında azalsa da yağış aldı. Havzaya olumlu bir şekilde yansıyan yağışların ardından yaz sezonunda ise buharlaşmanın şiddeti arttı. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Coğrafya Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, uzun yıllardır küresel iklim krizi ile ilgili çalışmalar yapıyor. Bölgedeki sıcaklık ve iklim değişikliklerini adım adım izleyen Alaaeddinoğlu'na göre, Van Gölü Havzası'ndaki suların büyük ölçüde çekilmesinin nedeni yağışların yetersizliği değil buharlaşmanın şiddeti.

“Beton santralinin yapılacağı en uygunsuz yer”

Bir şirketin Sarıyer Uskumruköy’de izinsiz şekilde inşaatına başladığı beton santralına karşı tepkiler sürüyor. Bölge halkının itirazlarının ardından faaliyeti durdurulan beton santralı inşaatına tekrar başlandı. Geçen hafta topladıkları imzaları Sarıyer Belediyesi’ne ileten bölge halkı, dokuzuncu kez eylem yaptı. Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolunu işleten şirketin İstanbul Sarıyer’de kaçak şekilde doğal sit alanı olan bölgeye beton santrali inşa ettiği ortaya çıktı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Sarıyer Belediyesi’ne herhangi bir başvuru yapmadan faaliyete geçen şirketin inşaatı tepkiler üzerine durdu. Şirket, bölgenin sit alanı olmasına rağmen beton santrali kurmak için faaliyete başladı. İlk olarak tesisin yapılmak istendiği alanı çeviren şirket, zemine beton döktü. Bölge halkı, inşaat faaliyetlerini fark etmesi üzerine projeyi araştırmaya başladı. Ancak şirketin ne belediyeden ne de Bakanlık’tan bir izin aldığı ortaya çıktı. Projenin bölgeye zarar vereceğini belirten bölge halkı da imza kampanyası başlattı. 500’e yakın imza toplayan bölge halkı, kaçak projeye karşı toplanan imzaları Sarıyer Belediyesi’ne iletti. Bölge halkı, belediyenin sürece dahil olarak projeye karşı durmasını talep etti. İlk olarak 18 Haziran günü eylem yapan bölge halkı, dün dokuzuncu kez basın açıklaması düzenledi. Bölgenin, Karadeniz’in kıyısında Kuzey Ormanları’nın içinde eşsiz doğal güzellikleri barındırdığı belirtilen açıklamada, “Beton santralinin yapılacağı en uygunsuz yer,” denildi. Ortak açıklamayı Eren İpçizade okudu. Üç aydır tabelasız şekilde inşaatın sürdüğünü ve ağaçların kesildiğini belirten İpçizade, “Hep vurguladığımız gibi, Kuzey Ormanları içindeki bu santral, sağlığımızı, suyumuzu, havamızı, doğayı tehdit etmekte. Hem çocuklarımız dahil gelecek nesiller adına hem de kendimiz adına bunu kabul edemeyiz,” dediler.