2024 orman beyanı değerlendirmesi

-
Aa
+
a
a
a

Sığır eti, soya fasulyesi, palm yağı ve nikele olan talep, ormansızlaşmanın önüne geçmede engel.

Gezegenin Geleceği: 09 Ekim 2024
 

Gezegenin Geleceği: 09 Ekim 2024

podcast servisi: iTunes / RSS

Sığır eti, soya fasulyesi, palm yağı ve nikele olan talep, ormansızlaşmanın önüne geçmede engel. Ormansızlaşmanın 2030’a kadar durdurulması için bu sektörlerin değişmesi gerekiyor. Gezegenimizdeki ormanların tahribatı 2023’te geçmiş yıllara göre arttı. Aralarında Türkiye’nin de olduğu 140 ülke üç yıl önce on yıl sonuna kadar ormansızlaşmayı durdurma sözü vermişti ancak veriler o zamandan bu yana ormansızlaşmanın daha yüksek olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar, ormanların giderek daha fazla tahrip edilmesinin, iklim krizini ve dünya çapında büyük yaban hayatı kayıplarını durdurma hedefini engellediği konusunda uyarıyor. Çoğu ülke, 2021’deki BM COP26 iklim zirvesinde 2030 sıfır ormansızlaşma taahhüdünü desteklemişti. Araştırma ve sivil toplum kuruluşlarından oluşan bir koalisyon tarafından hazırlanan 2024 orman beyanı değerlendirmesi, 2018 ile 2020 arasındaki ortalama ormansızlaşmaya ilişkin bir temel kullanarak hedefe yönelik ilerlemeyi değerlendirdi. Rapora göre 2023 yılında yaklaşık 6,4 milyon hektar orman yerle bir edildi. Yol yapımı, ağaç kesimi ve orman yangınları nedeniyle 62 milyon hektar orman zarar gördü. Endonezya ve Bolivya’da, siyasi değişiklikler ve zengin ülkelerde sığır eti, soya, palmiye yağı, kağıt ve nikel gibi emtialara yönelik talebin devam etmesi nedeniyle ormansızlaşmada ani artışlar yaşandı. Araştırmacılar, ormansızlaştırmaya yönelik gönüllü girişimlerin işe yaramadığını, güçlü düzenlemelerin ve ormanların korunması için daha fazla finansmana ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Rapor öte yanda Brezilya Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva’nın yeni hükümetinin ormansızlaşmayı ilk yılında %62 oranında azalttığı Brezilya Amazon’unda umut verici duruma dikkat çekti. Demek basiretli yönetimler ve doğru politikacılar da işe yarıyor.

“Doğa siyaset üstüdür”

BirGün’de yer alan habere göre, Artvin Arhavi'de bir şirketin maden projesinin su kaynaklarını kirleteceği belirten bölge halkı Ankara'ya giderek bir açıklama yaptı. Açıklamada "Bu bir memleket meselesi," dendi ve, "Bize altının zenginlik getireceğini söyleyenlere soruyoruz. Bize bir tane zengin Güney Afrika ülkesi gösterebilirler mi?" diye soruldu. Arhavi'nin 20 bin yıllık kaya çizimlerine ev sahipliği yaptığı anımsatılan açıklamada, özetle şu ifadelere yer verildi: "Karadeniz'in Göbeklitepesi olmaya aday bu alana maden arama ruhsatı verildi. Tüm Türkiye'de 545 maden alanı tek bir hamle ile ihale edildi. Biyolojik çeşitlilik adına en özel bölgelerden biri olan Artvin de bu durumdan nasibini aldı. Nadir bitki örtüsü, eşsiz doğası, anıt ağaçları, sit alanları ile Biyosfer alanı ilan edilen Artvin'e el değmemişliğinin bedeli ağır biçimde ödetiliyor. Doğa siyaset üstüdür. Doğa korunması gereken en nadide zenginlik. Bu uğurda can verdik. Bu doğayı korumak için can verdik. Başka canlar vermemek için, sesimizi duyurmak için Ankara'dayız." Şirket Arhavi’deki maden arama ihalesini 27 Temmuz’da 5 milyon TL bedel ile kazandı. Proje bölgede; yerleşim yerleri, tarım alanları ve çevresel etkileri nedeniyle endişe yarattı. Arhavililer, maden çalışmalarının su kaynaklarını kirleteceği, tarım alanlarını tahrip edeceği ve ekosisteme büyük zarar vereceği kaygısı taşıyor. Mevcut hidroelektrik santraller ve taş ocakları nedeniyle bölgedeki yaşamın zaten olumsuz etkilendiğini söyleyen Arhavi halkı, tıpkı Cerattepe’de olduğu gibi, madene izin vermeyeceklerini söylüyor.

Doyran Deresi yılın altı ayı kuruyor

Benzer tepkiler Antalya’dan da geliyor. Konyaaltı ilçesinde bulunan Doyran Deresi üzerinde kurulmak istenen HES Projesi için ÇED halkı bilgilendirme toplantısı yapıldı. Geyikbayırı Yaşam Platformu’ndan yapılan açıklamada projenin sonlandırılması talep edildi. Doyran Deresi’nin yılın altı ayı kurumaya yüz tuttuğuna dikkat çekildi.

11. Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali

11. Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali, 9 Ekim’de başladı 13 Ekim’e kadar devam edecek festivalde film gösterimleri, her yıl olduğu gibi bu yıl da ücretsiz. Festival kapsamında 20’den fazla ülkeden 35 belgesel gösterilecek. Festivalde ik ödül var. Ülkenin en önemli gravür sanatçılarından Bozcaadalı Fethi Kayaalp adına verilecek olan BIFED Büyük Ödülü ve adanın ilk müzik öğretmenlerinden Madam Melpo adına verilen ikincilik ödülü. Aralarında aktivist, insan hakları uzmanı, tarihçi, yazar, akademisyen, gazeteci, festival kurucusu isimlerin de bulunduğu kadın ağırlıklı jüri, Rûken Tekeş, Simon El Habre, Mafalda Ade, Eleonora Isunza, Katharina Weingartner’dan oluşuyor. Festival kapsamında trafik kazasında yaşamını yitiren Naci Güçhan’ın adını taşıyan kategori ise öğrenci belgesellerini desteklemek için oluşturuldu. Ödüle Sonay Ban ile yönetmen ve tasarımcı Mattia de Virgiliis karar verecek. Bu yılki ödüllere, ilk kez müzik ve ses konusu da eklendi. Belgesel filmde sesin/müziğin işlevi, görüntü ve ses arasındaki etkileşimin önemi değerlendirilerek En İyi Belgesel Müziği dalında, İdil Schneider-Bulut adına bir ödül verilecek. Bu kategorinin jürisi, müzisyen Bruno Schneider, müzikolog Alper Maral ve besteci Can Azbazdar’dan oluşuyor. Ön jürinin final seçkisine alamadığı halde çok kıymetli bularak mutlaka izleyiciyle buluşturmak istediği 12 belgesel ise Panorama kategorisinde yer alacak. Etkinlikte film gösterimlerinin yanı sıra ekolojik kaygılara odaklanan tartışmalar, paneller ve toplantılar da yer alacak.