Anısına: Johnny Hallyday

-
Aa
+
a
a
a

Fransız Öpücüğü'nde bu hafta, ölümünün birinci yıldönümünde Fransız rock müziğinin efsanevi ismi Johnny Hallyday'i andık. Altmış yıla yaklaşan kariyeri boyunca daima dönemin en iyi müzisyenleriyle çalışan sanatçı, bu süreçte her yaştan müziksevere hitap etmeyi de başarmıştı.

Johnny Hallyday

Programı Hallyday'in yakın arkadaşı Michel Sardou’nun ona seslendiği 1973 tarihli Hallyday ya da Le Phenix adlı şarkıyla açtık. Gerçekten de Johnny Hallyday altmış yıla yaklaşan kariyeri boyunca, inişler ve çıkışlar yaşasa da, adeta bir Anka Kuşu gibi defalarcaküllerinden doğmayı başarmıştı. Asıl adı Jean-Philippe Smet olan Johnny Hallyday’in, 1943’te Paris’te dünyaya geldi. Çocukluğunu önce yengesinin, daha sonra da Londra’da klasik dansla uğraşan kuzinlerinin yanında geçirdi. Bu kuzinlerden biri olan Desta, Amerikalı dansçı Lee Halliday’le evlenince (ki ona sahne ismini takan ve bir nevi hiç tanımadığı babası yerine koyduğu kişiydi bu aynı zamanda) o da çiftle birlikte Avrupa’nın çeşitli kentlerini dolaştı ve hatta bazı gösterilerde sahne aldı. Amerikalı rock’n’roll yıldızlarına büyük bir hayranlık besleyen Johnny, on beş yaşına geldiğinde, Paris’in rock müzikle özdeşleşen ünlü mekânı Le Golf-Drouot’da sahne almaya başladı. 1959 yılında katıldığı bir televizyon programında menajerlerin dikkatini çekti, sonra da Vogue stüdyosuyla anlaşma imzaladı. İlk 45’liğini 1960’ın Mart ayında yayınladı ama eleştiriler bir hayli acımasızdı… Amerikan asıllı olduğu söylentileri dolaşan siyah deri pantolonlu ve sarı saçlı bu asi gencin repertuvarı, kendi yaşıtlarını hoşuna gitse de orta yaş kuşağını pek de cezbetmemişti. Aynı yıl Souvenirs, souvenirs adlı şarkıyla dikkat çeken ikinci 45’liğini yayınlayan Johnny, 1961’de Philips stüdyolarıyla sözleşme imzaladı ve kendini ünlü menajer Johnny Stark’a emanet etti. Bununla birlikte Johnny Hallyday repertuvarının izleyeceği üç farklı yol daha o yıllardan şekillenmeye başlamıştı: Bir şarkısında da belirttiği gibi “Rock’n’roll’a daima sadık kalan” Johnny, kariyeri boyunca romantik baladları da ihmal etmeyecek; bunların yanında dönemin modasına uygun farklı türde şarkıları söylemekten de geri kalmayacaktı. Bu kapsamda 1961 Noel’inde piyasaya çıkan “Salut les copains” isimli albümde Viens danser le twist ve Twistin’USA ile twist akımına katılmıştı ama aynı zamanda sözleri Charles Aznavour, müziği ise Georges Garvarentz imzalı Retiens la nuit ile de hayranlarının duygusal şarkı beklentilerine cevap vermeyi de başarmıştı.

Johnny’nin kariyeri, 1964’te, askerlik görevi nedeniyle kısa bir duraklama dönemine girdi. Bu dönemde ordudan özel izin alarak kaydettiği The Animals’ın  The House of the Rising Sun’ından uyarlanan Le Pénitencier, gençlerin idolünü bir kez daha müzik listelerinin zirvesine taşıdı. 1965’in Nisan ayında dönemin bir diğer yé-yé akımı yıldızı Sylvie Vartan’la evlenen Johnny.'nin yılsonuna doğru çıkardığı, çoğunluğu kendi yazdığı şarkılardan oluşan “Johnny chante Hallyday” isimli albüm ise zorlu günlerin başlangıcı anlamına da geliyordu aynı zamanda.  Bu albümde tarzını değiştirmiş, kariyerinin ilk yıllarındaki yeniyetmenin yerini, rhytm and blues söyleyen daha olgun bir genç adam almıştı ama bu ani sayılabilecek değişim, hem albüm satışlarını hem de konserlere gelen izleyici sayısını düşürmüştü. Bunalıma giren genç adam günden güne tükeniyor, hatta oğlu David’in doğumundan bir ay sonra, 1966’nın Eylül ayında intihara bile teşebbüs ediyordu. Onu yeniden düzlüğe çıkaran şarkı ise bu olayın hemen ardından yapımcı şirket tarafından akıllı ama belki biraz da fırsatçı bir satış stratejisiyle piyasaya sürülen Noir c’est noir oldu. Orijinalinı Black is black ismiyle Los Bravos adlı İspanyol grubu tarafından seslendirilen bu parçanın Fransızca uyarlamasını ise Georges Aber yapmıştı. Şarkıda kısaca “Siyah siyahtır, ama artık hayatımda umutsuzluk istemiyorum, aşkımızı kurtarmak için her şeyi yapmaya hazırım” diyerek kendisinden boşanmak isteyen Sylvie Vartan’a sesleniyordu adeta Johnny.

Altmışların sona ermesiyle birlikte Johnny Hallyday de git gide daha “sert” bir rock şarkıcısına dönüşmeye başlamıştı. Bu dönemde piyasaya çıkan şarkılar arasında en fazla dikkat çekenler ise Je suis né dans la rue ve Fils de personne’du. Otobiyografik olarak nitelendirilebilecek bu şarkılarda, babasız geçen bir çocukluk döneminin izlerini görmek mümkündü. Yine bu dönemde piyasaya çıkan bir 45’lik, tam on bir hafta boyunca müzik listelerinin zirvesine oturmuş ve sanatçının klasiklerinden biri haline gelmişti. Sözleri Gilles Thibaut, müziği ise Jean Renard imzasını taşıyan Que je t'aime adlı bu parça hem rock müzik severlere hem de pop müzik hayranlarına hitap ediyordu. Johnny Hallyday parçayı ilk kez 1969’da verdiği Palais de Sports konserinde seslendirmişti. 

Johnny, 1973 yılının yaz aylarında Sylvie Vartan’la düet yaptığı J’ai un problème’i yayınladı. Gabrielle, J’ai oublié de vivre, Le Bon Temps du Rock’n’Roll ve Ma Gueule yetmişli yıllara damga vuran diğer şarkılar oldular. 1980’lere Daniel Balavoine imzalı Je ne suis pas un héros yani Ben Bir Kahraman Değilim adlı şarkının da yer aldığı bir albümle başlangıç yapan sanatçı, 1982’de Palais des Sports’da Mad Max filmini hatırlatan bir dekor önünde bir dizi konser verdi. 80’li yılların ortası, kariyerinde yeni bir dönüm noktası oldu. 1985’te çıkardığı “Rock’n’Roll Attitude”’adlı albümde aynı zamanda France Gall’in eşi olan Michel Berger’yle çalışan Johnny, Berger imzalı Quelque chose de Tennessee ve Le Chanteur abandonné gibi parçalarla yine büyük ses getirdi. Albümün öne çıkan parçalarından olan Quelque chose de Tennessee,  Arzu Tramvayı ve İguana Geceleri gibi eserleriyle tanına Amerikalı oyun yazarı Tennesse Williams anısına yazılmıştı. Şarkıda: “Hepimizde Tennessee’den bir şeyler vardır” diyor sanatçı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da Hallyday’in ölümünün ardından yaptığı açıklamada onun şarkılarıyla herkesin yaşamına dokunduğunu vurgulamış ve “Hepimizin içinde Johnny’den bir şeyler vardır” diyerek bu şarkıya atıfta bulunmuştu.

Kariyeri boyunca her zaman dönemin en önemli müzisyenleriyle çalışan Johnny, 1986 tarihli “Gang”’ adlı albümünü Fransız müziğinin uzunca bir dönemine damgasını vuran Jean-Jacques Goldman’a emanet etmiş ve Goldman imzalı Je te promets, Laura ve Je t’attends gibi parçalarla repertuvarını bir kez daha yenilemişti. Doksanlar boyunca Johnny’nin adını daha çok, muhteşem konser organizasyonları ve nefes kesen şovlarla duyduk. İzleyicisiyle sahnede çok sağlam bir bağ kuran sanatçı; 90, 92 ve 95’te Bercy, 93’te Parc Des Princes, 96’da Las Vegas ve nihayet 98’de de Stade de France’da unutulmaz konserler verdi. Haziran 1993’te ellinci yaşını kutladığı seksen bin kişilik Parc Des Princes stadını tam üç gün üst üste tıka basa doldurdu. 1996’da Las Vegas’ta verdiği konseri izlemek isteyen hayranları ise onun için saatlerce sürecek bir uçak yolculuğunu seve seve göze alıyorlardı. Bu dönemde özel hayatında da değişimler yaşayan sanatçı, Sylvie Vartan’dan boşandıktan sonra hayatını birleştirdiği oyuncu Nathalie Baye’dan ve sonra da Adeline Blondieau'dan ayrılıp, genç manken Læticia Boudou ile evlendi. 1997’de Legion d’Honneur nişanıyla onurlandırıldı, ertesi yıl da tamamı Pascal Obispo şarkılarından oluşan “Ce que je sais” adlı albümle listelerde ikinci sıraya kadar yükseldi. Bir numaraya oturmak için ise tümü oğlu David’in bestelerinden oluşan 1999 tarihli “Sans pour Sang” isimli albümü beklemek zorunda kalacaktı. Albüm, o yıl düzenlenen Victoires de la Musique töreninden de “En iyi Pop & Rock Albümü” ödülüyle döndü. Bu albümün açılış parçası Sang pour sang', sanatçının hayatı boyunca biraz mesafeli kaldığı oğluyla müzik sayesinde yeniden bir bağ kurmasını sağlamıştı.

Kariyerinin kırkıncı yılını, 2000 yılının Haziran ayında, Eiffel kulesinin önünde yer alan Champs-de-Mars’ta, beş yüz bin kişi önünde dev bir konser vererek kutlayan Johnny, 2002 yılında da “A la vie, A la Mort” isimli iki CD’den oluşan bir albümle bir kez daha müzik listelerinin zirvesine yerleşti. Entre nous, Pense à moi ve Marie gibi şarkıların yer aldığı bu albümde, ağırlıklı olarak Gérald De Palmas imzası göze çarpıyordu. Yaklaşık bir buçuk milyonluk satış rakamına ulaşıp Johnny Hallyday’e kariyerinin en büyük ticari başarısını getiren Marie adlı single’ın sözleri ve bestesi de yine De Palmas’a aitti.

5 Aralık 2017’de hayata veda eden Johnny Hallyday'in ilk ölüm yıldönümünde, kendisine çok yakın olan iki isim: ilk eşi Sylvie Vartan ve oğlu David Hallyday, birer hafta arayla onu andıkları albümler yayınladılar. 30 Kasım’da piyasaya çıkan "Avec toi" yani "Seninle" ismini taşıyan albümde, Sylvie Vartan, eski eşinin en sevilen parçalarını yorumladı. Albümün son parçası ise Beatles’a ait In my life’tı. Bu parça öncesinde Johnny Hallyday’e bir mesaj iletiyordu Vartan. Şöyle diyordu mesajında: “Geçip giden zamanla birlikte hayatımı düşününce, siyah beyaz ve renkli fotoğraflarla dolu bu Beatles şarkısı geliyor aklıma. Ve dinledikçe, bu şarkı beni yüzler, müzikler ve sonsuza dek yüreğime kazınan duygulardan oluşan hatırlara geri götürüyor. Son derece saf ve narin bir ilk aşka ait duygular bunlar, tıpkı sadece tek bir kez yapılacak bir yolculuğa dair verilen sözler gibi… ve ben bu mutluluğu seninle tattım”. Bundan bir hafta sonra, 7 Aralık’ta ise bu kez David Hallyday’in "J’ai quelque chose a vous dire" yani "Size söyleyecek bir şeyim var" adlı albümü yayınlandı. Bu albümdeki Ma dernière lettre adlı parçada da David babasın ağzından yazılan son bir mektubu paylaşıyordu dinleyenleriyle ve “Size bıraktığım son bir çığlık, bu benim son mektubum, asla söyleyemediklerim” diyordu. 

2003’te altmışıncı yaş gününü bu kez Stade de France’da on binlerce hayranı ile birlikte kutlayan Johnny Hallyday'in 2009’da çıktığı turne ise, o yılın Kasım ayında geçirdiği bel fıtığı ameliyatından sonra yaşadığı enfeksiyon problemi yüzünden iptal edildi. Sanatçı Los Angeles’ta kaldırıldığı hastanede bir süre komada tutulurken Paris’teki klinikte ona ilk ameliyatı yapan doktor da sanatçının öfkeli hayranlarının fiziksel saldırısına uğradı. Sağlığına yeniden kavuştuktan sonra, 2013’te yetmişinci yaşını “Born Rocker Tour” isimli bir dizi konserle kutlayan Johnny, , turnenin Bercy ayağında sahneyi; yakın dostu Eddy Mitchell, “manevi babası” olarak gördüğü Charles Aznavour ve oğlu David’le paylaştı. 2015’te ise yapımcılığını Yodelice'in üstlendiği hayattayken yayınlanan son stüdyo albümü "De l’amour"u satışa sundu.

Şarkıcı / YorumcuParça AdıAlbüm AdıSüre
Michel Sardou Hallyday (Le Phénix) La Maladie d'amour 3:52
Johnny Hallyday Retiens la nuit L'album de sa vie 50 titres 2:54
Johnny Hallyday Noir c'est noir Rester Vivant Tour 3:11
Johnny Hallyday Que je t'aime Palais des Sports 1969 3:30
Johnny Hallyday Quelque chose de Tennessee 100% Johnny - Live à la Tour Eiffel 4:20
Johnny Hallyday Allumer le feu On Stage 4:41
Johnny Hallyday & David Hallyday Sans pour sang Born Rocker 4:50
Johnny Hallyday Marie A la vie, à la mort 3:56
Sylvie Vartan Le Message Avec toi... 0:48
David Hallyday Ma dernière lettre J'ai quelque chose à vous dire 3:36
Johnny Hallyday De l'amour De l'amour 4:00