1969 Yılının Öne Çıkan Şarkıları

-
Aa
+
a
a
a

Fransız Öpücüğü'nde yeni yayın döneminin ilk programını, 1969 yılının öne çıkan Fransızca parçalarına ayırdık. Programda, Fransa listelerinin zirvesinde yer alan şarkıların yanı sıra, 1968 rüzgarının da etkisiyle daha deneysel çalışmalar ortaya koyan sanatçıların eserlerine de yer verdik. 

Serge Gainsbourg ve Jane Birkin'in seslendirdiği 69 année érotique, çiftin olay yaratan bir başka parçası Je t’aime moi non plus ile aynı albümde yer alıyordu. Bugün için bile son derece cesur olarak nitelenebilecek bu parça, o dönem için fazlasıyla müstehcen bulunmuş, Vatikan tarafından şiddetle kınanmıştı.. 1969 yılının ilk aylarında piyasaya çıkan Casatchock ise aslında Katioucha adlı bir Rus halk ezgisiydi. Askere giden sevgilisine mektup yazan bir genç kızı konu alan şarkı, İkinci Dünya Savaşı sırasında Rus askerleri tarafından söylenirmiş. O dönemde Ivan Rebroff yorumuyla yeniden gündeme gelen parçanın Dimitri Dourakine ve orkestrasının kaydettiği versiyonu Fransa listelerinde bir numaraya yükselmiş ve tam altı hafta, Şubat başından Mart sonuna kadar orada kalmıştı. Bundan birkaç ay sonra da baba tarafından Rusya’yla da bağlantılı olan İsrail asıllı şarkıcı Rika Zaraï, Casatchock ismiyle parçanın Fransızca versiyonunu kaydetti ve 22 Mart haftasında zirveyi Dourakine’den teslim aldı.

1969 Mart’ının merakla beklenen etkinliklerinden biri de, o yıl on dördüncüsü düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışmasıydı. 29 Mart’ta düzenlenen yarışmaya Fransa adına katılan Frida Boccara birinciliği; İspanya, İngiltere ve Hollanda’yla paylaşmıştı. Bu yarışmada dört ülkenin aynı puanı alması sonrasında bir daha böyle bir durumun yaşanmaması amacıyla puanlama sistemi değiştirilmişti. Casablanca doğumlu Frida Boccara, ilk büyük çıkışını 1961’de Cherbourg avait raison adlı şarkıyla yapmıştı. Sanatçı, altmışlı yıllar boyunca da düzenli olarak albüm yayınlamaya devam etti. Ona Eurovision şarkı yarışmasında birincilik ödülü kazandıran şarkının bestesi Emil Stern sözleri ise Eddie Marnay’e aitti. Şarkıyı Fransızcanın yanı sıra İngilizce, Almanca, İtalyanca ve İspanyolca da dâhil beş farklı dilde kaydetmişti Boccara. 

1969’un Nisan ayı, Fransa için politik anlamda önemli bir olaya sahne olmuştu. Meclis reform talebi referandumla reddedilen Charles De Gaulle görevinden istifa etmiş, yerini geçici olarak senato başkanı Alain Poher’e bırakıştı. Vietnam’daki Amerikan askerlerinin sayısının 500 bini aşarak zirve yaptığı bu ay içinde düzenlenen 41. Oscar ödül töreninde, Michel Legrand imzalı The Windmills of Your Mind ya da Fransızcasıyla Les moulins de mon cœur adlı parça, En İyi Şarkı ödülüne layık görülmüştü. Fransız müzik listelerinin zirvesinde ise Richard Anthony ismi göze çarpıyordu. Sanatçı, İngiliz The Scaffold grubunun Liliy the Pink isimli parçasından uyarlanan Le sirop typhon adlı şarkıyla yerleşmişti listenin bir numarasına. Yine bu ay içinde Fransız müziğinin en önemli isimlerinden Léo Ferré de yeni bir single yayınlamıştı. Ferré, 68 öğrenci olaylarını desteklememekle eleştirilse de 1969’un Ocak ayında piyasaya çıkan Comme une fille ve L’été 68 gibi şarkılarla bu konudaki duyarlılığını dile getirmişti. Aynı yılın Nisan ayında bu kez daha hafif, daha duygusal bir parça yayınladı Ferré. C’est extra adını taşıyordu bu parça ve İngiliz Moody Blues grubunun Nights in White Satin adlı parçasını dinlerken aklına gelmişti sanatçının böyle bir şarkı yazma fikri. Bundan, uzun yıllardır birlikte çalıştığı Jean-Michel Defaye’e bahsetmiş ve o da o güne kadar pek tanımadığı Moody Blues’un albümünü gece boyunca dinledikten sonra şarkıyı bestelemişti. Ferré de yazdığı sözlerde, Moody Blues’un adını iki defa anarak gruba selam göndermeyi ihmal etmemişti parçada. Şarkının ismi C’est extra, o dönemde daha çok gençlerin kullandığı bir söz, şu an Türkçede yer eden “aşırı iyi” lafına benzetebiliriz. Bu da Ferré’nin 68 sonrası genç kuşakla olan yakınlaşmasına işaret ediyor aynı zamanda. 

Fransa’da 1969’un Mayıs ayına damga vuran etkinlik, 22.’si düzenlenen Cannes Film Festivaliydi şüphesiz. Festivalde Altın Palmiye ödülünü Lindsay Anderson’ın If... filmi kazanmıştı. Gencecik bir Malcolm McDowell oynuyordu filmin başrolünde. En İyi Oyuncu ödülleri ise Costa Gavras’ın Z adlı filmindeki performansıyla Jean-Louis Trintignant ve Karel Reizs’ın Isadora’sındaki rolüyle Vanessa Redgrave’e gitmişti. Bu ay içinde yayınlanan Fransızca şarkılardan en dikkat çekeni ise Michel Polnareff imzalı Tous les bateaux, tous les oiseaux adlı 45’likti. Bir önceki yıl yayınladığı Le Bal des Laze’ın ardından artık tam anlamıyla bir yıldıza dönüşmüştü Polnareff. Bu şarkının bir başka özelliği de ne sözlerinin ne de müziğinin ona ait olmasıydı ki Polnareff ‘in o zamana kadarki kariyeri için bir ilk diyebiliriz buna. Müziği, Richard Clayderman için yaptığı bestelerle tanınan Paul de Senneville’e ait parçanın ve ilk önce Hervé Vilard tarafından seslendirilmek üzere bestelenmiş. Ne var ki parçayı Michel Polnareff bir şekilde dinlemiş, çok beğenmiş ve kendisi için ayırmasını istemiş Senneville’den. Şarkının sözleri de dönemin en önemli söz yazarlarından Jean-Loup Dabadie imzasını taşıyor. Parçanın başındaki vapur sireni ve martı seslerini kullanma fikri ise yine Paul de Senneville’e aitmiş ve bu detaylar dinleyicilerin çok hoşuna gitmiş olacak ki, şarkı sadece dört ay içinde 750 bin gibi bir satış rakamına ulaşmış.

Polnareff bu parçayla ticari anlamda büyük başarı elde etmişti ama bu dönemde Fransa listelerinin zirvesinde bambaşka bir şarkı yer alıyordu. Üstelik bize hiç de yabancı olmayan bir parçaydı bu. Bestesi Metin Bükey, sözleri ise Teoman Alpay’a ait Samanyolu, ilk olarak Berkant tarafından 1968 yılında seslendirilmişti. Şarkı o dönemde Türkiye’yi sık sık ziyaret eden Patricia Carli’nin de dikkatini çekmişti. O da önce şarkıya Fransızca sözler yazdı daha sonra da aranjörlük yapan eşi Leo Missir’in yardımıyla bestede ufak değişikler yaparak parçayı Barclay stüdyolarının sahibi Eddie Barclay’e sundu. Sonrasında şarkı için bir yorumcu aranmaya başlandı. Nihayet genç bir Hollandalı olan Leon Kleerekoper ya da o dönemde kullandığı ismiyle Bob Cléry’de karar kılındı. Ne var ki Carli, bu genç adamın ismini pek beğenmemişti, kulağa daha hoş gelen Anglosakson bir takma ad aranmaya başlandı ve Samanyolu’nun Oh Lady Mary’ye dönüşmesinin ardından Bob Cléry de David Alexander Winter oluverdi. Şarkı 1969 ilkbaharında piyasaya çıktı ve 1.4 milyonluk satış rakamıyla olağanüstü bir başarıya imza attı. David Alexander Winter şarkıyı 2010 yılında, Âge Tendre Tête de Bois adlı bir turnede de seslendirdi. Yaklaşık on senedir, her yıl farklı bir kadroyla tekrarlanan bu turnede 60'lı 70'li ve de 80'li yıllarda şöhret olan ama günümüzde artık pek hatırlanmayan sanatçılar bir araya geliyor genelde ve en sevilen bir ya da iki şarkılarını seslendiriyorlar. David Alexander Winter’ın da Oh Lady Mary sonrasında iki binli yıllarda sadece şarkıcı ve oyunculuk yapan kızı Ophélie Winter sayesinde gündeme geldiğini düşünürsek bu tip bir turnede yer almasını normal karşılayabiliriz. 

Johnny Hallyday’in seslendirdiği Que je t’aime, 1969'un Temmuz ayında yerleşmişti müzik listelerinin zirvesine ve Ekim ayının ortalarına kadar da orada kalmıştı. Altı ay içinde bir buçuk milyonu aşan bir satış rakamına ulaşmıştı aynı zamanda. Johnny Hallyday zirveyi kimden devraldı diye baktığımızda yine aşina olduğumuz bir isim ve melodi çıkıyor karşımıza. Ebeveynlerinin kökeni Yunanistan’ın Korfu adasına uzanan Georges Moustaki ya da asıl adıyla Yussef Mustacchi, Mısır’ın İskenderiye kentinde dünyaya gelmişti. 1951’de Paris’e yerleşen sanatçı. Georges Brassens’e hayranlığı nedeniyle "Georges" ismini kullanmaya başlamıştı. 1959’da Edith Piaf klasiklerinden Milord’u kaleme almış, yine bu dönemde kendisinden on dokuz yaş büyük olan sanatçıyla bir aşk hikâyesi yaşamıştı. Fakat "Kaldırım Serçesinden" ayrıldıktan sonra kendine bir süre gelemedi Moustaki ve daha çok Barbara, Juliette Gréco ve tabii ki Serge Reggiani için yazdığı şarkılarla devam etti kariyerine. Kariyerinin en önemli şarkılarından Le métèque'i de aslında 1967’de Pia Colombo için yazmış sanatçı fakat söz konusu yorum çok fazla ilgi görmemiş. Fransızcada yabancılar için kullanılan, "serseri" ya da "at hırsızı" anlamına gelen ırkçı bir kelime, hatta bir hakaret "météque" sözcüğü. Moustaki, Paris’teki ilk yıllarında sık sık duymuş bu kelimeyi ve o zamanlarda kendisinde açılan yarayı bu şarkıyla iyileştirmek istemiş. 1969 ilkbaharının sonlarına doğru piyasaya çıkmış parça ve 1968 rüzgârının da etkisiyle, yabancı düşmanlığının yerine hoşgörünün filizlenmesinde önemli rol oynamış. Şarkının Nino Varon imzalı Türkçe uyarlaması olan Hasret’i de 1970’te Tanju Okan seslendirmiş, parça ülkemizde de büyük ilgi görmüştü.

1969’un yaz aylarına neler oluyordu Dünyada şöyle kısaca bir göz atarsak: 20 Haziran’da Fransa’da yapılan seçimler sonucu Georges Pompidou cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuş, bundan bir ay sonra, 20 Temmuz’da ise Amerikalı astronot, Neil Armstrong aya ayak basan ilk insan olmuştu. Yine bu dönemde, daha sonra birçok filme konu olacak olan "Zodiak katili" California’nın kuzeyinde terör estiriyordu. O döneme damga vuracak olan bir başka cinayet de Ağustos ayında yine California’da işlenmiş, Charles Manson çetesi, Los Angeles’ta, yönetmen Roman Polanski’nin hamile eşi Sharon Tate de dâhil beş kişiyi öldürmüştü. Tabi California, sadece cinayetlerle gündeme gelen bir yer değildi. Güzel havası, denizi, plajları ve tabii ki Hollywood yıldızlarıyla adeta bir harikalar diyarıydı ve özellikle gençlerin hayallerini süslüyordu. 1968 olayları sırasında La Cavalerie adlı şarkısıyla dönemin gençlerinin gönlünde taht kuran Julien Clerc de söz yazarı Etienne Rhoda-Gil ile birlikte California için bir şarkı yazmaktan geri kalmadı. La Californie adlı parça 1969’un Ağustos ayında piyasaya çıktı ve zamanla Clerc repertuarının vazgeçilmezlerinden biri haline geldi. 

O dönemdeki gençlik hareketinin içinde doğrudan yer almasa da, 68 Mayıs’ının etkileri şarkılarında yoğun şekilde hissedilen Brigitte Fontaine, ikinci stüdyo albümü "Comme à la radio"yu 1969’un Kasım ayında piyasaya sürmüş ve bu albümde avangart caz topluluğu Art Ensembe Chicago ile çalışmıştı. Oldukça deneysel olarak nitelendirilebilecek bu çalışmada sekiz dakikalık isim şarkısı dışında Areski Belkacem’in onun için bestelediği ilk parça olan L’été, l’été de yer alıyordu. Albümün, yaklaşık bir buçuk sene sonra piyasaya çıkacak olan Serge Gainsbourg imzalı “Histoire de Melody Nelson” ile birlikte, Fransız şansonunun kodlarını değiştirdiği söylenir. Birigitte Fontaine, albümün isim şarkısı Comme à la radio’yu, 1995 tarihli "Genre humain" adlı albümünde yeniden yorumlamış, şarkının süresini bu kez yaklaşık altı dakikaya düşürmüştü.

1969'un Aralık ayında Fransa müzik listelerinin bir numarasında yine tanıdık bir isim ve onun en ünlü şarkılarından biri vardı. Kariyerine 1963 yılında başlamıştı Yves Roze. Barclay stüdyolarının sanat direktörlüğünü yapıyordu o dönemde. Günün birinde Michel Berger adında genç bir adam, yapığı bir besteyi seslendirmesini istedi ondan. Şarkı söylemekten hoşlanan Yves de bunu kabul etti ve parçayı kaydetti. Bir süre sonra Berger ona Vogue stüdyolarının şarkıyı çok beğendiğini ve 45’lik olarak yayınlamak istediğini söyledi. Rakip firmada çalışan Yves önce biraz tereddüt etti ama daha sonra isminin değiştirilmesi ve albüm kapağında fotoğrafı olmaması şartıyla 45’liğin yayınlanmasını kabul etti. Böylece Yves Roze, Jean-François Michaël’e dönüşürken Adieu Jolie Candy de dinleyiciyle buluşmuş oldu. Albüm kısa sürede 750 binlik bir satış rakamına ulaştı ve Fransa’da olduğu kadar uluslararası çapta da büyük başarı kazandı. Uluslararası demişken Jean-François Michaël’in yolunun bir zamanlar sık sık ülkemize de düştüğünü hatırlatmak gerek. Derya Bengi’nin Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan 70’li yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük adlı kitabında Coupable başlığı altında söz ediliyor Jean-François Michaël’den ve o dönemde Coupable’ın yanı sıra Si l’amour exite encore gibi parçaları sayesinde Yılın Yabancı Şarkıcısı seçilen sanatçının 1975’te Hey dergisinin konuğu olarak Türkiye’ye geldiği belirtiliyor. Adieu Jolie Candy de İhsan Kayral ve Yalçın Ateş Orkestrası tarafından Bunu sen istedin, Rıza Silahlıpoda tarafından da Elveda Sevgilim isimleriyle Türkçe olarak yorumlanmış ama ilginçtir bir süre sonra yine Hey dergisi, Fransa’da pek fazla tanınmayan bu sanatçının Türkiye’ye neden bu kadar sık gelip gittiğini sorgulamaya başlamış. Hikâyenin devamını merak edenler, Derya Bengi’nin kaleme aldığı bu müthiş kaynağa göz atabilir.

 

Şarkıcı / YorumcuParça AdıAlbüm AdıSüre
Serge Gainsbourg & Jane Birkin 69, année érotique Je t'aime, moi non plus 3:22
Rika Zaraï Casatschok 30 ans d'amour 2:50
Frida Boccara Un jour, un enfant Ses plus grands succès 2:43
Léo Ferré C'est extra Récital en public à Bobino 3:49
Michel Polnareff Tous les bateaux, tous les oiseaux Pop rock en stock 3:28
David Alexander Winter Oh Lady Mary Âge Tendre - La Tournée des Idoles Vol.5 3:01
Johnny Hallyday Que je t'aime 100% Johnny - Live à la tour Eiffel 4:00
Georges Moustaki Le métèque Live 1975 3:30
Julien Clerc La Californie À nos amours - Live, Tournée des 50 ans 2:50
Brigitte Fontaine Comme à la radio Genre humain 5:30
Jean-François Michaël Adieu Jolie Candy Âge Tendre - La Tournée des Idoles Vol.3 3:51