"Kürt sorunu 100 yıl sonra hâlâ devam edecek mi?"

Ekonomi Politik
-
Aa
+
a
a
a

Ekonomi Politik'te Ali Bilge, Türkiye’nin kadim sorunu olan Kürt sorununa değiniyor.

""
Ekonomi Politik: 15 Ocak 2024
 

Ekonomi Politik: 15 Ocak 2024

podcast servisi: iTunes / RSS

Ömer Madra: Günaydın Ali Bey, merhabalar!

Ali Bilge: Merhaba Ömer Bey, iyi haftalar!

Ö.M.: Bugün Özdeş yok aramızda, biz yürütüyoruz Andrei ile beraber. Çok özetlemek de altından kalkılabilir gibi bir iş değil biliyorum ama özellikle Pazartesi günleri size ağır bir yük düşüyor. İsterseniz Suriye’nin sınırlarında verilen şehitler, ölen askerlerle başlayalım. Bir ayda 25 oldu galiba?



A.B.: Evet, epeydir bedelli askerlik uygulamasına değinmek istiyordum. Son dönemde sınır ötesi harekatlarda şehit verilen askerler konuşuluyor. Askerlik uygulamalarını, harekatlarda kaybedilen askerleri kapsayacak bir şekilde meseleyi konuşalım, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) yapısal dönüşümüne bakalım. Suriye ve Irak sınırlarında ve ötesinde bulunan TSK’ya ait birlikler, yıllardır sürekli harekat ve çatışma halinde bulunuyor.

Geçen hafta, sınırın Türkiye ve Suriye tarafında işletilen petrol kuyularından bahsetmiştik. Suriye tarafındakilerin Suriye Kürtleri tarafından işletildiği biliniyor. Yıllardır seçimler öncesinde iktidar ve medyası tarafından fosil yakıt mucizeleri gündeme getirilir; Karadeniz’de, Gabar’da, Suriye sınırında bulunan fosil yakıt mucizelerinin ve şehit cenazelerinin seçimler öncesinde siyaset ve medya sahnesinde işleniş biçimi hep dikkatimi çekiyor. Fosil yakıtlarla şehit cenazelerini ilişkilendirmek mümkün.

Üzerinde esas durmak istediğim konu, şehitlerin TSK içinde nerelere mensup oldukları. TSK içinde iki ana gövde de görev yapılıyor. TSK’da görev yapan profesyonel personel bulunuyor. Bunlar; generaller, amiraller, subay, astsubay, uzman çavuş, sözleşmeli erbaş, sözleşmeli erler... Diğer önemli bölümü yükümlüler oluşturuyor. Türkiye’de zorunlu askerlik uygulaması var. Bunlar da yedek subay, erbaş ve erler... Her yıl itibariyle silah altına alınması gereken personele ‘yükümlüler’ deniyor.

Profesyonel ve yükümlülerin son yıllarda nasıl geliştiğine baktığımızda - ki elimizdeki veriler 2017’den itibaren başlıyor - son yıllarda yükümlü ve profesyonel dengesinin önemli ölçüde değiştiğine tanık oluyoruz. TSK’daki insan gücünün bir değişime uğradığını görüyoruz. Yaşanan bu değişimi, 2017 - 2021 yıllarını kapsayan ve 2022’de yayınlanan Milli Savunma Bakanlığı’na ait bir raporda görüyoruz. Daha sonra yayınlanan, 2022’yi içeren bir raporda bu bilgilerin güncellenmediğini gördük. Rapora göre, TSK’da profesyonel asker sayısı, yükümlü olarak askerlik yapanların üzerinde bulunuyor. General, subay ve astsubaylarla birlikte sözleşmeli uzman, çavuş, sözleşmeli er ve erbaşların sayısı yükümlülerin yani yedek subay, er ve erbaşların üzerine çıkmış durumda.

Son yıllarda harekatlarda ölen askerlerin, verilen şehitlerin durumuna baktığımızda zaten durum açık; çoğunluğunun sözleşmeli er, erbaşlardan yani profesyonel olarak görev yapanlardan olduklarını görüyoruz. Orduda sözleşmeli olarak görev yapan gençlerin çoğunluğunu işsizler teşkil ediyor. İşsiz gençlerin TSK’nin profesyonel kadrolarına geçmesinin nedeni, yaşamlarını idame ettirmek için devlet güvencesi kapsamına girecek olmaları, ücret ve devlet güvenceleri gibi, emeklilik gibi imkanlar. Bu nedenle tercih ediliyor, bu şekilde kendilerine iş güvencesi sağlamış oluyorlar. TSK’da diğer profesyonel olanlarla birlikte baktığımızda, bu kesimin yükümlü askerlik yapanlardan daha fazla bir hacim oluşturduğunu, bu anlamda niteliksel bir değişim olduğunu görüyoruz. 2022’de yayınlanan 2021 faaliyet raporundan bunları çıkartıyoruz.



Ö.M.: Bu faaliyet raporu kime ait? TSK’ya mı?

A.B.: Milli Savunma Bakanlığı’nın Bütçe Müdürlüğü tarafından yayınlanıyor bu raporlar, daha önceki yıllarda ise yayınlanmıyordu. TSK’nın mevcudiyetini tam olarak bir türlü bilemeyiz, yıllardır açıklanmazdı doğru dürüst, bazı belgelerde görülür ya da tahmin edilirdi. 2022’de yayınlanan faaliyet raporunda olabildiğince ayrıntılı bu değişim görülüyor. Bu rakamlara şunu da eklemek lazım; jandarma artık ordunun bünyesinde değil, İçişleri Bakanlığı’na bağlı. Jandarmanın da 186 bin personeli var ve genel olarak TSK ve Jandarma Komutanlığı’nın içinde sivil memurlar da bulunuyor. Jandarmada da profesyonel ve yükümlü askerler bulunuyor.Kuzey Irak ve Suriye’de son yıllarda şehit olanlar, profesyonel olarak adlandırdığımız kesimden gelen gençler.

TSK’da 360 general - amiral, 500 subay, 100 bine yakın da astsubay var. Jandarmayı da eklediğimizde, TSK’nın insan gücü mevcudiyeti 580 binlere ulaşıyor. Toplam bu varlık içinde sözleşmeli profesyonellerin sayısı artıyor, şehit olan çocuklar olarak da bu kümeden çıkıyor.

Türkiye, zorunlu askerlik uygulamasını sürdüren ülkelerden. Almanya’da da süresi kısaltılmakla birlikte zorunlu askerlik devam ediyor. Çin, Azerbaycan, Kuzey Kore gibi otoriter rejimlerde zorunlu askerlik uygulamaları bulunuyor. Mısır, Cezayir, Güney Kore ve İsrail’de de zorunlu askerlik uygulaması var.

Savunma Bakanlığı haftalık bilgilendirme toplantısı yapıyor, bu toplantıları kimi zaman programlarda da dile getiriyorum. Bilgilendirme toplantılarında sürekli olarak haftalık, aylık ve yıllık ‘etkisiz hale getirilen terörist sayısı’ veriliyor. Öldürülenlerin sayısı ‘etkisiz hale getirilen terörist’ adı altında veriliyor.

Bu raporlar klişe gibi; çoğunlukla rakamlar değişiyor. 2015 Temmuz’undan 2023 sonuna kadar – 2023’ün son aylarına ilişkin rakamları da ekledim – bu coğrafyada 40 bin insan öldürülmüş. ‘Etkisiz hale getirilen terörist sayısı’, sekiz yılda 40 bin! Yılda sadece Kuzey Irak ve Suriye’de beş bin kişi ‘etkisiz hale getirilmiş’ durumda!

TSK’nın profesyonel kısmının çoğunluğu, bu bölgedeki harekatlarda görev yapıyor. Buna ne kadar harekat denebilir? Çünkü süreklilik var, savaş hali var orada. Türkiye, Kuzey Irak’ta, Suriye’de geniş bir alanı terör saldırısı nedeniyle işgal etmiş durumda, kontrol ediyor, ciddi idari, siyasi, askeri faaliyetlerde bulunuyor, üsleri var, bölgeye harcama yapıyor, üniversite - fakülte kuruyor, yönetici atıyor, yol - imar hizmetleri yapıyor, muhalif orduları besliyor, eğitiyor, yönetiyor.

Milli Savunma Bakanlığı, haftalık toplantılarda 2015 - 2023 arasındaki ‘etkisiz hale getirilen terörist’ sayısını zikrediyor ama sekiz yılda şehit olan asker sayısını, şehitlerin yükümlü ve profesyonel dağılımını, ne kadar sözleşmeli ya da yükümlü er, erbaş, subay şehit oldu, kaybedildi, bunları bilemiyoruz, açıklamalardan çıkartmak gerekiyor. Şehit olanlar açıklandığında resimlerinin altında isimleri, memleketleri ve askeri kimlikleri veriliyor, oradan çıkartmak mümkün. Askerlerin nerede ve nasıl bir çatışmada şehit oldukları/öldürüldükleri hakkında da yeterli bilgimiz olamıyor.

Mesela, 2020 Şubat ayında 33 erin şehit edilmesi meselesi var. Rusya ile yaşanan gerilimin sonucu ortaya çıktı. Rus uçakları tarafından 33 erin öldürüldüğü iddia edildi. Şehit olanların nasıl ve kimler tarafından öldürüldüğü hakkında yeterli bilgimiz olmuyor. Etkisiz hale getirilenlerin hangi ülke vatandaşı olduğunu da bilmiyoruz; Irak mı, Suriye mi, Türkiye mi? Yeterince bilgimiz yok. Öldürülen terörist sayısı, etkisiz hale getirilenler ciddi bir rakam; yılda beş bin kişi Kuzey Irak’ta, Suriye topraklarında öldürülüyor. Karşı tarafın ayrıca hava kuvvetleri ve ağır silahları da yok. Yılda beş bin insanın etkisiz hale getirilmesi hiç hafife alınmayacak bir rakam. Savaşın, cephenin ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor.

Türkiye’nin kadim bir Kürt sorunu bulunuyor. Kürt sorunu bölgesel bir sorun. Irak ve Suriye Kürtleri, yüzyıllardır bu bölgede varlar. Suriye topraklarında da Kürt varlığı devletçik sayılabilecek bir durumda. Irak’ta da PKK’nın varlığı bulunuyor. Sahada Türkiye dışında Rusya ve ABD de var; Suriye güçleri de var ki zaten Suriye toprakları burası. ABD, Suriye Kürtlerini IŞİD’e karşı kullanılıyor. Suriye Kürtlerinin ABD’nin korumasında olduğu da bir gerçek. Yılın ilk günlerinde ABD, birliklerini takviye etti, geçen hafta da söylemiştim, dikkat çeken haberlerden biriydi. ABD de orada askeri varlığını sürdürmeye devam ediyor.

Suriye ve Irak topraklarındaki petrollerin bulunduğu alanlar, eski Osmanlı coğrafyası içinde yer alıyordu. Türkiye’nin bir enerji problemi olduğu muhakkak. Petrol ve doğal gazı Rusya’dan, Azerbaycan’dan ve İran’dan temin ediyoruz. Ülke aklının bilinçaltı ve bilinç üstünde, fosil yakıtlara ilişkin varlıklar hep var olageldi.Bu nedenle, şehitler ve fosil yakıtlar arasındaki ilişkiyi görmekte fayda var.Böyle bakınca meselenin daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum, bu şekilde ekonomi politik bir gerçeklikte düşünmüş oluruz. Meseleye doğru bakış için bu bağlantıları görmekte fayda var. Şehitler, harekatlar ve fosil yakıtlara ilişkin konuların, yerel seçimler yaklaşırken daha özenli, ince işçilikle medyamızda ve siyaset dünyamızda işlendiğini de belirtelim.

20 ve 21. yüzyılın ilk 25 yılında yurt içinde ve yurt dışında, sayısını bilmediğimiz insan kaybımız var. Yüzyıl boyunca bu böyle devam edegeldi. 1984’ten bu yana da eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’in ifade ettiği gibi, ‘düşük yoğunluklu savaş’ hala devam ediyor. Aslında düşük yoğunluğun da ötesine geçmiş durumda; 40 bin kişi öldürülmüş, etkisiz hale getirilmiş! TSK kayıplarını da yeterince bilmiyoruz. Bu kayıplar içerisindeki profesyonel olanlar son yıllarda artıyor. Türkiye’nin işsiz evlatları TSK’ya katılıp maaşlı çalışıyorlar, buralarda da şehit oluyorlar. 2123’te bizler olmayacağız ama Açık Radyo’da program yapanlar bu meseleyi bugünkü gibi konuşmaya devam edecekler mi? Kürt sorunu 100 yıl sonra hâlâ devam edecek mi?

Yılbaşı ve sonlarında bütçe gelirleri, bütçe giderleri açısından dikkate almamız gereken kalemlerden biri de bedelli askerlikten sağlanacak gelirler oluyor. 1987’de, 92’de, 99’da, 2011’de bedelli askerlik uygulamaları oldu. 99’da yaşanan büyük Gölcük depremi nedeniyle artan harcamalar sonucu bedelli askerlik uygulaması genişletildi çünkü bütçe açığı vardı, gelir sağlanması gerekiyordu. 2014’te de bedelli askerlik uygulandı. 2018’den itibaren de askerlik kanununun değişmesiyle birlikte, bedelli askerlik uygulaması kalıcı olarak devreye girdi. Bedelli askerlik yapanlar, TL ya da döviz olarak parasını verenler, askerlik hizmetinden muaf oluyor. Bedeli ödeyemeyenler, yükümlü sıfatı ile orduya katılıyorlar ya da sözleşmeli oluyorlar.Türkiye Hazinesi’nin bedelli askerlikten ne kadar gelir sağladığını hesaplamaya çalıştım; eski yıllarda ihtiyaç olduğunda, son yıllarda ise kalıcı olan bedelli askerlikten ciddi gelir elde edilmeye başlanmış, ciddi bir gelir kalemi haline gelmiş. Kabaca, bugüne kadar bir buçuk milyona yakın kişinin bedelli askerlikten yararlandığını, yaklaşık toplamda yedi buçuk milyar dolarlık bir gelir elde edildiğini görüyoruz. Bedelli askerlik bedeli, altı aylık evrelerle yeniden hesaplanıyor; TL cinsinden bu sene 182 bin TL. Bedelli askerlik gelirleri, bizim gibi hem iç açık hem de dış açık veren bir ülke için önemli bir gelir kalemi olmuş durumda.

Nasıl ki sığınmacı ve göçmenler için de Avrupa Birliği’nden (AB) euro olarak para alıyoruz, böylesi gelir kalemlerimiz var. Bedelli askerlik de önemli bir gelir kalemimiz. Sonuçta parası olan vatandaş bedelli askerlikten yararlanıp hayatına devam ediyor; para olmayan da ya zorunlu askerlik yapmak durumunda kalıyor ya da işsizler ordusundan çıkmak için profesyonel orduya geçiyor, şehit olmaya aday oluyor.

2023 yılı için Global Fire Power, 60 ülke için askeri güç endeksi hesaplamış; Türkiye, dünya sıralamasında 11. sırada. Tabii bu tür bilgileri, değerlendirmeleri biz daha çok dış kaynaklı öğreniyoruz. Profesyonel orduya geçişe ilişkin gelişmeleri 2022’de yayınlanan Milli Savunma Bakanlığı raporunda gördük. Türkiye, son yıllarda aynı zamanda savunma sanayiye de yatırımlar yapmaya başladı.

Ö.M.: Ben de bir şey sormak istiyordum. ‘Yüzyıl daha devam edecek gibi görünüyor bu sorun’ diye bir ifade kullandınız sanırım ve bu arada eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, toplam 108 siyasetçinin yargılandığı Kobani davasında tarihi bir savunma yaptı. Ayrıca Kürt sorununun çözümüne ilişkin yedi maddelik bir öneri listesi sundu. Özetle onlardan yarım dakika bahsetmek istedim, Hatice Kamer derlemiştiBBC Türkçe’den; “Kürt sorununun çözümüne dair yedi maddede muhatapları müzakereye, silahlı mücadeleye son verilmesi sağlanmalıdır, yasal düzenleme yapılmalı hızlı, etkili ve kalıcı sonuç alınmalı. Demokratik siyasetin önündeki tüm yasal, siyasi ve idari engeller kaldırılmalı, gösteri, grev, yürüyüş, miting, örgütlenme ve ifade özgürlüğü evrensel standartlarla uyumlu hale getirilmeli. Kürt sorununun nihai çözüm yeri TBMM’dir. Türklerin bir halk olarak kabulü, Kürtlerin ana dilini tüm toplumsal alanlarda özgürce kullanması, tarihini, kültürünü koruyup geliştirmesi, kendi kimliğiyle örgütlenmesi, kendini yönetme hakkının tanınması hususları anayasal güvenceye alınmalıdır. Geçmişte yaşanan işlenen suçların araştırılıp hakikatle yüzleşmenin sağlanması gerekir. Resmi ideoloji ve resmi tarih dayatmasından vazgeçilmeli, bilimsel, objektif tarih ve demokratik Cumhuriyet modeliyle devlet reorganizasyona tabi tutulmalı, bilimsel eğitime geçilmelidir. Son olarak da Kürt sorununun sonucu olarak ortaya çıkmış ceza davaları düşürülmeli, terörle mücadele kanunu kaldırılmalı, tüm siyasi tutuklular da serbest bırakılmalıdır. Türkiye için en uygun yönetim şekli demokratik özerkliktir.”

A.B.: Demirtaş’ın savunması başlı başına birkaç programda incelenmesi gerekiyor. Meseleye Demirtaş gibi bakmasanız da, baksanız da ayrıntılı konuşulması gereken bir savunma. Türkiye’nin meselelerine yeni bakış ve tartışma sunan önemli bir belge. Çünkü entelektüel ve siyasi hayatta ortaya konan fazla bir şey yok. Ama siyaset gündemini şehitler, kaybedilen genç insanların hayatları belirliyor. CHP de bir Anayasa mitingi düzenleyecekti dün ama iptal etti.

Ö.M.: Evet, siz de bizim adımıza takip edecektiniz.

A.B.: Aslında iptal edilmesini doğru bulmadığımı belirtmek isterim. Çünkü, bu ülkede en çok barışa ve hukuka ihtiyaç var, en fazla ihtiyacımız olan iki şey barış ve hukuk. Dolayısıyla mitingde bunlar gündeme getirilebilirdi. CHP, iktidarın Suriye ve Irak politikasını eleştirdiğini söylüyor, bunları anlatabilirdi. Her geçen gün kayıplar artıyor, her iki yara kanıyor, hukuksuzluk ve savaş birlikte ele alınması gereken konular.

CHP’nin mitingi iptal etmesi bu nedenle yanlış oldu. Geniş toplumsal kesimlerin barışa ve hukuka ihtiyacı var. Suriye’de ve Irak’ta kaybedilen şehitler için Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli’ye ve muhalefette sadece Akşener’e bilgi verdi, telefonla görüştü. CHP Genel Başkanı’nı aramadı, bu da önümüzdeki günler açısından dikkat çekici bir husustur. Herhalde süremiz de bitti. Sıcak paraya da değinecektim ama onu artık başka zaman yaparız.

Ö.M.: Evet, her zamanki bitirişle bitirelim. Çok kritik bir dönemdeyiz, bulutların da daha kolay kolay dağılacağı görünmüyor diye bitirebilir herhalde?

A.B.: Evet Ömer Bey. Öyle maalesef, tüm konuşmaları böyle tamamlıyoruz.

Ö.M.: Çok teşekkür ederiz Ali Bey.

A.B.: Dinleyicilerimize sabır dilerim, kolay gelsin.

Ö.M.: Hoşça kalın, görüşmek üzere.

A.B.: Görüşmek üzere.