"Anlatılan bizim soframız"

-
Aa
+
a
a
a

Programcımız Ceyhan Usanmaz, İBB Yayınlarından çıkan ve Merin Sever'in derlediği "Geçmişten Günümüze İstanbul Lezzetleri" kitabını inceledi.

Kitabın kapağı ve derleyeni

İsmine de yansıtıldığı gibi, elimizdeki kitapta İstanbul "mutfağının" değil de İstanbul "lezzetlerinin" yer aldığı özellikle vurgulanmalı. Çünkü yalnızca İstanbul mutfağını değil (ki o da çok farklı bileşenlerden oluşuyor aslında), İstanbul sofrasında yer alan belli başlı tüm mutfakları kapsıyor Geçmişten Günümüze İstanbul Lezzetleri kitabı.

Zira İstanbul'un lezzetleri bugün ne sadece Osmanlı saray lezzetlerinden ibaretmiş gibi anlatılabilir ne de yalnızca güncel lezzetlere, güncel tercihlere indirgenebilir. Bugün, bu şehrin hanelerinde, mutfaklarında pişirilmiş her şey, sokaklarında tadılan tüm tatlar, bu şehrin lezzet hafızasına dahildir. Biz milyonlarca İstanbullu olarak soframıza neyi koyuyorsak, neyi yiyorsak, İstanbul lezzetleri de tüm o tatlardır, o geniş sofradır.

O geniş sofraya uygun olarak da farklı kalemlerden yazıların, tanınmış isimlerle yapılan söyleşilerin, çok sayıda görsel malzemenin yer aldığı; bu yönüyle de İstanbul'a yakışan/İstanbul'u yansıtan bir kitap olmuş İstanbul Lezzetleri. Zaman içinde kaybedilmiş ama bir taraftan da zaman içinde kazanılmış –kelimenin her anlamıyla– "lezzetler" bir arada... Günümüzdeki durumun yanı sıra, Bizans döneminde İstanbullu halk ne yer ne içerdi, Osmanlı döneminden kalan Saray kayıtları bizlere ne anlatıyor, gibi soruların da cevaplarını bulmak mümkün. Bu hacimli çalışmanın son sayfaları da tatlılara ve kahveye ayrılmış; çok doğru bir kapanış tercihiyle... 

Geçmişten Günümüze İstanbul Lezzetleri kitabına biraz geç ulaştım, bu hiç sorun değil elbette; ama Emirgan Korusu içerisindeki Pembe Köşk‘te, bu kitabın ilham verdiği bir menünün yalnızca bir ay servis edilmesi ve onu kaçırmış olmak ziyadesiyle üzücü! Umarım tekrarlanır...

 

Künye

Geçmişten Günümüze

İstanbul Lezzetleri

der. Merin Sever

İBB, 2021, 520 s.

kitabın kapağı