“Osmanlıcılık” kavramına eleştirel bir bakış

-
Aa
+
a
a
a

'Ben Buradan Okuyorum'da Oslo Üniversitesinden Alp Eren Topal ile “Osmanlıcılık” kavramı, kavramın tarihsel süreci ve edebiyata yansımaları üzerine konuştuk.

Jön Türk Komitesi
"Osmanlıcılık" kavramına eleştirel bir bakış
 

"Osmanlıcılık" kavramına eleştirel bir bakış

podcast servisi: iTunes / RSS

Topal'a göre Nâmık Kemal, Ziya Paşa, Ali Suavi, Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura gibi birçok önemli Osmanlı entelektüeli tarafından farklı şekillerde yorumlanan bu kavram, ideolojik olarak içerdiği anlam kadar 19. dönem Osmanlı edebiyatına etkisiyle de özel bir yerde duruyor. Geçtiğimiz haftalarda yayımlanan yeni makalesinde “Osmanlıcılık” kavramının devlete yön veren Midhat Paşa üzerinden değil, Genç Osmanlılar üzerinden okunması gerektiğini söyleyen araştırmacıyla birlikte Abdullah Ezik'in 15 Kasım 2021'de gerçekleştirdiği Ben Buradan Okuyorum programının özetini paylaşıyoruz. 

1908, Yaşasın Anayasa

1789 Fransız İhtilali ve getirdiği yeni fikirler, zamanla imparatorluklar için ciddi birer tehdit oluştururken aynı zamanda toplumların yeni kavram ve düşüncelerle tanışmasına da vesile oldu. Özellikle “millet”, “özgürlük” ve “vatandaşlık” gibi yeni veya en azından anlamsal olarak farklılık gösteren kavramlar, beraberinde imparatorluklar ve topluluklar nazarında yeni arayışları da getirdi.

Nihayetinde bir imparatorluk olan ve bünyesinde birçok farklı din, millet ve mezhepten insan olan Osmanlı da bu süreçten en fazla etkilenen devletlerin başında gelir. Öncelikle Balkanlar’da patlayan ayaklanmalar bir süre sonra yurdun farklı bölgelerine yayılırken impratorluğu da zor günler beklemekte, tüm bu sorunlara paralel olarak kaybedilen savaşlar ve Avrupa devletlerinin kimi konularda uyguladığı baskılar devlet yönetimini çeşitli reform hareketlerine girişmeye mecbur bırakmıştır. Söz konusu bu siyasi, sosyal ve politik şartlar altında Osmanlı entelektüellerinin sığındıkları kavramlardan birisi de “Osmanlıcılık” olur.

Azmi Özcan, “Osmanlıcılık” kavramıyla ilgili olarak İslam Ansiklopedisi için kaleme aldığı sözlük maddesinde şu ifadeleri kullanır: “Osmanlıcılık, XIX. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren böyle bir gelişmeyi önlemeye yönelik siyasî bir akım olarak ortaya çıkmıştır. Bu akım, Avrupa’da yayılan milliyetçilik fikirlerini önceleri aynı etnik yapıdaki unsurların ittihadı şeklinde yorumlayıp bunu bir Avrupa meselesi olarak değerlendirmiş, Sırp isyanı ve bağımsızlıkla sonuçlanan Yunan isyanından sonra Balkanlar’daki Hristiyan uyruklarının Avrupa’dan aldığı destekle yoğunlaşan bir şekilde ayrılıkçı temayüller sergilemeye başlamaları karşısında ise bunun Osmanlı toplum yapısının mevcut hali içinde durdurulamayacağını görmüştür. Böylece daha geniş muhtevalı bir Osmanlı kimliği oluşturulması kaçınılmaz olmuştur.”

Jön Türkler

Söz konusu bu kavram ve Osmanlı topraklarındaki tarihsel temayülünün ardından Nâmık Kemal, Ziya Paşa ve Ali Suavi’den başlayarak birçok Osmanlı entelektüeli bu mesele üzerinde durmuş, kendi anlayış ve eğilimlerine göre bir “Osmanlıcılık” geliştirmeye gayret göstermiştir. Tüm bunlarla birlikte Osmanlı İmparatorluğu da özellikle Mihat Paşa tarafından kurulan hükûmetle birlikte bu kavramın altını doldurmaya, devlet yapısına uygun bir “Osmanlıcılık” kavramı üretmeye çalışmıştır. Nihayetinde devlet kendi millet anlayışını geliştirirken aynı zamanda vatandaş, kişisel hak ve özgürlükleri de bu süreçte tanımlamaya koyulmuş, tüm bu kavramlara nitelikli yanıtlar aramaya girişmiştir.

Bugüne kadar “Osmanlıcılık” ile ilgili yapılan hemen hemen tüm tanımlar devletin resmî ideolojisine göre biçimlendirilmiş, başta Midhat Paşa olmak üzere imparatorluğa yön veren hükûmet kurucularına göre tanımlandırılmıştır. Araştırmalarını University of Oslo’da sürdüren ve yakın dönem çalışmalarında ağırlıklı olarak kavramlar üzerinde duran Alp Eren Topal, geçtiğimiz haftalarda yayımlanan bir makalesinde “Osmanlıcılık” meselesi üzerinde durmuş, ancak konuya farklı bir açıdan, daha önce bakılmamış bir pencereden bakıyor.

Topal, editörlüğünü Johanna Chovanec ve Olof Heilo’nun üstlendiği Narrated Empires: Perceptions of Late Habsburg and Ottoman Multinationalism’de (Modernity, Memory and Identity in South-East Europe) yer alan “Ottomanism in History and Historiography: Fortunes of a Concept” başlıklı makalesinde bu konu üzerinde duruyor, öncelikle “Osmanlıcılık” kavramına dair kısa bir tarihçeyi okurlarla buluştururken daha sonra bu konuya dair yapılmış mevcut çalışmaları farklı açılardan eleştiriyor.

Jön Türkler Cenevre'de

“Osmanlıcılık” kavramının sıklıkla Osmanlı padişahı ve devrin hükûmeti üzerinden okunduğunu ve bu durumun çoğu zaman resmî devlet ideolojisi ve anlayışıyla iç içe geçtiğini söyleyen Topal, makalesinde bu kavrama farklı bir noktadan, Osmanlı’nın son döneminde gücünü gittikçe arttıran “Genç Osmanlılar Cemiyeti” (Jön Türkler) üzerinden bakmayı öneriyor.

1865 yılında Paris’te ortaya çıkmış, özellikle Osmanlı milliyetçiliği üzerinde duran, 1789 Fransız İhtilali’ni kendilerine örnek alarak Montesquieu ve Rousseau gibi düşünürlerin yolundan giden Genç Osmanlılar, Osmanlı’nın anayasal bir düzene kavuşma ve parlementer sistem arayışlarında oldukça önemli bir yerde durur. Çoğu zaman edebiyat ile de iç içe geçen tüm bu kavram, arayış ve meseleler izlerini İbrahim Şinasi, Nâmık Kemal, Ziya Paşa ve Ali Suavi gibi devrin önemli isimleri tarafından kaleme alınan metinlerde gösterir. Söz konusu tüm bu aydınların doğrudan veya dolaylı olarak Genç Osmanlılar ve parlamenter sistem arayışına giren isimlerle kurdukları ilişki, onları “Osmanlıcılık” üzerine de oldukça sık bir şekilde düşünmeye iter. Şiirden makaleye, tiyatro metinlerinden mektuplara kadar birçok farklı kaynakta izi sürülebilecek bu mesele, geçmişin anlamlandırılmasında bugün için hâlâ önemli bir yerde durur.

Ziya Paşa     Namık Kemal   Şinasi

                      Ziya Paşa                                                               Namık Kemal                                                           Şinasi

Özellikle Balkan Savaşları sırasında Osmanlı İmparatorluğu’na yön veren temel kavramlardan birisi olan “Osmanlıcılık” ve “Osmanlıcılık idealleri”, kaybedilen savaşların ve yitirilen toprak bütünlüğünün de etkisiyle zamanla yerini farklı kavramlara bırakmıştır. 19. yüzyıldan 20. yüzyıla doğru akan çizgiden önemini giderek yitiren bu kavram, zamanla “Türkçülük” ve “İslamcılık” gibi kavramlara bırakmış, önce Batılılaşma, ardından da çağdaşlaşma hareketleriyle birlikte tamamen gözden düşmüştür. Kendisine edebiyattan tarihe, sosyolojiden felsefeye kadar birçok farklı disiplinde yer bulan bu durum, kavramlar tarihinin ne denli önemli olduğuna işaret ederken bir devri anlama hususunda belirli sözcüklerden nasıl yararlanılabileceğine de ayrıca dikkat çekmektedir.

Abdullah Ezik, “Ben Buradan Okuyorum” için Alp Eren Topal ile gerçekleştirdiği bu konuşmasında “Osmanlıcılık” kavramının serüveni ve Topal’ın bu mesele üzerine geliştirdiği yeni eleştirel yaklaşımlar üzerinde durdu. “Osmanlıcılık” kavramını Osmanlı resmî ideolojisi üzerinden değil de devrin hükûmetine muhalif Genç Osmanlılar üzerinden okuyan Topal, dinleyiciler için kavrama dair kısa bir tarihçe sunarken mevcut okumaların neden ve hangi yönlerden noksan olduğuna da açıklık getiriyor. Tüm bu süreçte ideolojik yönlerine paralel olarak Şinasi, Nâmık Kemal, Ziya Paşa, Ali Suavi, Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura gibi isimlerin edebiyat ile olan ilişkileri de yer yer gündeme geliyor.