Vidocq / Gizemli şehir üzerine

-
Aa
+
a
a
a

İlgi değer bir kişilik Vidocq. 1795-1857 arasında yaşamış, henüz 17'sinde genç devrimin savaşlarına katılmış, küçük suçlardan birkaç kez hapse girip çıkmış, 1809'da arkadaşı Fouchè aracılığıyla devlet hizmetine girip devasa bir gammazcı örgütü oluşturmuş, 1827'de eski hükümlüleri çalıştırdığı bir kağıt fabrikası kurmuş fakat batmış, yeniden devlet hizmetine dönmüş, Louis Philippe yönetiminin gammazcı örgütünün başına geçmiş, 1832'de örgütünü hırsızlık için kullandığı  
iddiasıyla kovulmuş, bu kez ilk modern detektiflik bürosunu açmış fakat çalışması devletçe engellenmiş bir adam.Yasadışı deneyimlerini sermaye edinmiş, topluyaşamca en olumlanan işine bile hile ve ahlaksızlık karıştırmış Vidocq'un ilgideğerliği yaşamöyküsüyle sınırlı değil. 1828-29'da, kağıt fabrikasını batırdıktan sonra 4 cilt tutan Vidocq'un Anıları'nı yazmış. Tümüyle uydurma bu anılar, tıpkı 1837'de yazdığı Hırsızlar ve 1844'de yazdığı Paris'in Gerçek Sırları gibi. Kendi haline bırakıldığında bile yeterince sisli olan yaşamını, elleriyle dumana boğmuş.Bir iddiaya göre Vautrin'i, Ernest Mandel'e göre Bibi-Lupin'i ondan esinlenerek yaratmış Balzac. Mandel, Hugo'nun Sefiller'indeki Müfettiş Javert'in de Vidocq'tan çizgiler taşıdığını söyler.

Ciddi anakronizm sorunları

Pitof'un Vidocq filmi, bu kişiliğin karıştığı bir polisiye metne dayanıyor. Soderberg'in Kafka'da yaptığının tam zıddını yapıyor Pitof. Soderberg, kurmaca metinlerden yola çıkarak gerçek Kafka'ya ulaşma çabasındaydı; Pitof ise, gerçek Vidocq'dan yola çıkarak kurmaca bir metne gidiyor. Kişiler ve kimi olaylar gerçek olsa da, Vidocq'da ciddi anakronizm sorunları var.İlk olarak, olay örgüsünün yerleştiği 1830 yılında, Vidocq henüz ünlü detektiflik bürosunu açmış değildir, bu iş için iki yıl daha beklemesi gerekir. İkinci olarak, "resmi yaşamöykücüsü"ne gereksinimi yoktur, çünkü sözde anılarını yayınlatalı bir yıl bile geçmemiştir. Üçüncü olarak, hem bedenen hem de üstlendiği görev bakımından Fouchè'yi andıran tipleme yanıltıcı: Adı verilmese de bir Fouchè karikatürü çiziliyor, oysa 1830'da Fouchè öleli on sene olmuş.Bir de metnin arka planında sürekli sözü edilen 1830 Devrimi var elbette. Pitof sokaklarda kurulan barikatları ve kral X. Charles'ı deviren bir devrimi anlatıyor bize. Ne yazık ki, bu anlatım da kırılganlık içeriyor. Sokaklarda gördüğümüz baldırıçıplaklar değil 1830 Devrimi'nin sahibi; çünkü 1848 Devrimi'nin zıddına, yoksullar ve işsizler değil itici güç. X. Charles'ın mutlak monarşisine anayasal kayıtlama getirmek isteyen orta sınıf ve ona eklemlenmiş aydınlardır 1830 Devrimi'nin itici gücü.Vidocq'un gerçek bir kişilikten yola çıksa da gerçekçi bir metne dayanmadığı kesin, olsa olsa gerçeksi sıfatı kullanılabilir bu film için. "Vidocq düzenbazın biriydi, onun göründüğü bir filmin gerçekle ülfeti de ancak bu kadar olur!" diyenler vardır herhalde, benim de çok umurumda değil gerçeğe uygunluk: İzlediğimizin tümüyle kurmaca olduğunu bilirsek sorun yok.Nedir, umurumda olan, üzerinde durmak istediğim bir yönü de var bu filmin: Biçemi. 1830 Paris'ini yeniden yaratmanın, Paris gibi görece iyi korunmuş bir şehirde bile güç olduğunun ayırdındayım. Yine de, Paris'in canlandırılmasında bu denli çok bilgisayar etkisi kullanmanın gereğini anlayamıyorum. Hem iç ve dış mekanların tasarımında hem de bu mekanların çekimlerinde yüksek oranda bilgisayar desteği alınmış. Yetmemiş gibi, filmin neredeyse tamamı ışık süzgeçleriyle çekilmiş.

Biçem teknolojiye emanet

   Filmin Türkçe adındaki "Gizemli Şehir" tanımını doğrulasa da, şaşılık içeriyor bu biçem. Bir dönemin şaşalı üstünyapımları ile hemen hemen aynı gidere oluşturulan fakat o filmlerdeki insan emeğinden uzak bir film Vidocq. Şimdilerde bilgisayarların tek komut ile Kafka ya da Dostoyevski biçeminde yazı kotarabildiği söyleniyor ya, Vidocq'u da bu doğrultuda okumak mümkün: Ne tür biçem istediğinizi yazın, bilgisayar size filmi hazır teslim etsin. Bu kolay bir yol, ne yazık ki, gidilen yolun
sonu belli: Yakında bilgisayarda biçem seçilmesine de gerek kalmayacak, çünkü gişeye bakıp "en doğru biçemi" insanın yerine bilgisayar seçecek. İzleyiciler hakkında yeterince bilgi girilir ise, hangi izleyicinin hangi biçemdeki filmi yeğlemesi gerektiğini de izleyici adına seçebilir bilgisayar - halk için, halka rağmen'i çağrıştırıyor, değil mi?Pitof tarihin içinden topladığı kişiler ve öykü parçacıklarını seçmeci bir tavırla metinleştirir ve biçemini teknolojiye emanet ederken, tek usişi seçim yapmış: Polisiye edebiyatın ilk dönemlerindeki ağır fakat emin adımlarla suçluya yaklaşan polis figürünü dışlamamış. Ne gerçeğinden çok Arsene Lüpen-Marlowe kırması bir "private-eye" gibi devinen Vidocq ne 1830 Devrimi'nin asıl sahibi olan sınıfı simgeleyen üç kötü adam gerçekler çünkü. Tıpkı Gülün Adı'ndan, Poe'dan, Roger Ackroyd'dan, Karındeşen Jack'tan yapılan alıntıların metni zenginleştireceğine gerçekten uzaklaştırması gibi. Tek gerçek figür, akmaktan yara olmuş burnunu silen, silik polis.Ne yazık ki, devamı çekilecek bu filmin, gelecek öyküde ilk gözden çıkarılacak figür de bu polis olacak. Ruhları emen ayna'nın olduğu yerde gerçek insana gerek yok!