Sekizinci Duruşma 26 Ocak'ta

-
Aa
+
a
a
a

23 Ocak 2009

Agos

Hrant Dink suikastı sanıklarının yargılandığı davanın sekizinci duruşması 26 Ocak 2009 pazartesi günü İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılacak. Duruşmada, sanıklardan Erhan Tuncel'in, dinlenmesini talep ettiği Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görevli polis memurlarının da tanık olarak ifade vermeleri bekleniyor.

Mahkemeye gönderilen Başbakanlık Teftiş Kurulu raporu üzerinde inceleme yapan Dink ailesi avukatları, bu rapor doğrultusunda araştırılması gereken hususlarla ilgili olarak talepte bulunacaklar.

Öte yandan Hrant'ın Arkadaşları kamuoyunu duruşma gününde, saat 10'da Beşiktaş İskele Meydanı'nda toplanmaya çağırdı.

Başbakanlık Teftiş Kurulu: Emniyet ve Jandarma görevini yerine getirmedi

19 Ocak 2007'de katledilen gazetemiz kurucusu Hrant Dink'in eşi Rakel Dink'in Başbakan'a yazdığı talep mektubunun ardından görevlendirilen Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun hazırladığı 2 Aralık 2008 tarihli rapora, Başbakan Erdoğan "olur" verdi.

Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun hazırladığı raporda önemli bilgiler yer aldı. Rapor için, bazı zanlıların yanı sıra 30'u kamu görevlisi, toplam 46 şahsın yazılı ve sözlü bilgisine başvuruldu.

Jandarma ve Polis haberdardı

Raporda, Emniyet ve Jandarma görevlilerinin ihmallerinden söz edilirken, Trabzon Emniyeti'nin cinayet öncesi Ogün Samast'a ilişkin bir istihbaratının olmadığı yönündeki bilginin yanlış olduğu vurgulandı.

Teftiş Kurulu raporunda, suikast istihbaratının uzun süre önce alınmasına rağmen hiçbir tedbir alınmadığı belirtildi. Müfettişler, Tuncel'in, Hayal'in suikast için düşündüğü ilk kişi olan Zeynel Abidin Yavuz'u önceden deşifre ettiğini ve Samast'a dair bilgileri de Trabzon Emniyeti'ne verdiğini ortaya çıkardı.

Teftiş Kurulu raporuna onay verilmesiyle birlikte İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer hakkında görevi ihmal iddiasıyla 4483 sayılı yasa hükümlerine göre inceleme yapılmasının yolu da açıldı.

Tuncel'in görevine "başka bir sebeple" son verilmiş

Rapordaki bir başka önemli nokta ise, McDonald's bombalaması olayından sonra 'yardımcı istihbarat elemanı' (YİE) olarak göreve başlatılan Erhan Tuncel'in görevden alınma gerekçesi oldu. Raporda, Emniyet'in "sık sık para talebinde bulunduğu ve yalan söylediği" gerekçesiyle Tuncel'in ilişiğinin kesildiğine dair iddiasının doğruluğunun şüpheli olduğu vurgulandı. Tuncel adına düzenlenen 11 adet durum raporunun hiçbirinde sık sık para talebinde bulunduğuna ilişkin kayda rastlanmadığı, dolayısıyla Tuncel'in görevine "kayıtlara intikal etmeyen bir başka sebepten dolayı" son verildiğinin "kuvvetle muhtemel olduğu" tespit edildi.

Tuncel  McDonald's olayından muaf tutuldu

Raporda, McDonald's bombalaması sırasında Tuncel'in rolü üzerine bilgiler de yer aldı. İfadelere dayanılarak, Tuncel'in bombalama olayında aktif rol oynadığı, bombanın onun tarafından hazırlandığı bilgisi yer alırken, Tuncel'in olaydan sonra Hayal'i arayıp sivil polislerce alınacağını söylediği bilgisine de yer verildi.

McDonald's davası sırasında tanıklığı istenen Tuncel'in daha sonra mahkemeye gelmediği halde dosyadan çıkarılması müfettişlerin altını çizdiği bir başka nokta oldu. Raporda, "Tuncel'in bilinçli olarak McDonald's davasından muaf tutulduğu yönündeki iddiaların daha da güçlendiği düşünüldüğünden konunun Adalet Bakanlığı tarafından incelenmesinin uygun olacağı" ifadeleri yer aldı.

Hayal'in Emniyet bağlantısı

Raporda yer alan bir başka bilgi ise Hayal'in Trabzon Emniyeti'nden S.R. isimli bir şahısla irtibatta olduğuydu. Geçtiğimiz günlerde, Hayal'in McDonald's bombalaması sürecinde Esat Yorulmaz adlı bir şahsa ait telefon hattını kullandığı ortaya çıkmış, Hayal'in, 2007'de bir trafik kazasında ölen Yorulmaz'ın telefonuyla olayın hemen ardından pekçok yurt dışı görüşme yaptığı da basına yansımıştı. Müfettişler, Hayal'in aynı dönemde Trabzon Emniyeti'nde mutemet olarak görev yapan S. R. ile sıklıkla irtibata geçtiğini de kaydettiler.

Valilik, 'nazik üslup' kullanmış

Raporda, Hrant Dink'in gazetemizde yayımlanan 'Sabiha Hatun'un Sırrı' başlıklı haberinin ardından, İstanbul Valiliği'nde iki istihbarat elemanının da katılımıyla gerçekleşen toplantı da yer aldı. Dink bu görüşmeyi 12 Ocak 2007 tarihli "Niçin Hedef Seçildim?" başlıklı yazısında, "Bir mahzur görmeyip oturduğumda zaten ortamın nazikliğini kavramıştım (...) Haddimi bilmeliydim… dikkatli olmalıydım… yoksa iyi olmazdı"  cümleleriyle anlatıyordu. Müfettişler ise bu yazıya gönderme yaparak, "Hrant Dink'in ifade ettiği şekliyle valilikte yapılan görüşme nazik bir ortamda gerçekleşmiş, herhangi bir tehdit içermemiştir" dendi.

Kahramanlık  posterine uyarı yeterli

Müfettişler, Ogün Samast'ın Samsun otogarında yakalanmasının ardından çay ocağında kahramanlık pozları çektiren ve delilleri yok eden jandarma ve emniyet görevlileri hakkında kınama ve uyarı cezaları verilmesini de yeterli buldu.

Cerrah hakkında tasarruf yok

Teftiş Kurulu raporunda Celalettin Cerrah'ın da sorgulanmasına gerek olmadığı belirtildi. Cerrah hakkında daha önce, İçişleri Bakanlığı soruşturmasında, kınama cezası öngörülmüş, görev yerinin değiştirilip değiştirilmemesi ise bakanlığın tasarrufuna bırakılmıştı. Müfettişler,  geçen süre zarfında kınama cezanın uygulanmadığına ve bakanlığın idari bir tasarrufta bulunmadığına dikkat çektiler.

Avukat Fethiye Çetin: "Önemli tespitler var ancak eksik"

Dink ailesinin avukatlarından Fethiye Çetin, Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun, İstanbul Emniyeti, Trabzon Emniyeti ve Jandarma Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlileri hakkında önemli sonuçlara ulaştığını belirtti.

Çetin, "Kurul'un yaptığı inceleme sonucunda, İstanbul Emniyeti'nin, Dink'in korunması ve Trabzon'dan gelen istihbarat bilgileri hakkında gerekli hassasiyeti göstermediği; İstihbarat Daire Başkanlığı'nın ise istihbarat şubelerinin koordinasyon içinde çalışmasını sağlamadığı tespitinde bulunuyor. Bu tespitler doğrultusunda, Trabzon Emniyet Müdürlüğü, Akyürek ve Yılmazer hakkında inceleme yapılması gerektiği kanaatine varılıyor" dedi.

Avukat Çetin, bu incelemelerin yine parçalanarak yürütülmesi durumunda umulan sonuçlara ulaşılamayacağı; incelemenin 4483 sayılı yasa uyarınca yapılacak olmasının ise beklentileri karşılamayacağı uyarısında bulunurken, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nın inceleme dışında bırakılmasının da önemli bir eksiklik olduğuna   dikkat çekti.