Reklam, formanın mütemmim cüz'ü mü?

-
Aa
+
a
a
a

Futbolda taraftar olmanın somutlaştığı simgeler vardır: Tutulan takımın maçlarını oynadığı stad ve giydiği forma gibi. Stad, bir takım için ev ya da misafirlerin kabul edildiği salon gibidir. Nedir, bir futbol takımı her maçını kendi stadında oynayamaz, en az kendi stadındaki maç sayısı kadar diğer takımların stadlarına da konuk olmak zorundadır. Oysa forma, takım hangi stadta oynarsa oynasın, hep aynıdır. Bu yüzden simgesel gücü stadtan yüksektir.

Futbol takımlarının giydiği formaların biçimleri değişse de, renkleri hemen hiç değişmez. Belli bir taraftar kitlesine sahip takımların değil renk değiştirmesi, mevcut renklerine bir yenisini eklemesi bile az rastlanır bir olaydır. Futbol takımının renkleri, o kulübe ve taraftarlarına aidiyet hissi veren en önemli simgedir. Bu önermeye değişik örnekler vermek mümkün.

İngiltere'de futbol takımlarının çoğu kırmızı ya da mavi forma taşırlar. Şu temel ayrışmanın eseridir bu renkler: Mavi formalı takımlar şehrin ekabir kısmının kayıtlı olduğu, aristokratlar kulübü ya da zenginlerin boş zaman değerlendirme derneklerinden doğmuştur; bu nedenle soyluluk remizi olan maviyi taşırlar. Kırmızı formalı takımlar ise, onlar tarafından kurulmasalar da şehrin işçileri ve ayaktakımı tarafından desteklenen kulüplerdir; bu yüzden ekabirlerin korkulu rüyası olan kırmızıyı taşırlar.

Bu denkleme göre, şimdilerde rolleri değişseler de, Manchester City Manchester şehri zenginlerinin, Manchester United yoksul işçilerin takımıdır. Londra'da da denklem aynıdır: Chelsea zenginlerin, Arsenal baruthane işçilerinin takımıdır. Yine bir Londra takımı olan Tottenham ise, bu denkleme girmek istemeyen Yahudi cemaatinin takımıdır; bu nedenle özellikle seçilmiş olan beyaz formayla maçlarını oynar.

 

İngiltere örneğindeki sınıfsal kökeni genellemek mümkün değil. Fakat takımların renk seçiminde etken olan bir eğilim daha var Avrupa'da: Etnik aidiyeti simgeleyen renkler kullanmak. Bu özellikle İspanya'da belirginleşen bir eğilim: Franco faşizmi süresince bileylenen etnik köken sevgisi nedeniyle, Barcelona Katalan, Atletic Bilbao Bask kimliğini simgeleyen renkler kullanıyorlar. Üstelik kendi formalarını cemaatlerinin milli forması olarak görüp, formalarına reklam almayı reddediyorlar.

Etnik kimliği vurgulayan renkler Britanya'da da var: Glasgow Rangers merkezi yönetime bağlı

 Beko-Denizbank karşılaşması

Protestanlar olarak maviyi yeğlerken, Celtic ülkenin geçmişine atıf yapan Katolikler olarak yeşili kullanıyor.

 

Takımın kimliğini dahi gölgeleyebiliyor

 

Türkiye'de taraftar kitlesini sınıfsal ya da etnik aidiyet ortak paydasında toplamak mümkün değil gibi, bu denli çok şehir takımı olmasına karşın hem de. Üç büyük kulüp dahil, kulüplerin renkleri kurucuları tarafından, kuruluş aşamasında masa başı tartışmasıyla belirlenmiş. Hatta Beşiktaş JK'nde kulübün ilk renklerinin ne olduğu bile sahih değil. Evet, Diyarbakır takımı şehrin en meşhur simgesi karpuzun renklerini taşıyor, Trabzonlular takımlarının renklerinin hamsi kanı bulaşmış Karadeniz'e öykündüğünü söylüyorlar, bunlar da insana ferah ferah gülümsemeler veriyor. Yine de, Türk futbol takımlarının forma renkleri kendiliğinden tutkal işlevi görmüyorlar.

Bu anlamda, formanın biçimi daha önemli bir yapıştırıcı olabiliyor. Çünkü Fenerbahçe'nin ve Galatasaray'ın renkleri denli forma biçimleri de taraftar onaşmasınca belirlenmiş simgeler: Fenerbahçe boyuna ince çizgili, Galatasaray boyuna iki parçalı formadan gayrısını giyince, taraftarlarınca yadırganıyorlar - takımın başarısını bu forma biçimlerinin uğuruna bağlayan çok kişiyi tanıyorum. Benzer onaşma Trabzon'da da var: Diadora'nın değişik forma tasarımlarını, hele bir de kulübün renklerinin dışına taşarak denemeye kalkan Trabzon kulübü yönetimi, taraftar kitlesi söylenmeye başlayınca hemen geri adım atmak zorunda kaldı.Avrupa'da da, taraftarın kabul ettiği forma biçimiyle oynanmaz: Real Madrid, Ajax, Milan, Inter, PSG yıllardır aynı formayla oynuyorlar maçlarını. Tıpkı Güney Amerika'da Flamengo, Vasco de Gama, Boca Juniors ve River Plate'in aynı formayla oynamaları gibi.

Öyleyse şu soruyu sormanın zamanıdır şimdi: Taraftar kitlesi takımının renklerine, giderek formasının biçimine bile sahip çıkıyor da neden formanın önüne yazılan reklam metinlerini bu denli görmezden geliyor? Oysa o reklamlar kimi zaman takımın kimliğini bile gölgeleyebiliyorlar: Futbolla ilgili her şeyin Nazi toplama kamplarından arta kaldığını sanan bir arkadaşım Denizli - Porto maçını izlememizi küçümsemek isterken, Denizlispor yerine Vestelspor deyivermişti. Futbola uzak birisinin yanılması kadar doğal bir şey olamazdı, o formanın göğsünde takımın diğer tüm simgelerinden baskın bir Vestel yazısı okunuyordu çünkü.

PSV Phillips

Şu gerçeğin ayırdındayım elbette: Geçen yıl göğüslerine Uzan Grubu'nun reklamlarını alan Anadolu kulüpleri, Uzan ailesi devlet düzeneğiyle didişmesinden zararlı çıktığında, Turkcell'e koşmak zorundalar; bulabilecekleri en ufak gelir bile onlar için hayati önem taşıyor çünkü.

Pekiyi, büyük kulüplere ne demeli? Beşiktaş JK'nün mü Beko reklamına gereksinimi var, Beko'nun mu Beşiktaş JK formasına? Ya da, Aria mı Fenerbahçe mi kârlıdır aralarındaki reklam ilişkisinden?

Eğer kulüp ve taraftarı arasında gerçek bir ilişki kurulmuşsa, formaya alınan reklam da kulübün kimliğine uzak olmaz. Forma reklamı iki yoldan edinilir çünkü: İlk yolda kulübün sahibi olan şirket formaya kendi reklamını yazar. Kızsanız da, doğaldır bu: Inter Pirelli'nin, PSV Eindhoven Phillips'in, Bayer Leverkusen

Aspirin ya da diğer bir Bayer patentli ilacın, Adanaspor da ÇEAŞ'ın reklamını taşır göğsünde.

Şaşılık ikinci yöntemde, bir şirketten bağımsız yönetilen kulüplerin sözleşmeyle reklam almalarında beliriyor. Ajax kulübü, Yahudi kökenlerini unutmayıp kendi cemaatlerine ait bankaların reklamlarını taşıyor genellikle. Ne yazık ki, her kulüp Ajax gibi taraftar kitlesinin ortak paydasına seslenemiyor: Örneğin Chelsea neden bir Arap havayolu şirketinin reklamını yapıyor ya da hem Fiat'a hem Juventus'a sahip olan Agnelli ailesinin takım taraftarlarıyla ilişkilerinin en kötü olduğu dönemin formada Sony reklamının taşındığı sürece denk gelmesi rastlantı mı?

Kulüp taraftar ilişkilerinin nasıl işlediğine dair ilgideğer bir örnek Barcelona'da yaşanacak. Yazının başlarında yazdığım gibi, milli forma olarak kabul gören, bir formadan daha ciddi şeyleri simgeleyen Barcelona formasına reklam almayı tasarlıyor kulüp yönetimi. Yılda yirmi milyon avro karşılığında Viagra logosu taşıyan Katalan milli takım forması, bize hoş bir şaka olarak gözükebilir fakat Barça taraftarlarının 104 yıllık geleneğin terk edilmesini hoş karşılamayacağını tahmin etmek güç değil.

Viagra reklamına neden gereksinim duyulduğunu şimdi yazmayacağım. Buraya dek yazılanlar, forma reklamlarının kulüp - taraftar ilişkisi ekseninde okunmasıydı çünkü. Konunun bir de futbol endüstrisinin işleyişi açısından okunması gerekir ki, o da ayrı bir yazının konusudur.