Red Kit'le Buluşma

Açık Dergi
-
Aa
+
a
a
a

 

Eraslan Sağlam: Yapı Kredi Yayınları Genel Yayın Yönetmeni ve Açık Radyo’da Maceraperest Müzikler’den anımsadığımız Raşit Cevaş konuğumuz. Hoşgeldiniz.

 

Raşit Cevaş: Çok mutluyum burada olduğum için.

 

ES: Sizi Yapı Kredi Yayınları’ndan yeni yayımlanan Red Kit serisi ile ilgili konuşmak için ağırlıyoruz. Red Kit ile ilgili neler söyleyeceksiniz Açık Radyo dinleyicilerine.

 

RC: Red Kit adının Türkçe olduğu muhakkak, Türkiye’de konduğu da muhakkak, 50’li yılların sonunda sanırım, Türkçe’de ilk defa yayımlanmaya başlamıştı. Kimin koyduğu bilinmiyor, ama iki ihtimal var, bir tanesi efsanevi çizgi roman baloncusu –onlara ‘baloncu’ derler, hâlâ baloncu diyorlar- Ferdi Sayışman’ın bu ismi verdiği. Fransızca’sı Lucky Luke, çok da çekici bir isim de değil, tıpkı atının adı July Jumper gibi. Biz atına da Düldül diyoruz, o da çok kolay bizim için, Rin Tin Tin gibi. Daha entelektüel bir dedikodu ve kaynak ise bu ismi Hayalet Oğuz’un koyduğudur, o da entelektüel çevrelerde çok bilinen, çok hızlı bir hayat yaşamış, 1960’ların entelektüel çevrelerinin arasına aldığı bir adamdı. Ya onun ya onun koyduğu söyleniyor. Kesin bir şey yok, ama galiba, Türkiye’de Lucky Luke’ü, bu çizgi film müziği ve çizgi filmler olmasaydı kimse hatırlamazdı. Biz Red Kit diye biliyoruz ve öyle de bilmeye devam edeceğiz galiba.

 

ES: Bu anlamda tesadüfi de olsa,iyi bir adaptasyon yaptığımızı söyleyebilir miyiz?

 

RC: Aslında asıl adaptasyon, yıllarca, 20-30 yıl kadar, sürekli esprilerde yapıldı, şimdi bizi kısıtlıyorlar, sanıyorum bizden önceki yayıncıyı, İnkılap Yayınları’nı da kısıtlıyorlardı, “mümkün olduğu kadar yerelleşme yapmayın, esprileri belki biraz yumuşatarak kendinize uydurun, ama çok fazla serbest espri yapmayın” diyorlar. Yine de tabii kaçınılmaz olarak, esprilerde ve başka şeylerde adaptasyon yapmak gerekiyor. İsimlerde de başka şeyler de, o cenazecinin adı örneğin, ya da Kalamiti Ceyn’ vs. hepsi, kahramanlar ve esprileri epeyce yerelleşmiştir.

 

ES: Maceraperest Müzikleri de gözönünde bulundurarak şunu sormak istiyorum, acaba bu yerelleştirmede ya da adaptasyonda biraz televizyon sektörüne de göz kırpmak, Açık Radyo dostu Köksal Engür’e de bir selam yollamak gerekir galiba?

 

RC: Bilmiyorum, çünkü aslında çizgi filme çok uygun bir macera değil Red Kit, ben çok çizgi filmciyimdir, ama yine de çizgi romanı okumak bence daha güzel.

 

ES: Sanırım Red Kit’i yeniden yayınlama fikriniz de bununla bağlantılı?

 

RC: Evet, ben Yapı Kredi Yayınları’na geldiğim zaman bütün Tenten’leri -20 cilt-, Abdülcanbaz’ı yapmış bir yayıneviydi ve bunlar ortadan kalkmıştı bir şekilde. Ben tekrar çizgi roman ve mutlaka iyi çizgi roman yapmak istiyordum, fırsat kolluyordum. O arada refikimiz İnkilap Yayınları, bir biçimde, sanıyorum satışların düşüklüğü gerekçesiyle yayını bıraktı, zaten ben bekliyordum, Türkiye’deki ajanslarla konuşmuştum, -hâla göz diktiğim başka çizgi romanlar da var, onlar da olur belki- bunu duyunca hemen anlaştık ve hemen Fransa’ya yazdılar. Hatta geçen hafta onları ziyaret ettik Frankfurt’ta. Fransa’nın neredeyse yılda 300-400 albüm yayınlayan en ünlü çizgi roman yayıncısı. Çok mutluyum ki, Red Kit umutlarımın da üzerinde de bir şekilde satılmaya başlandı. İlk maceradan hiç kuşkum yoktu, o zaten çok satılacaktı, çünkü Türkçe’de çıkmamış 72. macera, Daltonlar Evleniyor macerasıydı. Daltonların evlenmesi çok güzel bir şey, tabii en güzel kızlarla evleniyorlar, en güzel kızın da Avarel’e düşmesi çok eğlenceli. Hep öyle olur, hatta bir macerada da belediye başkanı olmuştu. Herkes belediye başkanı adayı idi, herkes “sana vereceğime Avarel’e vereceğim” diye diye, Avarel’i oybirliği ile belediye başkanı yapmışlardı. En güzel kızın Averel’e düşmesi de çok iyiydi tabii.

 

ES: Biz de tekrar teşekkür ediyoruz bizlerle buluşturduğunuz için Red Kit’i. Önceden okuduğumuz haliyle, sizin yeniden yayınladığınız hali arasında ne gibi farklılar var?

 

RC: Asıl, yazarının ve çizerinin, Goscinni ve Morris’in öldüğünü düşünecek olursak çok şey değişmiş olması gibi gerekiyor, ama hiç değişmedi. Bunda çizeri Morris’in önemli katkısı var, Goscinni belli bir maceradan sonra öldü, ondan sonra Morris hem yazdı hem çizdi ve estetik seviyedeki kaybı önledi. Ondan sonra iyi yazarlarla çalışmaya başladı tekrar. Sonra Morris de öldü ve şimdi bakıyoruz ki son macerayı Ashde ve Gerra birlikte yapmışlar. Eğer bir Red Kit severseniz hiçbir fark olmadığını, esprilerde hiçbir kayıp olmadığını görüyorsunuz. Malum Red Kit gölgesinden daha hızlı silah çeker. Ashde ve Gerra’nın macerasında, at kendi gölgesinden hızlı koşuyor, bu Pony Express’e, ikisinin olmadığı bir maceraya, eskiye güzel selam ve göndermeler var. Red Kit’te ünlü sinemacılar, ünlü oyuncular da hep görünür. Mesela Dalton Biraderler diye bir şarkısı olan Joe Dassin bu son macerada görünür, Lee Van Cleef görünür, Louis de Funes görünür. Hatta Lee Van Cleef Ödül Avcıları macerasının kahramanıdır. Yargıç Roy Bean gerçek bir insandır, bu son yayınladığımız macerada görünüyor. Açıkcası mizah unsuru hiçbir zaman eksilmedi, çok dikkatli bir şekilde izleyenler bir fark görmediklerini söylediler. Fransızların en ünlü çizgi roman kahramanlarından bir tanesi Red Kit, ben bu kadar ünlü bir çizgi roman kahramanı bilmiyorum. Tabii Dalton Biraderler de, belki Red Kit’ten de daha ünlü kardeşler; Joe, Jack, William ve Avarel. Joe Dassin, Fransızların en önemli ve en ünlü şarkıcılarından bir tanesi ve Dalton Biraderler üzerine bir şarkı yapmış. Son macerada küçük bir bölümde de, elinde notalarla güzel bir şarkı söylüyordu.

 

ES: Bizde de bir takım Red Kit filmleri yapılmış zamanında, onları da konuşalım mı?

 

RC: 1967’de Öztürk Serengil, kendini rüyasında Red Kit olarak görmüş olduğu ve öyle uyandığı bir filmde oynamıştı. Ben hayal meyal hatırlıyorum açıkcası, sonra 71’de İzzet Günay’ın başrolde Red Kit olarak oynadığı bir film vardı. 70’li yıllarda, Şile civarında bir takım yerler vardı, oralarda sürekli kovboy filmleri çekilirdi, o filmlerin çok meşhur olduğu günlerdi. Bugünlerde de geç saatlerde, çeşitli televizyon kanallarında, siyah-beyaz Türk kovboy filmleri görüyorum. En son Red Kit’imiz de 1974’de Sadri Alışık’tı. Turist Ömer, demek ki bir ara Amerika’ya gidip Red Kit de olmuş. Gerek İtalyan çizgi romanlarının, gerek Fransızların Red Kit’inin hep Amerika’da geçiyor olmasına rağmen, aslında Amerika ile hiç ilgisi olmayan insanlar tarafından çizilmesi de ilginç. Yanılmıyorsam Teks’in 30. yılında Teks’in yazarı, ünlü yayıncı Bonelli Amerika’yı ilk defa görmüştü. Hiç görmeden de yapılabiliyor demek ki bunlar.

 

ES: Bu da şahane bir hayalgücünün varlığını ortaya koyuyor. Bu arada, vizyona girecek olan bir Red Kit filmi var, biraz da ondan konuşalım isterseniz?

 

RC: Parçalarını görmeye çalıştım, ama henüz göremedim, sanıyorum Eylül ayında girecek, uzun konulu bir Red Kit filmi. Çok başarılı olduğunu duydum okuduğum kadarıyla, çizgi olmasına, animasyon olmasına rağmen.

 

ES: Böylece tekrar buluşmuş olacağız Red Kit’le, zaten sizin yayınlarınızla bir kez daha Red Kit’le buluşmuş olduk. Bu arada Red Kit sigarayı bıraktı ve ödül kazandı, onu da belirteyim.

 

RC: Ağzında hiç düşmeyen bir sigaradır, hatta tıpkı pullara kadar girmiş olan Reşat Nuri Güntekin’in ağzındaki hiç düşmeyen, külü uzayan sigara gibi. 50 macera kadar çizdikten sonra Morris, sonunda Red Kit sigarayı bıraktı ve ağzına bir çöp koydular, bitki sapı gibi incecik bir çöptü. Dünya Sağlık Örgütü, 7 Nisan 1988’de –o zamanlar henüz daha sağdı- Morris’e çok önemli bir ödül verdi bu yüzden. Red Kit artık insanları sigara içmeye özendirmiyor en azından.

ES: Tekrar seriye dönecek olursak, seri kaç parçadan oluşuyor ve bunu yayımlamanız ne kadar zaman alacak?

RC: Bu yılki programımıza bakacak olursak, 10 yıl sürecek neredeyse, 10 yılı geçecek. 72 tane var, Rin Tin Tin’in maceraları var bağımsız olarak, onları saymazsak... Önümüzdeki yıl, yılda 10’a çıkaracağız, dolayısıyla sanıyorum 5-6 yılda tamamlarız 72 albümü. Tabii o zamana kadar her yıl bir albüm ya da 1,5 yılda bir albüm çıkarsa 75 albümü çıkarmış olacağız. Sonra onları gruplamak, ciltlemek, yeniden yapmak gibi şeyler var. Hazır Red Kit’ten söz açmışken, yılbaşında çıkacak olan bir dergiden de söz edeyim. Yapı Kredi Yayınları’nın 1944’de kurulmasından hemen 6 ay sonra, 23 Nisan 1945’te Doğan Kardeş dergisi çıkmıştı, neredeyse 4-5 kuşak Doğan Kardeş’le büyümüştür. Doğan Kardeş farklı farklı yıllarda, farklı farklı dönemlerde, farklı farklı zihniyetlerle yeniden yeniden hep gündeme gelmişti. Uzun süredir, aşağı yukarı 10 yıldır Doğan Kardeş’ten uzağız, yılbaşından itibaren Doğan Kardeş’i her türden çizgi roman içeren, gençler için bir çizgi roman dergisi olarak yeniden denemek istiyoruz. Çünkü ne yazık ki eskisi gibi hikâyelerin, bulmacaların olduğu dergiler pek okunmuyor. Böylece Doğan Kardeş’in adını da bir kere daha canlandırmış olacağız. Sekizinci sanat çizgi romanı biraz daha yaygınlaştıracak bir dergi planlıyoruz, umarım gerçekleşir.

 

ES: Bir müjde de vermiş oldunuz Açık Dergi programında. Red Kit’e dönersek, Fransa ile ne kadar bir zaman aralığı var buradaki okur açısından?

 

RC: Fransa ile aynıyız. Son macera, Daltonlar Evleniyor macerası, Fransa’da çıktıktan sonra, ilk olarak Türkçe’de yayımlandı, çok hızlı bir şekilde yetiştirdik. Ondan önceki maceralar, son 10 macera belki bir kere basılmıştır ama belki ilk 50 macera 40-50 yılda 20-30 kere tekrar edilmiş, her kuşak tekrar tekrar izlemiştir. Bizim bilmediğimiz bir macera yok ve olmayacak da.

 

ES: Bu anlamda macera nasıl devam edecek?

 

RC: Bu yılki programımızda az bilinen, ama çok ünlü maceralar vardı, çünkü bir önceki yayıncı epey macera yayımlamıştı. Onları hemen tekrar yapamayız, ama önümüzdeki yıldan itibaren, çok bilinen, ama uzun süredir piyasada olmayan maceraları yapacağız. Gönül en baştan başlamak isterdi, ama tabii Morris’in çizgileri, ilk kitaplarda gerçekten akıl alır gibi değil, bambaşka. ‘Kötü’ demiyorum, ama bambaşka çizgiler, mizahı daha az ya da başka şeyler var. Red Kit pek adam öldürmez mesela, ilk maceralarından bazılarında Red Kit adam öldürür. Örümcek Ayak’ı öldürüyordu galiba. Onları da zaman içinde yapacağız, ama daha dengeli bir şekilde gideceğiz.

 

ES: Misafirimiz olduğunuz için çok teşekkür ediyoruz.

(21 Ağustos 2007 tarihinde Açık Radyo’da Açık Dergi programında yayınlanmıştır.)