Paul M. Sweezy - Bilge Bir Marksistin Ardından

-
Aa
+
a
a
a

Korkut Boratav10 Mart 2004

 

20. yüzyılın en ünlü Marksist iktisatçılarından biri olan Paul M. Sweezy , 27 Şubat 2004'te New York'ta 93 yaşında öldü. 1994'te İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti'nin onur konuğu olarak konuştuğunda dakikalarca alkışlanan ve yapıtlarının en önemlileri Türkçe'ye çevrilmiş olan bu önemli düşünürü kısaca da olsa okurlarıma hatırlatmayı veya tanıtmayı yararlı görüyorum.

 

Paul M. Sweezy, Harvard Üniversitesi İktisat Bölümü'nden 1931'de mezun oldu. Joseph Schumpeter 'in asistanı, sonra da öğretim üyesi olarak 1942'ye kadar Harvard'da çalıştı. İstihbaratçı olarak orduya katıldı. 1945'te terhis olduğunda Harvard kendisine kadro vermeyince akademik mesleğe ara verdi. 1949'da Leo Huberman 'la birlikte Monthly

Review adı altında bağımsız bir sosyalist dergi çıkarmaya başladı. Bu tarih sola karşı McCarthy 'ci baskı ve kampanyaların başladığı dönemeçtir. Sweezy de bu ortamdan nasibini aldı. New Hampshire Üniversitesi'ndeki ''yıkıcı faaliyetler'' i soruşturan komisyona ders notlarını vermeyi reddettiği için hapisle cezalandırıldı; ancak bu ceza daha sonra Yüksek Mahkeme tarafından bozuldu.

 

Bu olayı izleyen yarım yüzyıl içinde Paul Sweezy, kitapları, araştırmaları ile, yirminci yüzyılın radikal, devrimci, Marksist düşünürlerinin ön planında (ve öldüğü tarihte en kıdemlisi olarak) yer aldı. Büyük ölçüde onun ürünü olan (ve hâlâ da yayımlanan) Monthly Review dergisi, sadece ABD'de değil, Batı dünyasında Marksizmi ve radikal-devrimci akımları canlı tutan ana kaynaklardan

biri olarak önem taşır.

 

****

 

Bir iktisatçı ve sosyal bilimci olarak Paul Sweezy'nin katkıları üzerinde neler söyleyebiliriz?

 

Sweezy bir iktisatçı olarak ilk dikkati çeken katkısını, oligopol  kuramına ilişkin ve esas olarak neoklasik okulun sınırları içinde dolaşan bir makalesi ile yapmıştı. 1936'da yayımlanan Keynes 'in Genel Teorisi 'nin Swezy'nin de dahil olduğu genç iktisatçıların pek çoğunu neoklasik saplantılardan kurtardığını ve akademik ortama yepyeni, özgürleştirici açılımlar getirdiğini, Sweezy daha sonra vurgulamıştır. Ancak, Keynes'in yörüngesi içinde kalan çok sayıda iktisatçının tersine, Sweezy, bu canlı ortam içinde Marksizme yöneldi. Bunda, Keynes'ten çok Marx 'a değer veren hocası Schumpeter'in etkileri olmuştur.

 

Sweezy Marksist iktisada ilk önemli katkısını 1942'de Kapitalist Gelişme Kuramı başlıklı kitabı ile yaptı. (Bu yapıt, 1970'te Aslan Başer Kafaoğlu tarafından Kapitalizm Nereye Gidiyor? adı altında Türkçe’ye çevrilmişti.) Bu çalışmasında Sweezy, Marx'ın değer, bölüşüm ve kriz kuramlarını Anglosakson okurlara yeniden tanıtmayı amaçlamakta; ancak bunu hem temel Marksgil kavramları koruyarak hem de akademik iktisatçıların kavrayabileceği bir yapı ve biçim geliştirerek yapmakta; daha da önemlisi, emek-değer kuramına özgün açılımlar getirmekte idi.

 

Sweezy'nin ikinci önemli katkısı, bir diğer Marksist iktisatçı olan Paul Baran ile birlikte kaleme aldığı Tekelci Sermaye başlıklı kitaptır. (Bu kitap, sanırım Filiz Onaran 'ın çevirisiyle 1970'te Türkçe yayımlanmıştır.) Tekelci Sermaye , iki önemli katkı içermektedir: Birinci olarak bu kitapta, Marx'ın ''artı değer'' kavramıyla bağlantılı bir ''artık'' kategorisi, çağdaş kapitalizmin ampirik ve istatistiksel olarak saptanabilen bir öğesi olarak geliştirilmektedir. İkinci olarak, Tekelci Sermaye , Amerikan kapitalizminin işleyiş mekanizmalarını, özellikle emperyalizmle bağlantılar kurarak ilginç ve özgün bir biçimde çözümlemektedir. Bu çözümlemeler, sonraki yıllarda Monthly Review dergisinde Amerikan kapitalizmine ilişkin eleştirel incelemelerde geliştirilmiştir.

 

Diğer önemli katkılar, Sweezy'nin ''feodalizmden kapitalizme geçiş'' sorunsalı üzerinde başka Marksist iktisatçı ve tarihçilerle yaptığı bir polemikte ve ''sosyalizmin politik iktisadı'' alanında geliştirdiği savlarda yer almıştır. Feodalizm/kapitalizm tartışması

da, bildiğim kadarıyla, iki kez Türkçe’ye çevrilmişti.

 

* * *

 

1986'da Paul Sweezy, E. Ahmet Tonak ve Sungur Savran 'la (daha sonra 11. Tez dergisinde yayımlanan) bir söyleşi yaptı. Söyleşinin sonunda Ahmet Tonak, Sweezy'ye, güçlü bir işçi sınıfı hareketi yokluğunda ''sol için en verimli strateji ne olabilir'' diye soruyor.

 

Biraz kısaltarak Sweezy'nin yanıtını izleyelim: ''Emekçi insanların yitirilen haklarına, sendika hareketindeki çözülmeye, işsizliğe karşı militanca bir savunma mücadelesi gerekiyor. Bugünün savunması, bir dahaki kriz geldiğinde hücuma dönüşebilir; yepyeni politik olanaklara yol açabilir.''

 

Bana öyle geldi ki, Batı Marksizminin bu bilge insanı bu sözleri 1986'da ABD için söylerken 2004 Türkiye'sinin solu için de ışık tutmaktadır.

 

Toprağı bol olsun.