No.39 - Bak Göktaşı Geliyor, Teğet Geçiyor..

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba kâinat!

Geçen ay başında birdenbire keşfedilen 2001 YB5 isimli göktaşı, dün dünyamızı sıyırdı geçti. Hesaba göre, yaklaşık 830 bin kilometre mesafeden geçen göktaşının seyri için kozmik terimlerle ‘yakın’ ifadesi kullanılıyor. Çapı 300 metre olan 2001 YB5 için vursaydı maazallah büyük hasar meydana getirirdi tespitinde bulunuldu. Mesela, İstanbul (ya da Bağdat) büyüklüğünde bir şehri hâk ile yeksan edebilirdi. Dünya üzerindeki hayatı yok etmek için gereken göktaşının çapı ise 1 km olarak hesaplanıyor. Verilmiş sadakamız varmış, demeden önce ABD ‘ikinci aşama’ya bir göktaşı marifetiyle geçer mi acaba, diye düşündüğümüzü de ilave edelim. Malum, küresel ısınmaya çare olarak dünyanın itilip kakılıp yörüngesinin değiştirilmesi de öneriler arasındaydı. 2001 YB5’i de minik bir falsoyla Bağdat’ın üzerine... Neyse...

Uzaydan yere, hatta yerin dibine inecek olursak ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, füze savunması, pilotsuz uçaklar ve yer altı mağaraları ile sığınakları için etkili olacak teçhizat ihtiyacı içinde Pentagon’un 20 milyar doların üstünde bir ek bütçeye ihtiyacı olduğunu söyledi. Söz konusu meblağın verileceğine kesin gözüyle bakılıyor; bu sene bütçe açığı olmasına rağmen terörle mücadele her türlü sorunun fevkinde mütalaa ediliyor. Zaten, Irak’ın vurulması için de ek bütçeye ihtiyaç olduğu gibi, (buraya dikkat!) operasyonun vadesi de telaffuz edilmeye başladı bile. İş çevrelerinin etkili gazetesi Wall Street Journal, Irak’a operasyonun kaçınılmaz olduğunu, önümüzdeki bahardan geç olmayacağını ve Arap ülkelerinin büyük bir bölümü ile Türkiye’nin de ABD ile beraber hareket edeceğini yazdı.

Önümüzdeki sene bütün bunların olması beklenirken olup bitenlere, hayata nasıl bakmamız gerektiği konusunda iki görüş var:

Robert L. Bartley (Wall Street Journal): Afganistan’da askeri, Amerika’da psikolojik bakımdan Amerikan toplumu muhteşem bir performans gösterdi. Bunun gelip geçici bir ruh hali mi, yoksa ulusal ağırlık merkezinin yeni çağın başlangıcını mı belirleyeceğini 2002 belirleyecek. 20. Yüzyıl terörizmi siyasi liderliğe yol açtı, haksızlığa isyan taleplerine anlayışla bakılan liberalism yüzyılından sonra şimdi bambaşka bir fikir iklimine geçiyoruz: Can ve mal güvenliğinin acımaya mutlak galebe çalacağı bir çağ. Bu çağın tartışmasız liderliği George W. Bush’un omuzlarında. 2002’yi Başkan Bush’un bir savaş yılı olarak görmesi umut verici ve o zaten bir misyonu yerine getirmek için o göreve geldi. Bu misyon, yeni bir yüzyılda, yeni bir dünya düzenini inşa etmekten başka bir şey değil. George Monbiot (Guardian): Kolektifliğin azaldığı, bireyselliğin öne çıktığı bir çağa girdik. Siyasi partiler, sendikalar eskisi kadar toplumsal hareketler yaratamıyor artık. Hükümetlerin seçmen kitlelerinden daha ziyade işini bilen uzmanlara ihtiyacı var. Mobilizasyon da çok sık rastladığımız bir şey olmaktan çıktı; evlerimizde ekran ya da bilgisayar monitörlerinin karşısında daha çok vakit geçiriyoruz artık. Sürdürülebilir toplumsal eylemler yaratan kampanyalarda yer alan insanları hala coğrafi, sınıfsal ve mesleksel unsurların bağlıyor olduğunu görmek ilginç, ama yeni bir kolektivizm biçimine ulaşmamızın şart olduğu da açık. Toplumların çözülüyor ya da parçalanıyor olması, ulusal, etnik, işyeri ya da kırsal bağlılıklarla sınırlı olmayan hareketleri oluşturmanın araçlarını sağlıyor bize. Bu, belki daha önce hiç olmadığı kadar geniş bir uluslararası hareket yaratmamızı mümkün kılar. Artık uluslararası bir hal almış bir yönetici sınıfa karşı ortak bir muhalefette birleşmiş bir hareket.

 

MAKAS ARTIĞI:

Soğuk hava sürüyor. Ölü sayısı anlaşılamadı. 11? 6? 5?..

Doğalgaz zirvesi sonuçlandı, netice anlaşılamadı.

Kılıçbalığı Operasyonu manşetlere yansıdı. Ama zaten başlamış bir operasyonun neden birdenbire bu kadar önem arzetmeye başladığı anlaşılamadı.

Derviş, bankalara kamudan sermaye aktarımı konusunda sendikalar ve odalar ile görüştü. İkna edemedi.