No.358 - Fotoğraflar

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba kâinat!..

 

Türkiye Cumhuriyet tarihinin belki de en büyük rezaleti olan ve olayın kamuoyu gündemine gelmesine yol açan trafik kazasının geçtiği belde Susurluk’un adıyla anılan “devlet-mafya-siyaset” kompleksi ile ilgili bir yeni durum:

 

Meş’um kazadan sağ olarak kurtulan tek kişi, eski DYP milletvekili, aşiret reisi Sedat Bucak, “olay”dan 6 yıl sonra, artık dokunulmazlığı bulunmadığı için mahkeme önüne çıktı ve ifade verdi. “Olayın” yaşayan tek tanığı, hatta, bir gazetenin başlığında kullandığı deyimle “baş aktörü”nün bunca zaman sonra da olsa mahkeme önünde ifade vermiş olması, neresinden baksanız, çok rezaletin aydınlatılması sürecinde önemli bir merhale olarak görülebilir. Nitekim, öyle de olmuş ve çok önemli şeyler söylemiş eski milletvekili.

 

Oysa, bu haberi manşetinden veren ve “baş aktör” terimini kullanan Vatan gazetesi, yine “devlet sırrı” bahanesini kullanarak “derin konulara girmedi” diyor. Yani “derin devlet” yüzünden bir sonuç çıkmadığını, nafile bir duruşma olduğunu dile getiren bir “yorum-haber” getiriyor ortaya.

 

Ama, haberin başlığı, haberde yazılanlarla çelişiyor:  Zaten söylenebilecek her şeyi söylemiş Bucak: Derin devlet olayının asıl “baş aktörü” olduğu, ülke tarihinin en kanlı cinayetleri arasında yer alan “Bahçelievler katliamı” da dahil, pek çok ulusal ve uluslararası olaya karıştığı, uluslarası polis tarafından arandığı kamuoyunca gayet iyi bilinen “Reis” lakaplı ülkücü Abdullah Çatlı’nın “devlet adına çalıştığı”nı düşündüğünü, zaten “başka türlü nasıl düşünülebileceği”ni söylemiş bir kere. İkinci olarak, aralarında yüksek rütbeli subayların ve MİT dahil bütün istihbarat ve güvenlik birimlerinden üst düzey yetkililerin de bulunduğu kişilerle birlikte defalarca evine ziyarete geldiğini söylemiş.

 

Üçüncüsü, bu ziyaretlerde yanında silâhlar olduğunu, arama noktalarından çok rahat geçebildiğini, hiçbir polis tarafından aranmadığını ve herkesin ona “devletin bir üst düzey yetkilisi gibi” saygı gösterdiğini söylemiş. Dördüncüsü, dönemin Başbakanı, “baba” lâkaplı Demirel’in kendisine de baba ve amca olacağını defaatle belirterek, devlete tam yardım etmesini defaatle talep ettiğini söylemiş “Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile görüşerek iş yaptım,” demiş. Beşincisi, Reis’in bu yüksek düzey ziyaretlerinin en sağlam kanıtlarının, fotoğraflarının da elinde olduğunu söylemiş! Mahkeme bu fotoğrafları isteyince de, “hem kişisel hem de devletin güvenliği açısından sakıncalı” olduğu için bunları ibraz edemeyeceğini belirtmiş eski milletvekili. (Vatan, Evrensel)

 

Cumhurbaşkanları, başbakanlar, generaller, istihbarat şefleri, polis şefleri, çete reisleri, aşiret reisleri, silâh tacirleri, arazi rantçıları... Bir toplumun hiyerarşik yapılanmasının en tepesindeki sivil-asker yöneticilerin, demokratik rejimde halkı temsil etmekle görevli yasama organı üyelerinin, o toplumun güvenlik ve barışını sağlamakla görevlendirilmiş kolluk güçlerinin, toplum hukuk ve adalet sisteminin dışında ve ona düşman silâhlı-külâhlı gangster çetelerinin ve karanlık, gizli ticaret faaliyetleri ile meşgul insanların, halk tarafından asla hesabı sorulamayan bir buluşması.

 

Bu karanlık ve girift yumağın, bu olağanüstü şenlikli ve ölümcül garden partinin fotoğrafı sadece 3,5 saatlik bir mahkeme ifadesinde bundan daha büyük bir ustalıkla nasıl çekilip sergilenebilirdi ki?

 

Altı yıl sonra çekilen öyle müthiş bir fotoğraf ki bu, Çatlı’nın Siverek ziyaretlerinde ötekilerle birlikte çekilmiş fotoğrafları getirilip ibraz edilse ne olur, edilmese ne olur? Açık sır, başka kanıta mı ihtiyaç gösteriyor yoksa?

 

Devamı haftaya...