İzlenimcilerin Gözüyle Paris

-
Aa
+
a
a
a

Almanya’nın Essen şehri Macaristan’ın Pecs kenti ve İstanbul ile birlikte 2010 Avrupa kültür başkenti ilan edildi. Bu amaçla Essen’de yapılan kültürel etkinlikler yılın sonunda açılan ve 31. Ocak 2011’e kadar devam edecek olan “Empresyonistlerin gözüyle Paris” sergisiyle taçlanıyor. Folkwang müzesinde 2 Ekim 2010’da açılan sergide dünyanın farklı yerlerindeki müze ve koleksiyonlarda yer alan ve aralarında Pissaro, E. Manet, Van Gogh, Renoir, Caillebotte, C. Monet, Signac, Degas gibi tanınmış empresyonist ressamlara ait 80 tablo ve yine Le Gray Baldus, Marville, Riviere gibi fotoğraf ustalarının 19. Yüzyıl ikinci yarısına ait 125 Paris fotoğrafı sergilenmekte.

Sergi Fransız ihtilalının doğurduğu özgürlükler ortamında 19. Yüzyıl ikinci yarısında özellikle imparator III. Napolyon döneminde Avrupa’nın modern başkenti olarak yeniden inşa edilen günümüz Avrupa kültürünün öncü kenti Paris’e ait dönüşüm sürecini aydınlatıp dönemi empresyonistlerin gözünden sunmayı amaçlamakta. Bilindiği gibi buhar devrimi ve demirin inşaat alanında yaygın kullanımı ile birlikte Paris, sanayi devrimini yaşayan ilk şehirlerden olmuştur. Yaşanan dönüşüm ile birlikte Paris modern şehircilik anlayışıyla yeniden imar edilmiş bugün dahi kullanılan geniş bulvar ve caddeler o yıllarda planlı şehircilik ile gerçekleştirilmiştir.

 

Şehir baştan aşağı yeniden yapılandırılırken dönemin ressamlarının, fotoğraftan farklı olarak yapıtlarına kendilerinden bir şeyler katabilme kaygısıyla başlattıkları izlenimcilik akımı sanatı ve sanatçıyı daha özgür kılma, özgürce kendini ifade edebilme olanağı sunarak tüm sanat dallarını etkilemiştir. Ressamlar ışığı ve gölgeyi özgürce kullanabilmek için klasik dönemde sıklıkla içine tıkıldıkları kapalı mekanlardan çıkarak doğa ve şehir görüntülerini oldukları gibi resmetmeye başlamıştır. Öne çıkarmak istedikleri detaylara yoğunlaşıp diğer ayrıntıyı ışık ve gölgeler ile yansıtan izlenimciler, ışığın ve görüntülerin hızlı değişimine karşın anlık görüntüleri resmetmeyi amaçlamışlardır. Modern zamanlar ile birlikte hayatın hızlanması, değişimin sürekliliği izlenimcilerin gözünden önce resim sanatına yansımış daha sonra diğer sanat alanlarına yine Paris’te başlayan bu akım sayesinde hızla yayılmıştır. Günümüz modern metropol kentlerinin öncüsü olarak gösterilen Paris ve izlenimcilerin gözünden Paris resimleri sergisi, kültür başkenti konsepti için gerçekten başarılı bir çalışma olarak görülmeli. Özellikle Essen gibi kömür kaynakları yönünden zengin olmasına karşın madenlerin kapanması ile birlikte kültürel ve endüstriyel dönüşüm yaşamış, geride bıraktığı yapıları sanat alanlarına dönüştürmek için çabalamış kent için ses getirici örnek bir çalışma olarak görülmeli.

 

 

Sergide eski Paris’e ait görüntülerin yanı sıra şehrin yeniden inşasının toplum üzerindeki etkileri, binaların demir ile buluşmasının mimari yansımaları dikkati çeken unsurlar olarak izlenimcilerin gözünden aktarılmakta. Sözgelimi Gustave Callbotte’un Rue de Paris tablosunda resmi dikine ortadan ikiye bölen sokak lambasının solundaki derinlik hissi yeniden imar edilmiş Paris’in cadde ve binalarına dikkatleri çekerken sağ yarısında yer alan kadın ve adamın giyim tarzı dönemin özelliklerini yansıtmaktadır.

 

 

Kırda iki adam ile çıplak halde piknik yapan kadın resmiyle ahlaki yönden hayli eleştiri alan Eduard Manet bu kez aynı kadını Demiryolu isimli Paris görüntüsünde model olarak kullanmaktadır. Kadın kapalı kıyafet içinde okumakta olduğu kitabından başını kaldırıp biraz şaşkın ve donuk gözlerle izleyiciye bakmakta kolunda uyumakta olan köpek ve yanında parmaklıklardan trene bakan çocuk ile saf ve masum olarak resmedilmektedir.

 

 

 

Önceki resminde kadın için iffetsizlik ve ahlaksızlık yakıştırması yapanlara yanıt olarak yapılmış bu resimde parmaklıklar kadının masumane görüntüsüne bakmayı zorunlu kılmakta ve gerideki görüntülere odaklanmayı güçleştirmektedir. Çocuk ise beyaz giysiler içinde saflık ve temizliğin göstergesi olarak izleyicilerin yaşadığı güçlüğü yaşamadan özgürce parmaklıkların ötesine bakabilmektedir.

Sergide gösterilen 150 yıllık fotoğraflar ise cam yüzeye basılan resimlerle başlayan fotoğrafçılığın, geçtiği aşamaları ve Paris’in demir ile buluşması ile başlayan imar hamlesinin şehri insanı ve kültürüyle birlikte nasıl dönüştürdüğünü Ara Güler koleksiyonu biçiminde ortaya koymakta.

 

 

 

Sergiye konu olan yıllarda yaşanan 1871 Paris direnişi ve Paris komününün yenilgisi ile sonuçlanan trajik olaylar dizisine ait fotoğraf ve resimlerin de sergide yer almakta olduğunu vurgulamalıyız. Dahası, Fransız ihtilalı ile yükselen burjuva kültürünün benzer bir ihtilalı bastırabilmek için güçlü donanımlı orduya gereksinimi olduğu ve bu ordunun şehir içinde rahat hareket edebilmesi için geniş bulvar ve caddeler inşa edilme fikrinin doğduğu da fotoğraf ve resimlere yansıtılmıştır.

 

Avrupa kültür başkenti olmanın şehrin kendine has tarihi ve kültürel özelliklerinin sergilenmesi yanı sıra Avrupalılık anlamında ortak kültürel özelliklerin yansıtılması düşüncesinden hareketle dünyanın farklı yerlerindeki izlenimci ressamların gözüyle Paris resimlerini ve döneme ait fotoğrafları bir araya getiren Essen Folkwang müzesindeki sergi 31. Ocak 2011 e kadar açık kalacak.