Genleri değiştirilmiş bitkiler hakkında

-
Aa
+
a
a
a

Derleyen: İnci Ötügen

 

Genetik açıdan değiştirilmiş (GD) ürünlerde ticari tarıma 1990'ların başlarında geçildi. Teorik olarak bu ürünler zararlı canlılara ve yabani otlara dayanıklı ve yüksek verimliydiler. Yüksek verim maliyetleri ve ürün fiyatlarını düşürecek, yapılan yeni araştırmalarla bir zaman süreci içinde bitkilerin besin değerleri de yükselecekti. Ancak ABD'de geliştirilen teknolojiye Avrupa'dan büyük tepki geldi. Tepkinin gerekçeleri, GDB'in insan sağlığına etkileri konusunda henüz yeterli araştırmaların bulunmaması, doğal ürünlere ve çevreye zarar verme riski ve zamanla dünya tarımının neredeyse tekel konumunda olan Monsanto şirketinin (pazarın % 90'ını elinde tutuyor) eline geçeceği konusundaki endişelerdi. Bu konudaki yatırımları 96 milyar doları bulan biyoteknoloji şirketleri, Avrupa'nın tepkisinden zarar gördüler. AB'nin Mayıs ayında GDB'leri yasaklamasına karşı Bush'un gösterdiği sert tepkinin nedeni, yapılan bu büyük yatırımın tehlikeye girmesi.

 

GD yöntemleri

 

Bitkilerin genetik yapılarının değiştirilmesinde iki ayrı yöntem sözkonusu. Birinci yöntemde agrobacteria tumefaciens adlı toprak bakterisi kullanılıyor. Bu bakteri bitki hücrelerine girdiğinde kendi genetik özelliklerinden bazılarını bitkiye geçiriyor. Doğal durumda bu bakteri bitkilerde zararlı urlara yol açıyor. Genetik uzmanları bakterideki zararlı ur yaratıcı genetik özellikleri ortadan kaldırıp, yerine zararlı canlılara ve tarım ilaçlarına karşı dayanıklılık gibi olumlu özellikler koyuyorlar. Değişime uğramış bakteriler, ekilen ürünlerle biraraya geldiğinde buolumlu özellikleri bitkilere geçiriyorlar.

 

İkinci yönteme tüfek yöntemi adı veriliyor. Faydalı genlerle kaplanmış küçük altın parçacıkları doğrudan ürünlere yerleştiriliyor.

 

Her iki yöntemde de başarısızlık oranı çok yüksek olduğu için istenen genleri bulmak için binlerce deneme yapmak gerekiyor. Bir başka deyişle bu teknolojiyi geliştirmek pahalı bir iş.

 

GD ürünler

 

Halen iki tür GD ürün yetiştiriliyor. Birinci tür bütün yabani otları ortadan kaldıran etkili tarım ilaçlarına karşı çok dayanıklı. Çiftçiler tarlalarını yine büyük firmaları ürettiği, geniş etkili ilaçlarla ilaçlıyorlar, sadece ekilen ürün yaşamaya devam ediyor. Zararlı otların topraktan, sudan ve gübreden yararlanması ortadan kalktığı için verim yükseliyor.

 

İkinci türdeki ürünlerde bitki genetiği zararlıları öldürücü zehir içerecek şekilde değiştiriliyor. Bu ürünleri yiyen zararlılar ölüyorlar. Bu tür ürünlerin en aygın olanı Bt pamuk.

 

GD bitki geliştiren ve satan şirketler

 

Dünya pazarının % 90'ı Monsanto'nun elinde. Diğer dört firma Syngenta, Bayer Cropscience, Dow ve Du Pont. Pazarın bir avuç firmanın elinde olması, dünya besin üretiminin zamanla bu firmaların kontrolüne geçeceği, geleneksel yöntemleri kullanan çiftçilerin pazarın dışına itileceği konularında endişeler yaratıyor.

 

GD tarımı yapan ülkeler16 ülkede altı milyon çiftçi GD tarımı yapıyor. Bu ülkelerin başlıcaları ABD, Arjantin, Kanada, Çin, Avustralya, Bulgaristan, Colombia, Almanya, Hounduras, Hindistan, Meksika, Romanya, Güney Afrika, İspanya ve Uruguay. En çok üretilen dört ürün soya fasulyesi, mısır, pamuk ve kolza. Buğday üretimi de yaygınlaşmaya başladı.

 

GD ve yoksul ülkeler

 

Fakir insanların GD tohumlara ve ilaçlara değil, toprağa, suya üretim yapacak parasal kaynağa ve ürünlerin nakledilmesi için araç trafiğine uygun yollara ihtiyaçları var. Afrikada'da çoğu kadın olan çiftçilerin % 90'ı, geçen yılın üründen tohumluk ayırıyor. Eğer GD tarımına geçerlerse tohumluk ayırmaları mümkün olmayacak. Bu insanların, GD tarımı için gerekli, çokuluslu şirketlerin ürettiği pahalı ilaçlara verecek paraları da yok. Gittikçe kısıtlayıcı bir şekle dönüşen ve ticari GM teknolojisinin ayrılmaz bir parçası olan uluslararası patent hakları ve hukuk kuralları, fakir ülkelerin pazarlık gücünü iyice kısıtlıyor.

 

 

Kaynaklar:

www.economist.com

A. Simms,World Hunger Needs a Simple Solution Rather Than Hi-tech GM Food, The Guardian, 4 Ağustos 2003-08-15

GM Crops, The Guardian, 3 Haziran 2003

G. Monbiot, Let's Do Monsanto, The Guardian, 10 Haziran, 2003

 

* * *

 

Genetik değişikliğe uğramış şirket - Monsanto*

 

Monsanto 2000 yılında en çok tartışılan şirketlerden biriydi. Geleceği yüksek teknoloji ürünlerinde görenler tarafından göklere çıkartılıyor, diğerleri tarafından ekolojik zararlara yol açacağı, dünya besin arzını kontrol etmeye çalıştığı için lanetleniyordu. Büyük yatırımlar yapan şirket (Monbiot 10 Haziran'da Guardian'da çıkan makalesinde şirketin yaptığı toplam yatırımların 96 milyar doları bulduğunu belirtiyor) çevreci hareketten olumsuz etkilendi. Borç yükü yüksek olan şirket, 5.3 milyar dolarlık bir satışla el değiştirip ABD'li ilaç şirketi Pharmacia'nın mülkiyetine geçti. Temmuz 2002'de de Pfizer, Pharmacia'yı satın aldı. Monsanto'nun gelirlerinin % 70'ini tarım ilaçları oluşturuyor. Şirketin en çok satan tarım ilacı Roundup'un patent süresi doldu. Artık diğer firmalar da bu ilacı yapıp ucuza satabilecekler. Bu nedenle gelecekte gelir kaybı yaşayacak olan şirket, geleceğini tohum ve genbilimine (genomics) bağlıyor. 2001 yaptığı 550 milyon dolarlık yatırımın % 83'ü bu yönde.

 

Monsanto 1990'ların sonlarında yüksek teknolojinin başarı için yeterli olduğunu düşünüp, dünya kamuoyunun tepkilerine aldırmamakla büyük bir hata yaptı. Şirket başkanı Verfaillie, şirketin teknik başarıdan gözünün kamaştığını, dış dünya ile ilişkilerinde kendini beğenmiş bir tavır takındığını ve esrarengiz davrandığını kabul ediyor. Diğer büyük şirketler de bu davranışı yüzünden Monsanto'ya kızgın. Şirket 2000'de uyglamaya koyduğu "Yeni Monsanto Taahütleri" ile kamuoyu ile diyalog içinde olacağına, şeffaflığa önem vereceğine ve müşteri ilişkilerine özen göstereceğine söz veriyor. 2002'de dünya GD ürün satışının (tohumlar, ilaçlar) % 85'i Monsanto tarafından yapılıyordu.

 

Kaynaklar:

Monsanto, The Genetically Modified Company, The Economist print edition, 15 Ağustos  2002

Dry Season, The Economist Print Edition, 2 Kasım 2000.