Çernobil Gerçeğinin Peşinde Bir Mülteci

-
Aa
+
a
a
a

Le Courrier

14 Mart 2007

Yuri Bandajevski, “Çernobil ile ilgili gerçeğin" ortaya çıkması için bağımsız bir laboratuar kurulması gerektiğini tekrar vurguluyor ve bu projeye karşı çıkan güçleri ifşa ediyor.

Jérôme Rivollet

21 Nisan 2006 günü, Profesör Yuri Bandajevski Beyaz Rusya'dan ayrılarak Fransa'ya sığındı. Böylece [Beyaz Rusya'daki] Gomel Akademisi'nin eski rektörü, Çernobil’in etkileri üzerine yürüttüğü çalışmalara daha iyi şartlarda devam edecekti. Bandayevski, ülkesinde, öğrencilerden para almak yoluyla yolsuzluk yapmakla suçlanmış, Çernobil faciasından sonra kirli bölgelerde yasayan halkın karşı karşıya kaldığı tehlikeleri ve felaketin Beyaz Rusya yetkilileri tarafından kontrol altına alınışındaki aksaklıkları açığa çıkarmanın bedelini pahalıya ödemişti.

6 yıllık hapis hayatından sonra 2005 Ağustosunda özgürlüğüne kavuşan Profesör Bandajevski, Fransa'daki CRIIRAD (Radyoaktivite ile ilgili Bağımsız Bilgi ve Araştırma Merkezi) isimli bağımsız araştırma laboratuarında işe alınmıştı. Bu Fransız derneğiyle biyo-medikal araştırmalar yapacak bağımsız bir laboratuar kurma projesi üzerine çalıştığı dönemde, Bandajevski, (Gomel'le kardeş şehir ilan edilen ve profesöre onur vatandaşı unvanı veren) Clermont-Ferrand şehrindeki tip fakültesine bir seneliğine davet edildi. Bir olup bittiyle şekillenen bu davet ve atama karşısında, CRIIRAD, Beyaz Rusyalı profesörün ülkesinden acilen ayrılması [ve Clermont-Ferrand'a yerleşmesi] ile ilgili durumu şüphe verici bulduğunu saklamadı.

Fransa'ya geldiğinde, Yuri Bandajevski "tamamıyla normal şartlar altında geldiğini" belirtiyor, ve Beyaz Rusya'ya dönüp orada bağımsız bir laboratuar kurma olasılığına pek değinmiyordu.

Maruz kaldığı diplomatik olaylar karşısında, ve iki kızını Beyaz Rusya'da bıraktığından dolayı, araştırmacı hakli olarak daha fazla açıklama yapmaktan kaçınıyordu.Fransa'ya geleli dokuz ay oldu, ve Yuri Bandajevski artık suskunluğunu bozuyor. CRIIRAD'la tekrar yakın bir işbirliğine girerek, bağımsız bir laboratuar projesine olan bağlılığını yineliyor. Courrier dergisiyle yapmayı kabul ettiği bir röportajda araştırmacı, çalışmaları konusundaki kararlılığını açıkça dile getirdiğinden beri Fransız otoritelerinin kendisine karşı takındığı tavrı eleştiriyor.

Bandajevski, araştırmalarına devam etmek için gerekli imkanların [Fransa'da] kendisine tanınmadığını ileri sürüyor ve artık "oradan oraya oynatılan bir piyon olmayı istemediğini" belirtiyor. Son olarak, fosil enerjilerin düşüşüne karşılık nükleer enerjiyi ideal seçenek olarak sunan lobilerin duruşlarını kınıyor.

Fransa'ya gelişiniz ile ilgili koşullar kafalarda bazı soru işaretleri yarattı. Clermont-Ferrand'a yerleşmeniz herkesi şaşırttı, özellikle de sizi ise alan CRIIRAD'i.

Yuri Bandajevski: Fransa'ya gelişimle ilgili izlenimlerimden bahsetmek benim için zor, bu hâlâ çok karmaşık bir konu.Olaya iki açıdan bakılabilir: bir yandan, Beyaz Rusya'da hapisten yeni çıkmış birine medeni bir ülkede bir yıl çalışma imkânı sunuluyor. Olayın ilginç ve olumlu olan bu yönü inkâr edilemez. Öte yandan bir soru işareti var: bana neden bu is teklifinde bulunuldu? Ben bu soruyu kendime sordum. Başlangıçta sorunun cevabı net değildi, ama simdi netleşmeye başlıyor. Resmi anlamda Fransa'da iyi karşılandım, Clermont-Ferrand şehrinin onur vatandaşı unvanına yakışır bir şekilde.

Buraya geldiğimden beri vaktimi iyi bir şekilde değerlendirdim. Özelikle de Cesium 137'nin vücuda girişinin sağlık üzerine etkileri hakkında bir kitap yazma imkânı buldum. Geldiğimden beri, ayrıca, CRIIRAD'in desteğiyle Minsk'te bağımsız bir laboratuar kurulması için uğraşmaya devam edeceğimi net bir dille bildirdim. Bu projeyle ilgili kararımın kesin olduğu net olarak algılandığında, Fransız misafirperverliği azalmaya başladı. Bu misafirperverliğin politik bir oyunun bir parçası olduğunu keşfedersem hayal kırıklığına uğrayacağım. Ne yazık ki, bunun böyle olduğunu düşünmeme neden olacak bazı sinyaller gözlemliyorum.

Nedir bu sinyaller?

Henüz bu konuda konuşmak için çok erken.

Fransız ve Clermont yetkilileri, araştırmalarınıza devam etmenizi sağlayacak imkânlara sahip olacağınızı belirtiyordu. Durum bu mu?

Clermont-Ferrand Üniversitesi’nde, halk sağlığı bölümünde bana destek olan Profesör Laurent Gerbaud ile birlikte çalışıyorum. Ancak gerçek su ki, burada çalışabileceğim bir laboratuar yok. Ayrıca henüz resmi olarak Üniversite’nin başkanıyla tanışmadım. Bana verilen bu bursun yanında, açıkçası yeni çalışmalar yapmama imkan sağlayacak bir çalışma ortamı sağlanmadı.

Clermont-Ferrand Tip Fakültesi'ndeki isinizin Haziran’da sona ereceği öngörülüyor. Sözleşmeniz uzatılacak mi?

Bilmiyorum. Rhône-Alpes bölgesinde projeler geliştirmek için birlikte çalıştık ama henüz somut sonuçlar elde etmedik. Ne olacağını ben de bilmiyorum. Sözleşmemin sonunda bana yeni bir teklif gelmezse ülkeme geri dönmek zorunda kalacağım.

İstediğiniz bu mu?

İsteklerimden bahsetmek güç. İstediğim, bu bağımsız laboratuar projesinin somutlaştırılması için elimden geleni yapmak. İdeal olan kendi ülkemde çalışabilmek, orada Çernobil faciasının etkileri hâlâ mevcut.

Kesin olan şu ki, artık, oradan oraya yollanan bir piyon olmak istemiyorum. Bildiğiniz gibi, Fransa'ya gelmeden birkaç gün öncesine kadar buraya geleceğimi bilmiyordum. Aynı şekilde, gelecek aylarda neler olacağını bilmem çok zor. Ama nerede olursam olayım, kesin olan tek şey su ki, çalışmalarıma devam etmek istiyorum.

Geçen Aralık ayında, Beyaz Rusya yetkilileri söz konusu bağımsız laboratuarın kurulması için gerekli izinleri vermeyi reddetti. Bu projenin bir gün gerçekleşebileceğini düşünüyor musunuz?

Bu laboratuar kurulmalı. Kurmak için tüm imkânları aramalı ve bulmalıyız. Bu amaçla bizi destekleyen çok insan var. Ne yazık ki bazı güçler yolumuza engeller koyuyor, sadece Beyaz Rusya'da değil, ayni zamanda Fransa'da da. Fransa’nın bana katlanamadığı yönünde bir his var içimde. Buraya geldiğimden beri, aydınlığı da gördüm, karanlığı da. Ama benimle bu oyunun oynanmasına izin vermeyeceğim. On altı yıldır izlediğim bir hedefim var ve bu hedef değişmedi: amacım, bilimsel veriler elde ederek ve kamuoyunu bilgilendirerek Çernobil kurbanlarını korumak.

Gecen yıl, Çernobil felaketinin 20. yıldönümüydü. Bu hüzünlü tarih sizde ne gibi duygular uyandırdı?

Yirmi yılın sonunda, Çernobil kurbanlarına yardim etmek için çok az şey yapıldığını söyleyebiliriz. Uluslararası kamuoyu, bu sorunun varlığıyla yüzleşmek istemiyor. Geçen yirmi yılın üzücü bilançosu budur. Küresel ısınma ve fosil enerjilerin fiyatlarının artmasıyla birlikte, nükleer pek çok ülkenin enerji politikalarında tekrar bir çözüm olarak dayatılıyor. Nükleerden nasıl temiz bir enerji olarak bahsedilebilir, anlayamıyorum. Bu doğru değil, ve nükleer lobinin temsilcileri bunun doğru olmadığını iyi biliyor.Şüphesiz bu gerçeği her fırsatta söyledigim için de benden nefret ediyorlar. Tekrar söylüyorum; santrallerin açığa çıkardığı gazlar, en düşük seviyelerde bile, sağlığa zararlıdır. Ve bu gerçeği nükleer lobi kabul etmek istemiyor.

Bugün özgür oldugunuzu düsünüyor musunuz?

Hangi özgürlükten bahsediyoruz ki? Beyaz Rusya'da hapistim ve beni Fransa'ya getirdiler. Hangi özgürlükten bahsedilebilir ki? (Sessizlik). Bağımsız bir laboratuar kurma projesi, benim hayatıma anlam veren şey. Hayata geçirilemeyeceğini düşünmek bile istemiyorum. Bu benim, Çernobil ile ilgili gerçeğe ulaşmak için, orada yasayan ve ölen kurbanlar için yürüttüğüm kavga. Ve her konuşmada bu konuya ısrarla parmak basıyorum. Uluslararası kamuoyunu uyandırmak gerekiyor.Tehlike çok büyük. Korku ortamı yaratmaya çalışıyor değilim. Gördüğüm gerçeklerden bahsediyorum. Dünyanın kirli bir [radyoaktif] bölgeye dönüşmesini istemiyorum.

 

Fransızca’dan çeviren: Sezin Topçu