26 Aralık 2001 - Vaziyet felaket

-
Aa
+
a
a
a

  Merhaba kâinat!

‘Tabii’ felaketler

Bir zamanların sefa yeri Kağıthane, bir süredir cefa yeri olma geleneğini bozmadı ve gene sular altında kaldı. İsminin Cen Deresi mi, Cendere Deresi mi, yoksa sadece Cendere mi olduğu tam olarak anlaşılamayan bir derenin taşmasıyla fabrikalar ve işyerleri ‘yutuldu’.

Hadımköy’de, kestirme yoldan gitmeye karar veren bir servis minibüsünde yolculuk yapmakta olan bir genç ne varabildi, ne de dönebildi.

Ay sonu verilerine göre İstanbul’da metrekareye düşen yağış miktarında 38 yıllık rekor kırılacak gibi görünüyor.

Bursa, İzmir ve Silivri’de fırtına, kar ve sel yüzünden 4 kişi öldü. Ölümlerin ikisi sobadan kaynaklanan karbonmonoksit nedeniyle Bursa’da (Yeşil Bursa, soba zehirlenmelerinde rekoru zorluyor; önceki gün 152 zehirlenmenin ikisi ölümle sonuçlanmıştı. Dün de 2 ölü ve dördü ağır, 90 zehirlenme meydana geldi. Lodos sürüyor).

Sele dayanamayan duvarların altında kalanlar arasında 1 yaralı, 1 ölü, fırtına sırasında denizde 1 kayıp ve ördek avı sırasında 1 boğularak ölüm var (Silivri avlağı, Değirmenköy göletinde, ayağının altındaki buz tabakası çöken avcı. Asıl mesleği: İnşaat işçiliği).

Çanakkale Merkez İlköğretim Okulu öğrencileri, sel sularından iş makinelerinin kepçeleri marifetiyle kurtarıldıktan sonra bir günlük tatil sevincine gark oldular.

Şakır şakır yağan yağmur ve kar, Hürriyet’e göre, Trakya’daki barajları dolduramazken (doluluk oranı % 20 civarında) Milliyet İstanbul’da ağzına kadar dolan barajların tahlisiye valflerinin açıldığını bildirdi.

Brezilya’da Rio bölgesine, mevsim normalleri sırasında 1 ayda yağan yağmur 20 saat içinde yağıverince kırılan bu rekorla birlikte ilk hesaplara göre en az 42 ölü (çoğunluğu çocuk) ve 50 kayıp var. Evsizlerin sayısı şimdilik yaklaşık 2 bin. Tonlarca çamur ve enkaz altında arama çalışmaları devam ederken Eyalet Valisi’nden bir iyi, bir de kötü haber geldi. Önce iyisi: Kurbanlara yardım edilecekmiş. Ama: Bir daha dere yataklarına ev yaptırılmayacakmış. BBC muhabiri de şom ağzını tutamamış: “Bölgede yağışlar devam edecek.”

Almanlar, (kayıt tutulmasından bugüne) 130 yıllık rekorun kırılmasının ardından –46 derece soğukla boğuşurken Avustralyalılar cehennemî sıcaklarla boğuşuyor. Kıta ülkenin doğusunda 60 metreye yükselerek bir rekor kıran alevlerle süren ve fırtınalar yüzünden kontrol altına alınamayan orman yangınları bir yanda, kuzeydoğuda 40 dereceyi geçen sıcaklar yüzünden kalp krizine mağlup olan 5 kişi diğer yanda. Orman yangınının yayılma hızı da mütevazı bir rekor olarak tespit edildi. Noel tatilleri ve barbekü partileri güme giden Avustralyalılar biraz buruk görünüyorlarmış bugünlerde.

Gayrıtabii felaketler

Bir nükleer felaket ihtimali, yarım asırdır paylaşılamayan Keşmir’de kılıç gibi sallanıyor insanların tepelerinde. 1947 senesinden beri 2 defa savaşa sahne olan ve bir defa da savaşın eşiğinden dönülen Keşmir’de, Hindistan ile Pakistan’ın hâlâ neden bir anlaşmaya varamadıkları bilinemiyor. Her iki ülke de nükleer güce sahip (daha önceki her iki ülke de 5 defa nükleer deneme gerçekleştirmişti, hatırlayacaksınız) ve bir süredir devam eden diplomatik savaşın askerî bir boyut kazanmasından korkuluyor artık. Hatta, savaş kelimesini devlet başkanları bile telaffuz etmeye başladı. Hindistan Başbakanı Vecpayi, “İstemiyoruz, ama savaş bize dayatılıyor,” demiş. Savunma Bakanı Fernandes de (hakkındaki yolsuzluk iddialarıyla meşhur), “Füzelerimiz hazır,” diyor. Pakistan Devlet Başkanı Müşerref de, ordusunun her türlü tehdide karşı hazırlıklı olduğunu duyurmuş. Bu arada, Keşmir’de yaşayan 3 bin sivil evlerini terk etmiş durumda.

Terörün kökünü kazımak maksadıyla canını dişine takan ABD’nin gözünü Irak’a diktiği kimsenin meçhulu değil artık. Oval Ofis’e gelen üç ayrı savaş planından; kıskaç/sandviç taktiğinden, muhalifleri örgütleyip Saddam’ı devirme planlarından bahsetmiştik. Geçen hafta içinde Türkiye’den kuzey Irak’a geçip bir dizi görüşmeler yapan Amerikalı yetkililer, ne konuştuklarını açıklamadılar mesela. Hindustan Times da ‘ABD, Irak Savaşını Planlıyor’ başlıklı haberinde, bir Amerikalı diplomatın, “Savaş olacak, ama zamanı belli değil,” dediğini yazıyordu.

Bu arada, Çin Haber Ajansı’nın haberine göre, Ürdün Kralı Çin ziyaretinde bulunurken gündem maddelerinden biri Irak’mış.

Irak ile savaş ihtimalinden Arap dünyası da çok çekiniyor. Nitekim, Katar Emiri Halife el-Tani, Irak operasyonuna karşı bir ittifak oluşturma çabası içinde Rusya’yı ziyaret ettikten sonra Türkiye’ye de geldi. Emir’in onuruna verilen yemekte Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, Irak’ın bölünmesini kimsenin hazmedemeyeceğini söyledi. Ayrıca, kitle imha silahlarının sadece Irak’ta değil; Kore, ABD ve Britanya’da da bulunduğunu vurgulamış Kıvrıkoğlu. Bu arada, El-Thawrah gazetesinin haberine göre, Irak kapılarını BM denetçilerine açmayı kabul etmiş esasında, ama bir şartı varmış: İsrail de nükleer silahlarını imha etsin, diyormuş.

Ortadoğu’dan ölüm haberleri gelmesine gelir de, bu sefer mevsim normalleri kapsamında huzurlu olmasıyla tanınmış İsrail – Ürdün sınırından geldi ölüm haberi. Bir İsrail devriyesi, silahlı Araplar tarafından pusuya düşürülmüş. Bir İsrail askeri ölmüş. Pusu kuranlar da sonra takip edilip sınırın İsrail tarafında öldürülmüşler.

Afrika kendini unutturmuştu bir süredir; Burundi ordusundan bir açıklama geldi: Muhalefetin, başkent Bujumbra yakınında bulunan kalesine düzenlenen bir operasyonda 500 isyancı öldürülmüş. Hutu isyancılarıyla Tutsi liderliğindeki ordu arasında son sekiz yıldır cereyan eden iç savaşta zaten 250 bin kişi sizlere ömürdü.

Son olarak, ölüm oruçları için bir çözüm önerisi geldiğinden bahsedelim. İstanbul’da toplanan avukatlar, Adalet Bakanlığı’na sunulan ‘üç kapı – üç kilit’ önerisinin kabul edilmesi çağrısında bulundular. İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi Cezaevleri Çalışma grubu’nun düzenlediği toplantıda söz alan Saadet Partisi Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, “Cezaevlerinde yüksek güvenlik duvarları altında 9 insanın günün belirli saatlerinde biraraya gelmesiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliğine bir şey olmaz,” demiş. Adalet bakanlığı’nın cevabı bekleniyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ömer Madra – Şerif Erol