İklim krizinin 2020 yılı değerlendirmesi: Akademisyen Eren Can İleri ile söyleşi

-
Aa
+
a
a
a

Açık Gazete’nin 30 Aralık 2020 tarihli nüshasına konuk olan Eren Can İleri, özellikle finans sektörünün iklim kriziyle olan doğrudan bağlantısını ortaya koydu. 

Çizim: Ingram Pinn/Financial Times

(Bu yazı Eren Can İleri tarafından kaleme alınmıştır.)

İklim krizi kapımızda. Bu insan kaynaklı bir kriz. Ana sebeplerinden biri ise fosil yakıtlarının kullanımı. Bunlar yakıldığında, havamız, ısıyı hapseden karbon ile kirleniyor. Fatih Birol’un başkanlığını yaptığı Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, şu anki gidişatla, dünyamız bu asrın sonuna kadar 6º ısınacak—bu evrendeki her bireyi ilgilendiren ve tehlikeye atan bir durum. Paris Anlaşması ise bu ısınmayı 1,5º’ye sınırlamak üzere imzalandı. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’ne göre 1,5º ile 2º arasındaki fark bile, Pasifik ve Hint Okyanusu’nda gelişmekte olan birçok küçük ada devletin su altında kalarak yok olup olmaması; insanlığın %14’u ile %37’sinin ölümcül sıcaklara maruz kalması; deniz çiftliklerinde 1,5 milyar kilo ile 3 milyar kiloluk balık, tarımda ise %3 ile %7’lik tahıl üretiminin düşüşü anlamına gelir. 

Nice örnekler verebilirim. Şimdiye dek dünyamız 1,07º ısındı ve bu faciayı durdurmak şart. Yine de gerek devletlerin gerekse şirketlerin moral iflasına rağmen ümitliyim zira yüz binlerce kişi kahramanca direnmekte. 

Peki ne yapmak lâzım? 2030’dan önce sera gazı salınımlarını 50%’ye, 2050’den önce ise sıfıra indirmek ve dolayısıyla, küresel çapta sanayimizin, inşaat, tarım, ulaşım sektörlerimizin, enerji üretimimizin ve hayatımızın her dalında değişikler yapmak gerekli. Bunu ise ancak fosil yakıtlardan, yani kömür, petrol ve gazdan vazgeçersek başarabiliriz—ve başaracağız. Diyeceksiniz ki, Batı 170 senedir havamızı kirleterek kömür yakarak kalkındı ve gelişmekte olan ülkelerin de sanayilerini geliştirmeye hakları var—elbette—ama bu da yeşil bir şekilde yapılabilir ve yapılmalıdır. Onun için de gelişmiş ve gelişme sürecinde olan ülkelerin ortak ancak farklılaştırılmış sorumluluklarına saygı göstererek, İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı ve Avrupa Birliği ülkelerinin 2030’dan ve bütün dünyanın da 2040’tan önce kömürden, 2040 ve 2050’den önce de petrol ve gazdan arınması gerek. Ayrıca yeni kömür, şist gazı/hidrolik kırılma/yatay delme, katran kumu ve Arktik projelerini hemen durdurup tamamen ortadan kaldırmak şart.

Finans ve iklim krizi

Dünyanın en kirletici endüstrisi finanstır. Tüm iklim yıkıcı sanayilerin arkasında finans sektörü var—hiçbir proje, yatırım, kredi ve sigorta olmadan gerçekleşemez. Dolayısıyla, iklim faciasını yavaşlatmak için, fosil sanayisine yatırım, finansman, kredi, danışmanlık ve sigorta hizmetlerini derhal kesmek lâzım. (Elbette, bu hayat ve sağlık sigortası veya emeklilik fonlarını kapsamıyor—kömür ve akaryakıt isçilerimiz de bu sistemin mağdurlarından ve onlara sosyal desteği katiyetle çekmemek lâzım).

2020 Bankacılık, İklim Değişikliği, ve Fosil Yakıt Finansmanı Karnesi'ne göre, Kanada, Çin, Avrupa Birliği, Japonya ve ABD’den 35 banka 2016 ila 2019 arasında fosil yakıt sanayisine 2,7 bin milyar dolarlık destekte bulundu. Bunların en korkunçları da sırayla Amerikan JPMorgan Chase, Wells Fargo, Citibank, Bank of America, Kanadalı RBC, Japon Mitsubishi UFJ Finans Gurubu, İngiliz Barclays ve Çin Bankası oldu. 

2020 Sigorta, Fosil Yakıt, ve İklim Değişikliği Karnesi’ne göre ise dünyanın en büyük 30 sigorta gurubunun arasında 23’ünün kömür, 9’unun katran kumları ve sadece tek bir sigortanın (Suncorp'un) öteki alternatif petrol ve gaz sanayilerine sigorta poliçelerini kısıtlayan politikası var. Yatırımları konusunda ise, 21 sigorta şirketi kömüre, fakat sadece 9’u petrol ve gaz sanayisine yatırımı sınırlıyor. Buna ek olarak, 14 sigorta şirketi aktif bir şekilde iklim yıkıcı faaliyetlere devam etmek için lobicilik yapıyor ve hissedar oldukları şirketlerde iklim dostu politikalara sistematik olarak karşı oy veriyor.

Finans’ta lobicilik neye benzer? Avrupa Komisyonu “yeşil” olarak tanımlanan fonların özellikle kirletici faaliyetlere gitmemesi için “Sürdürülemez Faaliyetler Sınıflandırması” diye bir düzenleme geliştirmekte. Fransa’da Fransa Bankalar Federasyonu, Fransa Sigortalar Federasyonu ve Fransız Fon İşletme Derneği’nin, Aviva ve Allianz dışında çoğu üyesi bu düzenlemeye karşı lobicilik yaptı. İklim Eylem 100+ (Climate Action 100+), Net-Sıfır Fon Sahibi İttifakı (Net-Zero Asset Owner Alliance), İklim Değişikliği Kurumsal Yatırımcılar Grubu (Institutional Investors Group on Climate Change), ve Bilim Temelli Hedefler Girişimi’nin (Science Based Targets Initiative) düzenlemeye destek veriyor olmasına rağmen, BNP Paribas, Société Générale, HSBC ve Swiss Re gibi birçok üyesi düzenlemenin aleyhine çalışıyor.  

Merkez bankacılığına gelince, Avrupa Merkez Bankası fosil yakıt sanayisini sürekli destekliyor. Bu özellikle doğal gaz için geçerli—AMB, Avrupa’da 123 gaz santrali ve 48 doğal gaz sahası işleten ve dünyada 96 boru hattı ve 97 sıvılaştırılmış doğal gaz terminali işleten 24 şirkette hissedar. Bu şirketler 62 yeni proje geliştirmekte; bunların 36’sı Total ve Shell tarafından yapılıyor. AMB’ye göre nicel gevşeme/varlık alım stratejisinde piyasayı tarafsızca yansıttığını söylüyor, fakat bunu şirketlerin büyüklüğüne orantılı yapıyor. Yani hızlı büyüyen, yüksek gelirli, genç bir yeşil enerji şirketinden az hisse alırken Shell gibi 110 senedir çevreyi kirleten devasa petrol şirketlerinden, değer kaybetmelerine ve negatif gelir elde etmelerine rağmen yüksek payda hisse alıyor. Ayrıca petrol devlerine borç verip kredi teminatı olarak yüksek riskli petrol ve gaz projelerini kabul ediyor. Açıkçası bu tarafsız bir yaklaşım yansıtmaktan çok uzak. Merkez bankalarının görevi enflasyonu düşük tutup gerçek ekonomiye destek vermektir. Ancak bu şirketler genel sermayede kayba sebep olan şirketler—yani, uzun vadede, onları destekleyerek AMB kendi amaçlarına karşı çalışıyor. 

Covid krizi petrol ve gaz sanayisini kötü vurdu ve sektördeki birçok dev büyük kayıplara uğradı. Bu sadece pandemideki seyahat ve sokağa çıkma yasaklarından dolayı değil. BP’ye göre, petrol artık zirvesini gördü—bundan böyle talep ancak azalacak. Buna ek olarak Arktik petrolü ve şist gazı gibi çok zararlı yeni projeler başlatmak arzı gerektiğinden daha yüksek kılıyor. Bu yüzden Nisan 2020’de akaryakıt fiyatları sıfırın altına düştü ve doğalgaz şirketleri üretimi durdurmamak için resmen doğalgazı boşuna yakmaya veya daha kötüsü, karbon dioksitten 25 kat daha yüksek ısıtma potansiyeli olan metanı havaya sızdırmaya başladı. Güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji gittikçe büyüyor, ileriye dönük bankalar fosil yakıtlardan çıkıyor ve devletler bu sektörü sınırlayan politikalar yürütüyor—bu ise, fosil yakıtların eninde sonunda kaybeden bir yatırım olacağı anlamına geliyor. Finans kuruluşları bu tür yatırımları yapmaya devam ederek mutemet görevlerinden feragat ediyorlar ve yakın gelecekte çok kârlı olacak sürdürülebilir yatırımlara tahsis edebilecekleri fonlarını azaltıyorlar. Çevreye, iklime, insanlığa önem vermeyip, sadece maddi kazancın peşinde koşsalar bile, bu sektörü desteklemek akıl kârı (veya kârlı) bir iş değil.

Finans ve kömür

Finans kuruluşlarının iklim yıkıcı faaliyetlere, yani kömüre, diğer fosil yakıtlarına ve orman kıyımına, desteğini araştıran Paris bazlı Reclaim Finance uluslararası sivil toplum ve düşünce kuruluşunun geliştirdiği Coal Policy Tool, dünyanın en büyük 100 banka gurubunun, fon yöneticilerinin ve fon sahiplerinin (yani emeklilik veya ulusal varlık fonlarının), ve 30 sigorta grubunun kömür endüstrisi politikalarını değerlendirmekte. 

Araştırmamıza göre, bu gruplar ve alt kuruluşlarının arasında 209 kurumun kömür politikası hiç yok ve 237 kurumun ise politikaları etkin değil. Ancak 18 kuruluşunun politikaları bilimsel iklim hedeflerine uyuyor ve bunlardan 16sı Fransa’da zira en büyük sivil toplum baskısı Fransa’dan geliyor. Göreceğiniz üzere, bütün bu politikalar son iki senede (2019-2020) geliştirildi. Bu kuruluşların çoğu kömür projelerinin bazılarına direkt desteği kesmiş olabilir, fakat büyük çoğunluğu hâlâ kömür projeleri geliştiren şirketlere maddi destekte bulunuyor.

Peki iyi bir kömür politikası ne demek? (A) Bir kere, finans kuruluşlarının bütün kömür projelerinden derhal çekilmesi şart. Paris Anlaşması’nın imzalanmasından beri dünyanın kömür elektrik kapasitesi 135 GW arttı—yani, Almanya, Japonya ve Rusya’nın toplam enerji ihtiyacını karşılayacak kadar. İnşa edilen her santral Paris Anlaşması’na doğrudan aykırı. (B) İkincisi, yeni kömür altyapısı, santral ve maden geliştiren ya da eski santral satın alan şirketlerden derhal çıkmak lâzım—buna tek istisna kömür santrallerini yıkmak için satın alan şirketlerdir. (C) Üçüncü nokta, santral ve madenlerin ticarî faaliyetlerinin yüksek bir yüzdeliğini oluşturan, yani kömüre bağımlı, elektrik üretiminin veya gelirlerinin %20’sinden fazlasını oluşturan şirketlerden çıkmak (bu yüzdeliği de her sene azaltmak lâzım). (D) Kömür devlerinden de çıkmak lâzım—yani, çeşitlendirilmiş üretimi olan, kömürün faaliyetlerinin küçük bir yüzdeliğini oluşturan ama yine de çok kömür üreten Glencore, Anglo Amerikan, Çin Jinneng gibi şirketlerden. (E) Son nokta ise, bu kömür santralleri ve madenlerinin bir günde kapanmayacağıdır. Onun için, finans kuruluşlarının yatırım yaptıkları şirketlerden bu 2030/2040 zaman çizelgesini takip eden kömür santrali kapatma (satış değil) planlarını istemesi, aksi takdirde de bu şirketlerden çıkması gerekiyor. 

Bunun Türkiye'ye etkisi var mı?

Bu kuruluşların bazıları da tabii ki Türkiye’deki kömür projelerine destek veriyor. İklim krizi Türkiye'yi de etkiliyor. Onun için iklim kriziyle ve sebepleriyle savaşmak demek, Türkiye için de savaşmak demek. Özellikle finans cephesinde ise, iklim yıkımına, solunum hastalıklarına, doğa kırımına sebep olan kömür projelerini destekleyen yatırımları durdurmak şart. Başka bir ülkede zarar verici proje inşa ettirip hem sağlık ve çevre faturasını hem de borcunu o ülkenin halkına ödetip kendini zenginleştirmek gerçekten affedilemez. Dolayısıyla, diğer ülkelerdeki finansa yönelik aktivizm Türkiye’ye de yardımcı oluyor. 

Bu yılın ağustos ayında, İtalyan Re: Common adlı sivil toplum kuruluşu büyük İtalyan bankası UniCredit’in Muğla’daki Yeniköy ve Kemerköy kömür santrallerine, Milas-Sekköy madenine nasıl finansman sağladığını ve Limak ve IC İçtaş’ı desteklediğini ortaya koydu. Yeniköy ve Kemerköy santralleri çevre koruma kanunlarına tabi değil ve insan sağlığına, tarıma ve doğaya çok büyük zarar vermekte. Milas-Sekköy Madeni’nin inşaatı 21 koyun taşınmasını gerektirebilir. Re: Common raporunun çıktığı aynı gün, UniCredit hem bütün kömür santrali, maden ve altyapı projelerine, hem de kömür santrali, madeni ve altyapıyı geliştiren şirketlere desteğini kesti. Yani, sivil toplum baskısı finans kuruluşlarını harekete geçirebilir. 

Çinli bankaların çoğunun kömür politikası yok ve Türkiye’deki birçok projeye maddi katkıda bulunuyorlar. Mesela, Adana’nın Yumurtalık ilçesinde, 2015’te onaylanan ve 2021’de inşaatı bitmesi planlanan 1,320MW’lik EMBA Hunutlu Kömür Santrali %50,1 Şanghay Elektrik’e ait ve Çin Bankası, Çin Kalkınma Bankası ve Çin Endüstri ve Ticaret Bankası’nın 1 milyar 381 milyon dolarlık bir kredi sayesinde bir tabiat koruma sitine inşa edildi. Bu bankalarının hiçbirinin kömür politikaları yok. Finans sağlayanların arasında bir tek Ping An sigortasının (97 milyon dolar) kömür politikaları var ve sadece Çin’in bazı yörelerinde geri kalmış teknolojilerle inşa edilen, olağanüstü yüksek hava kirliliği yaratan, düşük randımanlı santrallerin inşaatına finansmanı yasaklıyorlar.

Ümidimizi yitirmememiz ve direnmeye devam etmemiz lâzım

Fosil yakıt sanayisinin en çok istediği şey pes etmemiz. “İklim krizi kapımızda, hepimiz gebereceğiz yapacak bir şey yok, bu işlerle uğraşmayı boş ver!” gibi laflar duymak beni çıldırtıyor. 

Bu sene gösterdi ki aktivistler ve öğrenciler, biyologlar ve iktisatçılar, hak savunucuları ve hukukçular, ilerici siyasetçiler ve politikacılar, bu şirketlerin içindeki hayırsever yatırımcılar ve iyi niyetli sosyal sorumluluk yöneticileri ve en önemlisi halklar direnince kazanabiliyoruz. 

Her birimiz çevreye olan sorumluluğumuzu üstlensek, bu savaşı kazanacağız. 

1564 kelime, 18 dakika. 

 

Düzeltme: Bu makalenin önceki versiyonunda ve ilişikteki söyleşide, Axa’nın alternatif petrole ve gaza desteğini kestiği iletildi. AXA, 2020 Sigorta, Fosil Yakıt, ve İklim Değişikliği Karnesi’ne göre kömüre sigorta poliçelerini kısıtlamada birinci, yatırımlarını elden çıkarma konusunda ise ikinci sırada yer alıyor. Ancak şist gazı gibi bazı alternatif petrol ve gaz projelerini ve katran kumu projelerini işleten şirketleri sigortalamaya devam ediyor. Avustralyalı Suncorp sigorta şirketi ise, kömür projelerini desteklememesinin yanı sıra, 2025 yılına kadar doğalgaz ve petrol endüstrisinin tamamına yatırım yapmayı ve sigorta sağlamayı durdurma kararı verdi.

 

Raporlar

 

Hangi projeler hangi finans kuruluşları tarafından destekleniyor: