Hrant Dink Vakfı ve Rakel Dink'e ölüm tehdidi: "Toplum hiç olmadığı kadar içinden çürüyor"

-
Aa
+
a
a
a

Ömer Madra ve Özdeş Özbay’ın sunduğu Açık Gazete programına katılan Hrant Dink Vakfı avukatı Fethiye Çetin, Vakıf’a ve Rakel Dink’e yönelik ölüm tehditleri hakkında açıklamalarda bulundu.

(2 Haziran tarihinde Açık Gazete'de yayınlanmıştır.)

Ömer Madra: Günaydın Fethiye Hanım

Özdeş Özbay: Günaydın

Fethiye Çetin: Günaydın

Ömer Madra: Biraz bahsedebilir misiniz olup bitenden?

Fethiye Çetin: Kamuoyu bu konuda zaten bilgi sahibi. Vakıf’a zaman zaman bazı mesajlar gelir. Bunlar bir biçimde bildirilir savcılığa fakat son dönemde gelen mesajların hem içerik hem sayı olarak arttığını fark ettik. Özellikle isim vererek ölüm tehditleri gelmesi üzerine savcılık ve emniyete başvuruları yaptık. Çok kısa sürede yakalandı bu mesajları gönderen kişi. Arkasından yeni mesaj geldi, hatta dün, bu mesaj geldi. Bunların hepsi bildirildi, zaten emniyet de sanırım kontrol ediyor. Bu kişi de dün gece kısa sürede yakalandı. 

Şimdi, gönderilen mesajların içerikleri, mesajlarda kullanılan sözcükler, sloganlar, mahlaslar Hrant’a gönderilenlerle çok benzerlik gösteriyor. Öncelikle bunu belirtmeliyim. Ayrıca Hrant cinayeti öncesinde de toplumda bir kutuplaştırma çabası vardı. Belki hatırlarsınız; bayrak mitingleri, karşılıklı düşmanlaştırma eğilimi, Ermenilere saldırılar, Hrant’ın duruşmalarında linç girişimleri… Bütün bunları bileştirdiğimizde bugünkü ortamda da inanılmaz bir biçimde yükseltilen bir nefret söylemi ve Hristiyanlara ve Ermenilere yönelik bir düşmanlıktan söz edebiliriz. Öylesine bir düşmanlık ki bu, Süleyman Soylu kiliseye saldıran kişinin yakalandığını “provokatör yakalandı” sözleriyle açıklamıştı, buna bile tepki gösterenler oldu. “Sen Hristiyan’sın!” diyenler oldu.

Ölüm tehdidi gönderen kişi de aynı Hrant Dink cinayetinde olduğu gibi genç, pervasız, sabıka kaydı bulunan, aynı sloganı, “bir gece ansızın gelebiliriz” sloganını kullanan kitleden biri. Kısa sürede yakalanmaları son derece olumlu ancak bir şey dikkatimizi çekiyor ve bu kaygı verici. Konya’da bu şahıs [ilk ölüm tehdidini yazan kişi] yakalanır yakalanmaz “örgüt bağlantısı yok” açıklaması yapıldı. Biliyorsunuz Hrant öldürüldüğünde de İstanbul Emniyet Müdürü kameraların karşısına geçip “örgüt bağlantısı yok” demişti.

Ömer Madra: Celalettin Cerrah değil mi?

Fethiye Çetin: Evet. Soruşturma henüz savcı tarafından başlatılmamış, soruşturma bitmemiş… Bu durumda bu açıklamanın anlamı nedir? Acaba arkasında olan bir şeyler kapatılmak mı isteniyor? Ya da birilerine talimat mı veriliyor? Bu son derece rahatsızlık verici bir gelişme. 

Öncelikle yetkililer bundan vazgeçmeliler ve savcılar etkili bir soruşturmayla bunun bağlantılarını bulmak durumundalar çünkü biz yakalanan her iki şahsın e-mail ve sosyal medya paylaşımlarına baktığımızda aynı amacı paylaşan, aynı nefretten beslenen, özellikle Hristiyanlara ve Ermenilere karşı nefreti inanılmaz boyutlarda olan, aynı sloganları kullanan bir grupla ilişkili olduğunu görüyoruz. Bu çok dikkat çekici ve bunun araştırılması lazım. İkincisi, eğer magazinleştirme çabası değilse, ilk yakalanan şüpheli “Azeri sevgilimden etkilendim” demiş. Tabi doğruysa çünkü biz onun ifadesini görmedik. Doğruysa eğer Azeri sevgili belki Karabağ konusunda onu etkilemiş olabilir ama Karabağ ile Hrant Dink Vakfı’nın, Rakel Dink’in ve onun avukatının ne alakası var? Bu makul bir açıklama değil. Azeri bazı kişilerin de Hrant öldürülmeden önce çok etkin olduklarını, hem tehdit hem de savcılıklara şikayet konusunda ön planda olduklarını görüyoruz. Bu da benzerlik arz ediyor. 

Yani ortaklıklar, konjonktür, nefes aldığımız atmosfer o kadar benzeşiyor ki hatta bu sefer biraz daha ağır… Bu nedenle çok ciddiye alınması gerektiğini düşünüyoruz. Bunlar münferit değil, bunların ciddi bir biçimde soruşturulması lazım. 

Ömer Madra: Ben bir şey sormak istiyorum. Hrant Dink Vakfı’nın avukatlarından birine tehdit gelmişti ama isim belirtilmemişti. Bu belli oldu mu?

Fethiye Çetin: Biz bilmiyorduk tabii ki ama dün akşam Sabah Gazetesi ve A Haber bir yayın yaptı ve şüphelinin ifadesinden açıklamalarda bulundular. Biz göremiyoruz ifadeyi avukat olarak ama onlar görebiliyorlar! Şüpheli, avukatın Fethiye Çetin olduğunu söylemiş. Bu medya grupları da “o avukat belli oldu” diye verdi! Buradaki söylem ve üslup da çok ilginç tabi. 

Ömer Madra: Sizin bizzat kendinizin bahis konusu olmanıza rağmen öğrenemediğiniz bilgiyi Sabah Gazetesi ve A Haber öğrenebiliyor!

Fethiye Çetin: Evet. Bir yandan bir koruma aldık emniyetten ama bunun bana hemen bildirilmesi lazımdı. 

Ömer Madra: Kaygı verici gelişmeler doğrusu. Rakel Dink’in, Hrant cinayetinin onuncu yılında “10 yılda neler neler oldu” diye yaptığı konuşmayı hatırladım. “Malatya katliamı, İskenderun patlaması, Sevag Balıkçı, Roboski, Gezi olayları, Suruç patlaması, Diyarbakır, Sur, Mardin, Nusaybin, Cizre, Şırnak, Tahir Elçi, Ankara patlaması, 15 Temmuz, Maçka, İzmir, Gaziantep, Ortaköy, havaalanı ve Orta Doğu’daki savaş” diye saymıştı. Murat Sabuncu da T24’te bu karanlığın sorgulanmadan hiçbir şey yapılamayacağını yazmıştı. Doğrusu kaygı verici bir gelişmeden bahsetmek mümkün her halde değil mi?

Fethiye Çetin: Kesinlikle. Sadece son günlere bakalım. Kürtçe şarkı söylediği için bir gencin öldürülmesi, Kürtlere yaratılan bu düşmanlık, kiliselere saldırılar… Bunların hepsi bir arada düşünüldüğünde kaygı verici bir noktaya gidiyoruz. Toplum hiç olmadığı kadar içinden çürüyor. Ne olursa olsun insanlar geçmişte bir biçimde diyalog kurulabilir noktadaydı. Şu anda o diyalog imkânını ortadan kaldırıyorlar. Düşmanlık o boyutlarda ki artık şu anda herhalde bir işaret verilse insanlar sokağa çıkıp birilerini öldürebilecek noktada. Bunun pek çok işareti de var. O nedenle bundan hemen vazgeçilmeli yoksa hep birlikte çökeceğiz. 

Ömer Madra: Evet, şu anda Meclis açılırken de yine yeni kolluk kuvvetlerinin örgütlenmesi ile ilgili yani bekçilerle ilgili bir kanun tasarısının ilk görüşülecek şey olması ayrı bir kaygı konusu olabilir.

Fethiye Çetin: Kuşkusuz öyle ve yaratılan ortam zaten bir korku ortamı ve bu korkunun uygulayıcısı bir takım güçler! 

Ömer Madra: Çok teşekkür ederiz.

Fethiye Çetin: Ben teşekkür ederim, umarım önümüzdeki günler daha aydınlık olur.