Sanal gerçeklikte yaşamayı tercih eder miydiniz?

-
Aa
+
a
a
a

Hayatınızın kalanını sanal gerçeklik içinde ama hayal ettiğiniz gibi ve mutlu olarak geçirmeyi tercih eder miydiniz? Matrix (I) filminde ve Black Mirror dizisinde de işlenen bu ihtimali, Robert Nozick’in “Deneyim Makinası” başlıklı düşünce deneyi ile felsefi bir soru olarak ele alıyoruz.

Sanal gerçeklikte yaşamayı tercih eder miydiniz?
 

Sanal gerçeklikte yaşamayı tercih eder miydiniz?

podcast servisi: iTunes / RSS

Duyular ve algı yoluyla edindiğimiz deneyimler aracılığıyla, gerçek ile sanal olanı ayırt edebilir miyiz? Deneyim, güvenilir bir bilgi kaynağı mıdır? Bu, günümüzde bilimkurgusal bir ihtimal olarak ele alınsa da, Felsefe tarihinde yüzyıllardır tartışılagelmiş derin bir soru. Deneyimlerin bir bilgi kaynağı olarak tartışılması, genel olarak Epistemoloji (Bilgibilim Felsefesi) çerçevesinde yer alır. Fakat biz bu konuyu, felsefeci Robert Nozick'in 1974 kitabı "Anarşi, Devlet ve Ütopya"da ele aldığı şekilde, Ahlak Felsefesi'yle ilintili olarak inceleyeceğiz.

— / —

"Deneyim Makinası" sorusunu, geçen haftaki "Tanrı Kaskı" deneylerine, "Nöro-İlahiyat" alanına ve daha genel olarak önceki haftalarda konu ettiğimiz Neuralink projesinin ilk adımını oluşturduğu, yapay yollarla sanal gerçeklik yaratılması tartışmalarına bağlamak mümkün.

Önce, kısaca, deneyim ve "sanal gerçeklik" konusunun, Felsefe tarihi ve özellikle Epistemoloji tartışmaları içindeki, M.Ö. 500’lü yıllara kadar giden yerine bakalım.

"Sanal gerçeklik" üzerine ilginç bir düşünce deneyini, Batı felsefesinin eserleri günümüze kadar ulaşmış ilk sistematik düşünürü olarak kabul edilen Platon'da "Mağara Alegorisi" başlığıyla bulmak mümkün.

"Düşünce Deneyleri", haliyle, kendi dönemlerinin teknolojik olanakları ve düşünürün hayal dünyasının ufkuyla sınırlı oluyor.

Platon'da bir Matrix sistemi veya bilgisayarlar yok. Bir mağarada tutsak, yalnızca gerçek nesnelerin duvara yansıyan görüntülerini gören ve gerçekliğin bundan ibaret olduğunu sanan insanlar var.

Platon'un "Mağara Alegorisi", şu TED-Ex videosunda, Türkçe seslendirilmiş bir animasyon olarak özetleniyor:

Geçen yıl, Felsefe Portreleri serisinin ilk programında, Platon'un hayatını ve felsefi eserlerini, Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü'nden Dr. Chryssi Sidiropoulou anlatmıştı, o da şurada:

“Felsefe Dünyasından Portreler”: Platon kimdir, nasıl bir dönemde yaşadı, neler yaptı, hangi alanlarda düşünce üretti?

— / —

Deneyimlerin gerçeklik konusunda güvenilir bir kaynağı olup olmadığı üzerine en yoğun tartışmaların yaşandığı dönem, 17. ve 18. yüzyıllar. 

Kıta Avrupasının "Akılcı" felsefecileriyle Britanya'nın "Deneyimci" felsefecileri, iki yüz yıla yakın bir süre bu konuyla uğraşıyorlar.

Felsefe tarihinin belki en çok okunan kitabı olan "Meditasyonlar"ın (ilk baskısı: 1641) yazarı ve Akılcı (Rasyonalist) düşünce okulunun kurucularından Rene Descartes, kitabın girişinde neredeyse Matrix'tekine benzer bir senaryo ile, deneyimlerin güvenilmezliğini vurguluyor.

Fakat Robert Nozick "sanal gerçeklik" konusunu, bu geleneğin tersine, deneyimlerin bir bilgi kaynağı olarak sorgulanması açısından ele almıyor.

"Deneyim Makinası" düşünce deneyini, daha ziyade, "hayatın amacı nedir? / nasıl yaşamalı?" gibi sorular çerçevesinde sunuyor.

Biz de bu hafta, benzer bir çizgi izleyeceğiz.

Bu konuyu artıları ve eksileriyle, ahlaki ve kişisel bir soru olarak ve iki taraflı biçimde ele almaya çalışacağız.

— / —

Nozick, 1974'de yayımlandıktan sonra çok ses getiren kitabında şu soruyu soruyor:

Bir "Deneyim Makinası" size hayatınızın sonuna kadar kendi istediğiniz gibi bir sanal gerçeklik sunsa, bu makinaya bağlanmayı seçer misiniz?

Tereddütleri ortadan kaldırmak için, bu düşünce deneyinde bu makinanın tam istediğiniz gibi ve kusursuz çalışacağını, hiçbir zaman "uyanıp" içinde bulunduğunuz durumun aslında bir sanal gerçeklik olduğunu anlamayacağınızı var sayalım. En azından Nozick durumu böyle kurguluyor.

Yani, Nozick'in "Deneyim Makinası" kurgusunda, Matrix filminin bence en çarpıcı sahnesi olan "Neo'nun uyanışı" benzeri şok edici bir deneyim yaşamayacaksınız.

Ayrıca, "Deneyim Makinası"na bağlanırken, geriye doğru amnezi yaratan bir ilaç sayesinde, o ana kadar oluşmuş bütün hatıralarınızı unutacağınızı da varsayın.

Hayatınızın sonuna kadar, sanal bir gerçeklik içinde olduğunuzu bilmeden yaşayacaksınız.

Bunu ister miydiniz?

— / —

Nozick bu "Deneyim Makinası" düşünce deneyini aslında Hedonizm denilen bir ahlak anlayışına karşı çıkmak için kurgulamış. Konuyu da bu açıdan tartışıyor.

Hedonizm veya Türkçe çevirisiyle "hazcılık", kökleri yine Platon dönemine giden ve hayatta en büyük erdemin haz almak olduğunu savunan bir görüş.

İlk savunucusu, eski Yunan düşünürlerinden, Sokrates'in öğrencisi (bugünün Libya topraklarında doğmuş olan) Aristippus.

Nozick'e göre, hayatı anlamlı kılan en başat unsur haz ise, "Deneyim Makinası"na hiç tereddüt etmeden bağlanmayı istemelisiniz.

Ama pek çok insan sanal bir gerçeklikte yaşamak fikrini cazip bulmuyor.

Demek ki, hayatı anlamlı kılan haz dışında başka unsurlar var.

Yani Nozick'in "Deneyim Makinası" düşünce deneyinden çıkarsadığı temel sonuç, bir yaşam biçimi ve ahlak anlayışı olarak Hedonizm'i reddetmemiz gerektiği.

Peki ama sanal bir gerçeklikte yaşama fikrine karşı niçin dirençliyiz?

Bu sorunun birkaç farklı açıdan irdelenmesi gerektiği kanısındayım.

— / —

Önce, bir dipnot düşeyim: Ben genel olarak "Görecelik" ('Relativism') denilen, her doğru onu cevaplayana göre değişir türünden bir görüşe inanmıyorum.

Ama "yaşamın anlamı" tarzında Ahlak Felsefesi sorularında, her durumda ve herkes için geçerli olan tek ve mutlak bir doğru cevap olduğunu da düşünmüyorum. Bu açıdan, pek çok çağdaş felsefeciden ayrılıyorum.

"Deneyim Makinası" tarzı bir sanal gerçeklik durumuna daha olumlu şekilde yaklaşan bir başka kurgu, Black Mirror dizisinin en beğenilen bölümlerinden "San Junipero"da ele alınıyor.

Fragmanı:

Malum, Black Mirror kurgularını anlamak her zaman kolay olmuyor.

Şu videoda da, bu "San Junipero" bölümünün açıklaması var (İngilizce):

— / —

Bir de tabii, bu "Deneyim Makinası" konusunda Nozick'in hiç aklına gelmemiş ama bizim üzerinde düşünmemizi gerektirecek ülkemize özgü soru ve sorunlar olabilir.

Bunlara da programda değineceğiz.

— / —

Neuralink projesi her ne kadar hafızamızı dijital cihazlara indirip saklayabileceğimizi vaat ediyorsa da, bu durum veya Matrix tarzı bir sanal gerçeklik yaratmak, bu teknolojiyle gerçekçi (hatta mümkün) değil.

Haftaya son bir program yaparak Neuralink serisini noktalayacağız.