Genç iklim aktivisti Melisa Akkuş ile 25 Mart Küresel İklim Grevi üzerine söyleşi

-
Aa
+
a
a
a

Uluslararası Çocuk Hakları Elçileri Derneği ve İklim Öncüleri platformlarından genç iklim aktivisti Melisa Akkuş ile #Kârdeğilinsanlar sloganıyla gerçekleşecek 25 Mart Küresel İklim Grevi üzerine konuştuk.

Melisa Akkuş küresel iklim grevinde
İklim aktivisti Melisa Akkuş ile 25 Mart Küresel İklim Grevi üzerine söyleşi
 

İklim aktivisti Melisa Akkuş ile 25 Mart Küresel İklim Grevi üzerine söyleşi

podcast servisi: iTunes / RSS

(19 Mart 2022 tarihinde Açık Radyo’da Yeşil Havadis programında yayınlanmıştır.)

(Bu metin hızlıca hazırlanmış bir ses kaydı deşifresidir, nihai biçiminde olmayabilir.)

Arca Yılmaz: Merhaba sevgili Açık Radyo dinleyicileri. Yeşil Havadis programında tekrar sizlerleyiz, ben Arca. Bu hafta 25 Mart'a yaklaşırken biraz da iklim grevini, iklim hareketini konuşalım istedik. O sebeple Melisa Akkuş yanımızda. Hoş geldin Melisa. 

Melisa Akkuş: Merhaba, hoş bulduk Arca.

AY: Melisa uzun süredir iklim aktivisti olarak faaliyet gösteriyor diyelim. Bu alanda çok aktif. Aslında Açık Radyo’nun da çok yabancı olmadığı bir isim. Ama kısaca seni tanıyabilir miyiz? Ne yapıyorsun, nerelerdesin, hangi hareket içindesin, biraz anlatabilir misin? 

MA: Tabii ki. Ben Melisa, 17 yaşındayım ve şu anda lise 11. sınıf öğrencisiyim. Uzun bir süredir iklim adaleti, toplumsal cinsiyet eşitliği, sosyal adalet alanlarında çalışmalar yürütüyorum ve bu çalışmalarımın sonucunda da kendimi aktivist olarak tanımlıyorum. Uzun süredir bu çalışmalarımı Uluslararası Çocuk Hakları Elçileri Derneği ve İklim Öncüleri’nde gerçekleştiriyorum. Bunun yanında da change.org’ta da iklim aktivistleri ile birlikte bir İklim Acil Durumu kampanyası yürütüyoruz. İklim aktivistleriyle İklim Birliği adında bir grubum var ve orada İstanbul'daki iklim grevlerini organize ediyoruz. Yine farklı şehirlerdeki grevlerin organize edilmesi için de destek sağlıyoruz, çaba sarf ediyoruz ve bunun yanında da yine change.org’ta toplumsal cinsiyet eşitliğinin eğitim müfredatına eklenebilmesi için bir kampanya yapıyoruz. Daha çok şey var ama kısaca bu şekilde tanımlayabilirim kendimi.

AY: Süper, teşekkürler. O zaman buradan yola çıkarak biraz bu ayki, bu 25 Mart'ta olacak iklim grevini biraz konuşalım. İklim grevleri aslında 2020’den beri, hatta 2019’dan beri Türkiye'de sıklıkla, her yıl, hatta sanırım yılda iki kere yapılan hareketler. Çoğunda farklı yerlerde buluşuluyor ve böyle daha şenlikli işte konserlerin, etkinliklerin olduğu bol da katılımcının olduğu bir etkinlik halinde gerçekleştiriliyor. Bu sene 25 Mart günü seçildi. Yine uluslararası değil mi, yine ortak çağrı mı? 

MA: Evet evet. Fridays For Future’ın çağrısıyla beraber biz de bunu Türkiye'de, İstanbul'da organize diyoruz. Farklı şehirlerde de organize ediliyor. Yani İstanbul dışındaki şehirlerde.

AY: Nereler var? O şehirleri bir sayabilir misin, şu an netleşenleri? 

"Elimizden geldiğince çok fazla şehre ulaşmaya çalışıyoruz"

MA: Şu an netleşen şeyleri tam bilmiyoruz, ama bildiğim kadarıyla İzmir, Hatay gibi şehirlerde organizasyonlar başladı. Ve tabii İstanbul'da organizasyonlar başladı. İklim Öncüleri’nde de şu an İstanbul dışında, farklı şehirlerin algılanabilmesi için grev olabilir, farklı bir şey olabilir, bunların yapılabilmesi için çabalıyoruz. Elimizden geldiğince çok fazla şehre ulaşmaya çalışıyoruz, çok fazla şehirde yapılmasına destek olmaya çalışıyoruz. Ama şu an kesinleşen İstanbul, Aydın, Hatay gibi şehirlerde olacak.

AY: Bir de bu senekinin slogan da “Kâr değil insanlar” olarak belirlenmiş. Biraz bunun üzerine de konuşalım. Yani bu aslında çok yeni bir slogan değil, hani kâra değil insanlara önem vermeyi -çok basitçe söyledim, aynı şeyi tekrarladım aslında ama- onu vurgulayan bir slogan. Bu slogana dair, nereden çıktı, neden bu slogan seçildi ve bu senenin teması ne, onu da konuşalım.

MA: Bu yılın, bu grevin teması, sloganı “Kâr değil insanlar” olarak belirlendi ve aslında “Kâr değil insanlar”, “İklim adaleti, sosyal adalettir”, 25 Eylül’deki bu sloganımızla da oldukça ilişkili. Bu sloganının amacı da aslında iklim adaletini, iklim tazminatlarını talep ediyoruz, bunların sağlanmasını talep ediyoruz. Biraz açmak istiyorum neden “Kâr değil insanlar” diyoruz bu iklim grevlerinde; şimdi öncelikle sömürgeciler ve kapitalistler iklim krizini oluşturan her sistemin ve organizasyonun merkezinde yer alıyor. Sömürgeciliğin sona ermesi için ve iklim tazminatlarını kullanarak yapılacak eylemler en iklim dostu hareketler olarak öne çıkıyor. En zengin kapitalist yüzde birlik kısım yaptığı hareketlerden ve bilinçli umursamazlığından sorumlu tutulmalı, tutulması gerekiyor. Onların kazancı bizim ömrümüz diyebiliriz. Yine onların kazancı bizim sürünüşümüz diyebilirim. Dünya genelinde çeşitli toplumlar ve sektörlerin yardımıyla beraber önemsenmeyen, güçleri ellerinden alınan insanların gücü olmamız gerekiyor. Beraber bir sistem, bir yuva yaratmamız, ön planda bizlerin olması gerekiyor ve bu yüzden de “Kâr değil insanlar” diyerek herkesi sokaklara davet ediyoruz. Yine iklim adaleti de bizim için çok önemli bu noktada, çünkü iklim krizinden çok ciddi bir şekilde etkilenen dezavantajlı grupta olan bireyler var. Aslında bunları da MAPA olarak tanımlıyoruz. MAPA da iklim krizinden en çok etkilenen, daha doğrusu şöyle anlatayım, MAPA iklim krizinden en çok etkilenen ülkeler, bölgeler, topluluklar; yani kısacası dezavantajlı grupta olan bireyleri tanımlıyor. MAPA içinde yine adaletin sağlanabilmesi için ve buna karşı taleplerimizin hayata geçirilmesi için de -dediğim gibi- herkesi sokaklara çağırıyoruz ve bir kez daha karar alıcılara hepimiz seslenmeyi istiyoruz, taleplerimizi aktarmayı, bunları gerçekleştirmeyi istiyoruz. 9. Küresel İklim Grevi’nde de dediğim gibi “Kâr değil insanlar” diyerek iklim tazminatlarının ve iklim adaletinin sağlanmasını talep ediyoruz. 

AY: Aslında iklim hareketinin vurguladığı başka sloganlardan biri de şey olmuştu, “Kirleten öder” sloganı mesela çok kullanılmıştı. Aklıma direkt onu getirdi. Yakın zamanda Türkiye'de de bir şey semineri olmuştu yanlış hatırlamıyorsam, iklim çalışan STK'larla işçi sendikalarının bir araya geldiği, adil dönüşümün nasıl olabileceğini, bunun üzerine daha farklı, konuyla alakalı, birebir alakalı olan ama etkileşim halinde olması gereken grupların birlikte konuşabildiği platformlar oluşmuştu. Bence bunlar çok önemli. Çünkü hakikaten dediğin vurgu çok net yani. Yüzde bir en çok etkiyi yapıyor, ama hiçbir şekilde sorumlu tutulmuyor, sorumlu hissetmiyorlar zaten. Onların bir şekilde bunu ödemesi gerektiğine ben de yüzde yüz katılıyorum. Peki şimdi biraz belli değil, çok net olmayan durumlar da var ama kabaca program nerede olacak ya da katılmak isteyenler nereleri takip edebilir, onlardan da bahsedebilir misin? 

"Hepimizin ortak mücadeleye ihtiyacı var"

MA: Tabii ki. Şu an programımız izinler dolayısıyla pek net değil, ama İstanbul'da Beşiktaş'ta gerçekleştireceğimiz kesin ve Beşiktaş'ta da yapılabilmesi için valilikle gerekli izin alma süreçlerimiz sürüyor. Programla ilgili detayların hepsini sosyal medya hesaplarımızdan çıkıyor olacağız. Yine aynı şekilde sadece İstanbul’da değil, İstanbul dışındaki farklı şehirlerde de yapılan iklim grevlerini kendi hesaplarımızdan duyuracağız. Bunları da takip etmek için İkilim için Türkiye, yani Fridays For Future Türkiye olarak aratabilirsiniz sosyal medyada. İklim Öncüleri ve Youth for Climate Türkiye hesaplarını takip ederek tüm detaylara ulaşabilirsiniz. Dediğim gibi, İstanbul'daki iklim grevini de diğer farklı şehirlerdeki iklim grevlerinin de detaylarını hesaplarımızdan paylaşıyor olacağız. 

AY: Süper. Ben bir de bir şey sormak istedim, şimdi geçen iklim grevi öncesinde de Duru'yla konuşmuştuk ve o zaman daha Paris İklim Anlaşması onaylanmamıştı. Biraz onun üzerine de konuşmuştuk, hani taleplerden biri Paris İklim Antlaşması'nın onaylanmasıydı. Bu sefer talep var mı hükümetten ya da işte yöneticilerden, yerel yönetimlerden olabilir, karar alıcılardan, daha bunun gibi böyle net bir talep var mı? 

MA: Tabii ki. Aslında bizim yıllardır dile getirdiğimiz, seslendirdiğimiz, talep ettiğimiz taleplerimiz var. Evet, Paris İklim Anlaşması onaylandı yıllardır süren mücadeleler sonucu, ama asıl mücadele şimdi başlıyor diyoruz. Anlaşmanın maddelerinin yerine getirilmesini talep ediyoruz ve özellikle “iklim acil” durumunun ilan edilmesini istiyoruz. Bununla birlikte 2030’a kadar Net Sıfır karbon emisyonunun sağlanması için adımlar atılmasını, Kaz Dağları, Akbelen Ormanları ve Validebağ Korusu gibi önemli doğa alanlarında ekolojik yıkıma sebebiyet verecek projelerin durdurulmasını ve tam da sloganımızla ilişkisi olan iklim krizinin beraberinde getirdiği hak ihlaline karşı harekete geçilmesini, fırsat eşitliğinin iklim adaleti ve sosyal adalet çerçevesinde sağlanmasını ve tabii ki tüm bunların gerçekleşmesi için gençler olarak karar alma sürecinin her aşamasında etkin, eşit ve söz, hak sahibi olarak yer almayı istiyoruz. Tabii ki bizler tüm gezegende iklim krizi için gerekli önlemler alınana kadar tüm ekolojik yıkımlardan, felaketlerden etkilenen canlıların ve hava su, toprak gibi cansız varlıkların sesini duyurmak için mücadelemize devam edeceğimize söz veriyoruz. Bu noktada da karar vericilerin de aynı sözü vermelerini ve bir an önce eyleme geçmelerini talep ediyoruz. Onları tabii ki eyleme geçirmek için her şeyi yapıyoruz; iklim grevi olur, zirve, talep listesi, kampanyalar hepsini yapıyoruz. Ayrıca İklim Öncüleri’nde de yerel yönetimler için bir kampanya başlattık; İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait tüm belediye binalarının karbon nötr olabilmesi için bir kampanya yürütüyoruz ve bu kampanyanın amacı da dediğim gibi karbon nötr binaların olması, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı tüm belediye binalarının karbon nötr olabilmesi. Bunun gibi yine yerel yönetimlerden de talep ettiğimiz daha birçok şey var. Farklı hareketler, farklı gençlik hareketleri bu konuyla ilgili yerel yönetimlerden talep ediyorlar, bir şeyleri talep ediyorlar ve bunun için de birçok kampanya yürütülüyor şu an change.org platformundan. Bu şekilde özetleyebilirim kısacası.

AY: Ben de yakından takip ediyorum ve takip ettiğim kadarıyla mesela şeyler vardı, aklımda kalanları söyleyeyim, İzmir ve İstanbul'da sıcak dalgalarına karşı önlemler alınması vardı yanlış hatırlamıyorsam değil mi? O da yine İklim Öncüleri olarak sizin oluşturduğunuz bir kampanyaydı?

MA: Bu kampanyayı İklim İçin Türkiye ekibi organize etmişti. 

AY: Teşekkürler, yani aşağı yukarı bu şekilde toparlayabiliriz. Eklemek istediğin başka bir şey var mı? 

MA: Benim şu an ekmek istediğim bir şey yok, ama gerçekten hepinizi sokaklara çağırıyorum, çünkü haklarımızı savunmak için çok çok önemli bir gün ve taleplerimizi hayata geçirebilmek için hepimizin bir arada olması gerekiyor, hepimizin ortak mücadeleye ihtiyacı var ve bu yüzden de herkesi sokaklara çağırıyorum.

AY: Çok teşekkürler Melisa. Bu hafta İklim Öncüleri’nden Melisa Akkuş bizlerle beraberdi. Teşekkürler vakit ayırdığın için. 

MA: Ben teşekkür ederim.