Aşı karşıtlığıyla mücadele tavsiyesi: Polemiğe girmeyin, düzeltmeye çalışmayın, yanıtlamayın

-
Aa
+
a
a
a

Korona Günleri’nde Selim Badur, aşı konusundaki güncel bilgilerin yanı sıra çeşitli ülkelerden gelişmeleri de aktardı.

Fotoğraf: The Guardian
Selim Badur'la Korona Günleri: 25 Ocak 2021
 

Selim Badur'la Korona Günleri: 25 Ocak 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

(25 Ocak 2021 tarihinde Açık Radyo’da Korona Günleri programında yayınlanmıştır.)

Ömer Madra: Günaydın Selim Badur merhabalar.

Selim Badur: Günaydın efendim, günaydın, hoş geldin.

Özdeş Özbay: Günaydın!

SB: İyi haftalar dileyerek başlayalım isterseniz. Hafta sonu ortalama 587 bin olgu günlük listeye eklendi.

ÖÖ: Düşüş var yani?

SB: Evet, 99 milyonu geçtik, bu hafta içinde büyük bir olasılıkla 100 milyon olguya varacağız diye düşünüyorum. Türkiye dokuzuncu sırada 2 milyon 429 bin 605 Covid-19 olgusu ile. Haberlere baktığımızda daha çok son birkaç günden beri özellikle Sayın Dr. Osman Erbek’in de belirttiği gibi, Türkiye’deki aşılamalarda aşı listesinde öncelikli olmayan kişilerin aşılanması gündeme geliyor. Çeşitli bürokratlar, politikacılar, yöneticiler özellikle hastanelerde hastayla teması olmayan, ilişkisi olmayan birtakım bürokratların da aşılandığı ya da hastane yöneticilerinin aşılandığını eleştiren bir yazı çıkmıştı. Bunu niye söyledim? İspanya’dan bir haber var, farklı bir haber, farklı uygulamalar yapıyor buna örnek olsun diye, İspanya’daki Genelkurmay başkanı sırası gelmeden aşı olduğu için istifa etmiş. Böyle bir haber var. Baktığımızda Türkiye’den –sizi gülümseteyim- Bursa Uludağ Üniversitesi’nin Çukurova Üniversitesi ile ortak yaptığı bir çalışma ve bu çalışmada koronavirüsü 1 dakikada öldüren burun spreyi geliştirdiklerine ait bir haber çıktı. 

ÖM: Neyi geliştiren?

SB: Koronovirüsü 1 dakikada öldüren burun spreyi, burun damlası. Buna tabii bazı insanlar sosyal medyadan “bilim böyle yapılmaz arkadaşlar" deyip “sonuçta virüsü 1 dakikada öldüren çok şey var, sabun, alkol, çamaşır suyu, bu ne yahu, Shelltox mu?” demişler. Tabii aslında gayet ilginç ve bilimsel bir çalışma yapmış olabilirler ama bunun basın tarafından bu şekilde yansıtılması, birdenbire bir haber çıkıyor gazetede “koronavirüsü 1 dakikada öldüren sprey” diye. İş halloldu yani, pandemi bitti o zaman bu habere göre! Niye böyle abartılı, kimin hatası, kimin cahilce yaklaşımı? Böyle tuhaf şeyler oluyor. Bu arada biliyorsunuz Sayın Nuriye Ortaylı’nın ısrarla vurguladığı bu Covax korporatifi diye isimlendirdiği bir yapı var. Özellikle gelişmekte olan ülkelere aşı temininde yaşadığımız büyük adaletsizlik, DSÖ de bu konuda dikkatleri ısrarla çekiyor bu konu üzerine, sürekli olarak milyonlarca insan gelişmekte olan ülkelerde risk grubundan olsun ya da olmasınlar aşılanırken hani “bir tek aşı ülkesine girmemiş ve yakın zamanda giremeyecek olan ülke var” diye hep söylüyor. İşte Covax bunu sağlayacak, örneğin 2021 sonuna kadar 2 milyar doz aşıyı sağlamak için hazırlanmış bir anlaşma imzalamak için zorlamakta DSÖ aracılığıyla çeşitli yöneticileri. DSÖ’nün Dr. Tedrus’un da zengin ülkelerin ‘önce ben’ yaklaşımını dünyanın en savunmasız yoksul ülkelerini risk altında bıraktığını belirtti, bir konuşma yapmıştı biliyorsunuz. İyi haber, 22 Ocak’ta ABD, DSÖ üyeliğini korumayı planladığını açıkladı. Trump’ın yaptığı o çıkışların dışında kendisi “ben çıkacağım DSÖ’den” diyordu. Bu kararından vazgeçti, biraz daha ciddi bir devlet gibi davranan bir konumda şu anda ABD. Bu küresel eşitsizlikten bahsederken öyle bir boyuta erişmiş vaziyette ki, ben yine sayın Ortaylı’nın yazısından öğrendim bunu. Örneğin pandeminin en çok etkilediği ülkelerden biri olan Güney Afrika’daki bir aşı fabrikasının her gün 1 milyon Covid-19 aşısı üretmesi bekleniyor ama bu aşıların hiçbirisi, tek bir dozu bile üretildiği Güney Afrika’nın insanlarına ulamadan Avrupa’daki dağıtım merkezine gönderilecek, daha sonra 100 milyonlarca ön sipariş veren batı ülkelerine gidecek. Yani bu bir adaletsizlik tabii. ABD’den bahsederken ilginç bir gelişme, hafta sonu Dr. Fauci’nin açıklaması oldu, New York Times gazetesine verdiği bir röportajda Trump yönetimi sırasında olan bitenleri yaşadıklarını anlatmış. Röportaj büyük bir bölümünde Trump’ın söylediği yanlış haberlere karşı nasıl bilimi savunduğu, bilimsel yaklaşımdan vazgeçmediğini söylüyor. Trump’ın Fauci’nin söylediklerini olumsuz yaklaşımlar olarak değerlendirdiği vurgulamış, buna değinmiş. Burası çok ilginç değil, ilginç olan Fauci’nin marttan beri ölüm tehditleri alması, özellikle o günden itibaren gizli servisin koruması altındaymış. Bu Fauci’nin verdiği olumsuz haberler Trump’a göre ve Trump’ı bu haberlerin kötü etkilediği, özellikle seçimlere yaklaşırken o dönemde, Covid’in bir yalan olduğunu düşünenler ona örneğin beyaz bir pudranın bulunduğu bir zarf göndermişler. Pudra un çıkmış belki ama bir dönem 2001’deki şarbonlu zarfları anımsattığı için ürkütücü olmuş. Bu ilginç bir bilgi. ABD’den bahsederken yine bir programımıza konuk aldığımız Dr. Derin Alart’tan bir haber geldi, bu da New York Times’dan bir haber. Colombia Üniversitesi’ndeki araştırıcıların bilgisayar modellemesiyle yaptıkları bir çalışmada sadece aşı bu uygulamanın aşı + sosyal mesafe tedbirlerinin sürdürülmesiyle kıyaslanmış bir çalışma. Buna göre bu modellere göre eğer şubat ayılarındaki artışla birlikte maske ve fiziksel mesafe uygulamalarından vazgeçilirse, kaldırılırsa ki kaldırılması beklenmiyor, temmuz ayında sadece aşılansa bile ABD 29 milyon ek vaka görülecekmiş. Bu çok kuramsal bir matematik modelleme sonucunda ortaya konan çalışma özellikle bu toplumsal bağışıklığın eldesinin uzun zaman alacağını ve tek başına aşılamanın “ben aşı oldum, tamam artık sorun bitti” demenin pek sağlıklı olmadığını gösteriyor bu yaklaşım. Şubat ayı içinde bazı Avrupa ülkeleri önlemler alıyorlar, her ne kadar aşılama başladı ise de burada çeşitli sorunlar yaşanacağı ve aşılamaya rağmen olgu sayısının süratle artmaya devam edeceğinden korkuyorlar. Örneğin şubat ayı için Belçika ülke dışına çıkmayı yasakladı, Belçika’nın dışına çıkamayacaksınız, İsveç, Norveç’ten girişleri durdurdu, İsrail ise uluslararası uçuşları durdurdu, kısacası farklı ülkeler bu özellikle birazdan birkaç bilgi vereceğim varyant yeni virüs tipleriyle ilgili endişelerini bu şekilde önlemler alarak gidermeye çalışıyorlar. Tabii çeşitli aşı haberleri var, böyle klasik fıkralar vardır “bir İngiliz, bir Fransız, bir Türk” diye, buna ait bir espri, bir İngiliz, bir Alman, bir Amerikalı, bir Fransız’a aşı yapılması istenmiş. İngiliz bütün centilmenliğiyle önerilen aşıyı hemen kabul etmiş yaptırmış, Alman kendisine önerilen aşı biraz sert, emir şeklinde söylendiği için yaptırmış, Amerikalı bakmış komşusu yaptırıyor o da komşusu yaptırdığı için yaptırmış ama Fransız başta kesinlikle reddetmiş aşıyı, ne söylense kabul etmiyor. Demişler ki “ama biliyor musun zaten Fransızların aşı yaptırma hakkı yoktu bu çalışmada” o zaman hemen koşmuş aşı yaptırmış. Böyle bir yaklaşımı var Fransa’nın, bunu niye söyledim? Çünkü başlangıçta hep itiraz ediyorlardı aralık ayının sonlarına doğru %42’si Fransız toplumunun “kabul ediyorum ben aşılamayı” diyordu. Bugün bu oran %54’e çıkmış durumda, bir gelişme var. Maskeler konusunda

ÖM: Türk yok mu bu fıkrada?

SB: Bu fıkrada yok! 

ÖM: Karadenizli filan?

SB: Onu biz ekleyelim! Bir süre önce, sanıyorum 10 gün kadar önce sanıyorum Almanya ve Avusturya’ya özellikle toplu taşımada bu cerrahi maskeler veya FFP2 denilen tıbbi birtakım daha gelişmiş maskelerin kullanılmasını gündeme alacağını söylemişti. Bu birdenbire dünyada “ya bizim kullandığımız sıradan cerrahi maskeler bir işe yaramıyor mu?” haber dalgası yayılınca DSÖ açıklama yaptı “hayır cerrahi olmayan bez maskeler bile özellikle solunum güçlüğü olmayan 60 yaş altındaki kişilerde gayet etkilidir. Kullanmaya devam edebilirsiniz” şeklinde bir açıklama yapmak gereği hissetti. Bu önemli bir durumdu. Farklı ülkelerde tabii bu aşı ve alınan önlemlere karşı tepkiler devam etmekte, örneğin hafta sonu itibariyle farklı ülkelerde, Hollanda’nın Eindhoven kentinde, ayrıca Madrid’de, Kopenhag’da hafta sonu yürüyüşler yapıldı, hatta Hollanda’daki toplantı sırasında Covid-19 merkezi yakılmaya kalkışıldı filan. Bunlar olup biterken tabii insanlar, bilim insanları, çeşitli sağlık kuruluşları ülkelerindeki bu aşı karşıtlığı ve “Covid-19 bir yalandır, önlemlere uymayın” sözlerine ve nasıl mücadele edeceklerini düşünüyorlar, buna karşı birtakım planlar, çalışmalar yapıyorlar ama ilginç olan bunu DSÖ yıllardan beri aşı tereddüdü ya da aşı karşıtlığıyla mücadele programları hep bunu söylerdi zaten. Bana çok yani en azından beni isyan ettiriyordu, böyle olmaması gerektiğini düşünüyordum ama herhalde bütün insanlar kabul ettiğine göre bilim dünyası onlar haklılar. “Özellikle bu aşı karşıtlığıyla ilgili sosyal medyadaki söylevlere sakın cevap vermeyin, sakın polemiğe girmeyin, düzeltmeye çalışmayın, yanıtlamayın” uyarısı yapıldı. Çünkü bunu yapmak sadece konunun uzamasını ve katlanarak büyümesine yol açıyormuş, böyle bir uyarı geldi, ki bu dediğim gibi bir süreden beri söylenen bir yaklaşım biçimi. Aşılarla ilgili haberlere baktığımız zaman ilginç ve garip bir haber ABD’nin batıda Pfizer BioNTech aşısını kullananlar, bunlar böyle beşli flakonlar içinde gelmekte, beş kişiye uygulanmakta idi. Bakıldı ki bu beş kişiye yapılacak aşı miktarı çekildikten sonra flakonun içinde hâlâ bir altıncı doza yetecek kadar miktar kalıyor. İnsanlar sevindiler yani altıncı dozu da, altıncı kişiyi de aşılayacağız diye ama bunun üzerine hemen üretici firma FDA’ya müracaat etmiş ABD’de “o zaman bizim flakonlarımız 5 değil 6 dozluktur diye geçsin.” Bunu yapmalarının nedeni tabii bir ülkeye 20 milyon doz anlaşma yapıldığı zaman işte 5’lik, atıyorum 500 bin flakon verecekken, “yo o zaman ben 400 bin flakon vereyim, içinde 5 değil 6 doz var” diye böyle bir hesap yapılmış. Tabii bize 5-6 fazla bir şey ifade etmiyor belki ama parasal olarak düşünüldüğünde öyle milyonlarca şişe veya doz aşı gündeme geldiğinde büyük bir yekûn tutuyor. 

ÖÖ: Zaten dava süreci de işliyor sanırım bu şirketlere karşı. Daha önce verilen aşı miktarı sözlerini tutamayacaklarını açıklamış Pfizer ve Astra Zeneca, AB dahi…

SB: Evet geciktiği için, gecikiyor, teslimat tarihlerini geciktiriyorlar. Bunun nedenleri de özellikle Avrupa’da birtakım davalar açılması söz konusu olmuş. Bildiğiniz gibi İngiliz Oxford aşısı ile Rus Sputnik aşısının ortak çalışması ve birlikte uygulanmalarıyla ilgili bir işbirliği gündemdeydi. Bunun nedeni biraz daha netlik kazandı. Şöyle ki her iki aşıda adenovirüs vektörü kullanılıyor bu aşıların üretiminde. Ancak biliyoruz ki Sars-cov-2 virüsünün RNA’sını taşıyan bu vektörleri verdiğiniz zaman, yani amaç bir şekilde RNA’yı vücuda vermek. Bunu vektör aracılığıyla verdiğiniz zaman vektöre karşı antikor oluşursa eğer mekanizma çalışmıyor. Eskiden bir bireyde adenovirüs antikorları var ise, bu düşük bir olasılık ama yine çalışmıyor. İşte bunu engellemek için her iki vektör aşısı üreticisi, vektör aşısını hazırlayan o İngiliz ve Rus kuruluşları bunlar farklı adenövirüslerini kullanıyorlar aşı üretiminde. O zaman örneğin birinci dozu İngiliz, ikinci dozu Rus vektör aşısını yapalım bu sakınca kısmen de olsa giderilsin şeklinde bir yaklaşımları var. Öyle bir işbirliği söz konusu. Benzer bir çalışma da Alman biyoteknoloji firması Hurvak o da Bayer büyük bir Alman ilaç şirketiyle işbirliği yapıyor Tuvingen’de merkez, RNA aşısının faz3 çalışması bitmek üzere. Bu da şunu gösteriyor, yani hep adı geçen firmalar dışında yeni birtakım aşılar da devreye girecektir 2021 yılında. Önemli bir nokta bu da. Biliyorsunuz çeşitli platformlarda sadece ülkemizde değil, zaten bizdeki haberler genellikle batı kaynaklı haberlerin çevirilerinden oluşmakta. Özellikle tüm BioNTech Pfizer aşısı kullanan ülkelerden gelen haberlerde hep inaktif Çin aşısının, Sinovac aşısının şurası kötü, burası eksik şeklinde yaklaşımlar vardı. Çin aşısına ait böyle yaklaşımlar sürünce Çin de harekete geçti tabii onlar da Pfizer BioNTech veya RNA aşılarının genel anlamıyla eksikliklerini sürekli vurgulamaya başladılar. Çin’in uluslararası alana seslenen Global Times isimli bir haber sitesi varmış ben bilmiyordum. Özellikle yaşlılarda birtakım sorunların çıkması nedeniyle “bu aşının yaşlılarda uygulanması yasaklanmalı” haberlerini vermeye başladılar. Diğer bir çalışma, bu benim de üzerinde çok durduğum ama Türkiye’de nedense atlanıyor, ben dönüp dönüp bakıyorum acaba ben mi hata yapıyorum diye. Hatırlayacaksınız Sinovac aşısının Brezilya ayağında 3 farklı grupta ağır hastalar, orta şiddette hastalar ve hafif hastalardaki aşının etkililiği belirtilir ve etkililik hafif hastalarda %50 civarında diye bir ibare vardı ama ağır hastalıktan korumada %100 etkililik bulmuştu Brezilyalılar. Bizde sadece bu en alttaki %50’lik vurgulanıyor ve “Çin aşısı %50 etkili” deniyor. Bu böyle değil, diğer aşılarda ağır hastalıktan korumalar %95 iken ağır hastalıktan koruma Çin aşısında %100 idi. Türkiye’de de %91 civarında bulunmuştu biliyorsunuz. Şimdi Çinliler demişler ki “Pfizer Biotech aşısının da hafif belirti gösteren vakalarda etkinliği bizdeki %50 idi, bunlarınki %20.” Onlar da bu haberi yayıyorlar, böyle bir savaş var. Şimdi bu aşının yaşlılarda uygulanması yasaklanmalı Çinliler dedim neden çünkü Amerika’da yaklaşık 50, Norveç’te yaklaşık 30 olgu sayıları, Almanya’da 10 kadar, Fransa’da 9 kişi, bunlar hep ileri yaşta kronik hastalığı olan ve ağır tedavi altındaki hastalar. Bunların yaşamlarını yitirdiği haberleri geliyor ama hiçbir zaman bilimsel olarak bu kayıpların aşı ile ilintilenmesi bilimsel olarak gösterilmedi. Bunun tabii vurgulanması lazım, çünkü CDC’nin Atlanta’daki merkezin Amerika’daki verilerine baktığınızda 1,9 milyon kişi aşılanmış, sadece 21 tane anaflagsi olayı görülmüş. Bu yüksek bir oran değil, beklenen bir olay. Bu arada Brezilya aşılamaya başladı, aşılama kampanyasını televizyonlarda sembolik bir görüntüyle 54 yaşındaki hemşire Monica Calazens’ e uygulandı. Neden bunu belirtiyorum, çünkü kendisi bu hemşire Monica Kalezens sembol bir isim, özellikle Başkan Bolsanaro’ya karşı Covid-19 tehlikesi aşıyla korunma konularında çok ön planda olan sağlık çalışanlarının sözcüsü konumundaki bir kişiydi ama Bolsanaro ilginçtir, ülkede Sao Paolo’da onun Vali Joao Doria başlattı bu aşı kampanyasını. Neden bunu söylüyorum çünkü Bolsanaro hâlâ bu aşılar bilimsel olarak geçerlilikleri kanıtlanmadı, öldürebilir ya da anomali yapabilir diyor. İlginç bir şey tabii. 

ÖM: Bu arada Brezilya’da dünyanın üçüncü büyük hem enfeksiyon vaka sayısı olarak hem de bu vakalardan ölüm sayısı olarak üçüncü durumda ABD ve Hindistan’dan sonra. 

SB: Evet Brezilya’da işler iyi gitmiyor ki özellikle Amazon bölgesinde ciddi sorun yaşıyorlar gerçekten çok sayıda hasta ve kayıp var orada, çok da hızla yükselmeye halen devam ediyor. Aşılar arasındaki süre işte bizdeki çalışmalarda 14 gündü faz3 çalışmasında iki doz arasındaki arasındaki süre. Bunun uygulamada 28 güne çıkarılacağı söylendi. “Olur mu böyle şey?” deyip bizde çok eleştirildi basında. Hemen arkasından İngiltere 12 haftaya çıkaracağını söyledi. Aslında eğer aşı temininde bir güçlük varsa pandemi gibi olağanüstü durumlarda bu arayı açmamak gerekli belki ama yapılmak zorunda kalınıyor. Fransa da cuma günü açıkladı, 2 doz arasını 6 hafta yani 42 güne çıkarıyor. O da 2. doz aşı teminindeki güçlük nedeniyle biraz önce Özdeş’in bahsettiği zamanında teslim edememe nedeniyle üreticinin böyle bir yola gidildiği vurgulanıyor. Bir ilginç haberle bitireyim, aslında varyantlardan bahsedecektim, onu bir dosya şeklinde perşembe gününe bırakalım. Bir de sizin vurguladığınız bu ‘long covid’ vardı, ona da hazırlık yapıp onu da bir programda ya da belki Korona Günleri’nde aşıyla ele alacağız. Haber Avrupa’daki Google arama motorunda en çok tıklanan siteler neymiş, en çok aranan siteler. Bütün bu pandemi sürecinde hâlâ ilk sırada “yüzde nasıl hesaplanır?” tıklanmış. Neden böyle bilmiyorum. Bir bilgi verilirken “% şu kadar” deniyor, bu % nasıl hesaplanıyor en fazla araştırılan. Sonra “nasıl zayıflarım?” Üçüncü sırada “nasıl para kazanırım?”“Covid nedir, koronavirüs nedir?” altıncı sırada. Covid haberlerinin kendi içinde bakıldığında en fazla sorulan soru “kısıtlama ne zaman başlıyor?” ya da “ne zaman bitiyor?” her ülkede. Özellikle Almanya, Belçika ve Fransa’da Covid’e spesifik aşı konusundaki sorular çok az, ilginç bir şekilde bu üç ülkede Covid aşısı pek merak edilmiyor demek ki. Bu arada endişeli bir grup seslerini yükseltmeye başladı, obezler “biz niye öncelikli bir grup olarak kabul edilmiyoruz?” diye çünkü obezite ile Covid-19’un ağır seyretmesi arasındaki ilişkiye dair çeşitli çalışmalar yapılıyor ki belki bunun beslenmeyle ilintisine perşembe günü değinelim eğer vaktimiz kalırsa. Ben burada durayım, size iyi yayınlar dileyeyim

ÖM: Peki çok teşekkür ederiz.

ÖÖ: Çok teşekkür ederiz. 

SB: Sağ olun, teşekkürler.