‘Kıyılar Halkın, Halkın Olacak’

-
Aa
+
a
a
a

“Kıyılar Halkındır, Tüm İşgaller Kalkıncaya Kadar Kıyılardayız”

Gezegenin Geleceği: 11 Haziran 2024
 

Gezegenin Geleceği: 11 Haziran 2024

podcast servisi: iTunes / RSS

Muğla’nın Bodrum ilçesinde her Pazar günü farklı bir sahilde kıyı işgallerini protesto eden Özgür Kıyılar Bodrum İnisiyatifi, bu hafta son dönemde kaçak yapılaşmanın arttığı Bitez sahilinde eylem yaptı. ‘Kıyılar Halkındır, Tüm İşgaller Kalkıncaya Kadar Kıyılardayız’ yazılı pankart ve ‘Kıyılar Halkın’, ‘Kıyı Kanununu Uygula’, ‘Elini Çek, Kıyılar Halkın’, ‘Denize Erişim Herkesin Hakkı’, ‘Kıyılar Halkın, Halkın Olacak’ yazılı dövizler taşıyan eylemciler, sloganlar atarak şezlong ve kumsala yerleştirilen masaların arasından yürüdü. Eylemciler, sahilin bazı bölümlerinde şezlong ve masaların neredeyse denizin içine kadar sokulması nedeniyle yürüyüş yaparken suya girmek zorunda kaldı. Eylemcilere sahildeki yurttaşlar alkışlar ve sloganlarla destek verdi. Sahilde ve yürüyüş yolunda ilerleyen eylemciler adına konuşan Muğla Çevre Platformu’ndan Güney Şirin, “Havlumuzu nereye sereceğiz arkadaşlar, havlumuzu serecek yer dahi bırakmıyorlar. Artık yeter diyoruz. Kanunu uygulayın, işgale son verin,” diye konuştu. Anayasanın 3621 sayılı kanunun 5. maddesindeki ‘Kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır’ kısmını hatırlatan Güney Şirin, “’Kıyılar herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır’ maddesine neden uygun hale getirmiyorsunuz? Denize sıfır yapılan otel, rezidans ve tatil köylerinin kıyının doğal halini bozarak başta nesli tükenmekte olan Akdeniz foklarının ve deniz canlılarının yaşam alanlarını yok etmelerine neden engel olmuyorsunuz?” diye sordu. “Anayasa, tüm yurttaşlara kıyılarda eşit kullanım hakkı verse de yurttaşların kıyıları ücretsiz kullanımı engelleniyor,” diye devam eden Şirin, “Yazın gelişiyle kıyı işgalleri artarak devam ediyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı, ‘Kıyılar halkın, halk plajları açacağız’ diyor. Plajlarımızın büyük bir kısmı işgal altındayken Turizm Bakanlığı tarafından kıyılarımızın doğal yapısı bozularak sözde halk plajları yapılıyor. Bizler, belediyelerden ve Turizm Bakanlığı’ndan halk plajları açmasını değil, anayasal hakkımız olan tüm kıyılara eşit ve özgürce ulaşma hakkımızın önündeki engelleri kaldırmalarını istiyoruz. Ecrimisilin kaldırılarak tüm kıyı, koy ve plajlara herhangi bir ücret, kısıtlama getirilmeden tüm halkın eşit ve özgürce ulaşmasını istiyoruz. Artık yeter, Anayasa ne diyorsa onu uygulayın. Anayasa’nın tarif ettiği kıyı kanunu uygulanıp, işgaller son buluncaya kadar kıyılarda olmaya, tüm canlıların yaşam hakkını savunmaya devam edeceğiz,” ifadelerini kullandı.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nden teklif taslağı

Kasım ayında gerçekleşecek COP29 İklim Zirvesi öncesinde, dünyanın en büyük ekonomilerinden bazıları yeni kömür projelerine yönelik özel sektör finansmanını durdurmayı amaçlayan bir planı sonuçlandırmak istiyor. Konuyla ilgili doğrudan bilgisi olan beş kaynağın Reuters’e verdiği bilgiye göre, bu yılki Birleşmiş Milletler iklim zirvesi öncesinde kömür projelerine yönelik yeni özel sektör finansmanını durdurmaya yönelik bir plan üzerinde çalışılıyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) teklif taslağı onaylanırsa, bu çok taraflı bir kurumun kömür finansmanını kısıtlamaya yönelik ilk hamlesi olacak. Kaynaklar, finans kurumlarının kömüre nasıl yaklaştığına ilişkin bir ‘altın standart’ politikası belirlemeyi amaçlayan plan taslağının, yatırımcılara, bankalara ve sigortacılara mevcut veya planlanan kömür projelerine yeni finansmanı durdurma ve kömür altyapısı inşa eden şirketlere sağlanan fonları sona erdirme talimatı verdiğini söyledi. Plana göre finans kurumları, kömür santrallerini elden çıkarmak yerine bunları erken emekliye ayırma sürecini finanse edecek. Kömürle çalışan tesislerin erken kapatılması, kaybedilen kömür kapasitesinin yerine geçecek temiz enerji finansmanıyla eşleştirilmeli. Sivil toplum kuruluşu Urgewald’ın geçen ay yayımladığı bir raporda, ticari bankaların kömür endüstrisine verdiği kredi ve taahhütlerin Ocak 2021 ile Aralık 2023 arasında toplam 470 milyar dolar olduğu belirtilmişti. OECD ülkeleri, Kasım ayında Azerbaycan’da yapılacak Birleşmiş Milletler COP29 İklim Zirvesi öncesinde resmi olarak kabul edilmeden önce halkın katılımına sunulacak olan teklife ilişkin geri bildirimler hazırlıyor. OECD politikası bağlayıcı olmayacak ancak şirketlerin yönetim kurulları ve hissedarları tarafından kullanılan uluslararası bir standart belirlemeyi amaçlayacak. Temiz enerji yatırımları için sermaye maliyetini düşürmeye de odaklanan bu proje, Endonezya ve Vietnam dahil olmak üzere kömüre bağımlı gelişmekte olan ekonomiler tarafından desteklendi. Her ikisi de kömür bağımlılığını azaltmak için bağışçı ülkelerle milyarlarca dolarlık anlaşmalar yaptı. Kaynaklardan üçü, OECD teklifine en büyük geri adımın Japonya’dan geldiğini söyledi. Japonya, dünyanın üçüncü büyük kömür ithalatçısı ve enerjisinin dörtte birinden fazlasını kömürden sağlıyor.

Muğlalıların susuzluk sorunu

Dünya kömürden çıkarken, Muğla Milas’taki Yeniköy ve Kemerköy kömürlü termik santralleri, kapatma kararına karşın çalışmaya devam ediyor. Santrallere kömür sağlanması için doğa tahrip edilirken, aynı zamanda köylülerin ihtiyacı olan su da şirketlere gidiyor. Bu konuya dikkat çekmek isteyen yurttaşlar, Muğla Su İnisiyatifi’nin çağrısıyla Milas’taki Karacahisar Köyü’nde bir araya geldi. Burada yapılan açıklamada, “Yaşam hakkı olan suyun adil olmayan paylaşımı nedeniyle Muğlalılar olarak her geçen yıl susuzluk sorununu daha derin hissediyoruz. Muğla Su İnisiyatifi olarak, Karacahisar'ın Suçıkan mevkiinde düzenlediğimiz bu etkinlikle yaşanan adaletsizliğe bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz,” denildi.