Başta CHP olmak üzere muhalefet, ilk turda çatı aday macerasını ve adı geçen ‘sembolik’ ismin yaratacağı etkiyi, bir kez daha düşünmeli, ölçüp biçmeli. İnsanlar bir tuzluğa oy verecek hale gelmiş olabilir ama o tuzluk tek seçenek olmamalı!
Bir önceki yazıda, cumhurbaşkanlığı seçiminin iki turlu olmasından hareketle, ‘iki’ seçenek üzerinde durmuştum. İlk turda herkesin ‘kendi adayını’ çıkarması (ve bağımsız adaylar seçeneği) ile ‘çatı aday’seçeneği.
Yazının sonunda söyleyeceğimi, yine başta söyleyeyim: Eğer ‘ilk turda’ çatı aday formülü düşünülüyorsa ve o aday Abdullah Gül olacaksa, ‘bin’ kez daha düşünülmeli!
Söz konusu seçeneklere bir kez daha değinmekte yarar olabilir:
Kılıçdaroğlu, Adalet Yürüyüşü’nün ardından, bana kalırsa ‘ikinci’büyük siyasi hamlesini yaptı. ‘Aman ne derler’ kaygısı olmadan davranıldığında, nasıl bir etki yarattığı da görülmüştür sanırım. Görünen o ki vekil transferi çok başarılı oldu. AKP’lilerin ruh hali bunu sergiliyor. Öyle matrak (ve yanlış!) tarihsel örnekler bulmaya çalışıyorlar ki, tepkileri giderek hüzün verici olmaya başladı.
Bazı partilerin seçimlere girmesini engellemek ve bazı partileri de yüzde 10 barajı kullanarak saf dışı bırakmak isteyen bir siyasi hareketin, ‘siyasi ahlak’ vs. gibi kavramlardan söz etmesini, Türkiye Cumhuriyeti’nde ciddiye alan bir yurttaş olduğunu/kaldığını sanmıyorum.
CHP, Türkiye sağına gösterdiği iltifat, ilgi ve yakınlığın yalnızca bir kısmını, akıl almaz adaletsizliklerle yüz yüze kalan HDP’ye gösterebilirse, pek çok sorunu zor da olsa uzlaşmayla aşmak, toplumsal (ve tabii siyasal) kamplaşmayı yumuşatmak mümkün olabilir. Hani şu genel başkanları ve vekilleri ‘CHP marifetiyle’cezaevine giren, vekilliklerini kaybeden HDP’den söz ediyorum.
Uzatmadan adaylık konusuna geleyim…
Her partinin ilk turda kendi adayını çıkarması ve bağımsız adaylıklar, sandığa katılımı üst düzeye çıkarır. Ne kadar çok yurttaş seçime katılsa ve ne kadar çok aday meydanlarda olsa, o kadar iyi. Bu, “Partiler ittifak yapmamalı” demek değildir. Kişisel olarak, 2011 seçimlerinden bugüne partilerin ittifakından ve hatta ortak vekil listelerinden yana olduğumu yazıyorum. Her düzeyde ittifak hem mümkün hem gerekli. Bu bir gün ‘ilkeler’üzerinde ittifak, beriki gün adaylıklar üzerinde ittifak olur. Olmalıdır da. Türkiye’de her zaman ‘yumurtanın kapıya dayanması bekleniyor,’ nitekim yine öyle oldu. Ancak biraz geç de olsa, hiç yoktan iyidir!
Evet, partiler ittifak yapar yapmasına da, iki turlu bir seçimde, ikinci turda yapılacak ittifaklar çok daha anlamlı sonuçlar verir. Bir kez daha: Herkesin benimseyebileceği aday bulmak neredeyse mümkün olmadığından, ilk turda her bir yurttaş benimsediği aday için gider sandığa ve ikinci turda ittifak zorunlu hale gelir.
Diyelim ki, CHP’nin adayı ilk turda ‘en çok oy alan ikinci isim’oldu. Eğer seçim ittifakı, onun çekilmesini gerektiriyorsa yine çekilebilir ve üçüncü adaya şans tanınmış olur.
Çatı aday formülüyse seçmen konsantrasyonunu artırmayı ve seçimi ilk turda kazanmayı hedefliyorsa da, iki büyük handikap ile malul. İlki, bir evliya mezarından çıkıp aday olsa herkesçe benimsenmesi mümkün olmaz. İkincisi, iki adayla gidilen seçim, AKP seçmen kitlesini de katılaştıracak, partiye kenetlenmeyi artıracak, ‘ya hep ya hiç’ duygusu yaratacaktır.
Hâl böyleyken, çatı aday formülü muhalefetin beklediği sonucu yaratmayabilir. Yurttaşı sandığa çekmeyi zorlaştırabilir. Yurttaşın, ‘sandıklara sahip çıkılması gerektiğine’ ikna edilmesi mümkün olmayabilir. İki ay dahi olsa sonuçta yoğun çalışma gerektiren bir süreçten söz ediyoruz. Bir partiliyi, hiç hazzetmediği aday için çalıştıramazsınız.
Ezcümle:
İlk turda her parti kendi adayını çıkarmalı. Bağımsız adaylar da var. İlk turda seçmen gönül rahatlığıyla oy vermeli. İktidar/Cumhur, bir değil, beş altı aday ile mücadele etmeli. Katılım çok olacağı için Cumhur’un ilk turda başarılı olma olasılığı pek düşük. İkinci tur, türlü ittifaklara ve adaylıktan çekilmelere açık. O iki hafta içinde çok şey değişir. Kimin başarı şansının daha yüksek olduğu düşünülüyorsa, o aday yoluna devam eder.
Eğer çatı aday formülü, hele ki Abdullah Gül üzerinden denenirse, muhalefetin bir çuval inciri berbat etme olasılığı var. Gül, AKP’den ne kadar oy alır bilinmez, ama örneğin CHP’ye oy kaybettireceği kesin.
Geçen yaz Çanakkale’de düzenlenen kurultayın seçim ve partiler konulu çalıştayında, konuşmanın bir yerinde şöyle bir şeyler söylediğimi hatırlıyorum: “‘Genel oyun’ tarihini anlatan, ne olduğunu iyi kötü bilen biri olarak, bir ‘tuzluğa’ oy verebilirim. Ancak bir tuzluğu aday yapmamakta büyük yarar var.”
Başta CHP olmak üzere muhalefet, ilk turda çatı aday macerasını ve adı geçen ‘sembolik’ ismin yaratacağı etkiyi, bir kez daha düşünmeli, ölçüp biçmeli. İnsanlar bir tuzluğa oy verecek hale gelmiş olabilir ama o tuzluk tek seçenek olmamalı!