Abdullah Gül ve bir demokrasi manifestosu...

-
Aa
+
a
a
a

CHP'nin İyi Parti'ye 15 milletvekiliyle verdiği destek, hem 24 Haziran hem demokrasi adına olumlu bir gelişmedir. 
Kılıçdaroğlu'nu kutluyorum.

Kaynak: T24 (23 Nisan 2018)

Şapkadan tavşan çıkarırcasına bir anda yaptığı bu hamlesiyle bir yandan Erdoğan'ın vücut kimyasını bozarken, diğer yandan 24 Haziran'a giden yolda belki de ilk kez iyimserlik verici bir beklentiye yol açtı.
Nedir bu beklenti?
Birinci turda Erdoğan'ın karşısına tek bir ortak adayla çıkmak...
Bu kapının, İyi Parti'nin seçimlere girmesini güvenceye alan Kılıçdaroğlu hamlesiyle aralandığı söylenebilir.
Bir soru daha var tabii:
O ortak aday kim olacak?
Muhalefet partileri, CHP, İyi Parti, HDP, Saadet Partisi hep birlikte ve birinci turda hangi isim üzerinde anlaşabilirler?

Ve tüm muhalefet böyle bir isim üzerinde, bir ortak adayda uzlaşma sağlarken, aynı zamanda, bir demokrasi manifestosuyayınlayabilir mi?
Bu iki konu etrafında sıcak bir kulis dönmekte...
Hem ortak bir aday bulmak, hem de bir demokrasi bloku oluşturmak için perde arkasında dar bir çevre yoğun çaba sarfediyor.
Zaman baskısı var.
Günler çok sayılı.
Tarafların birbirlerini ikna edebilmesi için çok fazla bir zaman kalmadı.
Galiba her şeyin en çok hafta sonuna kadar bitirilmesi gerekiyor.
Tabii bu sıcak gündemin en kritik meselesi, ortak aday...
Kim olacak?
Bu soruyla birlikte karşılığı en çok merak edilen ve şu sıralar tartışılan soru da sır değil:
Abdullah Gül sahneye çıkabilir mi, buna ikna edilebilir mi?
Bu ihtimal yok değil.
Evet var.
Bu kapı aralanmış durumda.
Ama bunun için en başta tüm muhalefet partilerinin Abdullah Gül adında anlaşmaları gerekiyor.
Peki, adaylığını şimdiden açıklamış olan İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener geri adım atabilir mi? Bu konuda ikna edilebilir mi?
Öte yandan, bir de Selahattin Demirtaş'ın adaylığı gündemde.
Çünkü hapisteki Demirtaş'ın cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesini isteyen epeyce güçlü bir eğilimin varlığından söz edilebilir HDP içinde...
Bilemiyorum.

Peki, benim görüşüm nedir?
Sözü uzatmadan şu noktalarda özetleyebilirim:

(1) Türkiye'nin bir numaralı sorunu Erdoğan'ı sandıkta yenilgiye uğratmadan bu ülkede demokrasi kapısı açılmaz.
(2) Bu açıdan 24 Haziran yaşamsal bir fırsattır. 
(3) Bu fırsatı en iyi kullanmanın yolu, Erdoğan'ın karşısına tüm muhalefetin birinci turda tek bir ortak adayla çıkmasıdır.
(4) Türkiye'nin bugünkü siyasal ortamında en iyi ortak aday Abdullah Gül'dür.
(5) Ve Abdullah Gül sahneye çıkarken, altında tüm muhalefetin imzasını taşıyan bir demokrasi manifestosu yayınlamalıdır.

Ben böyle düşünüyorum.
24 Haziran'da seçim sandığından bir padişah çıkmasını istemiyorsak, demokrasi kapısını bu ülkede yeniden açmak istiyorsak, en iyi çözüm yolunun bu olduğu kanısındayım.
Bu satırlarımı 23 Nisan 2018 Pazartesi günü akşam saatlerinde yazıyor ve bir tıkla T24'e gönderiyorum.