"İnsanlığın geleceği tehlikede"

-
Aa
+
a
a
a

İklim Kuşağı Konuşuyor'da Atlas Sarrafoğlu, Dünya'nın 'yaşamsal belirtilerinin' birçoğunun rekor seviyelere ulaştığını belirterek haftanın önemli iklim haberlerini masaya yatırıyor.

""
"İnsanlığın geleceği tehlikede"
 

"İnsanlığın geleceği tehlikede"

podcast servisi: iTunes / RSS

Giderek daha fazla sayıda bilim insanının iklim krizi nedeniyle toplumsal çöküş olasılığını araştırmaları yaptığını belirten yeni bir rapor, Dünya'nın “yaşamsal belirtilerinin” birçoğunun rekor seviyelere ulaştığını ortaya koydu.

'İnsanlığın geleceği tehlikede' diyen dünyanın en kıdemli iklim uzmanlarından oluşan bir grup, 2023 yılında 35 yaşamsal belirtiyi değerlendirdi ve 25'inin şimdiye kadar kaydedilenden daha kötü olduğunu tespit etti. Bunlar arasında atmosferdeki karbondioksit ve metan seviyeleri, insan nüfusu, kömür yakımı ve buzulların erimesi yer alıyor. 

Bioscience dergisinde yayınlanan rapora göre, fosil yakıtların rekor düzeyde yakılması nedeniyle dünya yüzeyinin ve okyanusların sıcaklığı tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. İnsan nüfusu günde yaklaşık 200 bin kişi ve sığır ve koyun sayısı ise günde 170 bin kişi artmakta ve tüm bunlar rekor sera gazı emisyonlarına katkıda bulunmaktadır.

Metan, 20 yıl içinde CO2'den 80 kat daha güçlü bir sera gazıdır ve fosil yakıt operasyonları, çöplükler, sığır ve pirinç tarlaları tarafından yayılmaktadır. Daha önce Oregon Eyalet Üniversitesi'nde görev yapan ve ekibin eş başkanlığını yürüten Dr. Christopher Wolf, “Metan emisyonlarının artış hızı hızlanıyor ve bu son derece endişe verici,” dedii. Bilim insanları ise amaçlarının "Vatandaşlardan araştırmacılara ve dünya liderlerine kadar bilinçli ve cesur tepkilere ilham verecek net, kanıta dayalı bilgiler sunmak olduğunu - sadece doğru davranmak ve olduğu gibi söylemek istiyoruz,” dediler. İnsanların çektiği acıları sınırlandırmak için kararlı ve hızlı bir şekilde harekete geçilmesi gerektiğini belirten bilim insanları, fosil yakıt yakımının ve metan emisyonlarının azaltılması, zenginlerin aşırı tüketiminin ve israfının kesilmesi ve bitki bazlı gıdalara geçişin teşvik edilmesi gerektiğini ifade ettiler.

Fotoğraf: AA

Greta Thunberg bu hafta Avrupa’nın farklı şehirlerinde idi ve geçtiğimiz Cumartesi günü Avrupa Birliği'nin fosil yakıt sübvansiyonlarına karşı Brüksel'de düzenlenen gösteri sonrasında Belçika polisi tarafından da gözaltına alındı.

İsveçli aktiviste Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonu binalarına sadece birkaç kilometre mesafede bulunan Brüksel'deki önemli bir yolu kapatan 'İklim Adaleti için Birlik' ve 'Yokoluş İsyanı’ndan düzinelerce gösterici de eşlik ediyordu. Protestocuların etrafı polis tarafından sarıldı ve birçoğu gözaltına alınırken izleyenler 'yalnız değilsiniz' sloganları attı.

Geçtiğimiz hafta 'İklim Adaleti için Birlik,' Avrupa Birliği ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'e açık bir mektup kaleme aldı.

Von der Leyen, bir sonraki Komisyon'da göreve gelecek ekibini, petrol ve doğal gaz sübvansiyonlarını aşamalı olarak kaldırmaya çağırdı ancak geçtiğimiz Ekim ayında yayınlanan bir rapor, Avrupa Birliği'nin hala endüstriyi sübvanse etmek için yılda 100 milyar eurodan fazla harcadığını gösterdi.

Açık mektupta, 'İklim Adaleti için Birlik,' fosil yakıt sübvansiyonlarının 2025 yılına kadar aşamalı olarak kaldırılması için bir zaman çizelgesi belirlemek, Avrupa Birliği üye devletleri için kapsamlı bir metodolojik kılavuzun yanı sıra şeffaflık ve hesap verebilirlik için bir çerçeve kabul etmek gibi üç hedeflerini ortaya koydu.

Grubun sözcüsü Angela Huston Gold, Euronews'e yaptığı açıklamada, 'iİklim krizi felaket ve ölümcül boyutlara ulaştığı için' gösteri yaptıklarını belirtti.

"Avrupa Komisyonu 8. Çevre Eylem Programı fosil endüstrilerini sübvanse etmeyi durdurmayı taahhüt etti ancak petrol ve doğal gazı her yıl yüz milyarlarca euro sübvansiyonla desteklemeye devam ediyor," denilen bildiride, "Açık mektubumuz Komisyonu, aşamalı olarak durdurma için bir zaman çizelgesi ve metodoloji belirlemekle başlayarak, söz verdiği şeyi yapmaya çağırmaktadır," ifadeleri de yer aldı.

Angela Huston Gold, grubun iklim krizine dikkat çekmek için yürüyüşler, mektuplar, davalar ve sivil itaatsizliği kullanması gerektiğini belirterek, "(Avrupa Komisyonu'nu) dinlemeyeceklerini biliyoruz," dedi.
Grup, hem Avrupa'da, hem de Brüksel'de eylemlerine devam etmeyi ve kapsamını genişletmeyi planlıyor. Bazı katılımcılar Ekim ayında yapılacak yeni eylemleri duyuran broşürler dağıttı.

Şimdi bu hafta yayınlanan önemli bir rapora bakalım istiyorum. Birleşmiş Milletler hava durumu ajansının yeni yayımladığı bir rapora göre, dünya genelindeki nehir akışları rekor sıcaklıkların ortasında geçen yıl tüm zamanların en düşük seviyelerine geriledi. Talebin arttığı bir dönemde su kaynaklarının bu durumu endişelerin artmasına neden oldu.

33 yıl öncesine ait verilere dayanan Küresel Su Kaynaklarının Durumu raporuna göre, uzun süreli kuraklıklar Kuzey, Orta ve Güney Amerika’nın büyük kısımlarında nehir akışına büyük darbe vurdu; Mississippi ve Amazon Nehri havzalarında 2023’te rekor düzeyde düşük su seviyeleri rapor edildi.

Ganj ve Mekong Nehri havzalarında da ortalamanın altında koşullar görüldü. Genel olarak, küresel su toplama alanlarının %50’sinde anormal koşullar tecrübe edildi; bunların çoğunda su sıkıntısı vardı ve tarım ve sanayi için su mevcudiyeti azalıyordu.

Dünya Meteoroloji Örgütü Genel Sekreteri Celeste Saulo, gazetecilere verdiği demeçte, “Su, iklim değişikliğinin yaşandığı çağımızın en anlamlı göstergesi haline geliyor, ancak bu rezervleri korumak için harekete geçmiyoruz,” dedi. Saolu, iklim değişikliği nedeniyle su döngülerinin daha düzensiz hale geldiğini söylerken, değişiklikleri izlemek ve bunlara yanıt vermek için hidrolojik izlemenin artırılması çağrısında bulundu.

Amazon kuraklığı bu yıl tekrarlandı ve daha önce gemi seferlerine elverişli olan bölgelerde çamur yığınları ortaya çıktı. Dünya Meteoroloji Örgütü Hidroloji Direktörü Stefan Uhlenbrook, bu yıl dünyanın yeni sıcaklık rekorlarının rapor edildiği bölgelerinde daha fazla su kıtlığı beklediğini söyledi.

Bu arada kasırgalar dönemine de büyük hızla girdik. Belki sıklıkları artmadı ama bilim insanlarına göre 3 ile 5 arası görünen kasırgaların oranı aşırı yükseldi ve ayrıca oluşma hızı en yüksek kasırgalara da peş peşe şahit oluyoruz. Bu aşırılık hem ölümcül hem de maddi açıdan oldukça yıkıcı. O zaman Helene ve Milton’dan bahsetmeden geçemeyiz programı…..

Yeni bir bilimsel analize göre, geçen ay ölümcül Helene Kasırgası'nı tetikleyen Meksika Körfezi'nin olağanüstü sıcak suyu, kasırganın rüzgar ve yağmurunu da arttıran ‘insan kaynaklı iklim değişikliği’ nedeniyle 500 kata kadar daha olası hale geldi.

Eylül sonunda ölümcül kategori 4 kasırgası olarak Florida'da karaya çıkan Helene, altı eyalette 500 millik bir yıkım yolu açarak feci sellere neden oldu ve 230'dan fazla insanın ölümüne yol açtı.

Sıcak okyanuslar fırtınaların güçlenmesi ve büyümesi için büyük bir enerji kaynağıdır ve Helene'in karaya ulaşmadan önce üzerinden geçtiği su, ortalamanın yaklaşık 2 derece üzerindeydi.

Gerçek dünya verilerini ve iklim modellerini kullanarak aşırı hava olaylarında iklim değişikliğinin rolünü hesaplayan bilim insanlarından oluşan bir ağ olan World Weather Attribution'a göre, bu aşırı sıcak okyanus sıcaklıkları, insanların fosil yakıtları yakmasının yol açtığı iklim değişikliği nedeniyle 200 ila 500 kat daha olası hale geldi.

Çarşamba günü yayınlanan analize göre, iklim değişikliği ayrıca Helene'nin yol açtığı aşırı rüzgar ve sağanak yağmuru daha da kötüleştirerek Florida kıyılarındaki rüzgar hızını %11 daha şiddetli hale getirdi ve yağış miktarını yaklaşık %10 arttırdı.

Kar amacı gütmeyen araştırma grubu Climate Central'ın baş meteoroloğu ve çalışmanın yazarlarından Bernadette Woods Placky, “İnsan faaliyetlerinin atmosfere ve okyanuslara eklediği ısı, kasırgalar için steroid gibidir,” dedi.

Son birkaç on yılda küresel ısınmanın %90'ından fazlası okyanuslarda gerçekleşti. Kasırgalar bu ekstra enerjiden sonuna kadar yararlanıyor. Bir kasırganın rüzgar hızının 24 saat içinde en az 35 mil/saat artması anlamına gelen hızlı şiddetlenme, iklim değişikliği nedeniyle artık daha yaygın hale geldi.

Helene, Eylül sonunda Florida'nın Big Bend bölgesine çarpmadan sadece birkaç saat önce Kategori 2'den Kategori 4 kasırgaya hızla yoğunlaştı.

Hafta başı Pazartesi günü Milton Kasırgası, Meksika Körfezi'nde Kategori 5 kasırgaya dönüşerek kayıtlara geçen en hızlı şiddetlenen fırtınalardan biri oldu. Milton Kasırgası, sel ve fırtına dalgaları riskini beraberinde getirerek benim programı hazırladığım Perşembe günü Florida'da karaya ulaştı. İki milyondan fazla ev elektriksiz kaldı ve Atlantik kıyısında 'çok sayıda ölüm' olduğu bildirildi. Bugün içinde hasarın daha da netleşeceğini düşünüyorum. Yine de Milton’un Kategori 6 olması ihtimalinin ortadan kalkması eminim Florida’yı rahatlatmıştır. 

Bu aşırı güçlenmiş fırtınaların etkileri çok büyüktür. Kıyıdan yüzlerce mil uzaklıktaki Batı Kuzey Carolina, Helene'nin en ölümcül etkilerini yaşadı ve 100'den fazla kişi hayatını kaybetti.

Princeton Üniversitesi'nde yer bilimleri profesörü ve çalışmanın eş yazarı Gabriel Vecchi, “Helene, savunmasız olanın sadece kıyı bölgeleri olmadığının trajik bir hatırlatıcısıdır,” dedi ve ekledi, "Daha ıslak ve daha güçlü fırtınalar iç kesimlerde giderek büyüyen bir tehdit oluşturuyor.”

Çarşamba günkü rapor, geçen hafta yayınlanan ve fosil yakıt kirliliğinin Helene'nin yağışlarını kötüleştirerek zaten felaket olan durumu daha da kötüleştirdiği sonucuna varan iki önceki iklim analizini takip ediyor.

Imperial College London'da iklim bilimi alanında kıdemli öğretim görevlisi Friederike Otto, dünyanın fosil yakıtları hızla yenilenebilir enerjiyle değiştirmesi halinde gelecekteki kasırga etkilerinin yine de en aza indirilebileceğini söyledi.

“Amerikalılar Helene'den daha şiddetli kasırgalardan korkmak zorunda kalmamalı,” diyen Otto, sözlerini şöyle sürdürdü, ”İnsan haklarının bir değeri olacaksa iklim değişikliğinin ele alınmasının kaçınılmaz olduğu ve gelecek nesillerin iklim kaosunun hüküm sürdüğü bir dünyada yaşamak zorunda kalmayacağı konusunda dürüst olan liderlere ihtiyacımız var.”

Bilimin iklim krizini önlemede ve anlamada ne kadar önemli olduğunu görmemiz gerekiyor. Peter Kalmus’un Democracy Now!’da sorulan “ABD'nin güneydoğusunda yaşananlar ile iklim felaketi arasındaki bağlantıdan bahsedebilir misiniz?” sorusuna verdiği cevabı size iletmek istiyorum; 

"Gezegen aşırı ısınıyor. Bu geri döndürülemez. Buna fosil yakıt endüstrisi neden oluyor. Özellikle fosil yakıtlar değil de, endüstri dememin nedeni, bu endüstrinin neredeyse 50 yıldır, onlarca yıldır sistematik olarak yalan söylemesi ve harekete geçilmesini engellemesi ve Kongre önünde verdikleri ifadelerde sistematik olarak harekete geçilmesini engellemeye devam edeceklerini ve gezegen ısınmaya devam ettikçe bunun daha da kötüye gideceğini açıkça söylemiş olmalarıdır. Fosil yakıtları yakmaya devam ettiğimiz ve bu endüstrinin dezenformasyon yaymaya ve eylemleri engellemeye devam etmesine izin verdiğimiz her gün gezegenimiz daha da ısınıyor. Çaresiz hissediyorum. 

Bir iklim bilimci olarak 2006'dan beri tehlikeye dikkat çekiyorum, diğer bilim insanları çok daha uzun süredir alarm veriyor. Doktor James Hansen 80'lerde, hatta ondan da önce ve biz tamamen görmezden geliniyoruz. Başkan Biden gibi politikacılar, hatta Demokratlar bile “bilim insanlarını dinliyoruz” gibi şeyler söylüyorlar ve sonra, biliyorsunuz, son başkanlık tartışmasında Trump “bu bir aldatmaca” dedi ve sonra Başkan Yardımcısı Harris “iklim değişikliği gerçek, ama sondajlara devam edeceğiz” dedi. İklim değişikliğinin sebebi de tam da bu. Yani bilim insanlarının tamamen göz ardı edildiği bu garip distopyada yaşıyoruz. 

Ben şahsen başka ne yapacağımı bilmiyorum. Pek çok farklı aktivizm türünü denedim. Sivil itaatsizlik açık ara en etkilisi, hareketi inşa etmede, diğer aktivistlere ilham vermede, bu aciliyeti sağlamada en etkilisi oldu. Bence harekete geçebilmemiz için, bu politikacıların gelmesini sağlayabilmemiz için halkın iki şeye sahip olması gerekiyor; aciliyete ve bir nedene ihtiyacımız var. Ve bence kamuoyu bu iki şeyi bilmiyor, yani bunun varoluşsal olarak acil olduğu, geri döndürülemez olduğu hissine sahip değiller. Gezegen ne kadar ısınırsa, hayatımızın geri kalanında, çocuklarımızın hayatında, torunlarımızın hayatında, pek çok nesilde o kadar sıcak olacak. Ve bunun nedenini bilmiyorlar. Çok fazla kafa karışıklığı var. Buna fosil yakıt endüstrisi neden oluyor. Dolayısıyla bunu durdurmak, elimizden geleni korumak istiyorsak, eylemi engellemelerinin nedeninin bu olduğunu bilmemiz ve bankalardan gelen finansmanın bunun büyük bir parçası olduğunu hedeflememiz gerekiyor. Joe Manchin gibi 'şişko kediler' daha fazla zengin olsun diye, Amerika'da ihtiyacımız olmayan doğalgazı ihraç etmek için benim eyaletimde ve Virginia'da Mountain Valley boru hattı gibi yeni fosil yakıt projelerini genişletmeye devam ediyorlar, insanlar bunu anlamıyor ve aciliyeti bilmeleri gerekiyor. Bu geri döndürülemez bir durum. Bu fırtınalar, sıcak hava dalgaları, seller, mahsul kıtlığı, göçmenler, tüm bu istikrarsızlık daha da kötüleşecek. 

Görünen o ki, insanlar olarak, bize bu yaşamı veren, kelimenin tam anlamıyla her şeyi veren bu mutlak mücevher gezegeni korumak ve minnettar olmak yerine birbirimizi havaya uçurmakla daha çok ilgileniyoruz ve görünen o ki, bir türlü kendimize gelemiyoruz. Ve bu sorunu durdurmak için ihtiyacımız olan her şeye sahibiz. Güneş panellerimiz var, batarya depolamamız var. Rüzgarımız var, eğer irade olsaydı, eğer medya insanlara doğru haberleri verseydi, eğer başkanlar ve dünya liderleri insanlara haber verseydi, aciliyet ve neden olsaydı, bence bunu inanılmaz derecede hızlı çözerdik. Ama dışarıda sadece kafa karışıklığı var. Cumhuriyetçi Parti hala derin bir inkâr içinde, Demokrat Parti hala derin bir inkâr içinde ve bu sadece bir insanlık trajedisi."

Peter Kalmus’un bu sözlerini herkesin duyması gerektiğini düşündüğüm için programımı onun sözleri ile kapamak istedim. Peter Kalmus bu güçlü ifadesinde, fosil yakıt endüstrisinin eylemleri ile iklim krizi arasındaki kritik bağı vurguluyor ve geri döndürülemez hasarın çoktan başladığını belirtiyor.

On yıllardır sistematik olarak yayılan yanlış bilgilendirmelerin iklimle ilgili harekete geçişi geciktirdiğini, bu durumun ise derin bir hayal kırıklığına yol açtığını ifade ediyor. Peter Kalmus, iklim krizinin varoluşsal bir tehdit olduğunu ve bu tehdidin boyutlarının hâlâ tam olarak anlaşılmadığını dile getiriyor. Elimizde çözüm için gerekli teknolojiler olduğunu, ancak siyasi irade eksikliği ve kamuoyundaki kafa karışıklığının bu değişimin önündeki en büyük engel olduğunu belirtiyor. İklim krizine karşı daha büyük bir farkındalık ve aciliyet hissi yaratılmadığı sürece, karşı karşıya olduğumuz trajedinin derinleşeceğine dikkat çekiyor.


Ben Atlas Sarrafoğlu. Size bu haftaki programımda yine iklim krizinin gerçekliğini, yaşanan felaketleri ve bilim insanlarının sözlerini ve raporlarını sundum. Kapanış için seçtiğim şarkılar COP25 için Madrid’e gittiğimde tanıştığım iklim aktivisti ve rapçi Xiuhtezcatl’dan "Broken" ve Maclemore’dan Filistin'deki soykırım ve Amerikan başkanlık seçimleri için yazdığı ve yeni yayınlanan "Hind’s Hall".

Haftaya Cuma 14:00'te İklim Kuşağı Konuşuyor programında tekrar buluşana dek, kendinize, sevdiklerinize ve gezegenimize lütfen çok iyi bakın.