Mega yangınlar çağında birçok 'ilk' yaşanıyor

-
Aa
+
a
a
a

166 bin 284 hektar ve artmaya devam ediyor… 7 Ağustos itibariyle Muğla ve Antalya’da 16 noktada yangınlar devam ediyor.

Mega yangınlar çağı
 

Mega yangınlar çağı

podcast servisi: iTunes / RSS

Türkiye’nin tarihindeki en büyük orman yangınına tanıklık ediyoruz. Ege Bölgesi’nde İzmir Afet Gönülüleri arasında yangın söndürme ekiplerine destek veren Ali Çeçen ile yaptığımız telefon görüşmesinde, tanıklığını şu şekilde aktarıyor:

Biz 4 gündür bölgedeyiz. Zaten depremde de İzmir Afet Gönüllüleri olarak çalışmıştık İzmirliyiz ama her yerden arkadaşımız var. Herkes elinden gelen her şeyi yaptı burada tenekelerle bile yangın söndürmeye çalıştık ama yetersiz, her şey çok yetersiz.

Siz kendiniz mi koordine oluyorsunuz yoksa oradaki itfaiye ekipleriyle bir koordinasyon söz konusu mu?

- Gittiğimiz bölgede Orman Bölge Şefliği'nden bir arkadaş olursa onlarla görüşüp hangi bölgede yangın varsa o bölgeye gidip itfaiye araçlarına yardımcı olmaya çalışıyoruz. Çünkü arazözlerde sadece iki tane personel oluyor, bir tane ormancının hortumu 500 metre yukarıya taşıması gerekiyor. Marmaris bölgesinde dağlar dik. Yani o hortumu yukarıya dahi taşıyamıyorlar. Hortumun taşınması için biz sırayla geçip hortumu 500 metre yukarıya çekiyoruz. Yeri geldiğinde ateşe suyu biz püskürtüyoruz çünkü eleman eksikleri var. En son artık o kadar yorulmuşlardı ki yukarısı yanarken arazözün tepesine biz çıkıyorduk. Adam diyor ki, ‘Vallahi yapacak bir şey yok yanarsa yansın.’ Yani insanların da pili bitmiş o da vatandaş sonuçta.

Bir yerden sonra o da bırakıyor…

- Bırakıyor artık nasıl bırakmasın. 3 gündür uyumadan bir makinanın başında adamdan su istiyorsun gelmiyor. Ben dün Turunç bölgesindeydim akşam 4 tane arazöz gelmiş, normalde 20 ton su alır her birinde 4 ton var, gerçi o yangında 200 ton suyla da gelse bir şey olmaz ama yani uçak olmayınca helikopter olmayınca…

Peki gelen kişiler bölgeyi tanıyorlar mı?

- Genelde tanımıyorlar dışarıdan geliyor, yönlendirme sıfır ki her yerde. Ancak nasıl oluyor? Biz Marmaris bölgesinde Armutalan’da gönüllülerin olduğu koordinasyon merkezindeydik, Marmaris halkıyla birlikte, öğretmenler vs. o bölgeyi çok iyi tanıyorlardı. En tehlikeli, en sıkıntılı bölge neresi ise bizi oraya göndermelerin istiyorduk, onlar hemen cipleri çağırıyorlardı. Onlar bizi bölgeye nokta atışı götürüyorlardı. Biz müdahale ediyorduk, işimiz bitince koordinasyon merkezini arıyorduk, tekrar cip gönderip bizi başka bölgeye naklediyorlardı. Sistem bu şekilde işliyordu. Halk koordine ediyordu yani.

Siz daha önce hiç başka bir yangında bu şekilde görev aldınız mı?

- Hayır bulunmadık. Deprem bölgelerinde 17 Ağustos'ta ve İzmir depreminde görev aldık ama yangına ilk defa müdahale ediyoruz.

Kıyaslayınca nasıl hissediyorsunuz? Nasıl gözlemliyorsunuz dehşet anını?

- Kimse kaçmadı, herkes ateşin içine daldı oraklarla, tırmıklarla, yangın söndürme toplarıyla. Herkes çığlık çığlığa ‘Su!’ diye bağırıyordu. Su olsaydı bu kadar büyümezdi hiçbir şey. Kimsenin tecrübesi yoktu ama biz üç günde öğrendik...

Bir mesajınız, ihtiyacınız var mı?

- Burada teknik ekipman eksiği var yoksa halk burada yeme içmemizi, her şeyi sağlıyor. İnsanları görüyorum, geliyorlar ama yalnız ayakkabıyla değil terlik, sandalet ve şortla ormanın içine dalmak zorunda kalıyorlar. Teknik ekipmanları yok. Çoğunun da suyu yok, arazöz gelmiyor, itfaiye aracında neden bu kadar eksik var onu da çözemiyorum. Yani bu kadar büyük ormanları olan, sıcak olan bir ülkede üç tarafımız sularla kaplıyken biz baş edemiyorsak başkaları ne yapar bilmiyorum.’

'Yangın artışları çok hızlı gerçekleşiyor'

Şaşkın olan ne yalnız Ali Çeçen ne de biziz... Bugün yaşadıklarımızın büyük bir kısmını 1980’de tahmin etmesine rağmen yangın bilimcisi Mike Flannigan da bu yıl gördüğü yangınların büyüklükleri karşısında şoke olduğunu belirtiyor: ‘Yangın aktivitelerinde bu artışları bekliyorduk ama ön gördüğümüzden daha hızlı gerçekleşiyorlar.’

Flannigan gibi yangın bilimcileri yükselen küresel sıcaklıklar ve kötüleşen kuraklık koşullarıyla dünyanın yeni bir mega yangınlar çağına girdiğini söylüyor. Yangınlar tahmin edilemez biçimde davranıyorlar ve onlarla mücadelede geleneksel yöntemlerimiz yetersiz kalıyor. Bilim insanları son 10-20 yılda yangınlar açısından dünyanın farklı bölgelerinde birçok ‘ilk’in yaşandığını ve bunlar normalleşirken yeni ilklerle ilgili endişelerin arttığını vurguluyorlar.

‘İlk’ler arasında yangınların kasırgaları tetiklemesi, 2007’de yanmaz olduğu düşünülen donmuş tundraların yanması, Alaska’ya 65 bin adet yıldırımın düşüp 270’ten fazla yangını tetiklemesi, 2003’te Portekiz’deki rekor yangınlarda ülkenin yüzde 6’sının yanması, Sibirya’nın 2010, 2012, 2015, 2019 ve 2020 yıllarında peş peşe yanan alan rekorunu kırması, 2019’daki yangında Havai’nin Maui adasından binlerce kişinin kurtarılmak zorunda kalınması, İsveç’in 2018’de rekor sayıda yangını görmesi, Avustralya’da geçtiğimiz sezon yanan alan büyüklüğünün 18 milyon hektarı geçmesi gibi gelişmeler var.

Listeye bu yıl yeni ‘ilk’lerin ekleneceği de ön görülebilir. Zira son 30 yılın en kötü sıcak hava dalgasını gören Yunanistan’da sadece iki günde 100 adet yangın başladı. Yanan alan büyüklüğü bugün itibariyle normalin yaklaşık 9 katına ulaşmış durumda. Başbakan Kyriakos Mitsotakis, ‘Eğer iklim değişikliğinin gerçekliğinden hala şüphe eden birileri varsa fenomenin ne kadar yoğun olduğunu gelsin burada görsünler.’ diyordu.

ABD’de yoğun kuraklığın devam ettiği Kaliforniya’da Dixie yangını eyalet tarihindeki en büyük tekil yangın olarak kayıtlara geçti. 24 gündür devam eden yangın 175 bin hektar alanda etkili oldu.

Yakutistan’da haftalardır devam eden yangının dumanları güneşi bloklayarak gündüzü geceye çevirdi. Buna eşlik eden yoğun kül yağmuruyla ülke ‘apokaliptik’ manzaralara sahne oldu.

Mega yangınlar, yangınlara yeterince insan gücü ve yangın söndürücüyle müdahale edersek yangınları kontrol edebileceğimiz fikrini altüst ediyorlar. Son 15 günde Türkiye’de tecrübe ettiğimiz gibi uluslararası dayanışma da mücadelede pek yardımcı olamıyor. Kuru, sıcak ve rüzgârlı bir ortamda devam eden bir mega yangınla mücadelenin en iyi yolunun yangını yavaşlatmak ve yönünü değiştirmek olabileceği belirtiliyor. Yangınları eskiden olduğu gibi yanmaya terk etmek de bir seçenek değil zira Türkiye’de yaşadığımız gibi yangınlar sürdükçe on binlerce kişinin yerinden edilmesi söz konusu. Ormanların ve meraların inceltilmesi ve kontrollü bir biçimde yakılması da mücadele için önerilen yöntemler arasında.

İtfaiye görevlilerinin artık yangını izleme ve takip için insansız hava araçları, yangın riski haritaları, gerçek zamanlı uyarılar, aktif yangınlardan duman projeksiyonları ve yangınları tahminleyen bilgisayar modelleri gibi yeni araçlara ihtiyacı var.

Diğer yandan mega yangınlar karşısındaki bugünkü çaresizliğimiz iklim kriziyle mücadelede bireysel çabalarımıza dair hüzünlü bir metafor gibi. Karar vericiler radikal önlemler almadan bu krizin tırmanışını engellemek mümkün olmayacak.

Hasat’ın diğer haberleri 

- Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) iklim kriziyle ilgili Altıncı Değerlendirme Raporu’nu 9 Ağustos Pazartesi günü yayımlayacak. Bm araştırmacılarının bugüne kadar yayımladıkları en güçlü uyarıları barındırması beklenen raporun bir önceki versiyonu 2013’te yayımlanmıştı. Geçen sürede bilimsel araştırmalarda ve atıf biliminde yaşanan ilerlemeler düşünüldüğünde raporda küresel ısınmada insan faaliyetlerinin etkisinde dair çarpıcı verilerin yer bulması muhtemel. Raporun basına sızan taslağında iklim felaketleriyle ilgili dehşet verici tahminler yer alıyordu.

- ‘Bir canavarı dürtükleyip duruyoruz ama vereceği tepkinin ne olacağını bilmiyoruz.’ sözler University of California’da İklim Bilimi Merkezi Direktörü Alex Hall’a ait. Hall, Gulf Stream dahil olmak üzere okyanus akıntılarının yavaşladığına dair yeni bir araştırma sonucu hakkındaki yorumlarını paylaşıyor. Araştırmaya göre akıntı sistemindeki yavaşlama bir stabilite kaybına ve akıntının çok daha yavaşladığı bir devrilme noktasına işaret ediyor. Atlantik Okyanusu’nda oldukça kompleks bir sisteme sahip olan bu akıntılar ABD ve Avrupa’nın dahil olduğu birkaç kıtada iklimi dengeleyici özelliğe sahip. Akıntıların belirgin bir biçimde değişmesi deniz seviyesinin daha hızlı yükselmesi, ABD doğu kıyısı ve Avrupa’da daha güçlü kasırgalar, Afrika’da yağmurun seyrelmesi ve tropik muson sisteminde değişiklikler gibi etkilere sahip olabilir.

- Yeni bir çalışmaya göre tarımda kullanılan zehirli ilaçlarının (pestisitler) arı ölümlerindeki etkisi bugüne kadar farz edildiğinin iki katı. Buna sebep olansa, ilaçların artık özel karışımlı kokteyller halinde satılması ve arıların birden fazla pesitistle etkileşime girmesinin norm haline gelmesi. Arılar fizyolojik ve besleyici stres altında.

- Meksika Körfezi’ndeki Ölü Bölge olarak bilinen ve hiçbir canlının yaşayamadığı alan bilim insanlarının endişe verici olarak nitelediği boyutlara ulaştı. Nitrojen ve fosfor yoğun atık suların dökülmesinin bir sonucu olarak oluşan alg patlamaları ölü bölgeyi oluşturuyor. Algler ölüp okyanusun dibini kapladığında ortaya çıkan mikroplar oksijeni tamamen tüketiyorlar ve ancak fırtına sezonu geldiğinde bölgeye yeniden oksijen ulaşıyor. Konuyla ilgili yorumunda deniz biyoloğu Thomas Frazer, ‘Artan besin taşınımı küresel bir sorun ve dünya çapında su kalitesini etkileyen muhtemelen en büyük sorun’ diyor. İklim krizi alg patlamalarının şiddetini ve tahmin edilemezliğini arttırıyor. Bundan korunmak için deniz ve çevre bilimcilerinin çiftçiler ve karadaki toprak sahipleriyle birlikte çalışması elzem.

- Uydu verileriyle yapılan yeni bir araştırma, sellerden etkilenecek insan sayısını bugüne dek azımsadığımızı buldu. 2000-2018 yılları arasındaki verileri inceleyen araştırma 255–290 milyon insanın bu sürede sellerden etkilendiğini belirtiyor. Buna göre 2020’ye göre 86 milyon insan daha 2015’te sel riskli bölgelerde yaşıyordu. Bu bölgelerde yaşayan nüfus 2000 yılında göre yüzde 20-24 artış gösterdi. Bu bilgiler ışığında uygun planlamalar yapılıp, kırılgan bölgelerde halkın kontrollü geri çekilmesi mümkün olabilir.

- Van’ın Başkale ilçesine bağlı Esenyamaç Mahallesi’nde bir gün arayla iki büyük sel felaketi yaşandı. 70 ev zarar görürken bunların 16’sı kullanılamaz hale geldi. Birçok hayvanın yaşamını yitirdiği köyde yeşil alanlar ve tarlalar da ağır bir tahribata uğradı. Köylerde park halinde bekleyen araçlar da sular altında kaldı.

- 2020 sıcak hava dalgasından sonra Sibirya’nın donmuş topraklarındaki kaya formlarının davranışını uydu verileriyle inceleyen yeni bir araştırma, kayalardan atmosfere büyük miktarda metan salımlandığını buldu. Araştırmanın baş yazarı yer bilimci Nikolaus Froitzheim, bu veriyi doğru yorumlamanın bir faciyla mı yoksa bir kıyametle mi karşı karşıya olduğumuzun ayrıdına varmamızı sağladığını belirtiyor. Araştırmacılar bataklıklardan metan salımlanmasını beklerken kayaların bu davranışı sergilemesi karşısında şaşkın olduklarını da belirtiyorlar.