Van Gölü‘ndeki çekilme ekolojik yaşamı olumsuz etkiliyor

-
Aa
+
a
a
a

Van Gölü‘nde yaşanan çekilme, havzadaki canlı popülasyonunu ve ekolojik yaşam alanlarını olumsuz etkiliyor.

Gezegenin Geleceği: 23 Kasım 2021
 

Gezegenin Geleceği: 23 Kasım 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

Küresel iklim değişikliğine bağlı artan sıcaklıklar ve yağışlardaki azalma nedeniyle Van Gölü‘nde yaşanan çekilme, havzadaki canlı popülasyonunu ve ekolojik yaşam alanlarını olumsuz etkiliyor. Geçen yıllara oranla sıcaklığın yükselmesine bağlı gelişen aşırı buharlaşma, bölgedeki baraj, akarsu ve su kaynaklarının yanı sıra Van Gölü’nün seviyesinde de büyük düşüş yaşanmasına yol açtı. Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü’nde suyun sığ olduğu noktalarda yer yer 2 kilometreye kadar çekilmesiyle Edremit, Erciş ve Muradiye ilçelerindeki kıyılarda eski iskele, kale ve tarihi kalıntılar ile mikrobiyalitler ortaya çıktı. Daha önce su altında olan birçok bölge, yaşanan hızlı buharlaşma ve çekilmeden dolayı kara parçasına dönüştü. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, AA’ya yaptığı açıklamada yıl içinde göllerdeki seviyenin maksimum ve minimum diye iki farklı periyodla karşılarına çıktığını aktardı. Bu yükselme ve düşme arasındaki dikey farkın uzun yıllar yaklaşık 40 santimetre civarında olduğunu anlatan Alaeddinoğlu şunları söyledi: “Son 20-30 yıldır bu periyodun rayından çıktığını, farklılaştığını görüyoruz. Her yıl gözlemlenen periyodun artık bir metreyi geçer duruma geldiğini gözlemliyoruz. Yıl içerisindeki seviye farkları gittikçe artmaya başladı. Göldeki çekilme belli dönemlerde üst düzeyde gerçekleşiyor. Gölün eski görüntüleriyle yeni görüntülerini izlediğinizde su altında olan kısımların şimdi kara parçasına dönüştüğünü görebiliyorsunuz. Bu kısımlar, sazlık alanlar ve birçok canlıya ev sahipliği yapan noktalar. Akarsulardaki ve yağıştaki azalmalar sadece göl seviyesindeki düşüşe neden olmuyor. Havzadaki canlı popülasyonunun, ekolojik ve biyolojik yaşam alanının da ortadan kalkmasına yol açıyor.” Toprağın yeteri kadar beslenmemesi nedeniyle bugün mevcut olan içme ve kullanma sularının önemli bir kısmının yakın gelecekte seviye düşmelerine bağlı azalacağına işaret eden Alaeddinoğlu, “Bu azalma havzada su sorununa neden olacak. Bunun önüne geçmek için havzada su yönetimine ihtiyaç var.” dedi. Alaeddinoğlu, mevcut suyun en verimli şekilde kullanılabilmesi için gerekli adımların atılması gerektiğini bildirerek, “Bütün kentin, paydaşların, halkın tamamının da sürece dahil edileceği su kullanımının büyük ölçüde yönetileceği bir alan yönetimine ihtiyaç var. Aksi takdirde özellikle 2030 ve sonrası için birçok alanın suyla çok zorlu bir imtihanı olacak” ifadelerini kullandı.

 Portekiz, Pego isimli kalan tek kömür santralının planlanandan 10 yıl önce kapanmasıyla beraber Avrupa’da kömür yakmayı durduran dördüncü ülke oldu. Ülke, 2017’de Bonn’daki COP23’te 2030’a kadar kömürden çıkmak için bir deklarasyon imzaladığında başlayan yolculuğunu böylece sonlandırıyor. Avrupa’da kömürden çıkış ivmesi artmaya devam ediyor, 21 ülke şu anda ya kömürsüz ya da kömürden çıkış planına sahip. Portekiz, kömürden çıkış sürecini hızlandırırken halihazırda kömürü tamamen terk eden Belçika, Avusturya ve İsveç’e katılıyor.

Tarımda hububatın ekim dikim sezonu ile başlayarak bazı mevsimlik bitkilerin gelişme döneminin sonunu ifade eden tarım sezonunu da içeren 2021 su/tarım yılına ilişkin, Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan “2020-2021 Su Yılı 12 Aylık Alansal Kümülatif Yağış Raporu” açıklandı. AA’nın  haberine göre veriler, 2021 su/tarım yılı yağışlarının, normal değerlerin ve geçen yıl aynı dönem yağışlarının altında gerçekleştiğini ortaya koydu. Bu dönemde yağışlarda uzun yıllar verilerine göre belirlenen normaline kıyasla %19, 2020 su/tarım yılı yağışlarına göre %16 azalma yaşandı. Bu su yılında metrekareye düşen yağış miktarı 465,5 milimetre olarak gerçekleşti. Uzun yıllar ortalamasına göre normal değeri 574 milimetre olan yağışlar, geçen su yılında 552,6 milimetre olmuştu. Türkiye geneli 2021 su yılı yağışları, son 20 yılın en düşük seviyesinde kaldı.

Karadeniz Bölgesi, Marmara Bölgesi’nin doğusu ve Trakya’nın doğu kesimleri ile Ardahan’da 125 günün üzerinde yağışlı gün gerçekleşirken, Mersin, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır ve Şırnak çevrelerinde 60 günün altına düştü. Ülke genelindeki kuraklık en çok tarım alanlarını etkiledi. ​Tütün, zeytin, üzüm, incir, pamuk ve turunçgiller gibi tarım ürünleri üretimin önemli kısmının yapıldığı Ege Bölgesi’nde de su/tarım yılı yağışları, normal miktarın gerisinde kaldı. Ege’de 2021 su/tarım yılı yağışları normale göre yüzde 18, 2020 su/tarım yılına göre %5 azaldı. İzmir Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Özen, AA muhabirine, su varlığının tarım için büyük önem taşıdığını söyledi. İklimsel değişikliğinin dünya genelinde kendini hissettirdiğini belirten Özen, bu konuda önlemler alınmaya çalışıldığını aktardı. Özen, Türkiye’de de susuzlukla mücadele ve önlemler anlamında Bakanlık ve il müdürlüğü nezdinde çalışmalar yapıldığını ifade ederek, “Ciddi anlamda bir susuzluğa doğru gidiyoruz. İzmir ölçeğinde 2020 yılına göre ‘çok aman aman’ etkilenmedik ama komşu illerimiz Manisa, Aydın, Denizli ciddi şekilde kuraklıkla mücadele ediyor ve derinden hissetmeye başladı.” dedi.