Türkiye'nin en önemli tatlı su göllerinde zehirli bakterilerde artış

-
Aa
+
a
a
a

Türkiye'nin en önemli sekiz doğal tatlı su gölünde zehir etkili siyanobakteri türleri bu yıl  3-4 kat artış gösterdi.

Gezegenin Geleceği: 20 Ekim 2021
 

Gezegenin Geleceği: 20 Ekim 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği bilim danışmanı Dr. Erol Kesici, 2009 yılında Türkiye'nin en önemli 8 doğal tatlı su gölünde yaptıkları su analizlerinde tespit ettikleri zehir etkili siyanobakteri türlerin, bu yıl alınan numunelerde 3-4 kat artış gösterdiğine dikkat çekti. Dr. Kesici, mavi-yeşil alg olarak da bilinen bu siyanobakteri istilasıyla göllerin çürümeye başladığı uyarısında bulundu. Son yıllarda göllerde yaşanan kuruma, kirlilik ve bunlara bağlı sorunlar nedeniyle, mikroskobik su yosunları, mavi-yeşil alg gibi isimlerle de anılan siyonobakteri tehlikesinin ciddi boyuta ulaştığını söyleyen Dr. Kesici, Türkiye'nin en önemli doğal tatlı su gölleri Eğirdir, Beyşehir, Kovada, Büyükçekmece, Uluabat ve Eber ile doğal tuzlu Burdur ve Bafa gölleri olmak üzere toplam 8 gölde yaptıkları su analiz sonuçlarını açıkladı. Dr. Kesici, “Bu toksik etkisi olan su yosunları, göllerimizdeki canlıları ve yaşamını yok ederek, göllerimizin sonunu hazırlıyor. Kirlilik, su seviyesinin azaldığı göllerde çok daha fazla tahrip edici güce sahip. İncelemelerimize göre Eğirdir, Kovada, Beyşehir, Uluabat, Eber, Bafa, Burdur ve Büyükçekmece başta olmak üzere irili ufaklı birçok göl ve gölette mavi-yeşil alg istilası yaşanıyor" diye konuştu. Tahlil sonuçlarına göre, bu türün aşırı artış görüldüğü sularda çözünmüş oksijen oranının 1 ml/l, nitrat konsantrasyonu oranının ise 5 mg/l düzeyini aştığını kaydeden Dr. Kesici, “Bu değerlerdeki sular 'dördüncü sınıf' kalite su. Bu tür suların, tarımda bile kullanılmaması önerilmekte. Bu tür siyonobakterilerin, ağır metal içermeleri, besin zinciriyle tüm canlıların organlarında birikmesi sonucu çok ciddi sağlık sorunlarına da neden olmakta. Kirli sudan kirli ürün ve yaşam üretilir… Bu göllerimizde su ve dip çamurunu dahi tamamen kaplamış durumda ve çürüyen göller arasında. Göllerimizde koruma-kullanımla ilgili tüm yasalar uygulanmalı, kirletici tüm dış faktörler acilen durdurulmalı. Mavi-yeşil alg istilasına uğrayan göllerimiz, limnolojik ve ekolojik olarak yaşamlarının son evresi olan 'bataklıklaşma' evresine doğru gitmekte. Sonuç, kuruma ve yok oluş" diye uyardı. 

Marmara Çevresi İzleme Projesi Yöneticisi hidrobiyolog Mehmet Levent Artüz, küresel iklim değişikliği ve kirliliğe bağlı olarak Marmara Denizi’nin ısındığını söyledi. Edirne Kent Konseyi ev sahipliğinde Edirne Belediyesi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen Türkiye Kent Konseyleri Platformu Genel Kurulunda “İklim Krizi ve Denizler” başlıklı sunumda iklim krizinin denizleri olumsuz etkilediğini belirtti. Türkiye’nin üç tarafını çevreleyen dört farklı karakterde denizin bulunduğunu ifade eden Artüz, bunlardan Marmara’nın özgün bir yapıya sahip olduğunu dile getirdi. Küresel ısınmaya bağlı olarak kara ve denizlerde sıcaklıkların arttığına dikkati çeken Artüz şöyle devam etti: “Küresel iklim krizi dediğimiz zaman kuraklık bazlı olarak hava sıcaklığının artmasından bahsediyoruz. Aynı oranda bir doğal klima ortamı olan denizlerde de sıcaklıklar artıyor. Ancak Marmara Denizi özelinde baktığımızda yine kirlenme bazlı olarak küresel ısınmanın iki buçuk katı kadar artan su sıcaklıklarına rastlıyoruz. Niye? Çünkü biz Marmara Denizi’ni kirletirken askıdaki katı madde miktarını artırıyoruz. Yani Marmara Denizi’nin bulanıklığı artıyor. Siyah bir kabın içinde güneşin altına bıraktığımız su gibi Marmara Denizi ısınıyor.” Marmara’da 2000’li yıllardan beri atmosferik farklılıklar görüldüğünü aktaran Artüz şunları kaydetti: “Isınma, küresel ısınmadan iki buçuk kat önünde gidiyorsa, demek ki iki buçuk kat atmosferde ve global olarak ne olacağını çok kaba bir şekilde modelleyebiliriz. Söylenen 1 derecelik bir artışta tür çeşitliliğinin belirli bir oranla azalacağı. Ama Marmara Denizi’nin üst su sıcaklığını 2,5 derece artırdığımızda ticari öneme sahip balıklardan bakalım, 124 tane farklı türden pat diye sıfıra geliyoruz. Şu anda Marmara Denizi’nin ısınan üst su kütlesinde Marmara Denizi’ne özgü olan bir türe rastlamak mümkün değil. Sadece göçmen türler mevcut. Eğer böyle giderse ve biz yaptıklarımıza böyle devam edersek çok kısa süre sonunda Karadeniz’i de Marmara Denizi gibi kaybedeceğiz.”

Hindistan'ın güneyinde meydana gelen seller sonucu en az 26 kişi hayatını kaybetti. Yaşamını yitirenlerin beşinin çocuk olduğu açıklandı. Çok sayıda kişinin de kaybolması nedeniyle ölü sayısının artmasından korkuluyor. Bölgede etkili olan şiddetli yağmur, nehirlerin taşınmasına neden oldu. Pek çok köy ve kasabada birçok ev yıkıldı. Kerala eyaletindeki Kottayam ilçesinde de çok sayıda ev sular altında kaldı. Bölgede çekilen bir videoda, sel suları altında kalan bir otobüsün içindeki yolcuların kurtarıldığı görüldü.

İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan küresel ısınmanın etkileri dünyanın dört bir yanında hissediliyor. Doğuda Ürdün, batıda İsrail ve Batı Şeria ile sınırlananan bir tuz gölü olan Lut Gölü‘nde de artan sıcaklıklar ve kuraklık nedeniyle su seviyesi her yıl yaklaşık bir metre geri çekiliyor. Bu duruma ilişkin farkındalık yaratmak için işbirliği yapan İsrail Turizm Bakanlığı ve ABD’li sanatçı Spencer Tunick‘in projesi kapsamında beyaz  boyayla kaplanan yüzlerce çıplak insan Lut Gölü’nün etrafında yürüdü.