Sis değil "smog"

-
Aa
+
a
a
a

Temiz Hava Hakkı Platformu, yaşanan durumun sis değil ‘smog’ olduğunu belirterek ‘hassas gruplar sokağa çıkmamalı’ uyarısını yaptı.

Gezegenin Geleceği: 11 Kasım 2021
 

Gezegenin Geleceği: 11 Kasım 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

Temiz Hava Hakkı Platformu, İstanbul’dan bir fotoğraf paylaşarak yaşanan durumun sis değil ‘smog’ olduğunu belirterek ‘hassas gruplar sokağa çıkmamalı’ uyarısını yaptı. İstanbul’da günlerdir etkili olan yoğun ‘sis’, yalnızca trafiği değil sağlığı da etkiliyor. Uzmanlar durumun hava kirliliğinden kaynaklandığı belirterek, meydana gelen olayın sis değil ‘smog’ olduğunu belirtiyor. Diken’e konuşan Prof. Dr. Elif Dağlı, ‘smog’un şehirlerin üzerinde kahverengi-sarı duman bulutu gibi görülen ‘kimyasal çorba’ olduğunu belirtmişti. Kirlilik devam ederken, uyarılar da artıyor. Temiz Hava Hakkı Platformu’nun paylaşımında şöyle dendi: ”Dikkat! Bunun adı smog! Sis değil, hava kirliliği. Erken ölümlere yol açar, Covid-19’un vücuda girişini kolaylaştırır! Hassas gruplar sokağa çıkmamalı, hava kirliliğinden koruyan maske kullanılmalı, açık havada geçirilen süreler en aza indirilmeli!” Meteorolojiye göre havanın önümüzdeki günlerde de böyle sürmesi bekleniyor. Ancak uzmanların görüşlerine rağmen yetkililer tarafından herhangi bir uyarı yapılmış değil.

2015 yılında Paris'te gerçekleştirilen Taraflar Toplantısı’nda tüm hükümetler, emisyon açığını kapatmak üzere COP26’ya 2030 yılına dair daha kapsamlı taahhütler verecek şekilde geleceğinin sözünü vermişti. Üç yıl sonra Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli tarafından yayınlanan 1,5°C Özel Raporu, bu konudaki bilimsel zorunluluğu pekiştirdi. IPCC bu yılın başında ise iklim krizini “kırmızı alarm” olarak nitelendirdi. Glasgow'daki görüşmelerin son günlerinde, küresel emisyonların %90'ından sorumlu 140'ı aşkın ülkenin öne sürdüğü net sıfır emisyon hedefleri, güvenilirlik, eylem ve taahhüt açıkları sunarak görüşmeler üzerinde kara bulutlar oluşturuyor. Ülkelerin uyguladığı politikalar salyangoz hızında ilerliyor. Mevcut taahhütler, yüzyılın sonuna gelindiğinde küresel ısınmanın 2,7°C’ye ulaşacağına işaret ediyor. Küresel ısınmada tahmin edilen artış, Eylül 2020 yılında yayınladığımız değerlendirmemize kıyasla düşüş gösterse de, bu durumun temel nedenini yeni politika gelişmeleri oluşturmuyor. Küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlandırmak üzere dünyayı karbondan arındırmamız için, 2030 yılına kadar tüm sektörlerde ciddi çabalar görmemiz gerekiyor. 2030 hedefleri yetersiz: Mevcut 2030 hedefleri yüzyılın sonuna kadar 2,4°C'lik sıcaklık artışı öngörülen bir geleceğe işaret ediyor. Nisan 2021’de Biden öncülüğünde gerçekleştirilen Liderler Zirvesi'nden bu yana, standart “taahhütler ve hedefler” senaryomuzdaki ısı öngörüsü, verilen tüm taahhütleri ve bağlayıcılığı bulunan uzun vadeli hedefleri içeren Ulusal Katkı Beyanlarını içermesi nedeniyle 0,3°C azalarak 2,1°C'ye geriledi. Bu gelişmenin temelinde ABD ve Çin’in net sıfır emisyon hedeflerinin dahil edilmesi yatıyor. Bu iki ülke uzun vadeli stratejilerini Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekreteryası’na ilettiler. Taraflar toplantısı öncesinde ve Glasgow sırasında liderler ve hükümetler, 2030 yılına dair iklim hedeflerini artırmak üzere yeterli ivme sağlayamadı: Geçen yıl sunulan NDC iyileştirmeleri, 2030 yılına gelindiğinde emisyon açığını yalnızca %15-17 azaltıyor. Bu daralmaya en büyük mutlak katkıyı Çin, AB ve ABD sağlıyor. Bunun yanı sıra düşük emisyon seviyesine sahip diğer ülkeler de NDC'lerini iyileştirdi. Analizde yer alan hiçbir ülkenin, net sıfır hedefine hizmet eden nitelikte kısa vadeli politikaları bulunmuyor. CAT tarafından gerçekleştirilen net sıfır değerlendirmesi aynı zamanda, herhangi bir ulusal mevzuat ya da plan tarafından desteklenmeyen, yalnızca hükümetlerin kamuoyuna duyurduğu hedefleri de içeriyor. Bu açıklamaların bazıları, net sıfır hedefinin yalnızca CO2 özelinde tanımlanması veya kapsadığı sera gazları gibi hedefin olası etkisinin bütünsel açıdan değerlendirilmesine imkân sağlayan temel bilgileri içermiyor.   2030 yılına dair eylemler ve hedefler, çoğu zaman net sıfır hedefleriyle tutarsızlık gösteriyor. Bu durum, mevcut politikalar ile net sıfır hedefleri arasındaki 0,9°C’lik fark olarak yansıyor. Küresel ısınma görünümü Paris'ten bu yana iyileşme gösteriyor. Tüm bu gelişmeler bütüncül değerlendirildiğinde, verilen net sıfır vaatleri, hayata geçmeyen uygulamalar nedeniyle 1,5˚C sıcaklık artışı hedefiyle uyumluluk göstermiyor. Hükümetler, Paris Anlaşması'nda belirlenen küresel ısınma sınırı ve ülkelerinin net sıfır hedefleri konusunda ciddilerse, bu ciddiyetlerini uzun vadeli hedefleri net sıfır taahhütleri ile uyumlu 2030 hedefleri olarak yansıtmaları ve gerekli politikaları bugünden uygulamaya geçirmeleri gerekiyor. Gelişmiş ülkelerin, enerji dönüşümünü desteklemek üzere mevcut iklim finansmanını önemli ölçüde artırmaları gerekiyor. 

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı (WFP), 43 ülkede kıtlık eşiğindeki insan sayısının dünya genelinde akut açlık artışlarıyla 45 milyona çıktığını bildirdi. Merkezi Roma'da olan BM kuruluşu WFP’den yapılan yazılı açıklamada, 43 ülkede kıtlığın eşiğinde olan insan sayısının dünya çapında ani akut açlık artışlarıyla 45 milyona çıktığı uyarısı yapıldı. Söz konusu sayının, bu yıl başında 42 milyon olduğu, 2019'da ise 27 milyon olduğuna dikkat çekildi. Küresel olarak kıtlığı önleme maliyetinin ise 6,6 milyar ABD Dolarından, 7 milyar ABD Dolarına yükseldiği belirtildi. Açıklamada, 42 milyondan 45 milyon kişiye artışın, Etiyopya, Haiti, Somali, Angola, Kenya ve Burundi'deki marjinal artışların yanı sıra Afganistan'da Kıtlık ile karşı karşıya kalan 3 milyon insanı gösteren son gıda güvenliği değerlendirme verilerine dayandığı ifade edildi.