Rapor: Salgının devam etmesi halinde Türkiye dahil 34 ülke gıda krizi yaşayabilir

-
Aa
+
a
a
a

Koronavirüs salgınının devam etmesi durumunda aralarında Türkiye’nin ve komşularının da bulunduğu 34 ülkenin ciddi boyutta gıda krizleri yaşayabileceği öngörülüyor.

Fotoğraf: Greenpeace

Koronavirüs salgını Türkiye de dahil olmak üzere hiçbir ülkenin uzun vadede tarım ve gıda erişimi konusunda stratejik bir planı olmadığını gözler önüne serdi. Salgının devam etmesi durumunda aralarında Türkiye’nin komşularının da bulunduğu 34 ülkenin ciddi boyutta gıda krizleri yaşayabileceği öngörülürken Türkiye’de de belli ürünlere erişimde sıkıntılar yaşanması olası… Bu uyarıların temelinde tedarik zincirinde yaşanabilecek aksaklıklar, artacak gıda fiyatları ve üretimde yaşanabilecek aksamalar bulunuyor. Türkiye yıllık 44 Milyar ABD Doları üretimle halihazırda dünyada en çok tarımsal üretim yapan ilk 10 -11 ülke içinde yer alsa da Türkiye tarımı da birçok ülke gibi böylesi büyük bir kriz karşısında kırılgan bir yapıya sahip. Greenpeace Akdeniz’in hazırladığı “Türkiye’nin Salgın Kapsamında Gıda Güvenliği” başlıklı rapora göre salgının devam etmesi durumunda karşı karşıya kalınabilecek gıda riskleri sıraladı. Tüm bu riskler bertaraf etmek mümkün. Greenpeace Akdeniz, Tarım ve Orman Bakanlığı’na bir çağrıda bulunarak hızla bir “Kriz Dönemlerinde Tarım&Gıda” planı hazırlayarak, uygulamaya koyması çağrısında bulunuyor.

TMMOB'dan açıklama

TMMOB Makina Mühendisleri Odası, yılbaşında devre dışı bırakılan ve geçtiğimiz günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un açıkladığı üzere geçici çalışma ruhsatı verilen santrallere dair açıklama yaptı. TMMOB, santrallerin baca filtresi ve diğer tüm çevre sorumlulukların yerine getirilip getirilmediği hakkında bilgi talep etti. Yapılan açıklamada şu ifadeler yer verildi: “Bakan’ın yaptığı açıklamada, söz konusu santrallere kurulduğu öne sürülen yatırım maliyeti görece daha düşük, ancak işletme giderleri fazla olan baca gazı kükürt arıtma sistemlerinin amaca ne kadar uygun oldukları, uzun süreli çalışmada çevre mevzuatı sınır değerleri açısından yeterli olup olmayacağı ve maliyet nedeniyle sürekli devrede olup olmayacakları belirsiz durumda. Bu santrallerdeki tek eksiklik Baca Gazı Kükürt Arıtma Tesisi (veya kamuoyuna yansıtıldığı ifadeyle sadece “filtre”) olmaması değil. Kükürt arıtma tesisi yanı sıra, 01.01.2020 tarihinde çalışmasına izin verilen santraller da dahil olmak üzere eski-yeni tüm santrallerde baca gazındaki azot oksit salımı için de önlemler alınması gerekmekte. Öte yandan eski santrallerin birçoğunda katı atık depolama sahaları da problemli. Öyle ki küller uçuşmakta veya sızıntı nedeniyle zararlı maddeler toprağa ve yeraltı sularına karışmakta.” Açıklamada çalışmasına izin verilen söz konusu termik santrallerden birinin yeniden faaliyete geçmesine yöre halkının tepki göstermesi üzerine halkın, ilçenin mülki amirince dile getirilen “asker yığma, sosyal mesafe kuralına uymamaktan idari para cezası vb. tedbirlere”(!) muhatap oldukları yönünde haberler yapıldığı hatırlatılırken izin belgeleri ve denetim raporlarının halkın erişimine açılması gerektiği belirtildi. 

Mikroplastik milli parklara yağdı

Bilim insanlarının ABD’nin 11 bölgesinde yapmış olduğu araştırma, tıpkı yağmurun oluşması gibi atmosfere karışan bin metrik tona varan mikroplastik partikülün inceleme alanlarındaki milli parklara yağdığını ortaya koydu. The Guardian’dan Valerie Yurk’un haberine göre, Utah Üniversitesi‘nden Janice Brahney bu süreci “plastik sarmalı” diye nitelendiriyor. Plastiklerin parçalanarak, geri dönüşerek ve atmosfere karışarak bu sarmalın içinde kaldığını söyleyen Brahney’e göre, plastiğin bu yolculuğunun ne kadar sürdüğünü ve menzilinin genişliğini kimse bilmiyor. Aralarında Great Basin ve Craters of the Moon milli parklarının da bulunduğu 11 farklı lokasyonda incelemeler ve ölçümlemeler yapıldı. Brahney’in ekibi ıslak mikroplastikler olarak anılan maddelerin çoğunlukla büyük kentlerden çıktığını ortaya koydu. Araştırmaları kuru mikroplastiklerin ise aksine tozlara benzer şekilde davrandığını, sıvılara göre çok daha uzun mesafeler katettiğini, hatta kıtalar arası yolculuk yaptığını gösterdi. Brahney’e göre araştırmadan elde edilen yeni bulgular, plastik kullanımının azaltılması gereğinin aciliyetini gösteriyor. Mikroplastiklerin insan vücudunda yaratacağı tahribatın boyutu hala kesin olarak bilinmese de, pek çok bilim insanları konunun sağlık açısından yaratacağı tehlikelere değiniyor. Akciğerlere girip burada tutunabilecek kadar küçük boyutlarda olmaları da astım ve kanser gibi hastalıklarla ilişkili olabileceklerini düşündürüyor.

Alder'e otel ve 55 apart yapılacak

Ayder Yaylası'nda basın açıklaması yaparak 'Yenileme ve Koruma Projesi' hakkında bilgi veren Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, "Vatandaşımızın kullanacağı bir otelimizi açacağız. 1700 araçlık bir kapalı otopark inşa edeceğiz" dedi. Bakan Kurum, Ayder Yaylası’nda yaptığı açıklamada, 1750 araç kapasiteli yeraltı otoparkın yapımının devam ettiğini ve eski termal otelin yeniden yapılıp, etrafına ise 55 yeni apart ve seyir terasının inşa edileceğini söyledi. Proje bittikten sonra Ayder'in daha yeşil olacağını aktaran Kurum, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: "Vatandaşımızın kullanacağı bir otelimizi açacağız. 1700 araçlık bir kapalı otopark inşa edeceğiz, tamamen yerin altında. Ziyaretçilerimiz araçlarını oraya bırakacaklar ve ring seferler ile işletmelerden faydalanabilecekler. Çamlıhemşin'in dönüşümü kapsamında, Ayder'in dönüşümü kapsamında 55 apart ünite inşasını rezerv alanımızda gerçekleştireceğiz. Vatandaşlarımızla, kaçak noktasında buradaki yapılaşmaların vatandaşlarımızla görüşerek gönüllü bir dönüşüm projesi başlatacağız. Tüm bu projeler bittiğinde Ayder çok daha yeşil, yaşanabilir bir yayla olacak" dedi.