Meriç ve Tunca'da su seviyesi düştü: "Yağış olmazsa buğdayda sıkıntı yaşarız"

-
Aa
+
a
a
a

Edirne‘de kış ve yazın ardından sonbaharın da iklim değişikliğine bağlı olarak kurak geçmesi nedeniyle Meriç ve Tunca nehirlerindeki su seviyesi düştü.

Fotoğraf: DHA
Gezegenin Geleceği: 26 Kasım 2020
 

Gezegenin Geleceği: 26 Kasım 2020

podcast servisi: iTunes / RSS

Edirne‘de kış ve yazın ardından sonbaharın da iklim değişikliğine bağlı olarak kurak geçmesi nedeniyle Meriç ve Tunca nehirlerindeki su seviyesi düştü. Bulgaristan‘da başlayan, Edirne‘den geçen ve taşkınların yaşandığı Meriç Nehri‘nde kuraklık nedeniyle kum adacıkları oluştu. Adacıklar üzerinde martıların avlandığı Meriç Nehri’nin debisi Devlet Su İşleri (DSİ) verilerine göre, 2 yıl önce saniyede 222 metreküp olurken, bu yıl aynı gün 59 metreküpe düştü. Edirne’de nehir debilerinde su seviyesi dip noktalarda ölçülürdü. Edirne’nin yağış ortalaması yıllık metrekareye 587 kilo olarak değerlendirilirken, bu yıl bugüne kadar sadece 386 kilogram yağış düştüğü belirtildi. Meteoroloji verilerine göre, 1 hafta içinde kentte yağış beklenmiyor. DHA’ya konuşan Edirne Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Arabacı, beklenen yağışların düşmediğini, ilerleyen günlerde de yağış düşmemesi halinde buğdayda sıkıntı olacağını söyledi. 

10 kişiden yedisi iklim değişikliğinden endişeli

İklim Haber ve Konda Araştırma, Türkiye kamuoyunun iklim değişikliği algısını ölçmek ve giderek derinleşen iklim krizi hakkındaki görüşlerini öğrenmek için yeni bir anket çalışması gerçekleştirdi. Türkiye çapında 3431 kişi ile yüz yüze yapılan anket, bu yıl pandemi süreciyle artan çevresel farkındalığı da irdelemeyi amaçladı.  “Kimileri iklim değişikliğinin koronavirüsün yarattığından daha da büyük bir krize, tahribata yol açacağını söylüyor. Sizin düşüncenizi şimdi okuyacaklarımdan hangisi daha iyi açıklıyor?” sorusuna, katılımcıların %51,5’u “Evet, iklim krizi virüsten daha büyük kriz” yanıtını verdi. “İklim krizi de ciddi ama o kadar acil bir mesele değil” yanıtı %42 oranına ulaşırken, “İklim krizi diye bir şey yok” diyenlerin oranı ise %6,5’te kaldı. Araştırma aynı zamanda, iklim değişikliğinin Türkiye’de her 10 kişiden yedisinin endişelendiği bir konu olduğunu gözler önüne serdi. Görüşülen kişilerin %14,7’si çok endişeli olduğunu ifade ederken, %54,6’sı ise endişeli olduğunu belirtti. Sonuçlar ayrıca, Türkiye’de toplumun %71,4 gibi bir oranla iklim değişikliğinin insan faaliyetlerinden kaynaklandığını bildiğini gösterdi. “Türkiye iklim değişikliğine karşı ne yapmalı” sorusuna ise katılımcıların %75,7’si “Yeşil alanları korumalı” şeklinde yanıt verirken, “Ulaşımdan kaynaklı karbondioksiti azaltmalı” diyenler %38,5 “Binalarda enerji verimliliğini artırmalı” diyenler ise %30,4 oranına ulaştı. “Termik santralları kapatmalı” yanıtını verenlerin oranının %23,1’i bulması ise dikkat çekti. Bu yıl pandeminin özel ve olağanüstü koşulları nedeniyle araştırmaya eklenen bir başka soru ise, “Koronavirüs sonrası hangi sektörlere yatırım yapılmasını gerekli görüyorsunuz?” oldu. Pandeminin ekonomik etkilerini derinlemesine yaşayanların ekonomik iyileşmede nasıl bir tercih yapacaklarını görmeyi hedefleyen bu soruya, “Tarım” diyenler %53, “Yenilenebilir enerji” yanıtını verenler %36,5’i bulurken, “Kömür, gaz gibi yakıtlar” diyenler %13, “İnşaat” diyenler ise %8,7 gibi bir oranda kaldı.

Bakanlık kömüre destek sağladı

Dünya Gazetesi’nden Mehmet Kara’nın haberine göre, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bu yıl, 10 bin kişinin istihdam edildiği yerli kömür üretimi alanında 44 işletmeye 100 milyon liralık destek sağladı. Enerji Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgilere göre 2016-2019 dönemini kapsayan üç yılda 27 kömür madeni işletmecisine destek sağlandı. COVID-19 salgınının etkisi altında geçen 2020 yılında yerli üretim desteğinden yararlanan kömür işletmesi sayısı 44’e çıktı. Bu yıl ödenen 100 milyon lira ile birlikte son dört yılda yerli kömür üreticilerine verilen destek tutarı 230 milyon liraya ulaştı. Halihazırda elektrik üretiminin yaklaşık üçte biri yerli ve ithal kömürden sağlanıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, 1000 MW’lik bir yerli kömür santralının yıllık yaklaşık 1,24 milyar metreküp doğalgaz ithalatını önlediğini “Bu sayede cari açığımızın kapanmasına yıllık yaklaşık 240 milyon dolarlık bir katkı sağlanıyor” dedi. ''Kaçırılan yenilenebilir enerji devriminin ve daha önemlisi gezegene verdiğimiz zararın ‘’maliyeti’’ ne olacak? Türkiye’nin acilen bir iklim ve enerji politikası belirlemesi ve istihdamı kömürden güneşe yönlendirerek adil geçiş yapması gerekiyor.''*

Karbondioksit emisyonları 2019'da rekor kırdı

Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) atmosferde bulunan ve iklim değişikliğine yol açan karbondioksit emisyonlarının 2019 yılında da rekor kırdığını duyurdu. Dünya Meteoroloji Örgütü tarafından yayınlanan yıllık Sera Gazı Bülteni‘ne göre atmosferdeki karbondioksit yoğunluğu sanayi devrimi öncesi seviyeye kıyasla yüzde 148 yükseldi. Bültende, atmosferdeki karbondioksit yoğunluğunun 2018’de milyonda 407,8 parçacık iken bu oranın, 2019’da milyonda 410,5 parçacığa ulaştığı belirtildi. Covid-19 salgınıyla pek çok ülkenin aldığı karantina önlemlerinin ve endüstriyel yavaşlamanın sera gazı artışını yavaşlattığı ve hava kirliliğini azalttığı vurgulanan bültende, bu olumlu gelişmeye rağmen 2020’de karbondioksit seviyelerinin yükselmeye devam edeceği uyarısı yapıldı.