Küresel ekolojik hasarın en büyük sorumlusu: ABD ve Avrupa

-
Aa
+
a
a
a

Doğal kaynakların aşırı kullanımından kaynaklanan küresel ekolojik hasarın çoğunluğundan ABD ve Avrupa sorumlu.

Gezegenin Geleceği: 12 Nisan 2022
 

Gezegenin Geleceği: 12 Nisan 2022

podcast servisi: iTunes / RSS

Yeni bir rapor, son 50 yılda 160 ülkenin neden olduğu çevresel hasarın sorumluluğunu belirledi. Araştırmaya göre, doğal kaynakların aşırı kullanımından kaynaklanan küresel ekolojik hasarın çoğunluğundan ABD ve Avrupa sorumlu. Makale, son yarım yüzyılda 160 ülkenin neden olduğu ekolojik zararı analiz eden ve ülkeleri bundan sorumlu tutan ilk yayın. Dünyadaki aşırı malzeme kullanımına dair en büyük payı %27 ile ABD alırken ve Birleşik Krallık’ın da dahil olduğu AB’nin payının ise %25. Avustralya, Kanada, Japonya ve Suudi Arabistan gibi diğer zengin ülkeler topluca %22’den sorumlu. Analiz, Çin’in nüfusuna rağmen aşırı kaynak kullanımında %15’lik bir payı olduğunu gösteriyor. Güneydeki daha yoksul ülkelerin ise toplam payı sadece %8. Çalışmada, “Yüksek gelirli ülkeler, küresel ekolojik çöküşün başlıca itici güçleri. Kaynak kullanımlarını acilen adil ve sürdürülebilir seviyelere indirmeleri gerekiyor” denildi. Lancet Planetary Health dergisinde yayımlanan analizde, “bu ülkelerin, dünyanın geri kalanına ekolojik borcu olmaları nedeniyle kaynak kullanımlarında radikal azaltımlar yapma konusunda liderlik etmeleri gerekiyor” denildi. Çalışmanın başyazarı, Barselona’daki Çevre Bilimi ve Teknolojisi Enstitüsü’nden (ICTA-UAB) Prof. Jason Hickel, bulguların çarpıcı ve rahatsız edici olduğunu söyledi. Hickel, “Yüksek gelirli ülkelerin, aşırı kaynak kullanımına katkısının ölçeği karşısında hepimiz şok olduk. Bu kadar yüksek olmasını beklemiyorduk. Şimdi sürdürülebilir seviyelere ulaşmak istiyorlarsa, kaynak kullanımlarını mevcut seviyelere göre yaklaşık %70 azaltmaları gerekiyor” dedi.

ABD’de bulunan Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA), insan kaynaklı iklim değişikliğinin karbondioksitten (CO2) sonra 2. en büyük kaynağı olan metan gazında ölçümlerin başladığı son 40 yıldan beri üst üste ikinci yıl en yüksek seviyeye ulaştığı açıklandı. NOAA’nın bildirdiğine göre, 2021’de, atmosferdeki metan gazı miktarı milyarda 17 birim (ppb) yükseldi. 2020’de ise bu artış 15 ppb olarak kaydedildi. AA’da yer alan habere göre, BM bünyesindeki Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) son raporunda, atmosferdeki metan gazı yoğunluğunun, en az 800 bin yıldan beri görülen en yüksek seviyede olduğu aktarıldı. 

Manisa'nın Salihli, Saruhanlı ve Gölmarmara ilçeleri sınırlarındaki 'Ulusal Öneme Sahip Sulak Alan' olarak tescilli, 'kuş cenneti' diye de bilinen Marmara Gölü, kuraklık nedeniyle geçen yıl ağustos ayında kurudu. 7 mahallede 2 bin yurttaşın geçimini sağladığı gölde, kayıklar karaya oturdu, balıkçılık bitti. Göçmen kuşların terk ettiği gölün zemininde derin yarıklar oluştu, işgaller arttı. Bazı çiftçilerin usulsüz şekilde tarıma açtığı gölün kuruyan alanlarındaki sazlıklar yakılarak traktörle sürüldü. Göl alanında işgallerin tespiti için çalışma yapıldı. İl Jandarma Komutanlığı ekipleri dron ile bölgeyi taradı. Manisa Valiliği, DSİ ve Doğa Koruma ve Milli Parklar 4'üncü Bölge Müdürlüğü'nce kuruyan alanları işgal ettikleri belirlenen 21 kişiye cezai yaptırım uygularken, 23 hayvan damı da yıkıldı. 21 kişiye toplam 2 milyon 420 bin 779 TL idari para cezası kesildi.

Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Arazi ve Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Berkant Ödemiş, Türkiye'yi bekleyen kuraklık tehlikesiyle ilgili uyarılarda bulundu. Türkiye genelinde kış aylarındaki yağışların, baraj ve göletlerin tamamen dolmasına neden olduğunu ve uzun süredir böyle kış mevsimi yaşanmadığını söyleyen MKÜ Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Arazi ve Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Berkant Ödemiş, "Yağış açısından bu yıl verimli geçti. Uzun yılların ortalamasına göre daha fazla yağsa da bu duruma aldanılmaması gerekiyor. Bazı bölgelerde son dönemde yağan yağışlar ile artık kuraklık sorununun ortaya çıkmayacağı ile ilgili birtakım yanlış düşünceler var. Şunu asla unutmamak lazım; iklim değişikliğinin etkisiyle Akdeniz iklim kuşağı içerisinde yaz mevsimlerinin uzunluğu giderek artacak. Biz her ne kadar bu sene yeterince yağış aldığımızı düşünmüş olsak da bu dönemden itibaren nisan ayı içinde belki bir yağmur daha görebiliriz ama kasım ayına kadar uzun süren bir kuraklık dönemine de girmiş olabiliriz. Sakın aldanmayın, uzun bir yaz mevsimi bizi bekliyor olabilir. Bu yüzden suyun bolluğuna sakın aldanmayın, suyu kontrolsüz ve savurgan bir şekilde kullanmak büyük bir sorunu beraberinde getirir" diye konuştu. Ödemiş, “Bu sene düşen yağışlar ile birçok bölgede barajlar, göller, göletler doldu. Bu durum özellikle uzun geçecek yaz mevsimi açısından çiftçinin ya da kentsel ihtiyaç duyulan suyun karşılanabilmesi için kısmen de olsa yeterli. Şunu unutmamak lazım, bu sene gördüğümüz yağışta hiçbir zaman bizim 2000’li yılların başında ya da 1990’ların ortalarında gördüğümüz yer altı su seviyelerine dönmemize neden olmayacak. Su kullanım alışkanlıklarımızda bir değişime gitmediğimiz sürece su sorunu sürekli karşımıza çıkacak. Özellikle tarımsal sulamada kullandığımız suyun miktarını kesinlikle azaltmamız lazım." dedi.