Kuraklıktan en az yüzde 20 rekolte azalması bekleniyor

-
Aa
+
a
a
a

"Türkiye'de bu yıl en az yüzde 20 rekolte azalmasını beklememiz lazım."

Gezegenin Geleceği: 6 Haziran 2022
 

Gezegenin Geleceği: 6 Haziran 2022

podcast servisi: iTunes / RSS

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Arazi ve Su Kaynakları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Orta, kış döneminde Türkiye geneli, özellikle İstanbul dahil, Marmara Bölgesi'nin yoğun kar ve yağmur alarak iyi bir dönem geçirdiğini söyledi. Kuraklıkla ilgili en son nisan ayı verilerinin paylaşıldığını belirten Prof. Dr. Orta, şöyle devam etti: "Ancak korktuğumuz gibi nisan ayında harita kararmaya başladı. Bu periyot çok önemli. Korktuğumuz ve öngördüğümüz oydu. Bu periyot bizim ülkemizde tahılların ve yağ bitkilerinin başında olan ayçiçeğin kaderinin belirleneceği periyot, nisan ve mayıs ayları. Bence mayıs ayı datalarına da bakacak olursak bu saydığım bölgeler de Trakya da siyaha boyanacak. Çünkü, ciddi kuraklık yaşıyoruz, mayıs ayında da yeterli yağışı almadık. Türkiye genelinde baktığımız zaman kuraklığın özellikle stratejik ürün olan buğdaya olan etkisi bir taraftan da yüksek enflasyon nedeniyle üretici girdi fiyatlarının yükselmesi nedeniyle öngörüm, tabi bilimsel verilere dayalı öngörüler bunlar, Türkiye'de bu yıl en az yüzde 20 rekolte azalmasını beklememiz lazım. Eğer bu kuraklığın ardından Karadeniz havzasındaki Rusya-Ukrayna savaşından kaynaklanan gerilim yatıştırılıp da oradaki tahıl ve yağlı bitkiler, yağlı bitkilerin tohumları ve ham yağ çıkışı sağlanamazsa önümüzdeki kış döneminde yani eylül ayından sonra başta bölge olmak üzere Karadeniz havzasında ve Orta Doğu'da, hatta Avrupa'da ciddi yiyecek sıkıntıları, gıda sıkıntıları bizi bekliyor diyebilirim." 

İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği, SÜT-D Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, 5 Haziran Dünya Çevre Günü'nün bu yıl çok daha önemli olduğunu bildirerek iklim, biyoçeşitlilik ve kirlilik acil durumları için gidişata dur diyelim, doğamızla barışalım çağrısını yaptı. Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Eylül 2015’te aşırı yoksulluğu sona erdirme; eşitsizlik ve adaletsizlik ile mücadele; iklim değişikliği ile mücadele sözlerini vererek, Gündem 2030: Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile 17 Amaç ve 169 hedefi 2030 yılına kadar gerçekleştirme yoluna çıktı. Bu yolda 2022 tarihi bir kilometre taşı oldu. 28 Şubat-2 Mart 2022 tarihlerinde gerçekleştirilen Beşinci Birleşmiş Milletler Çevre Asamblesi, UNEA, doğanın yaşamımızda, sosyal, ekonomik ve çevresel sürdürülebilir kalkınmada oynadığı önemli rolü vurguladı. Prof. Karaosmanoğlu “Çünkü tek bir Dünya var. Dünyamızı birlikte koruyabiliriz. Unutmayalım: Evrende milyarlarca galaksi var. Galaksimizde milyarlarca gezegen var. Ama Sadece Bir Dünya var. 9 Kasım 2021 tarihli UNEP İklim Durumu: İklim Eylem Notu’nda da insanlık için kırmızı kod tanımı ile iklim acil durumu sunuluyor. Yok sayamayacağımız, endişe kelimesinin yetersiz olduğu, korkmak gereken bir durumdayız. Geleceğimizi güvence altına almak, yeni salgınları önlemek için iklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı ve kirlilik sorunlarımız için siyasi, ekonomik ve teknik çözümler bulmalı, daha sürdürülebilir üretim ve tüketim yaparak doğa ile barışmalı, “Sadece Tek Bir Dünya” var diyerek günlük ve endüstriyel yaşamı sürdürülebilir kılmalıyız. Hep beraber harekete geçmeli, fikirlerimizi çözümlerle güçlendirmeliyiz. Çünkü sürdürülebilir kalkınma yolunda, küresel ortaklığı canlandırmak, hız kazanmak için her birimize, ülkelere düşen görev ve sorumluluklar var. Umudumuzu yitirmemeli ve çok çalışmalıyız. Hem biz hem de Dünya mutlu olmalı” diyerek Dünya Çevre Günü’nü kutladı.

Greenpeace, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde hem dünya hem de Türkiye için atılması gereken en acil adımları sıraladı. Dünya, korkunç seller, yangınlar, kuraklık ve aşırı hava olaylarıyla iklim krizi için kırmızı alarm verirken bilim insanlarının uyarıları giderek sıklaşıyor. Çünkü durum acil. Ormanları ve tarım alanlarını yok eden, su kaynaklarını tüketen kömürlü termik santraller bir yandan da iklim krizini körüklüyor. Kömür santralleri yüzünden büyük bedeller ödeyen Türkiye’nin iklim kriziyle mücadele için atması gereken adım belli. Kömürden çıkış için net bir tarih belirlemeli. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre hava kirliliği her yıl 7 milyon kişinin hayatını kaybetmesine neden oluyor. Fosil yakıtlara dayalı ulaşım, ısınma yöntemlerimiz ve enerji üretim biçimlerimiz gezegeni her geçen gün yok oluşa bir adım daha yaklaştırırken, temiz hava hakkımızı da gasp ediyor. Kamu görevlileri, düzenli limit aşımlarının olduğu ilçelerde koruma bölgesi ilan etmeli ve havamızı kirleten faaliyetleri durdurma konusunda tereddüt etmemeli. Türkiye'nin toprağı, havası ve suyu, Avrupa'nın plastik atık ihracatının çevre ve insan sağlığı için yarattığı tehlikeye tanıklık ediyor. Plastik çöplerini denizaşırı ülkelere gönderen İngiltere ve Almanya gibi ülkeler, Türkiye'nin verimli topraklarında zehirli bir iz bırakıyor.  

Yeryüzünün bilinen en büyük bitkisi Avustralya kıyılarında keşfedildi. Araştırmacılar, 20 bin futbol sahası büyüklüğündeki deniz çayırının yaşının yaklaşık 4500 yol olduğunu tahmin ediyor. Genetik bilimciler aslında farklı amaçlarla inceledikleri Batı Avustralya'daki bu büyük sualtı çayırının aslında tek bir bitki olduğunu belirtiyor. Bitkinin en az 4 bin 500 yıl önce, tek bir tohumdan yayıldığına inanılıyor. University of Western Australia'dan araştırmacılar, deniz çayırının yaklaşık 200 kilometrekarelik bir alanı kapladığını söylüyor.