Köylülerden jeotermal enerji santralına karşı imece: "Hakkımızı savunacağız"

-
Aa
+
a
a
a

İzmir’in Seferihisar ilçesinde yer alan Orhanlı Köyü‘nde yaşayan vatandaşlar bölgede jeotermal enerji santralı yapmak isteyen şirketin köylülerin tapulu arazilerini yol olarak kullanmasına karşı arazilerini dikenli tel ile çevirdi.

Fotoğraf: Özcan Yüksek
Gezegenin Geleceği: 24 Kasım 2020
 

Gezegenin Geleceği: 24 Kasım 2020

podcast servisi: iTunes / RSS

Yeşil Gazete haberine göre İzmir’in Seferihisar ilçesinde yer alan Orhanlı Köyü‘nde yaşayan vatandaşlar bölgede jeotermal enerji santralı yapmak isteyen şirketin köylülerin tapulu arazilerini yol olarak kullanmasına karşı arazilerini dikenli tel ile çevirdi. Şirket tarafından bu sürede birçok zeytin ağacına zarar verildiğini belirten köy halkı yeni zeytin ağacı fidelerini de toprakla buluşturdu. Orhanlı Köyü Derneği tarafından yapılan açıklamada “jeotermal şirketinin yasadışı bir şekilde yol olarak kullandığı köyümüzdeki tapulu arazileri, tapu sahipleri ve köyümüzün sakinleriyle birlikte, imeceyle tel çekerek kapattık. Yaşamımızı tehdit eden jeotermale karşı hakkımızı savunacağız” ifadeleri kullandı. Hayata geçirilmesi halinde İzmir Yarımadası’na özgü erkence türü zeytinlerden oluşan zeytin ormanlarına büyük zarar verecek olan jeotermal enerji santrali, hem bu yörede geçimini sağlayan insanların hem de, bu ormanlarda yaşamını sürdürmekte olan pek çok canlıyı tehdit ediyor. “Zeytin yoksa biz de yokuz” diyen Orhanlı ve Yeniköy sakinleri jeotermale karşı mücadele veriyor.

2019'da 2 bin 688 orman yangını

Tarım ve Orman Bakanlığı'na bağlı Orman Genel Müdürlüğü'nün 2019 yılı verilerine göre, geçen yıl Türkiye’de toplam 2 bin 688 orman yangını meydana geldi. Orman yangınlarının önceden tahmin edilerek bir erken uyarı modelinin geliştirilebilmesi için yapılan araştırmalar, yangın ve iklim arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılması gerektiğine dikkat çekiyor. Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Bölümü’nden doktora öğrencisi Burcu Calda’nın Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Dr. M. Ali Khalvati’nin danışmanlığında yürüttüğü proje, orman yangınlarının önceden tahmin edilebilmesi konusunda yeni bir perspektif sunuyor. Boğaziçi Üniversitesi ve İzmir Ege Üniversitesi Bayındır Meslek Yüksekokulu işbirliğinde başlayan proje İzmir’de gerçekleştirilecek sera ve laboratuvar çalışmalarından oluşacak. Yapılan çalışmalar, faydalı bir toprak mikroorganizması olan arbüsküler mikorizal fungusun (AMF) toprağın nemini artırmadaki etkisini ölçecek. Böylece Akdeniz iklimi ile orman yangınları açısından riskli şartların olduğu İzmir’de orman yangınlarını önlemek için AMF’nin nasıl bir rol üstlendiği değerlendirilecek. Bir yıl sürmesi planlanan proje, durdurulamayan orman yangınlarının başlamasında bariyer görevi gören toprak nemini SMAP teknolojisiyle çalışan uydu görüntüleme ile belirleyerek toprak nemini artırmada mikroorganizmaların rolünü araştıracak, böylece orman yangınlarıyla mücadele konusunda biyolojik bir çözüm önerecek.

Seragazı emisyonları raporu 

Avrupa Komisyonu’nun Avrupa Parlamentosu ve Konseyi’ne sunduğu bir raporda, Avrupa karbon piyasası kapsamında düzenlenen seragazı emisyonlarının geçtiğimiz yıl bir önceki yıla göre %9,1 düştüğünü söyledi. Düşüş, Mayıs ayında Komisyon tarafından daha önce açıklanan %8,7’den biraz daha fazlaydı. Avrupa Birliği’nin seragazı üretiminin yaklaşık %45’i, bloğun küresel ısınmayla mücadele etme konusundaki ana politikalarından birini oluşturan Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) tarafından düzenleniyor. AB, ETS’de kaç tane fazla izni olduğunu hesaplamak için firmaların yıllık emisyon verilerini kullanıyor. Bir piyasa istikrar rezervi (MSR) daha sonra, karbon fiyatını düşürebilecek aşırı arz oluşumunu önlemek için bu izinlerin bir kısmını kaldırıyor.

"Yeşil yatırımlar teşvik edilmeli"

Hollanda İklim Elçisi Marcel Beukeboom, Avrupa ülkelerinin Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) hissedarları olarak nüfuzlarını dünya genelindeki ülkelerde yeşil yatırımları teşvik etmek için kullanmaları gerektiğini söyledi. Beukeboom, High Ambition Coalition tarafından gerçekleştirilen Dirençli Bir Toparlanma Bildirisi’nin lansmanında konuştu. Beukeboom “Geçmişten miras aldığımız eski kirletici ekonomilerde uzun vadede kalabilir miyiz, yoksa bunu ilerlemek ve istediğimiz daha temiz ve daha adil bir geleceğe yatırım yapmak için bir fırsat olarak görebilir miyiz?” diye sordu. “Genellikle ucuz enerji kaynaklarının başka bir şeyle değiştirilmesi gerekir ve bu, sürdürülebilir alternatiflere yatırım yaparak değiştirebileceğimiz bir şey” dedi. Karayip bölgesinin deneyimli iklim değişikliği uzmanlarından biri olan Leon Charles “Yeşil enerji kullanımına geçersek, döviz açısından, ekonomik kalkınma fırsatları açısından, genel olarak daha temiz bir çevreye sahip olmak açısından birçok faydası var, bu yüzden hedefi baskı olarak görmüyoruz” dedi. The High Ambition Coalition’ın, ülkelerin Aralık ayına kadar imzalamalarına açık olan yeni bildirisi, gelişmekte olan ülkelerin COVID krizinden daha çevreci bir şekilde kurtulmalarını sağlamak için borçlarının temizlenmesi çağrısında bulunuyor. Marshall Adaları Cumhuriyeti’nden Bakan Christopher Loeak finansal kuruluşların dinlediğini umduğunu belirterek, “Bizin gibi devletler iklim krizine neden olmadı, ancak etkilerini ilk biz hissediyoruz. Dünyanın dört bir yanındaki savunmasız topluluklar yeşil bir toparlanmaya yatırım yapmak istiyor, ancak bunu yeterli kaynaklar olmadan ve ağır bir borç yükü taşırken yapamazlar” dedi. Bildiride ayrıca, kurtarma harcamalarının %60’ının iklim dostu projelere harcanacağı ve kömür ve fosil yakıt sübvansiyonlarının kaldırılacağı vaat ediliyor ve ülkeleri Paris Anlaşması kapsamındaki 1.5 derece ısınma ile sınırlandırmayı hedeflemeye çağırıyor.