"Korunan alanlar artırılmalı"

-
Aa
+
a
a
a

“Ekosistem Restorasyonu” temasıyla kutlanan Dünya Çevre Günü’nde, WWF-Türkiye korunan alanların artırılması gerek dedi

Fotoğraf: WWF/ Osman Erdem
Gezegenin Geleceği: 8 Haziran 2021
 

Gezegenin Geleceği: 8 Haziran 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

Bu yıl dünya genelinde “Ekosistem Restorasyonu” temasıyla kutlanan Dünya Çevre Günü’nde, WWF-Türkiye korunan alanların artırılması gerek dedi. Kısa süre önce “Korumazsak Kaybederiz: Sürdürülebilir Bir Türkiye İçin Korunan Alanlar Hedef: 2030’a Kadar %30” başlıklı bir rapor yayınladı WWF-Türkiye. insan yaşamı ve doğa için hayati öneme sahip. Nedir bu? İklim düzenleme, toprak oluşumu, canlı topluluklarının göçleri, karbon ve su döngüsü gibi ekolojik süreçler. Tehlike altındaki türlerin devamına yardımcı olan korunan alanlar. Onun için arttıracağız ve koruyacağız. Ne bu korunan alanlar, tabiatı koruma alanları, milliparklar, SİT alanları, özel çevre koruma bölgeleri, biyosfer rezervleri. Avrupa genelinde korunan alanların ülke yüzölçümüne oranının %25’in üzerinde, ülkemizde ise resmi açıklamalara göre sadece %11, denizel korunan alanlarımız ise %4 civarında. Rapora göre, sürdürülebilir bir Türkiye için korunan alanların yeni uluslararası hedefler doğrultusunda 2030’a kadar en az %30’a ulaşması gerekiyor. Doğal alanlar yalnız farklı türler için sığınak değil aynı zamanda iklim değişikliğine karşı güçlü bir kalkan. Gıda, ilaç, iklim, temiz su, tozlaşma, rekreasyon gibi doğanın insana her yıl sunduğu hizmetlerin küresel ekonomik değeri 125-140 trilyon dolar olarak tahmin ediliyor; evet 140 trilyon dolar - Türkiye 2021 bütçesinin 1000 katı. Fakat doğanın sunduğu bu hizmetler ekonomik bilançolarda yer almıyor. Yatırımların doğaya zarar vermesini önlemenin ya da doğayı korumanın maliyeti ise doğayı geri kazanmak için çıkacak faturadan çok daha düşük.

Global Compact Türkiye'den uyarı

UN Global Compact’in dünya genelindeki 69 yerel ağından biri olan Global Compact Türkiye, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde iş dünyasını daha yaşanabilir bir gelecek için çok geç olmadan harekete geçmeye davet etti.  Mevcut tahminlere göre, hiçbir önlem alınmazsa önümüzdeki yıllar içinde ülkemizin de yer aldığı Akdeniz havzası başta olmak üzere Avrupa’nın büyük bölümünde, Asya, Afrika kıtalarında kuraklıkların yoğunluğu ve sıklığı büyük ölçüde artacak. UN Global Compact’in küresel çapta hayata geçirdiği “Climate Ambition Accelarator” (İklim Hedefi Hızlandırma) Programı şirketlerin iklim değişikliği ile mücadele için iddialı emisyon hedefleri belirlemelerine yardımcı olmayı amaçlıyor. 2019 yılında plastik kirliliği ile mücadele kapsamında Global Compact Türkiye, İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği ve TÜSİAD işbirliği ile hayata geçirilen İş Dünyası Plastik Girişimi’ne dahil olan şirketler pandemi döneminde de çalışmalarına devam etti. Girişime dahil olan 36 şirket plastik kirliliğiyle mücadeleye yönelik taahhütlerini açıkladı. 6 ay sürecek İklim Hedefi UN Global Compact İklim Hedefi Hızlandırma Programı iklim nötr olma yolunda bilime dayalı emisyon hedeflerinde ilerleme kaydetmek isteyen ve net sıfıra geçiş stratejisi oluşturabilmek için bir yol haritasına ihtiyaç duyan UN Global Compact şirketlerine yönelik geliştirildi. Program, yerel düzeyde farkındalık artırıcı çalışmalar ve şirketler için kapasite geliştirici faaliyetler ile şirketleri emisyon azaltımı için taahhütlerini açıklamaya hazırlayacak. Temmuz ayında başlayacak ve yaklaşık 6 ay sürecek programa başvurular 22 Hazirana kadar devam ediyor. Ayrıntılı bilgi ve başvuru için: https://www.globalcompactturkiye.org/

G7 ülkelerinden destek

G7 ülkeleri, bankaların ve şirketlerin iklimle ilgili riskleri açıklama hamlesini desteklediler. Bu, finansal sistemi iklim değişikliğinin yaratacağı şoklardan koruma çabaları için hayati önem taşıyan bir önlem olarak görülüyor. Londra’da toplanan G7 maliye bakanları, şirketlerin iklim ve çevre üzerindeki etkilerini ölçmek için daha fazla koordinasyon çağrısında bulunurken, farklı yaklaşımlar benimsenmesinin sorun yaratabileceği üzerinde duruluyor. İki günlük görüşmelerden sonra yayımlanan nihai bir bildiride, “Piyasa katılımcıları için tutarlı ve karar verme açısından yararlı bilgiler sağlayan iklimle ilgili zorunlu finansal beyanları destekliyoruz” denildi. Bildiride, büyük ekonomiler tarafından net sıfır emisyona ulaşmak için artan sayıdaki taahhütlerle birlikte bu raporlamaların, “ihtiyaç duyulan trilyonlarca dolarlık özel sektör finansmanını harekete geçirmeye ve net sıfır taahhütlerimizi yerine getirmek için hükümet politikasını güçlendirmeye yardımcı olacağı” ifade edildi. Merkez bankaları ve diğer mali düzenleyiciler, kendi bölgelerindeki işletmelerin iklim riskine ne kadar maruz kaldığına ve faaliyetlerinin ne kadar çevre dostu veya olmadığına dair güvenilir veri eksikliğinden şikayet ediyor. Zorunlu raporlamaya yönelik baskı, daha geniş G20 ülkeleri grubu tarafından tartışılıyor ve bazıları, 1 Kasım’da Glasgow’da başlayacak olan BM İklim Değişikliği Konferansı’na kadar bu konuda uluslararası bir anlaşmaya varılabileceğine inanıyor. G7 bildirisi, zorunlu açıklamaların İklimle İlgili Finansal Beyanlar Görev Gücü’nün (TCFD) mevcut tavsiyelerine göre yapılması gerektiğini belirtti.

Bu arada Antalya Su ve Atıksu İdaresi (ASAT) kentte bahçe ve seralar için verilen su aboneliklerinin 1 Kasım tarihine kadar durdurulduğunu açıkladı. Gerekçe olarak ise yağışların yetersiz olmasından dolayı yeraltı sularında düşüş ve bazı kuyularda kurumalar yaşanması gösterildi. Evrensel’de yer alan Yusuf Yavuz imzalı habere göre karar gereği bildirilen tarih aralığında yeni başvuru alınmayacak. Açıklamada başvurusu yapılmış ve olumlu sonuçlanmış olan abonelik taleplerinin ise beklemeye alınarak işlem yapılmayacağı kaydedildi.