Kazakistan’da sel felaketi

-
Aa
+
a
a
a

Kazakistan’daki sel bölgelerinden yaklaşık 100 bin kişi tahliye edildi.

Gezegenin Geleceği: 16 Nisan 2024
 

Gezegenin Geleceği: 16 Nisan 2024

podcast servisi: iTunes / RSS

Kazakistan’daki sel bölgelerinden yaklaşık 100 bin kişi tahliye edildi. Yoğun yağışlı geçen kış sonrası eriyen kar suyunun taşkınlara yol açması sonucu, ülkenin 10 eyaletinde 3 binden fazla ev su altında kaldı, kara yolları ve köprüler başta olmak üzere ulaşım altyapısı da hasar gördü. Sel nedeniyle ülkenin batı ve kuzey kesimlerinde barajlar doldu. Acil Durumlar Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, ülkede sel bölgelerinden bugüne kadar 99 bin 920 kişi tahliye edildi. Halihazırda bu kişilerin 6 bin 566’sı geçici barınma merkezlerine yerleşirken, 9 bin 15’i de evlerine döndü. Su altında kalan kırsal bölgelerde, 98 bin 106 küçük ve büyük baş hayvan tahliye edilirken 8 binden fazla hayvan öldü. Ülkede gece gündüz süren tahliye ve selle mücadele çalışmalarında askerler de dahil 34 bin 272 personel görev yapıyor. Selden etkilenen bölgelere bin ton insani yardım ulaştırıldı.

İstanbul’da bazı bölgelerin sit dereceleri düşürüldü

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca Beykoz’daki Alibahadır, Paşamandıra, Öğümce, Mahmutşevketpaşa Mahalleleri ve Riva Beylikmandıra etabının koruma derecesi düşürüldü. Cumhuriyet'in haberine göre; Resmi Gazete’de önceki gün yayımlanan bir ilana göre de Polenezköy Mahallesi’nin doğal sit alanı koruma statüsündeki bazı bölgeleri de ‘doğal sit sürdürebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı’ olarak tescil edildi. Kuzey Ormanları Savunması Sözcüsü ve şehir plancısı Başar Alipaça, başta Beykoz olmak üzere çeşitli yerlerde yapılan bu uygulamanın Kuzey Ormanları için tehdit oluşturduğunu ve sit derecesi düşürülen bu alanların ranta açıldığını vurguladı. Alipaça, sit revizyon tescil kararlarına ilişkin Cumhuriyet’ten Cengiz Karagöz’e yaptığı açıklamalarda, “Tescillenen alanlara baktığımızda, birinin yanında maden sahası, bir değerinin içinde tesis olduğu görülüyor,” diyerek şunları söyledi, “Muhtemelen bu alanın sit derecesinin düşürülmesinin nedeni yandaki maden sahasını büyütmek istemeleri, ‘sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı’nda neredeyse her şeyi yapabiliyorlar. Bu uygulama, maden ve turizm tesisi başta olmak üzere birçok faaliyetin önünü açıyor. Hatta daha önce hukuksuzca inşa ettikleri yapıları bile meşru bir hale getirebiliyorlar.” Koruma alanlarının sit derecesinin düşürülmesi işlemiyle sık sık karşılaştıklarını ifade eden Alipaça, “Sit derecesinin düşürülmesi orman dışına çıkarmanın bir yolu olarak kullanılıyor. Bu ormanlık alanları yavaş yavaş orman vasfından çıkarıp ranta açıyorlar” dedi.

Aliağa’da yeni söküm işlemleri

Cumhuriyet’ten Yusuf Körükmez’in haberine göre, İtalyan donanmasına ait iki devriye gemisi ile iki firkateynin ardından üç denizaltı da söküm işlemleri için İzmir’in Aliğa ilçesine demirledi. Deniz araçlarının söküm hazırlık işlemleri ise başladı. Ancak bu araçların tehlikeli madde envanter raporları (IHM) ise kamuoyuyla paylaşılmadı. Greenpeace İtalya, gemilerin çevresel etki değerlendirme yapılmadan söküleceğini, söküm yapılacak tersanenin Avrupa Birliği mevzuatına uymadığı aktardı. Açıklamada, Aliağa’da asbest yönetimi işçi sağlığı ve güvenliği konusunda ciddi düzensizliklerin olduğu vurgulandı. Avrupa Birliği standartları nedeniyle birçok ülkenin sökümünü reddettiği deniz araçları için İtalya Savunma Sanayi Ajansı’nın düzenlediği ihaleyi 1.7 milyon avroya bir şirket almıştı. 22 gemi söküm tesisi bulunan Aliağa’da son beş yılda 714 gemi sökümü yapıldı. Bu gemilerden çıkan 241 ton asbest Aliağa’da bertaraf edildi. Gemi söküm tesisleri, hurda gemilerin sökümü sürecinde yaşanan kirlilikle gündeme gelmişti. Bu gemilerdeki asbest ve tehlikeli maddeler, özellikle Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı’nın listesinde ‘kesin kanserojen’ tanımlaması ile birinci grupta yer alıyor.

Dilovası’nda inşası devam eden kazılar büyük bir tehlikeyi açığa çıkarabilir

Dilan Pamuk ve Vedat Örüç’ün haberine göre, Dilovası’nda inşası devam eden yol projesi çerçevesinde yapılan kazılar, büyük bir tehlikeyi açığa çıkarabilir. Bölgede 12 bin metrekareye yayılan, kanuna aykırı bir şekilde alana terk edilmiş tonlarca yalıtım malzemesi ile tehlikeli asbest içeren enkaz bulunuyor. Türkiye’nin gelişen sanayiye bağlı olarak en çok kirletilen bölgelerinden biri olan Kocaeli’nin küçük kasabalarından Dilovası’ndaki 30 yıldır dizginlenemeyen endüstriyel büyümenin sonuçlarını araştırdığı Toksik Vadi Projesi kapsamında 2019’da bu tehlikeli tepenin varlığını Medyascope ile birlikte ortaya çıkarmıştı. O dönemde, akredite bir laboratuvarda test edilmek üzere numune toplamak için bir asbest uzmanıyla birlikte çalışılmış, sonuçlar, alanda büyük miktarlarda yalıtım malzemesi olarak kullanılan cam yünü bulunduğunu göstermişti. Cam yünü, binalarda izolasyon malzemesi olarak kullanılan, silis kumunun formaldehit-fenol bağlayıcılarla çok yüksek sıcaklıkta eritilmesiyle elde edilen tahriş edici bir madde. Yapılan testler bu atığa yer yer krosidolit, krizotil ve amosit olmak üzere üç tür asbest içeren elyaflı çimento karıştığını da ortaya çıkarmıştı. Elyaflı çimento, cephe kaplamalarında ve çatılarda kullanılan bir malzeme. Fibro-çimento ya da atermit olarak da adlandırılıyor. Yasadışı atık sahasının kaynağına ilişkin kanıtlar, Türkiye’nin ilk cam yünü yalıtım malzemeleri üreticisi ve 1965’te Dilovası’nda fabrika açan ilk şirketlerden birini işaret ediyor. Eski çalışanlar ve yöre halkı, şirketin fabrika atıklarını 1980’lerde düzenli olarak kasabanın tepelerine döktüğünü belirtiyor.