Gezegenin Geleceği: 5 Eylül 2019

-
Aa
+
a
a
a

Fraser Institute tarafından yapılan bir 2017 araştırmasına göre, Kuzey İrlanda, küresel madencilik firmalarının yatırım yapması için dünyanın en iyi altı ülkesinde yer alıyor. 

Fotoğraf: Patagonia
Gezegenin Geleceği: 5 Eylül 2019
 

Gezegenin Geleceği: 5 Eylül 2019

podcast servisi: iTunes / RSS

Her cuma İsveç Parlamentosu önünde “Gelecek İçin Cuma Günleri” eylemini başlatarak tanınan ve bu eylemleri küresel bir harekete dönüştüren 16 yaşındaki İsveçli genç iklim aktivisti Greta Thunberg, New York’ta Birleşmiş Milletler tarafından 23-29 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek iklim zirvesine 29 Ağustos günü yelken ile sıfır karbon bir yolculuk yaparak varmıştı. Thunberg iklim krizine karşı mücadele adına başlattığı grevine New York’ta BM Genel Merkezi önünde de devam etti. Yüzlerce genç aktivist ve öğrenci de ellerindeki “Deniz seviyeleri yükseldikçe biz de yükseliyoruz”, “Evimiz yanıyor”, “Bizim Geleceğimiz” yazılı dövizlerle BM binası önünde Thunberg’e destek verdi. 16 yaşındaki genç aktivist ve BM Genel Merkezi önündeki diğer aktivistler konuşmalar gerçekleştirdi. Thunberg, New York’a vardığında ABD Başkanı Donald Trump için de bir mesajı vardı. İklim krizini bir “aldatmaca” olarak gören Trump’ın bilime kulak vermesini istedi.

 

2 Eylül’de Yeni Delhi’de başlayan Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi’nin 14. Taraflar Toplantısı’nda tartışmaları yönlendirecek konu çölleşme olurken, Hindistan’ın %30’u kuraklık tehdidiyle karşı karşıya. Hindistan’ın arazilerinin yaklaşık %30’u ormansızlaştırma ve aşırı tarım faaliyetleri, erozyon ve sulak alanların yok olması nedeniyle kuraklaşmış durumda. Hindistan’ın karşı karşıya olduğu kuraklık sadece yıllık tarımsal üretimden elde ettiği %2.5’luk gayri safi yurtiçi hasılasını etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda iklim değişikliğini de tetiklediği için kuraklaşmayı daha da şiddetlendiriyor. Toplantıdan önce Hindistan, 5 milyon hektarlık çölleşen arazinin 2030’a kadar yeniden canlandırılması taahhüdünde bulunmuştu. Ancak 5 milyon hektarlık bir alan Hindistan’ın toplam arazisinin sadece %1,5’ini oluşturuyor. İklim değişikliğine karşı oldukça hassas bir durumda olan Hindistan gibi bölgelerde arazi kuraklaşması, karbondioksit tutma kapasitesinin düşmesine neden olduğu için çok büyük bir öneme sahip. Hindistan’da 600 milyondan fazla insan küresel ısınma nedeniyle tehlike altında. Kuraklaşmaya karşı acilen harekete geçilmezse iklim değişikliğinin sonuçları çok daha korkunç olabilir. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin son raporu “İklim Değişikliği ve Arazi Özel Raporu” kuraklaşmayı önlemek adına ülkelerin toprak kullanımlarının durdurulması, orman koruma çalışmalarına öncelik verilmesi ve yenileme çalışmaları yapılması gerektiğinin altını çiziyor. Rapordaki bazı bulgular, Hindistan’ın hızla yok olan toplam arazisinin %23’ünü oluşturan ormanlar ve %5’ini oluşturan bataklık alanlar için de oldukça kritik saptamalar içeriyor.

Akdeniz ve Ege’ye kıyısı olan İzmir, Adana, Muğla ve Çanakkale Belediyeleri’nin içinde olduğu 11 belediye, iklim değişikliğinin etkilerine karşı deniz ve kıyıların korunmasına yönelik işbirliği protokolü imzalamak üzere Antalya’da buluştu.  Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin internet sitesindeki habere göre, Büyükşehir Belediyesi’ndeki toplantı sonunda “Akdeniz ve Ege Denizi’ne Kıyısı Olan Belediyeler Arasında İklim Değişikliğinin Etkilerine Karşı Deniz ve Kıyıların Korunmasına Yönelik İşbirliği Protokolü'’ imzalandı.

Fraser Institute tarafından yapılan bir 2017 araştırmasına göre, Kuzey İrlanda, küresel madencilik firmalarının yatırım yapması için dünyanın en iyi altı ülkesinde yer alıyor. Burada, County Tyrone ve County Londonderry çevresinde Kanadalı bir şirket, 120.000 hektardan fazla bir alanı altın çıkartmak için kazmayı planlıyor. Ana madenin önerildiği yerde halk neler olduğunun farkına vardı. Şirket Sperrin Dağları'ndaki Curraghinalt'taki cevher kalitesini test etmek için yeraltı madenciliği faaliyetlerine başladı. Madenin ana sahasının Greencastle'de birkaç mil uzakta olması planlanıyor. Şirket, işin yaklaşık 20 yıl civarında olacağını ve bu süre zarfında yaklaşık yaklaşık 40 ton altın almayı planlıyor. Şirketin söylemediği şey, bu 40 ton altını almak için vermeleri gereken çevresel zarar ve madeni çıkarıp bıraktıklarında ekosistemin hangi durumda olacağı. Şirket, açık ocaklı madencilik yerine geleneksel yeraltı madenlerini kullanmayı teklif ediyor, ikincisi ekonomik olarak daha uygun ancak izin almak daha zor. Bir dağın altındaki tünellerin bir labirentini kazmak ve yüzeyi göreceli olarak dokunmadan bırakmak dağın yarısını havaya uçurmaktan daha az zararlı görünebilir ancak altını almak için hala çok fazla hasar yapılması gerekir. Altını topraktan ayırmak için yapılan işlemlerden geriye daha önce sağlam kayaya kilitlenmiş arseniğin doğaya salınmasına neden olur. Bu zehirlerin küçük miktarları bile ekosisteme çok zararlı. Dünyanın Dostları Derneği ve birlikte çalıştıkları topluluklar, Kuzey İrlanda Ekonomi ve Altyapı Dairesi'ne yönelik bir dizi talep ortaya koydu. Gruplar yeni petrol ve maden ruhsatlarının derhal yasaklanmasını istiyor; Mevcut lisansların derhal iptal edilmesi ve Kuzey İrlanda'da yetkisiz madenciliğe acil soruşturma açılmasını istiyor. Sonunda, eğer yeterli yerel ve uluslararası baskı uygulanabilirse, potansiyel yatırımcılar ve hissedarlar korkutulacak. Bu operasyonun kendilerine ümit ettikleri kazancı getirmeyeceğini düşünmeye başlayacaklar ve daha sonra, paralarını başka bir yere koymaya karar verecekler. Bu, gittikçe daha fazla yatırımcının korktuğu ve sonuçta şirketin projeyi terk etmekten başka çaresinin kalmayacağı bir etki yaratacak.