Ergene’yi Kurtarma Projesi‘nin Marmara Denizi’nin sonunu getirmek üzere

-
Aa
+
a
a
a

Greenpeace Akdeniz, hükümetin Ergene’yi Kurtarma Projesi‘nin Marmara Denizi’nin sonunu getirmek üzere olduğunu bildirdi.

Gezegenin Geleceği: 2 Kasım 2021
 

Gezegenin Geleceği: 2 Kasım 2021

podcast servisi: iTunes / RSS

Yeşil Gazete’nin haberine göre, Greenpeace Akdeniz, açıklama yaptı. Hükümetin Ergene’yi Kurtarma Projesi‘nin Marmara Denizi’nin sonunu getirmek üzere olduğunu bildirdi. Her gün 280 olimpik havuzu hacminde atık suyun Ergene’den Marmara’ya aktığını kaydeden örgüt, şu uyarıyı yaptı: “Sanayi atıkları Ergene Nehri‘ni dünyanın en kirli akarsularından biri haline getirmişti. Şimdi bu atıklar borularla Marmara Denizi derinlerine taşınıyor. Marmara Denizi daha fazla kirliliği kaldıramaz. Marmara Denizi’ne 32 yıldır atık boşaltımı yapılıyor. Deniz yaşamı için gerekli olan oksijen burada artık neredeyse yok. Marmara Denizi’ne daha fazla atık boşaltımı yapılırsa bu eşsiz iç denizimizdeki yaşam tamamen bitecek…“. Ergene Nehri’ne arıtılmaksızın deşarj edilen atık suyun günde 700 bin metreküp olduğunu ve bu sayının  yüzde 65’inin sanayi atığı olduğunu belirten Greenpeace’ten yapılan açıklamada “Aralık 2020’de Ergene’den Marmara’ya derin deniz deşarjına başlandı. Takip eden aylarda Marmara Denizi’ndeki deşarj noktalarında toplu balık ölümleri gözlendi ve Mayıs 2021’de müsilaj krizine tanık olduk. Yüzeyde yapılan temizlikle müsilaj krizi çözülmüş gibi gözükse de deniz dibinde kriz devam ediyor. Derin deniz deşarjı yani diğer adıyla atık boşaltımı evsel ve sanayi atıkların deniz ortamında seyreltilmesi yöntemi. Aralık 2020’den itibaren Ergene’nin de atık yükünü üstlenen Marmara artık buna dayanamıyor. Sanayi atıklarının Ergene’den taşınarak Marmara Denizi’ne boşaltılması Ergene’yi kurtarmayacağı gibi Marmara’nın da sonunu getiriyor. Çözüm, sanayi atıklarının kimyasal arıtma yöntemleriyle yerinde arıtılarak tarım ve sulama faaliyetleri için geri kazanılması. Biyolojik arıtma, kimyasal sanayi atıklarını arıtmak için yeterli değil ve olamaz. Marmara’yı kurtarmak istiyorsak sanayi atıklarını denize boşaltan vanalar acilen kapatılmalı.”

BM Emisyon Açığı raporuna göre, eğer ülkeler 2030 emisyon hedeflerini tam olarak tutturabilse dahi küresel ısınma bu yüzyılda 2,7 dereceye varacak. Paris Anlaşması’nın ortaya koyduğu iddialı 1,5 derece hedefine uyum sağlamak içinse kolektif çabanın yedi kat daha yüksek olması gerekiyor. Bu nedenle, Birleşik Krallık COP26 yönetimi, Glasgow’dan alınacak nihai sonuç olarak 2023 yılına kadar yeni Ulusal Katkı Beyanı (Nationally Determined Contributions, NDC) talep etmeye hazırlanıyor. Bunu destekleyen BM İklim Değişikliği eski başkanı ve Paris Anlaşması’nın mimarı Christiana Figueres, bir basın brifinginde, “1.5 derece yolunda olduğumuzu garanti etmek için COP26’da hükümetlerin 2023’te geri geleceğine dair net bir anlaşma olması gerekiyor…” dedi. Ancak, mevcut hedeflere ulaşmak için daha fazla destek isteyen gelişmekte olan ekonomilerin direnişiyle karşılaşıldı. Paris Anlaşması’na göre ülkeler, planlarını veya NDC’lerini her beş yılda bir güncellemeyi kabul etmişlerdi. Ancak savunmasız ve ilerici ülkeler, hedefi artırmak için 2025’e kadar beklemenin 1,5 derece hedefini mümkün kılmak için çok geç olacağını düşünüyor. Bunun yerine, ülkelerin Paris hedeflerine ulaşmada kaydettikleri tüm ilerlemenin resmi olarak değerlendireceği 2023’teki küresel stok sayımından önce ve mümkün olabildiğince kısa bir sürede planlarını yeniden gözden geçirmeleri gerektiği savunuluyor.

Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), iklim zirvesinin ilk gününde, ocak-eylül dönemine ilişkin verileri kullanarak hazırladığı “Küresel İklimin Durumu 2021” raporunu yayımladı. AA’nın haberine göre, BM kurumlarının verileri kullanarak hazırlanan rapora göre, 2015-2021 dönemindeki en sıcak yıl 2016 olarak kalmaya devam edecek. Rapora göre, geçen yıl atmosferdeki seragazı yoğunluğu yeni zirveye ulaştı. Seragazı yoğunluğunun küresel sıcaklık üzerindeki etkisiyle bu yıl ocak-eylül döneminde küresel sıcaklık artışı 1850-1900 dönemindeki ortalama sıcaklığa göre 1,09 dereceyi buldu. Son 20 yılda hızlanan okyanus sıcaklığındaki artışın devam etmesi bekleniyor. Okyanus, atmosferdeki yıllık antropojenik karbondioksit emisyonlarının yaklaşık %23’ünü absorbe ediyor. İklim değişikliği nedeniyle küresel deniz seviyesi 1993-2002 döneminde 2,1 milimetre artarken 2013-2021 döneminde 4,4 milimetre yükseldi. Deniz seviyesindeki artış buz kütlesi tabakasındaki hızlı erimeden kaynaklandı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26’ncı Taraflar Konferansı (COP26) kapsamında 3 Kasım’da Glasgow‘da “Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Stratejisi: Kapsayıcı, Sürdürülebilir ve İnsani Bir Vizyon” başlıklı panel düzenleneceğini duyurdu. Panelde iklim değişikliği, yeşil kalkınma, iklim krizi, sürdürülebilir kalkınma, sıfır atık, çevrenin korunması, sorumlu üretim ve tüketim, COP26’nın gündemi, çevre merkezli politikalar ile Türkiye’nin yeşil kalkınma hedefleri ele alınacak.

Son yıllarda Kuzey Kutup Dairesi‘ndeki sıcaklığın küresel ısınmanın iki katından daha fazla artmasından dolayı Avrupa‘nın ilk çölü olarak bilinen Rusya‘nın Kalmıkya Cumhuriyeti‘nde de çölleşme devam ediyor. Bölgede geniş bozkırların yerini artık kum tepeleri alırken, bölgedeki binlerce yerleşim yerinde halk yiyeceğe sınırlı bir şekilde erişebiliyor. Uzmanlar, Rusya’nın kuzeyinde sıcaklıkların küresel ortalamanın iki katı kadar arttığına dikkat çekerken, son beş yıldır Bodzhayeva ve ekibi, yerel halktan çobanların kum tepelerinin etrafına calligonum çalıları dikmelerine yardım ediyor. Bu çalıların kökleri, çölün ilerlemesine karşı koymak için toprağı birbirine bağlıyor.