Devasa dalga riski 50 kat artabilir

-
Aa
+
a
a
a

Yapılan son araştırma, devasa dalga riskinin 50 kat artabileceğini ortaya koydu.

Gezegenin Geleceği: 15 Şubat 2022
 

Gezegenin Geleceği: 15 Şubat 2022

podcast servisi: iTunes / RSS

Her yıl binlerce kişi doğal afetler nedeniyle yaşamını yitiriyor. İklim değişikliği üzerine araştırmalar devam ederken öngörülen senaryolar ise iç açıcı değil. Yapılan son araştırma, devasa dalga riskinin 50 kat artabileceğini ortaya koydu. Farklı ülkelerden bilim insanlarından oluşan ekip, uydu verilerini inceledi. Dijital modelleri birleştirerek potansiyel krizi belirledi. Bilim insanları, toplu ölümlere yol açan devasa dalga olaylarının daha sık yaşanabileceği, yapılara ve sahillere çarpacağını söylüyor.  Yüksek emisyonlu küresel ısınma senaryosuna göre şehirler su altında kalabilir. Çalışma, özellikle tropik bölgelerin taşmadan etkileneceğini ortaya koyuyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin kuzeybatısı, İskandinavya ve Rusya’nın Uzak Doğu’sunda giderek daha fazla bölge kıyı taşkınlarına maruz kalacak. Meksika Körfezi, Güney Akdeniz, Batı Afrika, Madagaskar ve Baltık Denizi gibi bölgelerde taşma riski daha yüksek. Alçak kıyı bölgeleri, dünya nüfusunun yaklaşık %10’una ev sahipliği yapıyor. Devam eden erozyona ek olarak, bu alanlar sel de dahil olmak üzere yıkıcı tehlikelerle karşı karşıya.

Türkiye’nin elektrik üretiminde iklim krizine neden olan fosil yakıtların payı 2021’de arttı ve yüzde 64’ü geçti. Geçen yıl yaşanan kuraklık, hidroelektrik kaynaklı elektrik üretimini de 10 puana yakın oranda geriletti, doğalgazın payını ise aynı oranda artırdı. Türkiye’nin brüt elektrik üretimi 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 8 oranında arttı. TEİAŞ’ın verilerine göre geçen yıl üretilen 331 milyar kilovatsaati bulan elektriğin yüzde 32,71’lik kısmı doğalgaz çevrim santrallarından, yüzde 31,43’ü ise kömürlü termik santrallarından sağlandı. Böylece elektrik üretiminde fosil yakıtla (petrol, kömür ve doğalgaz) çalışan santralların payı yüzde 64’ün üzerine çıktı. 2020 yılında bu oran yüzde 58’di. Türkiye’nin neredeyse tüm bölgelerini etkisi altına alan kuraklık en çok hidroelektrik santralları etkiledi. 2020’de Türkiye’nin ürettiği elektriğin yüzde 25’ini karşılayan hidroelektrik santrallar bu yıl üretimin yüzde 17’sine yakınını karşılayabildi. Kömüre dayanıklı elektrik üretimde ise ithal kömürle çalışan santralların payı düşerken, yerli linyit kömürüyle çalışan santralların üretimi arttı. Buna rağmen kömürlü termik santralların elektrik üretimindeki payı 3 puan gerileyerek yüzde 31,4’e geldi. Güneş, rüzgar ve jeotermal enerji kaynaklı elektrik üretimi ise bir yıl öncesine göre yaklaşık 10 milyar kilovatsaat artarak toplam üretimde yüzde 16,6’lık paya ulaştı. Hidroelektrik dahil yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payı ise 2020’deki yüzde 40 seviyesinden yüzde 33’e geriledi.  2021 yılı verilerini değerlendiren Ekosfer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Gürbüz, Türkiye’nin güneş ve rüzgardan ürettiği elektrik miktarının artmasının olumlu olduğunu ancak “net sıfır emisyon” gibi iddialı hedeflere ulaşmak için başta kömür olmak üzere fosil yakıtların elektrik üretiminden büyük ölçüde çıkarılması gerektiğini söyledi. 

Yeşil Gazete yer alan habere göre, Manisa‘nın en önemli kuş cenneti niteliğindeki Marmara Gölü; gölü besleyen yeraltı ve yer üstü sularının aşırı kullanımı, Gördes Çayı ve Ahmetli Deresi‘nin sularının Gördes Barajı’nda toplanması yüzünden yok olma tehditiyle karşı karşıya. Göl, Türkiye’deki 184 Önemli Kuş Alanı’ndan ve 305 Önemli Doğa Alanı’ndan biri. Geçtiğimiz seneye kadar kış aylarında yaklaşık 65 bin su kuşunun görüldüğü gölde nesli tehlike altına girmeye yakın olan tepeli pelikan türünün dünya nüfusunun %9’u besleniyordu. Marmara Gölü Sulak Alanı,  göl  ve Türkiye için endemik balık türleri için bir yaşam alanıydı. Ancak 2011 yılından 2021 yılına kadar geçen 10 yıllık süreçte, yanlış planlama ve uygulamalar nedeniyle özellikle yeraltı ve yerüstü sularının aşırı kullanımı gibi nedenlerle gölün, yüzey alanının %98’lik kısmı yok oldu. Gölün ana kaynağı Gördes Çayı’nın suyu, Gördes Barajı’nda tutuluyor. Marmara Gölü’nün yüzey sularıyla beslenmesi amacıyla üç kanal inşa edildi. Bunlar Kumçayı Derivasyon Kanalı, Adala Besleme Kanalı ve Marmara Gölü Besleme Kanalı. Ancak bu kanalların ve Gördes Çayı’nın suyu göle ulaşmıyor. Gölün hızla yeniden oluşabilmesi için Gördes Barajı ve Ahmetli Deresi’nden göle su verilmesi gerektiğini söyleyen Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Tuba Kılıç Karcı da şu uyarılarda bulundu: “Tüm Anadolu’da olduğu gibi Manisa’daki Marmara Gölü de yanlış su ve tarım politikalarıyla yok ediliyor. Devlet Su İşleri gölün su rejimine sürekli müdahale ediyor. Gölün tekrar eski haline gelmesi için ivedilikle hareket edilmesi gerekiyor. Manisa başta olmak üzere tüm yetkilileri göreve davet ediyoruz. Eğer su salınmaz ve acil önlemler alınmazsa İç Ege’nin önemli sulak alanlarından biri olan Marmara Gölü’ndeki biyoçeşitlilik ve ekosistem telafisi olmayan şekilde yok olacak. Burada yaşayan insanlar göç etmek zorunda kalacak ve bir kültür daha yok olacak.” dedi.