Brezilya'da şiddetli yağışlar sele neden oldu

-
Aa
+
a
a
a

Brezilya’nın kuzeydoğu kesimlerinde haftalardır etkili olan şiddetli yağış, 19 şehirde sel felaketine neden oldu.

Sel

Yeşil Gazete'nin aktardığı habere göre, Brezilya’nın kuzeydoğu kesimlerinde haftalardır etkili olan şiddetli yağış, Bahia eyaletinde yer alan 19 şehirde sel felaketine neden oldu. Sellerde şu ana kadar 18 kişi hayatını kaybederken, Vitoria de Conquista şehrindeki Igua Barajı ile Jussiape şehrindeki birer barajın şiddetli yağışlar sonucu yıkıldığı bildirildi. Yetkililer, başta Itambe kasabası sakinleri olmak üzere bölge halkına evlerini terk ederek güvenli bir yere sığınmaları konusunda uyarıda bulundu. Eyaletteki birçok ev sular altında kalırken, ekipler evlerinde mahsur kalanları kurtarmak için çalışma başlattı. Bahia Valisi Rui Casto yaptığı açıklamada, son iki aydaki şiddetli yağışlar nedeniyle 400 binden fazla vatandaşın olumsuz etkilendiğini, selden etkilenen 67’den fazla yerleşim yerindeki binlerce vatandaşın ise evlerini terk etmek zorunda kaldığını belirtti. Meteoroloji yetkilileri, yağışların aralık ayı ortalamasının altı katı daha fazla olduğunu açıkladı. Taşkınıolarak nitele“çok büyük bir trajedi” yen Costa, “Bahia’nın yakın tarihinde bu kadar çok evi ve insanı etkileyen böyle bir felaket hatırlamıyorum” diye konuştu. Brezilyalı meteorolog Daniela Freitas,  yaşanan trajedinin birden çok etmenin bir araya gelmesiyle” oluştuğunu belirtti. Freitas, “Asıl neden La Niña, ama Atlantik’te ısınan sular da durumu vahimleştiriyor.  Isının yükselişi soğuk cephelerin daha yavaş hareket etmesine ve daha uzun sürelerle ve daha yüksek miktarlarda yağışlara yol açıyor ” dedi. Şu anda sel baskınlarıyla boğuşan Brezilya, 2021’i ise kuraklıkla boğuşarak geçirdi. Büyük sel baskınlarından şiddetli su kıtlığına kadar aşırı hava koşulları yıl boyunca pek çok yerleşim yerindeki toplulukları olumsuz etkiledi. Geçen ekimde ülkenin batısındaki Amazon’da aynı adı taşıyan eyaletten geçen Acre Nehri de önce taşmış ve yüzbinlerce insanın evini terk etmesine neden olan bir sele yol açmış, ardından su, tarihin en düşük seviyesine düşerek bölge tarihindeki en kötü ikinci kuraklığa neden olmuştu.

19. yüzyıl boyunca ve 20. yüzyılın başlarında İsviçre Alplerinde boz ayı, vaşak ve kurt başta olmak üzere birçok hayvan türünün soyu tükenmişti. Sık sık el değmemiş, tertemiz diye tanımlanan bu yüksek dağlık bölgenin doğası bilhassa tek bir "yırtıcı" hayvan türü, insan tarafından tahrip edilmişti. Şimdi her üç tür de bu dağlara geri döndü. Ayılar ve kurtların dönüşü doğal seyrini izledi, vaşak ise insanlar tarafından doğaya yeniden yerleştirildi ve başarıyla çoğaldı.

Wall Street’s Carbon Bubble” adlı rapor, ABD finans kurumlarının Paris Anlaşması’yla uyumlu hale getirilmesi için düzenleme çağrısında bulunuyor. Araştırmada 2020’de en iyi Wall Street firmalarının, Brezilya ve Japonya gibi ekonomilerinden kaynaklanan emisyonlardan daha büyük emisyonları desteklediği hesaplanıyor. Amerikan İlerleme Merkezi’nde (CAP) ekonomi politikasından sorumlu başkan yardımcısı Andres Vinelli “ABD bankacılık sektörü, fosil yakıt sektörünü finanse etmeye devam ederek kendisini ve gezegeni tehlikeye atıyor. Sektör kendini yönetme konusunda isteksiz olduğunu kanıtladığı için, Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) ve Para Birimi Denetleme Ofisi de dahil olmak üzere düzenleyiciler, bankaların iklim değişikliğine katkılarını azaltmak için acilen bir çerçeve geliştirmeli” dedi. Raporun yayıncıları Sierra Club ve CAP, ABD finans sektörünün borç verme ve yatırım faaliyetleriyle ilişkili emisyonları kapsamlı bir şekilde hesaplamak için ilk kez böyle bir girişimde bulunulduğunu söylüyor. Ancak, kamuya açık verilerde bulunan boşluklar var. Gruplar, 2020’de 1,9 milyar ton CO₂ eşdeğerinin finansmanından, sadece en büyük 18 ABD bankasının ve varlık yöneticisinin sorumlu olduğunu belirledi. Üstelik bu rakam, petrol ve gaz emisyonlarının %88’ini oluşturan şirketlerdeki Kapsam 3 yani dolaylı emisyonları içermiyor.

Trakya Üniversitesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Başkanı ve Bitki Islahı Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Yalçın Kaya, AA muhabirine, küresel ısınmaya bağlı değişen iklimlerin tarımsal üretimi doğrudan etkilediğini aktardı. Kaya, “Küresel ısınma çerçevesinde çevresel faktörler bitkisel üretimimizi çok olumsuz etkiliyor. Bazı olağanüstü durumlarda %50’den başlayıp %70’lere kadar uzanan verim kayıpları görebiliyoruz” dedi. Kaya, küresel iklim değişikliğine bağlı olumsuz sonuçların açıkça görüldüğünü, son yıllarda üretimde verim kayıpları yaşandığını dile getirdi. Sağlıklı yaşam için gıdanın üretimi ve gıdaya ulaşımın önemli olduğunu vurgulayan Kaya, şöyle devam etti: “Amacımız tüm insanları doyurabilmek. Ülkemiz, işlenebilir arazi bakımından dünyanın ilk 15 ülkesi arasında bulunuyor. Küresel iklim değişikliği ve COVID-19 salgını süreci, üretim miktarını düşürdü. Örneğin buğday üretimi bu sene %50 düştü. Ekmek ve un ile yapılan yiyecekler temel gıdamız. Türkiye olarak aynı zamanda bu ürünlerin ticaretinde de önemli rol oynuyoruz. Bu bakımdan sadece kendi açımızdan da düşünmemek gerekli.” Kaya, bitki ıslahçıları olarak iklim değişikliğine bağlı yaşanan aşırı hava olaylarına dayanıklı bitki tohumları geliştirmeye çalıştıklarına dikkati çekti.