BM'de doğa ve vahşi yaşamı korumak için müzakerelere başladı

-
Aa
+
a
a
a

BM müzakerecileri, doğa ve vahşi yaşamı korumaya yönelik yeni bir küresel anlaşmaya varmak için müzakerelere başladı.

Koala
Gezegenin Geleceği: 23 Haziran 2022
 

Gezegenin Geleceği: 23 Haziran 2022

podcast servisi: iTunes / RSS

BM müzakerecileri, Mart ayındaki bir önceki müzakerelerde ilerleme kaydedilememesinin ardından Nairobi’de, doğa ve vahşi yaşamı korumaya yönelik yeni bir küresel anlaşmaya varmak için müzakerelere başladı.  Bilim insanlarının, tahminen 1 milyon türün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı uyarısı sonrası BM, ülkelerden 2030 yılına kadar kara ve deniz alanlarının %30’unu koruma altına almalarını istiyor. Bilim insanları “30’a 30” hedefinin; kaçak avcılığı, kirliliği veya insanlığın gelişirken neden olduğu çevre suçlarını engellemede yardımcı olacağını söylüyor. Şu anda, Dünya’nın kara alanlarının sadece %17’si ve okyanusların sadece %7’si bir tür koruma altında. Yapılan görüşmelerde, BM Biyoçeşitlilik zirvesinin veya “COP15”in COVID-19 salgını nedeniyle Çin’de dört kez ertelenmesinden sonra, zirvenin Kanada’nın Montreal kentine taşınacağı duyuruldu. Aynı zamanda COP15 başkanı da olan Çin Çevre Bakanı Huang Runqiu, “Küresel biyoçeşitlilik çerçevesinin kabul edileceğinden tam olarak emin olmak için her türlü nedene sahibiz” dedi. High Ambition Coalition for Nature and People’un açıklamasına göre, ABD dahil 90’dan fazla ülke şimdiden 30’a 30 hedefini taahhüt etti. BM ayrıca delegeleri her bir hedef için nasıl plan yapacaklarını ve ilerlemeyi nasıl rapor edeceklerini ele almaya çağırdı.

Kolombiya’da sol görüşlü Gustavo Petro, ödüllü çevre kampanyacısı Francia Marquez’in eşliğinde, oyları topladı. Marquez ise ulusun ilk siyah ve ikinci kadın başkan yardımcısı oldu. Başkan Petro manifestosunda, “Petrol ve kömüre olan ekonomik bağımlılıkta kademeli bir azalma” vadetti. Hidrokarbon araştırmaları için hibe verilmeyeceğini, hidrolik kırılma projelerinin durduracağını ve açık denizden fosil yakıt çıkarılmayacağını duyurdu. Kolombiyalı çevreci Martin Ramirez, “Bunlar dönüşüme ve fosil yakıt kullanımımızı azaltmamıza yönelik büyük adımlar” dedi. Eğer Petro fosil yakıtlardan geri çekilme taahhütlerini hayata geçirirse Kolombiya bunu yapan en büyük fosil yakıt üreticisi olabilir. Climate Home News’e konuşan Oil Change Kampanyacısı Romain Ioualalen, “Konu fosil yakıtları yerin altında tutmaya geldiğinde en önemli liderlik örnekleri bu ittifakları başta kurmuş olan Avrupa ülkelerinden gelmiyor. Aksine ilk adımı orta gelirli bir Latin Amerika ülkesi atıyor” dedi. Manifestosunda Petro, ülkenin Amerika kıtası boyunca petrol üreten Ecopetrol şirketine “dönüşüm konusunda öncü bir rol” atfetti. Aynı zamanda temiz enerji ve elektik araçlar üzerine bir ulusal enstitü açma hedefini de duyurdu. Fosil yakıtları yer altında bırakarak ve Amazon yağmur ormanlarını koruyarak önlenen seragazı emisyonları için karbon kredileri satmaya çalışacağını da sözlerine ekledi. Ramirez ise “Bu sadece bir enerji dönüşümü olmayacak, bu aynı zamanda bir işgücü ve sağlık dönüşümü olacak” dedi. 

Kazdağları Ekoloji Platformu, flamingoların ve ada martılarının beslenme ve yuvalama alanı Gökçeada Lagünü‘nün taş ocağı projesiyle yok edilmesine itiraz ediyor. Çanakkale Valiliği ve Bakanlık’a sunulan itiraz dilekçelerinde halk; tarım, balıkçılık ve turizm ile geçinen yöre halkının ekonomik ve sağlık açısından oldukça olumsuz etkilenecek olması ve adadaki canlıların yaşam alanlarını yok etmesi nedeniyle özel şirketin projesine uygunluk verilmemesini ve ÇED sürecinin sonlandırılmasını talep etti. Tüm vatandaşlara, Gökçeada’nın korunması için itiraza destek vermeleri çağrısı yapıldı. Gökçeada’da 20 bin hektarlık alanda andezit ocağı işletmesi için başlatılan ÇED sürecine yapılan itirazda, alanın ada merkezine kuş uçuşu 3 km, Eşelek Köyü‘ne 2 kilometre mesafede,  en yakın hanenin 780 metre ötede olduğuna dikkat çekildi: “Proje alanı civarındaki hassas alanlar çok yakın mesafedeki 3491 hektar koruma alanına sahip Gökçeada Lagünü ve Tuz Gölü’dür. Taş ocağı projesini Tuz Gölü’nü de içine alan Gökçeada’nın doğu kıyı bölgesi, önemli doğa alanı.” Proje dosyasında Tuz Gölü flora ve fauna araştırmasının yetersiz olduğu ve eksik bilgi içerdiği belirtilen dilekçede; yılda 55 bin ton üretim planlanan projede günde 19 bin litre su kullanılacağına da yer verildi: “Tarımsal amaçlı, ada halkı ve ada canlılarının yaşamsal ihtiyaçları için kullanılan Gökçeada su kaynaklarının taş ocağı kullanımına verilmesi ada için ciddi susuzluk tehlikesi yaratmakta. Proje dosyasında işlemler sırasında kullanılacak bu suyun hangi kaynaktan temin edileceği bilgisi yer almamakta” dendi.

Artvin’in Ardanuç ilçesine bağlı Tepedüzü köyünde, yargı süreci Danıştay’da süren hidroelektrik santralinin (HES) yapılacağı alandaki ceviz ağaçları, santrali inşa edecek şirketin görevlileri tarafından kesilmişti. Tepedüzü Köyü Muhtarı Elyesse Uygun, Orman İşletmesi Müdürlüğü’nün ağaçlara kesildikten sonra damga vurduğunu belirterek, "Eğer müdahale etmeseydik bu alandaki bütün ağaçlar kesilmiş olacaktı. Köylüler, kendi ağaçlarına sahip çıktılar. Ancak bu durum da bir idari tavır olarak tarihe not düşülsün. Önce kaçak kesiliyor, sonra yasal mevzuata bağlanıyor" dedi. Elyesse Uygun, Tepedüzü köyünün Çayağzı mahallesinde kesilen ceviz ağaçlarının yanında bugün yaptığı açıklamada, Orman İşletmesi Müdürlüğü’nün, sorumluluğu üzerinden atmak için ağaçlara kesildikten sonra damga vurduğunu söyledi.